senokli
Kayıtlı Kullanıcı
Ey oğul!
Nasihat etmek kolaydır. Mühim olan onu tutup gereğince amel etmektir. Bu ise çok zordur. Çünkü benlik ve nefis üstünlüğü olan kişilere nasihat acı gelir. Yasaklanan işler (menahî) ise onların kalblerine güzel ve cazip görünür.
Bu sözlerimle, bilhassa suret ve şekil olarak ilim. isteyen kimseyi; şekle bağlı kalarak, vaktini nefsini tatmin ve dünya mevkilerini kazanmaya götüren yolları nazarî bir şekilde araştırmakla harcayan kişileri kastediyorum.
Onlar, mücerret ve nazarî ilmin kendilerini kurtaracağını, bilgileriyle amel etmeye ihtiyaçları olmadıklarını zannederler ki, bu, filozofların inancıdır. (Subhanallah!). Allahü, Teâlâ'yı her türlü noksanlıklardan tenzih ederim. Bu gururlu ve aldanmış kişi bilmez mi ki, bildiği ile amel etmeyince bu bilgiler, aleyhlerinde delil olacaktır. Nitekim Resûlullah (s.a.v.) bir hadîs-i şerifinde:
"Kıyamet günü en şiddetli azaba çarpılacaklar Allah'ın, bilgilerinden kendilerini faydalandırmadığı âlimlerdir", buyurmuştur.
Rivayet olunur ki, Cüneyd 3 (Allah rahmet eylesin) vefatından sonra rüyada görüldü ve ona şöyle soruldu:
- Ey Ebü'l-Kasım, halin nasıldır, ne haber? Cüneyd bu soruya şöyle cevap verdi:
- Dünyada sarf edilen o büyük büyük yaldızlı sözler fayda etmedi, kaybolup gitti. Faydasını gördüğüm, gece yarısı kıldığım birkaç re-kâtçık namazdır.
Ey oğul!
Amel bakımından iflas etmiş olma, hâl ilminden de geri kalma. Bil ki, sadece nazarî ilim sana yardım elini uzatmaz. Sana bir misal vereyim:
Yanında on hind kılıcı ve diğer bazı silâhlar bulunan savaşçı, yiğit bir adama kırda bir arslan saldırsa, sanır mısın ki, elindeki bu silâhlan kullanmadan o yiğit adam kendini kurtarabilir? Pekâlâ bilirsin ki, adamın kurtuluşu, hareket ve silâhlan kullanmakla mümkündür, îşte bunun gibi bir kimse ilimden yüz bin mesele okumuş ve öğrenmiş olsa fakat öğrendikleri ile amel etmese ona bir faydası olmaz. O ancak bildikleri ile amel ederse bir fayda sağlayabilir. Onu ancak ameli kurtarabilir. Bunun diğer bir benzeri de şudur:
Hastalığa yakalanan bir adamın ateşi yükselse ve sanlığa tutulsa, ilâcı da sekencebin ve keşkâp 4 olsa, hastanın iyileşebilmesi ancak bu ilâçları kullanmakla mümkün olacaktır.
BEYT
"İki bin rıtl 5, şarap tartsan da
İçmedikçe sarhoş olmazsın!" 6.
Aslı:
Ger meyi dü hezar rıtl hemi peymayi
Ta mey ne hori ne başedet şeydayi
İşte bunun gibi yüz sene ders okusan, bin tane kitap yazsan amel etmedikçe Allahü Teâlâ'nın rahmetine hak kazanamazsın. Çünkü Allahü Te-âlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur". (Sûre: 53, âyet: 39)
"Her kim Rabbine kavuşmak isterse yararlı işler işlesin..." (Sûre: 18, âyet: 110)
"İman ederek yararlı işler (amâl-i saliha) is-leyenlerin konaklan cennet bahçeleri olacaktır. Onlar orada ebedî kalırlar. Oradan çıkmak ve ayrılmak istemezler". (Sûre: 18, âyet: 107-108).
"...yaptıklarının cezası (karşılığı) olarak..." (Sûre: 9, âyet: 95).
"...Onlardan sonra öyle kötü bir nesil geldi ki, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. Bunlar da azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir. Ancak tevbe edip imana gelen ve yararlı işler işleyenler cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğramazlar". (Sûre: 19, âyet: 59-60).
Ya şu hadis-i şerife ne dersin?
"İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah'tan başka Tanrı olmadığına ve Muhammed'-in (s.a.v.) Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek; Ramazan orucunu tutmak, (mümkün olursa) hacca gitmek".
İMAM GAZALİ
Nasihat etmek kolaydır. Mühim olan onu tutup gereğince amel etmektir. Bu ise çok zordur. Çünkü benlik ve nefis üstünlüğü olan kişilere nasihat acı gelir. Yasaklanan işler (menahî) ise onların kalblerine güzel ve cazip görünür.
Bu sözlerimle, bilhassa suret ve şekil olarak ilim. isteyen kimseyi; şekle bağlı kalarak, vaktini nefsini tatmin ve dünya mevkilerini kazanmaya götüren yolları nazarî bir şekilde araştırmakla harcayan kişileri kastediyorum.
Onlar, mücerret ve nazarî ilmin kendilerini kurtaracağını, bilgileriyle amel etmeye ihtiyaçları olmadıklarını zannederler ki, bu, filozofların inancıdır. (Subhanallah!). Allahü, Teâlâ'yı her türlü noksanlıklardan tenzih ederim. Bu gururlu ve aldanmış kişi bilmez mi ki, bildiği ile amel etmeyince bu bilgiler, aleyhlerinde delil olacaktır. Nitekim Resûlullah (s.a.v.) bir hadîs-i şerifinde:
"Kıyamet günü en şiddetli azaba çarpılacaklar Allah'ın, bilgilerinden kendilerini faydalandırmadığı âlimlerdir", buyurmuştur.
Rivayet olunur ki, Cüneyd 3 (Allah rahmet eylesin) vefatından sonra rüyada görüldü ve ona şöyle soruldu:
- Ey Ebü'l-Kasım, halin nasıldır, ne haber? Cüneyd bu soruya şöyle cevap verdi:
- Dünyada sarf edilen o büyük büyük yaldızlı sözler fayda etmedi, kaybolup gitti. Faydasını gördüğüm, gece yarısı kıldığım birkaç re-kâtçık namazdır.
Ey oğul!
Amel bakımından iflas etmiş olma, hâl ilminden de geri kalma. Bil ki, sadece nazarî ilim sana yardım elini uzatmaz. Sana bir misal vereyim:
Yanında on hind kılıcı ve diğer bazı silâhlar bulunan savaşçı, yiğit bir adama kırda bir arslan saldırsa, sanır mısın ki, elindeki bu silâhlan kullanmadan o yiğit adam kendini kurtarabilir? Pekâlâ bilirsin ki, adamın kurtuluşu, hareket ve silâhlan kullanmakla mümkündür, îşte bunun gibi bir kimse ilimden yüz bin mesele okumuş ve öğrenmiş olsa fakat öğrendikleri ile amel etmese ona bir faydası olmaz. O ancak bildikleri ile amel ederse bir fayda sağlayabilir. Onu ancak ameli kurtarabilir. Bunun diğer bir benzeri de şudur:
Hastalığa yakalanan bir adamın ateşi yükselse ve sanlığa tutulsa, ilâcı da sekencebin ve keşkâp 4 olsa, hastanın iyileşebilmesi ancak bu ilâçları kullanmakla mümkün olacaktır.
BEYT
"İki bin rıtl 5, şarap tartsan da
İçmedikçe sarhoş olmazsın!" 6.
Aslı:
Ger meyi dü hezar rıtl hemi peymayi
Ta mey ne hori ne başedet şeydayi
İşte bunun gibi yüz sene ders okusan, bin tane kitap yazsan amel etmedikçe Allahü Teâlâ'nın rahmetine hak kazanamazsın. Çünkü Allahü Te-âlâ Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur". (Sûre: 53, âyet: 39)
"Her kim Rabbine kavuşmak isterse yararlı işler işlesin..." (Sûre: 18, âyet: 110)
"İman ederek yararlı işler (amâl-i saliha) is-leyenlerin konaklan cennet bahçeleri olacaktır. Onlar orada ebedî kalırlar. Oradan çıkmak ve ayrılmak istemezler". (Sûre: 18, âyet: 107-108).
"...yaptıklarının cezası (karşılığı) olarak..." (Sûre: 9, âyet: 95).
"...Onlardan sonra öyle kötü bir nesil geldi ki, namazı bıraktılar, şehvetlerine uydular. Bunlar da azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir. Ancak tevbe edip imana gelen ve yararlı işler işleyenler cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğramazlar". (Sûre: 19, âyet: 59-60).
Ya şu hadis-i şerife ne dersin?
"İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah'tan başka Tanrı olmadığına ve Muhammed'-in (s.a.v.) Allah'ın Resulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek; Ramazan orucunu tutmak, (mümkün olursa) hacca gitmek".
İMAM GAZALİ