Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

BİLAL-İ HABEŞİ(R.A) (1 Kullanıcı)

mustafa incesu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
31 Tem 2007
Mesajlar
99
Tepki puanı
0
Puanları
0
Bilali Habeşi Ümeyye b. Halef’in kölesiydi, diğer kölelerinden farklıydı. Farkı Müslüman olmasıydı. Ümeyye Müslüman olduğunu işittiğinde diğer kölelerine emr ederek Bilali Habeşiyi kırbaçlatmaya başladı.
Habeşi Köle her inen kırbaçta :
- Ahad, Ahad, Ahad… Yani Allah bir diyordu.
İkinci gün işkenceye devam, bu seferde O’na putlarımıza secde et dediler, Bilal puta doğru ilerledi tükürüverdi, ardından üzerine inen kırbaç darbeleri arasında yine Ahad, Ahad, Ahad sesleri.
Kendilerince İflah olmayacağını anlaşılınca mahallenin çocuklarına para karşılığında taşlattırıldı, çocuklara oyuncak malzemesi olarak kullanmaya başladılar , O Yine her pahasına olursa olsun; Ahad, Ahad, Ahad, demekten vazgeçmedi. İşkence içerisinde de olsa en güzel şey Ahad demektir elbet..
Sokaklar arasında dolaştırılarak taşlattırılan Bilal-i Habeş’ in sürüklendiğini yerinde görmek için gelen Ümeyye çocuklara:
- Durun.. emrini verdikten sonra durdular.. Daha sonra büyükçe iri yapılı kaya parçası getittirip göğsüne yerleştirildi.
Bila-i Habeşi kızgınca güneş altında göğsünde ağır taş parçasına rağmen dilinde dökülen yine o kutlu kelime:
- Ahad, Ahad, Ahad..
Hz. Ebubekir günlerdir işkence altında Ahad karşılığı veren Bilal- i Habeş’in durumunu fark edip;
- Ya Ümeyye hiç mi vicdanın yok, Allahtan korkmuyor musun? Sana bir teklifim var; Benim Kıstas adlı bir kölem var ,arzu edersen Bilal’le takas edelim.
Ümeyye:
_ Bir şartla. Kıstas’ın kızı ve karısı, üstüne de 200 dirhem verirsen ancak kabul ederim dedi.
Ebubekir(R.Anh):
- Peki, dedi ve böylece yerde yatan Bilal’in gözlerini içine sevinç bürümüşdü. Hz. Ebubekir Bilal’e seslenerek:
Haydi kalk, artık özgürsün, Allah için seni serbest bırakıyorum deyip, elinden tutarak yerden kaldırdı.
Hz. Bilal:
- Allah Razı olsun, diyerek şükranlarını bildirdi.
Her çilenin ardından ferahlık var derler ya. Bilal-i Habeşi özgürlüğün verdiği güçle enerjisini ikiye katlayarak İslam’ın simgesi olan ezanı okuma şerefine nail oldu.
Allah Rasülü yüce sahabe arkadaşlarıyla namazı nasıl bildirilmesi konusunda görüşlerine başvurdu. Kimi çan çalalım, kimi boru sesi ile çağıralım, kimi de bayrak dikelim, kimi ateş yakalım vs. görüşler otaya çıktı ama, hiçbiri kabül görmedi. Birgün Abdullah b. Zeyd rüyasında; Yeşil elbiseli bir adamın elindeki çanı görünce :
- Elindeki çanı bana ver.
Yeşil elbiseli ihtiyar adam :
- Onunla ne yapacaksın?
Abdullah b. Zeyd:
-Namaz vakitlerini bildirmek için çalcam.
Yeşil elbiseli adam:
- Ben sana namaz vakitlerini ilan için daha güzel bir şey öğretiyim.
Abdullah b. Zeyd:
Peki , öğret deyince, Yeşil elbiseli adam Ezanı Muhammediye’yi kelime kelime öğretti...
Uyandığında rüyasını Allah Rasulüne anlattığında Habi-i Kibriya:
-Kalk bu rüyayı Bilal’e de öğret ve beraberce evin damına çıkın, Namaz vakti olduğunda ilan edin.
Namaz vakti girdiğinde Abdullah b. Zeyd söylüyor Bila_i Habeş ise yükses sesle insanlara ilan ediyordu.
Zaten Ezan ilan idi… Bilal-i Habeşin sesiyle yer, gök, insan ve bütün Kainat bu sesle yankılandı, her zerre ezandan nasibini aldı. İnsana nasıl davet yapılır tatbikatını ilk duyan Mekke halkı, insana çağrı eşya ile değil yine ona ait insan sesiyle davet edilir gerçeğini öğrenmiş oldu böylece tüm mahlukat..
Birgün Alah Rasulü derin bir uykuya dalmıştı, Bilali Habeşi mescide giderken Rasulüllahın evden çıkmadığını görünce kapıya vurarakdan::
Essalatü hayrün minen nevm, yani namaz uykudan güzeldir, sözüyle uyandırınca Allah Rasulü:
Bu ne güzel kelam Ya Bilal! Bu sözü sabah vakti girdiğinde ezana ilave et dedi.
Ümeyye’nin kölesiydi bir zamanlar, O şimdi İslam’ın Habib-i Kibriya’nın izniyle birinci sesi… O’nun sesiyle Müslümanlara güç gelmişti, çilelerini unutturmuştu, gönüller o sesle tazelendi. Öyle ki Bilal’in her namaz vaktinde ilanıyla saflar her geçen gün artıyordu, derken Bedir’in eşiğine gelinmişti.
Ümeyye’yi telaş almıştı. Çünkü Ebu Cehil tarafından Bedir seferine katılma haberini almıştı, istemeye istemeye de olsa Bedir’e gitmek zorunda kaldı. Bedir Ebu Cehil’e zindan edildi, kanlar içinde başsız vücuduyla kanlar içinde yatıyordu. Kendisini zorla Bedir’e kadar getiren Ebu Cehil’in bu durumunu görünce korkusu bir kat daha artı, acaba bu hengamede kendimi dışarı atabilirmiyim ümidi taşısa da cesetler arasında ilerlemeye başlarken bir zamanlar göğsüne taş koyarak işkence yaptığı Bilal karşısına çıkıverdi. Zaten Bilal-i Habeş-i de içinden Allah’a yalvarıyordu:
- ‘Allah’ım göster bana Ümeyye’yi, göster bana Dinin düşmanını..’ diye dua ediyordu.
Dinimizin sembolü ezanı ilan eden Bila-i Habeş dua eder de karşılık bulmaz mı , Rabbül Alemin İşte karşında al dercesine Ümeyye ile göz göze geldi. Bu manzara karşısında Bilal yüksek sesle:
- Allahü Ekber demekten kendini alamadı. Bu sefer ki Allahü Ekber ezan ilanı değildi, Ümeyye’nin sonunun yaklaştığı ilanıydı. Allahü Ekber ilanıyla sağdan soldan gelenler oldu, adeta etrafı çembere alınmıştı ve indirilen kılıç darbeleriyle hak ettiği yere ulaştırıldı.. Hani nerde şimdi Mekkede borusu öten Ebu Cehiller, Hani çocuklara sokak sokak sürüklettirip de ardından koca taşparçasını göğsüne taşı yerleştiren Ümeyyeler şimdi nerde? Onlar istemeseler de akibet kaçınılmazdı, Allah nurunu tamamlayacak buyuyor çünkü.
Nebiyi Ekrem ahrete intikal ettiğinde Bilal- i Habeşi derinden etkiledi; O yoksa bende yokum diyerekden Hz. Ebubekirden Şam taraflarına gitmek için izin istedi. Halife olarak Bilal_i Habeş’e:
Eğer şimdiye kadar kusur ettimse söyle, yok eğer bir kusurum yoksa Allah için burada kalmanı istiyorum, deyince Bilal_i Habeşi kalmakta ikna etmeyi başarıyor.
O şimdi Hz. Ebubbekir döneminin de altın sesi…
Hz. Ömer dönemindede vefat ediyor, ardından bıraktığı o eşsiz güzel sesiyle müezzinlerimizin üstadı olarak göç ediyor...
RUHU ŞAD OLSUN.ALLAH YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt