**zulfiye**
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 27 Eki 2008
- Mesajlar
- 25
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
Marmara Üniversitesi Sağlık Eğitimi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Emel Alphan, otizm, disleksi, down sendromu ve hiperaktivite gibi genetik hastalıkların son yıllarda dünyada ve ülkemizde hızlı bir artış gösterdiğini söyledi. Ülkemizdeki 7 milyon 800 bin engellinin yüzde 21'ini zihinsel engellilerin oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Alphan, “Aslında bizim genetiğimizde son 20 yıldır herhangi bir değişiklik olmadı. Değişen, çevresel faktörlerden birisi olan beslenme. Son yüzyılda yapılan beslenme önerileri fiziksel büyüme ve proteinle ilişkili. Biz proteinli besinlerin alınmasına özen gösterdik, fakat esas olan beynin beslenmesi. Beynin beslenmesi ihmal edildiği için son yıllarda zihinsel engelli çocukların sayısında artış var. Modern ülkelerin çoğunda, insanlar daha fazla yiyor ama iyi beslenemiyorlar” dedi.
OMEGA DENGESİ BOZULDU
Beynin yüzde 60'ının yağdan oluştuğunu, hücre yapısının temel ögesinin de omega-3 olduğuna işaret eden Alphan, şunları kaydetti: “Margarinler ve tüketime hazır fırınlanmış veya kızartılmış besinler, yüksek düzeyde hidrojene yağ ve trans yağ içerirler. Bunlar yapay olarak doyurulmuş yağlardır. Bu yağların besleyici özellikleri yoktur ve çok fazla sağlık riski taşırlar. Trans yağlar, beynin ve vücudun sağlığı için gerekli olan elzem yağ asitleri (omega-3 ve omega-6) ile rekabete girerek sağlığı olumsuz etkiliyor.“
RENKLENDİRİCİLER ZARARLI
Prof. Dr. Emel Alphan, depresyonun, beslenme ile kuvvetli bir ilişkisi bulunduğunu da ifade ederek, balık ve deniz ürünlerinde bulunan omega-3 yağ asitlerinin bundan koruyucu etkisinin olduğunu kaydetti. Alphan, yapılan bir araştırmada, omega-3 verilen grubun, boş ilaç verilen diğer grupla karşılaştırıldığı zaman okuma ve heceleme düzeylerinin yükseldiğini ve hiperaktif davranışlarda anlamlı düşüşler olduğuna dikkat çekti. Alphan, hiperaktif çocuklarda yapılan araştırmalarda beslenme diyetlerine çinko ve demir eklenmesiyle davranışlarda olumlu değişiklikler sağladığını vurguladı. Yapay besin renklendiricileri ve hiperaktivite ile ilgili araştırmalarda, besin renklendiricilerinin, çocukların davranışlarında yan etkilere neden olduğunun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Alphan, hiperaktif çocuklara renklendirici ve koruyucu içermeyen bir beslenme diyeti uygulandığında ise hiperaktif davranışlarda önemli azalmalar olduğunun gözlendiğini bildirdi.
Soframızdan neler çıktı
Alphan, son yıllarda beslenme alışkanlıklarından rafine edilmiş, paketlenmiş ve işlenmiş besinlerden dolayı elzem besin ögesi ve posaların çıktığını, meyve ve sebzelerin az tüketildiğini, tüketilen besinlerdeki vitamin ve mineral içeriğinin azaldığını belirtti. Beslenme alışkanlıklarından posa ve mikro besin kaynağı olan rafine edilmemiş (tam) besinlerin yok olduğunu dile getiren Alphan, balık ve deniz ürünleri, yeşil sebzeler, fındık, fıstık, ceviz, badem, sert kabuklu meyveler ve tohumlarda bulunan omega-3'ün çocukların favori besinleri listesinde yer almadığını kaydetti.
Janjanlı gıdalar anlamsız
Prof. Dr. Emel Alphan, son yıllarda yanlış beslenme alışkanlıklarına yol açan beslenme diyetine pestisitler (tarımda kullanılan sentetik kimyasallar ve çevredeki endüstriyel kirlilik), antibiyotikler, besinlere eklenen büyüme hormonları ve benzerleri ile besleyici olmayan katkı maddeleri; koruyucular (tuz, şeker, sodyum benzoat) tat vericiler (tuz, şeker vb. ), renklendiriciler (tartrazin benzeri boyalar), tatlandırıcılar (aspartam), tat değiştiren ajanların (modifiye nişasta, trans yağlar) eklendiğini kaydetti.
Beyne yatırım yapmalı
Prof. Dr. Alphan, obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklardan kaçınmak ve davranışsal riskleri, öğrenme zorluklarını ve mental sağlık problemlerini azaltmak için rafine şeker ve nişastaları azaltmak gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Alphan, vücudun gelişmesinde olduğu gibi beynin gelişmesinde ve fonksiyonlarında, beslenme ve besinlerin etkisinin temel olduğunu kaydetti.
OMEGA DENGESİ BOZULDU
Beynin yüzde 60'ının yağdan oluştuğunu, hücre yapısının temel ögesinin de omega-3 olduğuna işaret eden Alphan, şunları kaydetti: “Margarinler ve tüketime hazır fırınlanmış veya kızartılmış besinler, yüksek düzeyde hidrojene yağ ve trans yağ içerirler. Bunlar yapay olarak doyurulmuş yağlardır. Bu yağların besleyici özellikleri yoktur ve çok fazla sağlık riski taşırlar. Trans yağlar, beynin ve vücudun sağlığı için gerekli olan elzem yağ asitleri (omega-3 ve omega-6) ile rekabete girerek sağlığı olumsuz etkiliyor.“
RENKLENDİRİCİLER ZARARLI
Prof. Dr. Emel Alphan, depresyonun, beslenme ile kuvvetli bir ilişkisi bulunduğunu da ifade ederek, balık ve deniz ürünlerinde bulunan omega-3 yağ asitlerinin bundan koruyucu etkisinin olduğunu kaydetti. Alphan, yapılan bir araştırmada, omega-3 verilen grubun, boş ilaç verilen diğer grupla karşılaştırıldığı zaman okuma ve heceleme düzeylerinin yükseldiğini ve hiperaktif davranışlarda anlamlı düşüşler olduğuna dikkat çekti. Alphan, hiperaktif çocuklarda yapılan araştırmalarda beslenme diyetlerine çinko ve demir eklenmesiyle davranışlarda olumlu değişiklikler sağladığını vurguladı. Yapay besin renklendiricileri ve hiperaktivite ile ilgili araştırmalarda, besin renklendiricilerinin, çocukların davranışlarında yan etkilere neden olduğunun ortaya çıktığını belirten Prof. Dr. Alphan, hiperaktif çocuklara renklendirici ve koruyucu içermeyen bir beslenme diyeti uygulandığında ise hiperaktif davranışlarda önemli azalmalar olduğunun gözlendiğini bildirdi.
Soframızdan neler çıktı
Alphan, son yıllarda beslenme alışkanlıklarından rafine edilmiş, paketlenmiş ve işlenmiş besinlerden dolayı elzem besin ögesi ve posaların çıktığını, meyve ve sebzelerin az tüketildiğini, tüketilen besinlerdeki vitamin ve mineral içeriğinin azaldığını belirtti. Beslenme alışkanlıklarından posa ve mikro besin kaynağı olan rafine edilmemiş (tam) besinlerin yok olduğunu dile getiren Alphan, balık ve deniz ürünleri, yeşil sebzeler, fındık, fıstık, ceviz, badem, sert kabuklu meyveler ve tohumlarda bulunan omega-3'ün çocukların favori besinleri listesinde yer almadığını kaydetti.
Janjanlı gıdalar anlamsız
Prof. Dr. Emel Alphan, son yıllarda yanlış beslenme alışkanlıklarına yol açan beslenme diyetine pestisitler (tarımda kullanılan sentetik kimyasallar ve çevredeki endüstriyel kirlilik), antibiyotikler, besinlere eklenen büyüme hormonları ve benzerleri ile besleyici olmayan katkı maddeleri; koruyucular (tuz, şeker, sodyum benzoat) tat vericiler (tuz, şeker vb. ), renklendiriciler (tartrazin benzeri boyalar), tatlandırıcılar (aspartam), tat değiştiren ajanların (modifiye nişasta, trans yağlar) eklendiğini kaydetti.
Beyne yatırım yapmalı
Prof. Dr. Alphan, obezite, tip 2 diyabet, kalp hastalıkları gibi rahatsızlıklardan kaçınmak ve davranışsal riskleri, öğrenme zorluklarını ve mental sağlık problemlerini azaltmak için rafine şeker ve nişastaları azaltmak gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. Alphan, vücudun gelişmesinde olduğu gibi beynin gelişmesinde ve fonksiyonlarında, beslenme ve besinlerin etkisinin temel olduğunu kaydetti.