Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Beyaz Kanatli Kumru!!! (1 Kullanıcı)

ikraa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Şub 2007
Mesajlar
300
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Beyaz Kanatli Kumru
: Hikaye

Yaz. Gece, yavaş yavaş aydınlıkla silinmekte. Ortalık aydınlanmış ama güneş henüz doğmamış. Gökyüzü kumru renginde. Yer, boğaz girişindeki şirin kasaba. Mavimsi pus, rüzgârsız kasabaya çökmüş. Kasabanın, fiyakalı sessizliğini, guguk ritmleri bozuyor. Sabahın taze kokusunu kokluyorsunuz. Herşey, yerli yerine oturmakta gitgide. Sabah ezanı okunmuş, güneşin yükselmesini bekliyor doğa. Kumrular ortalarda geziniyor, ama guguk kuşları biryerlere saklanmış. Gugukları dokunuyor havadaki sessizliğe. İki ya da üç dakikalık aralıklarla, hafif darbeler vuruluyor dinginliğe. Her guguk sesi insanın içini ürpertiyor ve dinleyen, bir sonrakini bekliyor sabırsızlıkla. Çok dingin bir ortam. Yokuş yukarı giden yolun sonuna doğru beliren cami avlusundaki selvilerle paylaşılıyor, bu dinginlik.

Tamam! Şimdi her şey yerli yerinde! Yarım saat için kumrular, guguk kuşları ve ben esir aldık kasabayı. Yarım saat sonra martılar, arsız çığlıklarıyla sahiplenecekler kasabamızı.
Sonra, onların ellerinden de gidecek. Uyanacaklar. Önce sokak satıcıları, sonra uzak olmayan liman, daha sonra tüm kasaba.
Şu yarım saati alabildiğince hissetmeli. Olabildiğince yaşamalı, sevince boğulmalı, ürpermeli. Kumrularla birlikte. Deniz, çok yakın ama mahalle içinde ev. Kıyıda ufak dalgaların çırpınışları bozuyor bu dinginliği. Görmüyor ama hissediyorum. Bindokuzyüzaltmışaltı'nın bir haziran sabahı çılgınca mutluyum, yarım saatliğine. Mutluluğumu takip ediyorum bakışlarımla. Bir, karşıdaki eski evin çatısına, bir, caminin minaresine, bir, mezarlıktaki selvinin tepesine. Guguk kuşlarımın sesleriyle, kumrularımın uçuşlarıyla. Henüz güneş kirletmemişken griliği.

Kış. Vakit geceyarısını geçmiş.
Başkent. Kumrular var burada da. Yuva yapmışlar, apartman boşluğuna bakan, banyo penceresine. Yuvanın içinde dört yavru, açlık çığlıklarıyla gecenin sessizliğini bozmakta. Ekmek ufalamaya çalışıyorum anne'ye, yavrularına yedirsin diye. Ürküyor, karşı cama geçiyor.
Biliyorum, ben gittikten sonra minnettarlığını belirtmek için gelecek. Biliyorum mağrur, gururlu seyrediyor beni. Vakit gece yarısını geçmişti ve bindokuzyüzseksen'in bir Aralık gecesiydi.

Hiç, sizin kumrularınız oldu mu? Birşeyler paylaştınız mı onlarla? Hiç paylaştınız mı bir kumruyla ekmeğinizi? Sevginizi? Özgürlüğü paylaştınız mı onlarla? Uçarken. Sonsuzluk duygusunu? Benim kumrularım oldu. Kedilerim de. Soğuğu paylaştım onlarla, yalnızlığı, sessizliği.
Ama daha önce sevgiyi. Aslında benim kumrularım değildi onlar. Sahiplenirdim, o özgür çırpınışları.
Onlar izin vermeseler de. Üç beş ekmek kırıntısıyla paylaşırlar benimle, insanların paylaşamadığını. İnsanlarla paylaşamadıklarımı.

Bahar. Bindokuzyüzdoksanbeş'in bir Mayıs sabahı. Balkona alıştırmışım kumrularımı, kış boyunca. Onlarca kumru gelirdi, sabah doymasına. Bir tepsinin içine yarım ekmek, biraz da su. İki işi birden görürlerdi. İşte, o gün görmüştüm onu.
O, Mayıs sabahı. Kanadı beyaza çalan, uçarı, açıkgöz, çapkın, delifişek, galiba erkek. Hiç merak etmemiştim cinsiyetlerini. Nedense farklıydı, biliyordu alımlı uçmasını. Bir, karşı damda; bir, koyveriş ağaçta; bir, benim balkonda. Farklıydı işte! Belki erkek, belki dişiydi, ama farklıydı!

Alışmıştık birbirimize. Ben, tepsilerini getirirken öbürleri pek yaklaşmazdı.
O, yarım metre öteden beni izlerdi. Mağrur, gururlu, bir taşralı ürkekliğiyle. Dalardım, anlatırdım. Bıkmadan dinlerdi, gözlerini kırpıştırarak. Dostluğumuz ısıtırdı, balkonun sabah serinliğini. Çok sevmiştim; o, beyaza çalan kanatlı kumruyu.

Güvercinler gibi değildir kumrular. Kumrular özgürdür. Bir tas yem için sahiplerine üç takla atmazlar. Süslü, renkli, karbeyaz değildirler. Gridirler. Yapılı ve düzgündür vücutları.
Paçaları yoktur, onlar, sıradan ve sadedirler.
Aç, özgür ve mutludurlar.

Güvercinlerden daha çıkarcıdırlar, kediler. Olmadık yılışıklık onlardadır. Nankörlüğün, en safını onlarda bulursunuz. Benim kedilerim de oldu. Ben, kedilerimi de sevdim. Uzun kış gecelerinde, aynı yatağın sıcaklığını paylaştım.

Ve kediler, kumruları damlarda yakalarlar. Pazarlıksız olan daima kaybeder. Bir can kopar içinizden; kedinin ağzında, kumruyu görünce. Tıpkı o sonbahar gününde, beyaz kanatlı kumruyu son görüşüm gibi. Ben, kedilerin damlarda dolaştıklarını çok görmüştüm.

Çok sevmiştim, o beyaza çalan kanatlı kumruyu. Ne de güzel uçardı çapkın. Özgürlüğün tadını çıkarırken, uçuşunu izleyene içirirdi.

Çok sevmiştim, beyaz kanatlı kumruyu, çok!


Muammer Aygün 1989 Y.Ayrancı
 

gülnisa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
22 Ocak 2008
Mesajlar
11,851
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
50
Selamunaleykum
Ve Guzel Bir Hikaye Paylaştiğin Icin Allah Razi Olsun
Allaha Emanet Ol
 

m_muaz

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
28 Eki 2006
Mesajlar
7,359
Tepki puanı
0
Puanları
0
esselamun aleykum

çok güzeldi paylaşım emeğinize sağlık dua ile kalın...
 

ikraa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Şub 2007
Mesajlar
300
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
cümleten allah razı olsunn yanii yazana ,,,
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt