Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Besmele'nin hükmü (1 Kullanıcı)

osmanyusuf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ara 2007
Mesajlar
387
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Besmele Kur'an'da yer alan bir ayettir (Neml). Fatiha'daki de dahil diğer tüm besmeleler Peygamber'in Neml suresinden iktibas yoluyla her surenin başına koydur*duğu bir "alıntı"dır.
a) Alak suresinin, başında besmele ol*duğu halde inmesi mümkün değildir. Çünkü sure zaten "Rabbinin adıyla oku" emriyle iniyor. Demek ki, bu emirden ön*ce besmele inmemiş. Bu da demektir ki, besmele Alak suresinden bir ayet değildir.

b) Fatiha'nın ikinci ayeti "er-Rahman er-Rahim"dir. Bu bir beyandır, bir üstteki ayeti açıklar. Eğer besmele fatiha'nın bi*rinci ayeti olsaydı bu tekrara gerek olma*yacaktı. Çünkü zaten besmelede Rahman ve Rahim sıfatları aynen Fatiha'da olduğu gibi Allah ismini tanımlamaktadırlar.

c) Besmele sadece Fatiha'nın değil tüm

surelerin başında yer alıyordu. Diğer sure-lerdeki besmeleler nasıl sureden bir ayet sayılmıyorsa, Fatiha'daki besmele de aynı hükmü taşır. Kur'an'ın yalnızca Tevbe su*resinin başında besmele yer almaz. Bunu kimileri surenin içeriğinin pozitif değil ne*gatif oluşuna bağlarlar ve aynı yazarlar Fa-tiha'nın besmeleyle başlamasını da saf bir merhameti simgelemesiyle açıklar (bk. el-Menar 1:52). Ne ki, birçok hadis mecmu*asında yer alan İbn Abbas'tan gelen şu ri*vayet Tevbe suresinin başında besmelenin neden yer almadığını açık-seçik ortaya ko*yuyor: "Osman'a dedim ki: Niçin ayet sa*yısı yüzden aşağı olan Enfal suresi ile ayet sayısı yüzden çok olan Tevbe suresini peş-peşe koydunuz da aralarına besmele yaz*madınız? Osman dedi ki: Rasulullah'a su*reler parça parça inerdi. Herhangi bir su*renin bir parçası indiğinde vahiy katipleri*ni çağırır ve 'şunu şuraya koyun' derdi. Enfal suresi Medine'de inen ilk sureler*dendir. Tevbe suresi ise Kur'an'ın son inen surelerindendir. Her iki surenin içerdikle*ri konular birbirlerine benzer. Ben bu iki surenin bir sure olduklarını sandım. Şu da var ki, Rasulullah vefat edinceye kadar bunların bir sure oldukları konusunda bi*ze herhangi bir açıklama yapmadı. Bu yüzden ikisini yanyana koydum ve arala*rına da besmele yazmadım." (Ebu Davud, Salat 122; Tirmizi, Tefsir 9:1 vd.)

d) Kur'an tevatürle sabittir. İhtilaflı olan bir şey Kur'an'dan sayılamaz.

e) Mülk suresinin otuz, Kevser'in üç, İhlas'ın dört ayet olduğuna dair sahih riva*yetler vardır. Buna göre surelerin başların*da yer alan besmeleler Rasulullah tarafın*dan o sureden bir ayet sayılmamaktadır.

f) Rasulullah'ın Fatiha'nın başında bes*mele çektiğini belirten sahih haberlerin (bu rivayetler için bk. Nesefi, Lubabu't-Te'vil, I/21) hiç biri, ne Besmele'nin Fati-ha'dan bir ayet olduğunu söyler, ne bunu ima ve ihsas edecek bir delil sunar. Bu tür rivayetlerin tümü, Rasullullah'ın Fatiha'ya ve diğer surelere başlarken besmele ile başladığına delildir ki, bu da Allah'ın ilk indirdiği ayetlerdeki emri gereğidir.

g) Rasulullah'tan cemaatle namazda açıktan besmele okunmadığına dair onlar*ca sahih hadis gelmiş, buna mukabil bu gö*rüşün karşısında yer alanlar ise zayıf ya da uydurma hadislerden delil aramak zorunda kalmışlardır. Darakutni'ye bu konu sorul*duğunda besmelenin açıktan okunacağına dair hiçbir sahih hadis olmadığını söyler ve bu konuda uydurma hadislerin çokluğuna dikkat çeker (bkz. İbn Teymiyye, Tefsir Usulüne Giriş, s. 80-81 dipnotu).

Besmele, sadece bu ümmetin değil geç*miş ümmetlerin de şiarıydı. Yani çağlar üstü İslam'ın tüm zamanlarda geçerli olan sembollerinden biriydi. Şöyle ki:

a) Hud suresi 41. ayette Hz. Nuh ina*nanları gemiye alırken besmele çekiyor: "Allah'ın adıyla çıkıp yüzsün ve dursun."

b) Neml suresi 30. ayette Süleyman'ın (as) kraliçe Belkıs'a yazdığı mektuba bes*mele ile başladığını görüyoruz.

c) Hudeybiye'de Süheyl b. Amr "Bismil-lahirrahmanirrahim" şeklinde yazılmasına karşı çıktığı besmelenin "bismikâllahüm-me" şeklinde yazılmasına Rasulullah ses çı*karmamıştı ve bu form tevhide uygundu. Anlaşılıyordu ki, cahiliye döneminde hem Hanifler tarafından sürekli, hem de müş*rikler tarafından "Bismi'l-lat ve'l-Uzza" gibi putlar adına olanıyla birlikte İbrahim'den gelen bir tevhidi gelenek olarak Besmele kullanılıyordu. (Zühri'den: Nebi katibe yaz dedi: Bismillahirrahmanirrahim. Süheyl itiraz etti: "Rahman mı? Vallahi ne olduğu*nu bilmiyorum. Öteden beri yazdığın gibi "Bismikâllahümme" yaz. dedi. Buhari, fiu-rut 15 (3,181). Aynı olay Müslim'de şöyle yer alır: "Nebi Ali'ye 'Bismillahirrahmanir-rahim yaz' dedi. Süheyl karşı çıktı: Besme*le konusuna gelince, Bismillahirrahmanir-rahim'in ne olduğunu tanımıyoruz. Fakat bildiğimiz şekilde yazın: Bismikâllahüm-me." Müslim, 32 Cihad 34 (2,1411) ■

ALINTIDIR....
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt