muhammed25
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 7 Kas 2008
- Mesajlar
- 879
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 31
Beni Benden Al
Beni Benden Al!
Bu, hep kendisiyle uğraşan beni, benden al!
Bu, seni tanımak için bana verilen gücü, seni unutmak için kullanmayayım. Beni benden al!
Beni al bu boş uğraşlardan! Lüzumsuz girip çıkmalardan… bu doldur boşaltlardan…
Beni sana getirmeyen yolları nideyim!
Nideyim sana bakmayan, seni görmeyen gözü!
Söz ki hep seni anlatandır.
Söz ki senin adınla başlayandır.
Söz ki hep sana yönelmektir… Bu sözümü “söz” eyle de durayım bu sözümde.
Yalvarır Fuzûli benim adıma da:
“Ya Rab! Bela-yı aşk ile kıl âşina beni;
Bir dem bela-yı aşktan etme cüdâ beni.”
Durmadan el eden, gel diyen, beni uçurumlara çağıran içimin dışımın bu davetlerinden bıktım usandım!
En yakın ölü(m)ler bile beni uyandırmaya yetmiyor!
Ölümü unutturmak adına ne kadar sahte ab-ı hayat takdim ediyorlar. Aldanmamak öyle zor ki...
Bu yüzden diyorum, ne olur, beni bana bırakma, beni benden al!
Kendime uzun ömürler biçiyorum. Şunu şuraya bunu oraya koyuyorum. Yarınıma, öbür günüme, yıllar ötesine neler, neler sıralıyorum.
Nefes aldığım her ân senin isimlerinin gölgesinde, çadırında, fanusunda… Senin isimlerinin hatırına yaşadığımı hatırlamak istiyorum.
Bileyim: Seninle olmak nedir?
Hep bunu istiyorum senden. Lütfunla…
Takılıp kalıyorum şu “vitrin dünya”ya.
Sağlam(!) temeller atıyorum!
Kuş tüyü yataklarda yatıyorum!
Kuş sütü eksik soframda!
Mevsimler hep; ama hep senden bahsediyor da… ben bu iş güç (!) arasında gafletin ta ortasında tefekküre çıkacak yolu bekliyorum.
“O gün, gelecek.” diyorum. Ve “o gün” sana gelip: “ işte, buradayım!” diyeceğim. Diyeceğim de… “Şu ân o gün” değil mi, ey hep kaçan ben!
Ben, bu benlik diyarında gurbetteyim. Beni benden al
alıntı
Beni Benden Al!
Bu, hep kendisiyle uğraşan beni, benden al!
Bu, seni tanımak için bana verilen gücü, seni unutmak için kullanmayayım. Beni benden al!
Beni al bu boş uğraşlardan! Lüzumsuz girip çıkmalardan… bu doldur boşaltlardan…
Beni sana getirmeyen yolları nideyim!
Nideyim sana bakmayan, seni görmeyen gözü!
Söz ki hep seni anlatandır.
Söz ki senin adınla başlayandır.
Söz ki hep sana yönelmektir… Bu sözümü “söz” eyle de durayım bu sözümde.
Yalvarır Fuzûli benim adıma da:
“Ya Rab! Bela-yı aşk ile kıl âşina beni;
Bir dem bela-yı aşktan etme cüdâ beni.”
Durmadan el eden, gel diyen, beni uçurumlara çağıran içimin dışımın bu davetlerinden bıktım usandım!
En yakın ölü(m)ler bile beni uyandırmaya yetmiyor!
Ölümü unutturmak adına ne kadar sahte ab-ı hayat takdim ediyorlar. Aldanmamak öyle zor ki...
Bu yüzden diyorum, ne olur, beni bana bırakma, beni benden al!
Kendime uzun ömürler biçiyorum. Şunu şuraya bunu oraya koyuyorum. Yarınıma, öbür günüme, yıllar ötesine neler, neler sıralıyorum.
Nefes aldığım her ân senin isimlerinin gölgesinde, çadırında, fanusunda… Senin isimlerinin hatırına yaşadığımı hatırlamak istiyorum.
Bileyim: Seninle olmak nedir?
Hep bunu istiyorum senden. Lütfunla…
Takılıp kalıyorum şu “vitrin dünya”ya.
Sağlam(!) temeller atıyorum!
Kuş tüyü yataklarda yatıyorum!
Kuş sütü eksik soframda!
Mevsimler hep; ama hep senden bahsediyor da… ben bu iş güç (!) arasında gafletin ta ortasında tefekküre çıkacak yolu bekliyorum.
“O gün, gelecek.” diyorum. Ve “o gün” sana gelip: “ işte, buradayım!” diyeceğim. Diyeceğim de… “Şu ân o gün” değil mi, ey hep kaçan ben!
Ben, bu benlik diyarında gurbetteyim. Beni benden al
alıntı