cennettalibi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 9 Tem 2011
- Mesajlar
- 81
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 79
Selamün Aleyküm
Oy kullanmanın müşriklik olduğunu delilleriyle açıklamışsınız.Allah sizlerden razı olsun.Son seçimlere kadar ben de oy kullanan birisiydim.İlk oy kullanmamda geçerli,diğerlerinde ise geçersiz kullandım.Rabbim beni affetsin. Şu son seçimlerde ne oy kullanmak için gittim ne de oy kullandım.Ancak eşimi bu konuda razı edemedim. Eşim gibi samimiyetlerine inandığım pek çok müslüman oy kullandılar.Bu durumda ben bir müşrikle mi evliyim?
Selamun Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu
Sevgili Kardeşim! Sorunuza geçmeden önce bazı önemli ön hatırlatmalarda bulunmakta fayda vardır.
Öncelikle bugün genel olarak biz Müslümanlarda bulunan en büyük hatalı inanışlardan bir tanesi içinde yaşadığımız toplumun fertlerini sadece bazı itikadi ve ameli sapmalarından dolayı müşrik kabul etmemizdir. Yani bugün bize göre;
Parlamentoda kanun ve yasa koyanlar bu yaptıklarından dolayı müşriktirler…
Bu parlamentolara üye seçerek rabliği onlara tahsis edenler yani diğer bir ifadeyle oy kullananlar bu fiillerinden dolayı kafirdiler…. Tağuti sistemlerin kolluk kuvvetleri mesabesinde olan askeriye ve emniyet teşkilatları küfür kurumlardır. Ve bu kurumlarda görev alan fertler bundan dolayı kafirdirler…
Benim bütün bu inanışlara itirazım vardır…
Bu toplumda parlamentoda görev alan vekillerin bu görevlerinin gereği müşrik değildirler…
Bu parlamentolara üye seçenler yani seçimlere katılanlar bundan dolayı müşrik değildirler…
Tağuti sistemlerin kolluk kuvvetlerinde yer alanlar bu fiillerinden dolayı kafir değildirler…
Peki bu konunun doğrusu nedir acaba?
Doğru şudur sevgili kardeşim! Biz aslen müşrik bir toplumun içinde yaşamaktayız. Bizim toplumumuz tüm müşrik toplumlar gibi kendilerine miras kalan bir dini bütünüyle örfi olarak yaşamaya çalışmaktadırlar. Ancak bu toplumun fertleri daha hiçbir zaman Allah’ın dinin din, Allah’ın resulün resul, Allah’ın kitabını kitap olarak seçip kendi tercihlerinin bir gereği olarak İman etmemişlerdir. Bu toplumun fertlerinin beşeri parlamentolarda görev alıp şirk fiillerine bulaşmaları müşrikçe bir hayat yaşamalarının gereklerinden sadece bir tanesidir. Bu toplumun fertlerinin demokratik seçimlere katılmaları şirk dinlerinin bir gereğidir.
Bundan dolayıdır ki; bu toplumun fertlerinden parlamenter olanlar sadece bu görevlerini bırakmakla Müslüman olmayacaklar… Bu toplumun fertleri oy atmamakla Müslüman olmayacaktır… Bu mesele zihinlerde ve kalplerde iyiden iyiye yer etmelidir.
Yukarıda söylemiş olduğumuz hatalı anlayış bizim davetimizin de hatalı bir şekilde sunulmasına sebep olmaktadır. Tasavvuf şirki ile haşır neşir olan bir ferdi gördüğümüzde ilk yaptığımız ona tasavvufun şirk olduğunu anlatmak oluyor… Peki bu fert bu şirkini terk ettiği zaman Müslüman mı olacak? HAYIR… Zira bu fert şirklerinden sadece bir tanesini terk etmiştir ve hayatından daha bir çok alanda Allah’a şirk koşmaktadır. Aynı şekilde bu toplumun fertlerine din olarak anlattığımı ilk mesele oy vermek olmaktadır. Peki bu fert oy vermediği zaman Müslüman mı olacak? HAYIR… Zira bu fert sadece şirklerinden bir tanesini terk edecek ancak hayatının diğer kalan kısımlarında Allah’a şirk koşmaya devam edecektir.
O halde burada yapılması gereken ilk adım içinde yaşadığımız toplumun fertlerine öncelikle bütün olarak İslam’ı anlatmak olmalıdır. Onlara Allah’ın kitabına teslim olmayı, Allah ve Resulü bir işte hükmettiği zaman işittik ve itaat ettik demenin imanın bir gereği olduğunu, bu gereklilik yerine getirilmediği sürece kişilerin Müslüman olarak isimlendirilmesinin mümkün olmayacağını ve buna benzer İslam’â ilk giriş mesabesinde olan konuları anlatmamız ve muhatabımızdan bu hususta teslimiyet beklememiz gerekmektedir. Bu sorun aşıldığı zaman artık işimiz daha kolaylaşacaktır. Zira biz artık Allah ve Resulünden gelen bütün emirlere teslim olacağını ikrar eden muhatabımıza “bu fiilden sakınmak gerekir zira Allahu Tealâ böyle bir fiili şirk olarak isimlendirmektedir” dediğimiz zaman muhatabımız Allah’ın hükmüne direk olarak teslim olacaktır. Zira muhatabımız işin başında Allah ve Resulü bir işte hükmettiği zaman “işittik ve itaat ettik” demeyi kabullenmiştir.
Bu açıdan düşünüldüğünde, muhatabımıza öncelikle işlemiş olduğu şirk bir amelin şirk olduğunu anlatmaktan ziyade muhatabımızı Allah’ın dinine direk olarak davet etmek ilk ve en öncelikli görevlerimizdendir.
Bundan sonra yapılması gerekenlere gelince;
1- Öncelikle kendimiz bu dini en sahih bir şekilde öğrenmek ve öğrendiklerimizi direk pratiğe aktarmak zorundayız.
2- Etrafımızdaki fertler bizde mevcut değişikliği bizzat müşahede etmelidirler. Bizler öyle bir yaşam sergilememiz gerekiyor ki, lisan ile değil hal ile çevremizdeki insanların tabii oldukları dinden başka bir dine iman ettiğimizi ortaya koymalıyız. Çevremiz bunu bizzat müşahede etmelidir.
3- Davette hikmet ve güzel söz ile öğüt verme prensibini asla ihmal etmememiz gerekmektedir.
4- Yakın akrabalarımızla aramızdaki din farkı büyük bir musibettir. Bilhassa evli olan kimseler için eşleri ile arasındaki din farkı musibetlerin en büyüğü olsa gerek. Bunun için bol sadaka vermemiz ve çok dua etmemiz davet yolunun temel taşlarından olmalıdır. Zira sadaka musibetleri def eder. Dua ise mü’minin silahıdır.
5- Özellikle bayan Müslümanların harici bir erkeği devreye sokmamaları gerekir. Şöyle ki, bayan Müslümanların örnek olarak bir arkadaşlarının kocalarını devreye sokarak eşlerine din tebliğ etmekten ilk adımlarda sakınmaları gerekmektedir. Bu belki ileri aşamalarda kullanılması gereken bir metottur.
6- Özellikle eşlerinin görebileceği yerlere, Allah’ın dinin net ve sarih bir şekilde anlatan küçük kitapçıklar, risaleler koymaları ve tek bir cümle ile bu risalelere eşlerini sevketmeleri uygun bir metottur.
7- Yine tevhidi anlatan ses kayıtları vasıtasıyla arabada evde ve imkan bulunan yerlerde eşlerine bunları dinletmeleri büyük fayda sağlayacaktır.
Bu maddeleri uzatmak mümkündür. Tüm bunları “Nebevi Tebliğ Metoduna Uygun Hareket” şeklinde özetlememiz mümkündür. Tüm bu aşamaların üzerinde hassasiyetle durarak yakın akrabalarımıza ve özellikle eşlerimize bu dini en güzel haliyle götürmemiz üzerimize terki imkansız bir borçtur.
Sevgili Kardeşim! Ben sizin sorunuzun toplumumuzda genel bir hastalığa işaret ettiğini bildiğim için etraflıca bir şeyler yazmaya çalıştım. İşin aslı bu konuda ciddi anlamda bir çalışmanın yapılması aciliyeten gereklidir. Rabbim imkan verirse Allah’ın izni ile bu konuda bir çalışma yapıp sitemizde üyelerimizle paylaşmak planlarımız dahilindedir.
Sorunuza gelince; Eğer şirk seçimlerine katılan bir kimse ile evli iseniz… Evet siz şu an şayet eşiniz tevbe ederek şirklerinden beri olup Allah’a iman etmediği sürece müşrik bir kimse ile evlisiniz… Ancak bu eşinizin oy atmasından dolayı değildir. Eşinizin oy atması şirk hayatının sadece bir parçasıdır. Sizin öncelikle oy atmanın şirk olduğu konusundan değil, külli olarak Allah’a iman etmek, O’nun indirdiklerinden razı olmak şeklinde özetleyebileceğimiz şekliyle Allah’ın dinen davet konusunda yoğunlaşmanız gerekir. O halde size düşen yukarıda aklımıza geldiği ve dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalıştığımız hususlara dikkat ederek acilen “Nebevi Tebliğ Metoduna Uygun Hareket” ile hareket etmenizdir. Rabbim size ve sizin şahsınızda tüm Müslümanlara sebat, basiret ve azim nasip etsin… (Allahumme Amin)
Oy kullanmanın müşriklik olduğunu delilleriyle açıklamışsınız.Allah sizlerden razı olsun.Son seçimlere kadar ben de oy kullanan birisiydim.İlk oy kullanmamda geçerli,diğerlerinde ise geçersiz kullandım.Rabbim beni affetsin. Şu son seçimlerde ne oy kullanmak için gittim ne de oy kullandım.Ancak eşimi bu konuda razı edemedim. Eşim gibi samimiyetlerine inandığım pek çok müslüman oy kullandılar.Bu durumda ben bir müşrikle mi evliyim?
Selamun Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakatuhu
Sevgili Kardeşim! Sorunuza geçmeden önce bazı önemli ön hatırlatmalarda bulunmakta fayda vardır.
Öncelikle bugün genel olarak biz Müslümanlarda bulunan en büyük hatalı inanışlardan bir tanesi içinde yaşadığımız toplumun fertlerini sadece bazı itikadi ve ameli sapmalarından dolayı müşrik kabul etmemizdir. Yani bugün bize göre;
Parlamentoda kanun ve yasa koyanlar bu yaptıklarından dolayı müşriktirler…
Bu parlamentolara üye seçerek rabliği onlara tahsis edenler yani diğer bir ifadeyle oy kullananlar bu fiillerinden dolayı kafirdiler…. Tağuti sistemlerin kolluk kuvvetleri mesabesinde olan askeriye ve emniyet teşkilatları küfür kurumlardır. Ve bu kurumlarda görev alan fertler bundan dolayı kafirdirler…
Benim bütün bu inanışlara itirazım vardır…
Bu toplumda parlamentoda görev alan vekillerin bu görevlerinin gereği müşrik değildirler…
Bu parlamentolara üye seçenler yani seçimlere katılanlar bundan dolayı müşrik değildirler…
Tağuti sistemlerin kolluk kuvvetlerinde yer alanlar bu fiillerinden dolayı kafir değildirler…
Peki bu konunun doğrusu nedir acaba?
Doğru şudur sevgili kardeşim! Biz aslen müşrik bir toplumun içinde yaşamaktayız. Bizim toplumumuz tüm müşrik toplumlar gibi kendilerine miras kalan bir dini bütünüyle örfi olarak yaşamaya çalışmaktadırlar. Ancak bu toplumun fertleri daha hiçbir zaman Allah’ın dinin din, Allah’ın resulün resul, Allah’ın kitabını kitap olarak seçip kendi tercihlerinin bir gereği olarak İman etmemişlerdir. Bu toplumun fertlerinin beşeri parlamentolarda görev alıp şirk fiillerine bulaşmaları müşrikçe bir hayat yaşamalarının gereklerinden sadece bir tanesidir. Bu toplumun fertlerinin demokratik seçimlere katılmaları şirk dinlerinin bir gereğidir.
Bundan dolayıdır ki; bu toplumun fertlerinden parlamenter olanlar sadece bu görevlerini bırakmakla Müslüman olmayacaklar… Bu toplumun fertleri oy atmamakla Müslüman olmayacaktır… Bu mesele zihinlerde ve kalplerde iyiden iyiye yer etmelidir.
Yukarıda söylemiş olduğumuz hatalı anlayış bizim davetimizin de hatalı bir şekilde sunulmasına sebep olmaktadır. Tasavvuf şirki ile haşır neşir olan bir ferdi gördüğümüzde ilk yaptığımız ona tasavvufun şirk olduğunu anlatmak oluyor… Peki bu fert bu şirkini terk ettiği zaman Müslüman mı olacak? HAYIR… Zira bu fert şirklerinden sadece bir tanesini terk etmiştir ve hayatından daha bir çok alanda Allah’a şirk koşmaktadır. Aynı şekilde bu toplumun fertlerine din olarak anlattığımı ilk mesele oy vermek olmaktadır. Peki bu fert oy vermediği zaman Müslüman mı olacak? HAYIR… Zira bu fert sadece şirklerinden bir tanesini terk edecek ancak hayatının diğer kalan kısımlarında Allah’a şirk koşmaya devam edecektir.
O halde burada yapılması gereken ilk adım içinde yaşadığımız toplumun fertlerine öncelikle bütün olarak İslam’ı anlatmak olmalıdır. Onlara Allah’ın kitabına teslim olmayı, Allah ve Resulü bir işte hükmettiği zaman işittik ve itaat ettik demenin imanın bir gereği olduğunu, bu gereklilik yerine getirilmediği sürece kişilerin Müslüman olarak isimlendirilmesinin mümkün olmayacağını ve buna benzer İslam’â ilk giriş mesabesinde olan konuları anlatmamız ve muhatabımızdan bu hususta teslimiyet beklememiz gerekmektedir. Bu sorun aşıldığı zaman artık işimiz daha kolaylaşacaktır. Zira biz artık Allah ve Resulünden gelen bütün emirlere teslim olacağını ikrar eden muhatabımıza “bu fiilden sakınmak gerekir zira Allahu Tealâ böyle bir fiili şirk olarak isimlendirmektedir” dediğimiz zaman muhatabımız Allah’ın hükmüne direk olarak teslim olacaktır. Zira muhatabımız işin başında Allah ve Resulü bir işte hükmettiği zaman “işittik ve itaat ettik” demeyi kabullenmiştir.
Bu açıdan düşünüldüğünde, muhatabımıza öncelikle işlemiş olduğu şirk bir amelin şirk olduğunu anlatmaktan ziyade muhatabımızı Allah’ın dinine direk olarak davet etmek ilk ve en öncelikli görevlerimizdendir.
Bundan sonra yapılması gerekenlere gelince;
1- Öncelikle kendimiz bu dini en sahih bir şekilde öğrenmek ve öğrendiklerimizi direk pratiğe aktarmak zorundayız.
2- Etrafımızdaki fertler bizde mevcut değişikliği bizzat müşahede etmelidirler. Bizler öyle bir yaşam sergilememiz gerekiyor ki, lisan ile değil hal ile çevremizdeki insanların tabii oldukları dinden başka bir dine iman ettiğimizi ortaya koymalıyız. Çevremiz bunu bizzat müşahede etmelidir.
3- Davette hikmet ve güzel söz ile öğüt verme prensibini asla ihmal etmememiz gerekmektedir.
4- Yakın akrabalarımızla aramızdaki din farkı büyük bir musibettir. Bilhassa evli olan kimseler için eşleri ile arasındaki din farkı musibetlerin en büyüğü olsa gerek. Bunun için bol sadaka vermemiz ve çok dua etmemiz davet yolunun temel taşlarından olmalıdır. Zira sadaka musibetleri def eder. Dua ise mü’minin silahıdır.
5- Özellikle bayan Müslümanların harici bir erkeği devreye sokmamaları gerekir. Şöyle ki, bayan Müslümanların örnek olarak bir arkadaşlarının kocalarını devreye sokarak eşlerine din tebliğ etmekten ilk adımlarda sakınmaları gerekmektedir. Bu belki ileri aşamalarda kullanılması gereken bir metottur.
6- Özellikle eşlerinin görebileceği yerlere, Allah’ın dinin net ve sarih bir şekilde anlatan küçük kitapçıklar, risaleler koymaları ve tek bir cümle ile bu risalelere eşlerini sevketmeleri uygun bir metottur.
7- Yine tevhidi anlatan ses kayıtları vasıtasıyla arabada evde ve imkan bulunan yerlerde eşlerine bunları dinletmeleri büyük fayda sağlayacaktır.
Bu maddeleri uzatmak mümkündür. Tüm bunları “Nebevi Tebliğ Metoduna Uygun Hareket” şeklinde özetlememiz mümkündür. Tüm bu aşamaların üzerinde hassasiyetle durarak yakın akrabalarımıza ve özellikle eşlerimize bu dini en güzel haliyle götürmemiz üzerimize terki imkansız bir borçtur.
Sevgili Kardeşim! Ben sizin sorunuzun toplumumuzda genel bir hastalığa işaret ettiğini bildiğim için etraflıca bir şeyler yazmaya çalıştım. İşin aslı bu konuda ciddi anlamda bir çalışmanın yapılması aciliyeten gereklidir. Rabbim imkan verirse Allah’ın izni ile bu konuda bir çalışma yapıp sitemizde üyelerimizle paylaşmak planlarımız dahilindedir.
Sorunuza gelince; Eğer şirk seçimlerine katılan bir kimse ile evli iseniz… Evet siz şu an şayet eşiniz tevbe ederek şirklerinden beri olup Allah’a iman etmediği sürece müşrik bir kimse ile evlisiniz… Ancak bu eşinizin oy atmasından dolayı değildir. Eşinizin oy atması şirk hayatının sadece bir parçasıdır. Sizin öncelikle oy atmanın şirk olduğu konusundan değil, külli olarak Allah’a iman etmek, O’nun indirdiklerinden razı olmak şeklinde özetleyebileceğimiz şekliyle Allah’ın dinen davet konusunda yoğunlaşmanız gerekir. O halde size düşen yukarıda aklımıza geldiği ve dilimizin döndüğü kadar anlatmaya çalıştığımız hususlara dikkat ederek acilen “Nebevi Tebliğ Metoduna Uygun Hareket” ile hareket etmenizdir. Rabbim size ve sizin şahsınızda tüm Müslümanlara sebat, basiret ve azim nasip etsin… (Allahumme Amin)
CEVAPLAYAN MURAT GEZENLER HOCAMIZ