Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar (1 Kullanıcı)

cemil cemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Mar 2007
Mesajlar
304
Tepki puanı
0
Puanları
0
Allah Teala, mü'min kullarını sevdiğinden, onların kıyamete günah pisliğiyle gelip acılara düşmemeleri için, dünya hayatında karşılaşılan bazı zorlukları, onların günah pisliklerinden arınıp temizlenmelerine bir vesile kılmıştır.

Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hamdolsun o Allah'a ki, itaatlerini sağlamlaştırmaları ve onların karşısında sevap alabilmeleri için, bizim şialarımızın (takipçilerimizin) dünyadaki günahlarını onlara verdiği zorluk ve sıkıntılarla arıttı (temizledi)."(39)

Selman-ı Farisi'nin hastalandığı günlerde, Hz. Ali (a.s) onun görüşüne gelerek, şöyle buyurdu: "Ey Selman! şialarımızdan herhangi birisinin vücuduna bir ağrı geldiğinde, bu kesin onun geçmişte işlediği günahının sonucudur ki, bu ağrı onun temizlenmesi içindir."

Selman: "Öyleyse, temizlenmekten başka, bizlere bunda bir sevap yok mudur" diye sorunca da, Hazret şöyle buyurdu: "Ey Selman! Siz, ancak ona sabretmenizle ve Allah'a sızlayıp dua etmenizle sevap alırsınız. Bu ikisiyle sizlere iyilikler yazılır ve mertebeleriniz yukarı götürülür. Ama vücudunuzdaki ağrı, sadece günahlarınıza keffare olarak sizleri temizler." (40)

Sonuç olarak; bu nurlu buyruklardan da anlaşıldığı gibi, Allah Teala, mü'min kullarının günahlarını ve kötülüklerini, belalar ve zorluklar yağmuru ile yıkayıp temizler. Mü'min olmayan kimselere gelince, yüce Allah onlar hakkında asla böyle bir işi yapmaz. Aksine, onlara bir çok bela vermekle, onları kötü amelleri karşısında cezalandırır. Mü'minler için lütuf ve rahmet olan bu zorluklar, onlar için Allah'ın gazap ve kahrından kaynaklanmaktadır. O halde bela ve musibetler, her ne kadar fazla olursa olsun, mü'minler için nimet, başkaları için ise azaptır.

Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hastalık mü'min için rahmet ve temizleyici, kafir içinse lanet ve azaptır. Hiçbir günahı kalmayıncaya kadar, mü'minden hastalık asla ayrılmayacaktır." (41)

Kısacası zorluk, mü'minleri yaptıkları günahlardan temizlemek, kafirleri ise kötü amelleri karşısında cezalandırmak içindir.

Elbette Peygamberler, masum imamlar ve Allah'ın veli kulları özel bir konuma sahip olduklarından, onların zorluklarla karşılaşmalarına, yukarıda işaret ettiğimiz bu iki hususu sebep bilmemiz doğru değildir. Onlar, Allah'ın alemdeki tüm varlıklardan daha çok sevdiği kamil ve masum insanlardır. Onların cezayı gerektiren bir günahı yoktur ki, dünyada karşılaştıkları zorluklar onları günah çirkefinden temizlesin. Yahut Allah onlara gazap etmez ki, bu zorlukları onlara ceza olarak versin. Ancak onlar da birer beşerdirler, insanların tekâmül yolunda karşılaştıkları dünyevi zorlukların bir çoğuna onlar da katlanmışlardır. Hatta onların karşılaştığı zorluklar normal insanların karşılaştığı zorluklardan kat kat fazladır. Zira Allah Teala dostlarına rahmet ve sevgisini çoğalttıkça, zorluklarını da çoğaltır. Bir beladan kurtulmadan diğer bir belaya müptelâ eder. Fakat bundan amacı, onların makamını yukarı çıkarmak ve kendi katındaki yüce mertebelere ulaştırmaktır.

Nitekim Hz. İbrahim, (a.s) en büyük ilahi makam olan "imamet" makamına, ancak bir çok zorluklara tabi tutulduktan ve onlardan başarıyla çıktıktan sonra ulaşabilmiştir.

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bela zalim için edep verme, mü'min için imtihan, peygamberler için derece ve veliler için de ikramdır." (42)

Buraya kadar yüzeysel bir bakışla bela ve musibet olarak görülen bir çok zorlukların Allah'ın adalet ve hikmetiyle hiçbir çelişkisi olmadığını, aksine adaletin ve hikmetin ta kendisi olduğunu gördük. Demek ki, bu zorlukların, belaların, farklılıkların, eşitsizliklerin, iniş-çıkışların ve musibetlerin bir takım makul neden ve hikmetleri vardır. Dolayısıyla onlar ekmel ve ehsen nizamın bir gereği olup, Allah Teala'nın adalet ve hikmetiyle hiçbir çelişkisi yoktur. Bu husustaki sözümüzü iki hadis-i şerifle noktalıyoruz.

1- İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Allah Teala Hz. Musa (a.s)'a hitap ettiği vahiylerinden birisinde şöyle buyurdu: "Ey Musa! Yaratıklarım içerisinde her şeyden daha çok, mü'min kulumu severim. Kuluma işlerin hangisinin daha yararlı olduğunu ben daha iyi bilirim. Öyleyse, zorluklara karşı sabırlı olsun, verdiğim nimetlere şükür etsin ve benim hükmüme razı olsun. Eğer kulum benim emrime itaat edip, razı olduğum işleri yaparsa, isminin kendi katımda sıddıkların içerisinde olmasına karar veririm." (43)

2- İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ben fakir, zengin veya hasta olmamı umursamıyorum. Zira Allah Teala buyurmuştur ki: "Ben mü'mine ona hayırlı olandan başkasını yapmam
 

efsun

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Eyl 2006
Mesajlar
55
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar

ALLAH RAZI OLSUNB)
 

cemil cemil

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Mar 2007
Mesajlar
304
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar

cemil cemil yazdı:
Allah Teala, mü'min kullarını sevdiğinden, onların kıyamete günah pisliğiyle gelip acılara düşmemeleri için, dünya hayatında karşılaşılan bazı zorlukları, onların günah pisliklerinden arınıp temizlenmelerine bir vesile kılmıştır.

Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hamdolsun o Allah'a ki, itaatlerini sağlamlaştırmaları ve onların karşısında sevap alabilmeleri için, bizim şialarımızın (takipçilerimizin) dünyadaki günahlarını onlara verdiği zorluk ve sıkıntılarla arıttı (temizledi)."(39)

Selman-ı Farisi'nin hastalandığı günlerde, Hz. Ali (a.s) onun görüşüne gelerek, şöyle buyurdu: "Ey Selman! şialarımızdan herhangi birisinin vücuduna bir ağrı geldiğinde, bu kesin onun geçmişte işlediği günahının sonucudur ki, bu ağrı onun temizlenmesi içindir."

Selman: "Öyleyse, temizlenmekten başka, bizlere bunda bir sevap yok mudur" diye sorunca da, Hazret şöyle buyurdu: "Ey Selman! Siz, ancak ona sabretmenizle ve Allah'a sızlayıp dua etmenizle sevap alırsınız. Bu ikisiyle sizlere iyilikler yazılır ve mertebeleriniz yukarı götürülür. Ama vücudunuzdaki ağrı, sadece günahlarınıza keffare olarak sizleri temizler." (40)

Sonuç olarak; bu nurlu buyruklardan da anlaşıldığı gibi, Allah Teala, mü'min kullarının günahlarını ve kötülüklerini, belalar ve zorluklar yağmuru ile yıkayıp temizler. Mü'min olmayan kimselere gelince, yüce Allah onlar hakkında asla böyle bir işi yapmaz. Aksine, onlara bir çok bela vermekle, onları kötü amelleri karşısında cezalandırır. Mü'minler için lütuf ve rahmet olan bu zorluklar, onlar için Allah'ın gazap ve kahrından kaynaklanmaktadır. O halde bela ve musibetler, her ne kadar fazla olursa olsun, mü'minler için nimet, başkaları için ise azaptır.

Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hastalık mü'min için rahmet ve temizleyici, kafir içinse lanet ve azaptır. Hiçbir günahı kalmayıncaya kadar, mü'minden hastalık asla ayrılmayacaktır." (41)

Kısacası zorluk, mü'minleri yaptıkları günahlardan temizlemek, kafirleri ise kötü amelleri karşısında cezalandırmak içindir.

Elbette Peygamberler, masum imamlar ve Allah'ın veli kulları özel bir konuma sahip olduklarından, onların zorluklarla karşılaşmalarına, yukarıda işaret ettiğimiz bu iki hususu sebep bilmemiz doğru değildir. Onlar, Allah'ın alemdeki tüm varlıklardan daha çok sevdiği kamil ve masum insanlardır. Onların cezayı gerektiren bir günahı yoktur ki, dünyada karşılaştıkları zorluklar onları günah çirkefinden temizlesin. Yahut Allah onlara gazap etmez ki, bu zorlukları onlara ceza olarak versin. Ancak onlar da birer beşerdirler, insanların tekâmül yolunda karşılaştıkları dünyevi zorlukların bir çoğuna onlar da katlanmışlardır. Hatta onların karşılaştığı zorluklar normal insanların karşılaştığı zorluklardan kat kat fazladır. Zira Allah Teala dostlarına rahmet ve sevgisini çoğalttıkça, zorluklarını da çoğaltır. Bir beladan kurtulmadan diğer bir belaya müptelâ eder. Fakat bundan amacı, onların makamını yukarı çıkarmak ve kendi katındaki yüce mertebelere ulaştırmaktır.

Nitekim Hz. İbrahim, (a.s) en büyük ilahi makam olan "imamet" makamına, ancak bir çok zorluklara tabi tutulduktan ve onlardan başarıyla çıktıktan sonra ulaşabilmiştir.

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bela zalim için edep verme, mü'min için imtihan, peygamberler için derece ve veliler için de ikramdır." (42)

Buraya kadar yüzeysel bir bakışla bela ve musibet olarak görülen bir çok zorlukların Allah'ın adalet ve hikmetiyle hiçbir çelişkisi olmadığını, aksine adaletin ve hikmetin ta kendisi olduğunu gördük. Demek ki, bu zorlukların, belaların, farklılıkların, eşitsizliklerin, iniş-çıkışların ve musibetlerin bir takım makul neden ve hikmetleri vardır. Dolayısıyla onlar ekmel ve ehsen nizamın bir gereği olup, Allah Teala'nın adalet ve hikmetiyle hiçbir çelişkisi yoktur. Bu husustaki sözümüzü iki hadis-i şerifle noktalıyoruz.

1- İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Allah Teala Hz. Musa (a.s)'a hitap ettiği vahiylerinden birisinde şöyle buyurdu: "Ey Musa! Yaratıklarım içerisinde her şeyden daha çok, mü'min kulumu severim. Kuluma işlerin hangisinin daha yararlı olduğunu ben daha iyi bilirim. Öyleyse, zorluklara karşı sabırlı olsun, verdiğim nimetlere şükür etsin ve benim hükmüme razı olsun. Eğer kulum benim emrime itaat edip, razı olduğum işleri yaparsa, isminin kendi katımda sıddıkların içerisinde olmasına karar veririm." (43)

2- İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ben fakir, zengin veya hasta olmamı umursamıyorum. Zira Allah Teala buyurmuştur ki: "Ben mü'mine ona hayırlı olandan başkasını yapmam
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
RE: Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar

cemil cemil yazdı:
Allah Teala, mü'min kullarını sevdiğinden, onların kıyamete günah pisliğiyle gelip acılara düşmemeleri için, dünya hayatında karşılaşılan bazı zorlukları, onların günah pisliklerinden arınıp temizlenmelerine bir vesile kılmıştır.

Nitekim Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hamdolsun o Allah'a ki, itaatlerini sağlamlaştırmaları ve onların karşısında sevap alabilmeleri için, bizim şialarımızın (takipçilerimizin) dünyadaki günahlarını onlara verdiği zorluk ve sıkıntılarla arıttı (temizledi)."(39)

Selman-ı Farisi'nin hastalandığı günlerde, Hz. Ali (a.s) onun görüşüne gelerek, şöyle buyurdu: "Ey Selman! şialarımızdan herhangi birisinin vücuduna bir ağrı geldiğinde, bu kesin onun geçmişte işlediği günahının sonucudur ki, bu ağrı onun temizlenmesi içindir."

Selman: "Öyleyse, temizlenmekten başka, bizlere bunda bir sevap yok mudur" diye sorunca da, Hazret şöyle buyurdu: "Ey Selman! Siz, ancak ona sabretmenizle ve Allah'a sızlayıp dua etmenizle sevap alırsınız. Bu ikisiyle sizlere iyilikler yazılır ve mertebeleriniz yukarı götürülür. Ama vücudunuzdaki ağrı, sadece günahlarınıza keffare olarak sizleri temizler." (40)

Sonuç olarak; bu nurlu buyruklardan da anlaşıldığı gibi, Allah Teala, mü'min kullarının günahlarını ve kötülüklerini, belalar ve zorluklar yağmuru ile yıkayıp temizler. Mü'min olmayan kimselere gelince, yüce Allah onlar hakkında asla böyle bir işi yapmaz. Aksine, onlara bir çok bela vermekle, onları kötü amelleri karşısında cezalandırır. Mü'minler için lütuf ve rahmet olan bu zorluklar, onlar için Allah'ın gazap ve kahrından kaynaklanmaktadır. O halde bela ve musibetler, her ne kadar fazla olursa olsun, mü'minler için nimet, başkaları için ise azaptır.

Hz. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hastalık mü'min için rahmet ve temizleyici, kafir içinse lanet ve azaptır. Hiçbir günahı kalmayıncaya kadar, mü'minden hastalık asla ayrılmayacaktır." (41)

Kısacası zorluk, mü'minleri yaptıkları günahlardan temizlemek, kafirleri ise kötü amelleri karşısında cezalandırmak içindir.

Elbette Peygamberler, masum imamlar ve Allah'ın veli kulları özel bir konuma sahip olduklarından, onların zorluklarla karşılaşmalarına, yukarıda işaret ettiğimiz bu iki hususu sebep bilmemiz doğru değildir. Onlar, Allah'ın alemdeki tüm varlıklardan daha çok sevdiği kamil ve masum insanlardır. Onların cezayı gerektiren bir günahı yoktur ki, dünyada karşılaştıkları zorluklar onları günah çirkefinden temizlesin. Yahut Allah onlara gazap etmez ki, bu zorlukları onlara ceza olarak versin. Ancak onlar da birer beşerdirler, insanların tekâmül yolunda karşılaştıkları dünyevi zorlukların bir çoğuna onlar da katlanmışlardır. Hatta onların karşılaştığı zorluklar normal insanların karşılaştığı zorluklardan kat kat fazladır. Zira Allah Teala dostlarına rahmet ve sevgisini çoğalttıkça, zorluklarını da çoğaltır. Bir beladan kurtulmadan diğer bir belaya müptelâ eder. Fakat bundan amacı, onların makamını yukarı çıkarmak ve kendi katındaki yüce mertebelere ulaştırmaktır.

Nitekim Hz. İbrahim, (a.s) en büyük ilahi makam olan "imamet" makamına, ancak bir çok zorluklara tabi tutulduktan ve onlardan başarıyla çıktıktan sonra ulaşabilmiştir.

Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bela zalim için edep verme, mü'min için imtihan, peygamberler için derece ve veliler için de ikramdır." (42)

Buraya kadar yüzeysel bir bakışla bela ve musibet olarak görülen bir çok zorlukların Allah'ın adalet ve hikmetiyle hiçbir çelişkisi olmadığını, aksine adaletin ve hikmetin ta kendisi olduğunu gördük. Demek ki, bu zorlukların, belaların, farklılıkların, eşitsizliklerin, iniş-çıkışların ve musibetlerin bir takım makul neden ve hikmetleri vardır. Dolayısıyla onlar ekmel ve ehsen nizamın bir gereği olup, Allah Teala'nın adalet ve hikmetiyle hiçbir çelişkisi yoktur. Bu husustaki sözümüzü iki hadis-i şerifle noktalıyoruz.

1- İmam Cafer Sadık (a.s) şöyle buyurdu: "Allah Teala Hz. Musa (a.s)'a hitap ettiği vahiylerinden birisinde şöyle buyurdu: "Ey Musa! Yaratıklarım içerisinde her şeyden daha çok, mü'min kulumu severim. Kuluma işlerin hangisinin daha yararlı olduğunu ben daha iyi bilirim. Öyleyse, zorluklara karşı sabırlı olsun, verdiğim nimetlere şükür etsin ve benim hükmüme razı olsun. Eğer kulum benim emrime itaat edip, razı olduğum işleri yaparsa, isminin kendi katımda sıddıkların içerisinde olmasına karar veririm." (43)

2- İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ben fakir, zengin veya hasta olmamı umursamıyorum. Zira Allah Teala buyurmuştur ki: "Ben mü'mine ona hayırlı olandan başkasını yapmam

SELAMÜN ALEYKÜM KARDEŞİM.. EMEĞİNİZE SAĞLIK, ÇOK GÜZEL BİR PAYLAŞIM OLMUŞ.. BU ARADA EHL-İ BEYT KAYNAKLARINA YER VERMENİZ ÇOK GÜZEL.. ZİRA O KAYNAKLARDAN DA ÖĞRENİLECEK ÇOK GERÇEKLER VAR. BENİM DE OKURKEN DEĞER VERDİĞİM, VE DİKKATE ALDIĞIM KAYNAKLARDIR.. RABBİM HER BAŞIMIZA GELEN MUSİBETİ GÜNAHLARIMIZA KEFARET KABUL ETSİN İNŞALLAH.. SELAMETLE
 

fatwa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Haz 2007
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar

EMEĞİNİZE SAĞLIK ÇOK GÜZEL Bİ PAYLAŞIM ALLAH RAZI OLSUN B)B)B)
 

fatwa

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Haz 2007
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar

EMEĞİNİZE SAĞLIK ÇOK GÜZEL Bİ PAYLAŞIM ALLAH RAZI OLSUN B)B)B)
 

acmesut6

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Tem 2007
Mesajlar
31
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar

allah basimiza gelen musibetleri bizleri kemale ermeye vesile etsinn insallah
 

asil20

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Haz 2007
Mesajlar
195
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar

Paylaşımın için Allah c.c razı olsun senden inşallah kardeşim.İnşallah bu dünyada çektiklerimiz günahlarımızın kefareti olur,Rabbim cenettine bizleri de kabul eder inşallah. Amin...
 

muhammedsas

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Eki 2006
Mesajlar
209
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Bela ve Musibetler Mü'min Kulların Günahtan Arınmasını Sağlar

Allah Razı Olsun B)B)
 

σпця 1905

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 May 2009
Mesajlar
210
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
32
Rabbim bizi de affeyle, koy bizide cennetine (ins.)
ALLAH(C.C)'IM HERSEYI EN IYI BILENDIR.

 

atris

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Ocak 2009
Mesajlar
1,066
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Hz. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bela zalim için edep verme, mü'min için imtihan, peygamberler için derece ve veliler için de ikramdır." (42
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt