mektubat
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 4 Eki 2006
- Mesajlar
- 2,308
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 42
- Konum
- İstanbul
- Web Sitesi
- www.caglarnetwork.com
NİYET HÂLİS OLUNCA
"Behâeddîn Buhârî", bir dostunu ziyâret,
Edip, onun evinde eyledi uzun sohbet.
Buyurdu: (Hakîkati bulmak için, bir kişi,
Hâlisen yola çıksa, hâsıl olur o işi.
Şu anda bir kişi de, “Tirmiz”den çıktı yola.
İster ki, kendisine “Kâmil bir rehber” bula.
Bu yola çıktığından, o, hâlis bir niyetle,
Yakında, maksûduna vâsıl olur elbette.)
Ordakiler, bu sözden bir şey anlamadılar.
Dediler ki: “Elbette bunun bir hikmeti var.”
Biraz sonra, kapıda, gelip durdu "bir atlı".
Şaşkın bir vaziyette etrâfa bir göz attı.
“İrâdesiz” gelmişti zîrâ o, bu tarafa.
Bu yüzden tereddütle bakıyordu etrâfa.
Behâeddîn Buhârî, seslendi ki içerden:
(Aradığın burdadır, haydi in de, gel hemen!)
Bu sesi işitince, atından indi derhal.
“Hâce”, kapı önünde, etti onu istikbâl.
Ve elinden tutarak, içeri aldı onu.
Sordu, yolculuğunun ne yöne olduğunu.
O dedi ki: (Efendim, geliyorum “Tirmiz”den.
Hâlis bir niyet ile, dün çıktım evimizden.
Gâyem, “Rehber bulmak”tır, hakîkî olsun fakat.
Derim ki, bu zamanda var mıdır böyle bir zât?
Ben böyle düşünürken, âniden durdu atım.
O noktadan ileri, atmadı tek bir adım.
Düşündüm: “Bu durmada, bir hikmet vardır” diye.
Zîrâ hiç gitmiyordu bir adım ileriye.
Hâlis bir niyet ile çıkmış idim hakîkat.
Önceleri böyle şey yapmıyordu hiç bu at.
Hayvanın dizginini, o an serbest bıraktım.
Bekledim ki, acabâ ne yöne gider atım?
Hemen günbatısına başını çevirdi at.
"Buhârâ" cânibine koşturup yaptı sür'at.
“Nereye gider?” diye, çok merak ediyordum.
“At, bu istikâmete niçin döndü?” diyordum.
Artık ben, irâdemi bırakmıştım Allaha.
Derdim ki: "Erdir beni yâ Rabbî hakîkata."
Hayvan, şevkle koşturup, gitti bir istikâmet.
Bu hânenin önünde gelip durdu nihâyet.
Bir şaşkınlık içinde bakıyorken etrâfa,
İçeriden “Gel!” diye bir ses duydum bu defâ.)
Buyurdu: (Hakîkaten hâlis imiş niyetin.
Demek ki buradaymış senin de hidâyetin.)
Ve ona bir baktı ki merhamet nazariyle,
Kalbinden, "Hubb-u dünyâ" yok oldu tamâmiyle.
Aradığı rehberi, bulmuştu en nihâyet.
Dünyâda bundan büyük bir "nîmet" olmaz elbet.
Şiirlerle Menkıbeler (Fihrist)
"Behâeddîn Buhârî", bir dostunu ziyâret,
Edip, onun evinde eyledi uzun sohbet.
Buyurdu: (Hakîkati bulmak için, bir kişi,
Hâlisen yola çıksa, hâsıl olur o işi.
Şu anda bir kişi de, “Tirmiz”den çıktı yola.
İster ki, kendisine “Kâmil bir rehber” bula.
Bu yola çıktığından, o, hâlis bir niyetle,
Yakında, maksûduna vâsıl olur elbette.)
Ordakiler, bu sözden bir şey anlamadılar.
Dediler ki: “Elbette bunun bir hikmeti var.”
Biraz sonra, kapıda, gelip durdu "bir atlı".
Şaşkın bir vaziyette etrâfa bir göz attı.
“İrâdesiz” gelmişti zîrâ o, bu tarafa.
Bu yüzden tereddütle bakıyordu etrâfa.
Behâeddîn Buhârî, seslendi ki içerden:
(Aradığın burdadır, haydi in de, gel hemen!)
Bu sesi işitince, atından indi derhal.
“Hâce”, kapı önünde, etti onu istikbâl.
Ve elinden tutarak, içeri aldı onu.
Sordu, yolculuğunun ne yöne olduğunu.
O dedi ki: (Efendim, geliyorum “Tirmiz”den.
Hâlis bir niyet ile, dün çıktım evimizden.
Gâyem, “Rehber bulmak”tır, hakîkî olsun fakat.
Derim ki, bu zamanda var mıdır böyle bir zât?
Ben böyle düşünürken, âniden durdu atım.
O noktadan ileri, atmadı tek bir adım.
Düşündüm: “Bu durmada, bir hikmet vardır” diye.
Zîrâ hiç gitmiyordu bir adım ileriye.
Hâlis bir niyet ile çıkmış idim hakîkat.
Önceleri böyle şey yapmıyordu hiç bu at.
Hayvanın dizginini, o an serbest bıraktım.
Bekledim ki, acabâ ne yöne gider atım?
Hemen günbatısına başını çevirdi at.
"Buhârâ" cânibine koşturup yaptı sür'at.
“Nereye gider?” diye, çok merak ediyordum.
“At, bu istikâmete niçin döndü?” diyordum.
Artık ben, irâdemi bırakmıştım Allaha.
Derdim ki: "Erdir beni yâ Rabbî hakîkata."
Hayvan, şevkle koşturup, gitti bir istikâmet.
Bu hânenin önünde gelip durdu nihâyet.
Bir şaşkınlık içinde bakıyorken etrâfa,
İçeriden “Gel!” diye bir ses duydum bu defâ.)
Buyurdu: (Hakîkaten hâlis imiş niyetin.
Demek ki buradaymış senin de hidâyetin.)
Ve ona bir baktı ki merhamet nazariyle,
Kalbinden, "Hubb-u dünyâ" yok oldu tamâmiyle.
Aradığı rehberi, bulmuştu en nihâyet.
Dünyâda bundan büyük bir "nîmet" olmaz elbet.
Şiirlerle Menkıbeler (Fihrist)