HUSEYIN SASMAZ
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 11 Eyl 2009
- Mesajlar
- 1,204
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 61
Dünya değişmekte. Gelecek nesillerimizin alacakları evrensel kültür bugünkinden çok daha farklı olacaktır. Sen dünyanın demografik özelliklerinin değişmesi ile alakalı bir rapor izlemek üzeresin.
Yapılan araştırmalara göre bir hadaretin 25 seneden fazla ayakta kalabilmesi için, nufüs artışının ortalaması en azından 2.11 düzeyinde olması gerekir. Ortalamanın bunun altına düşmesi hadaretin kabuğuna çekilmesi ve daralmasına neden olur. Tarihe bakıldığında 1.9 oranında bir artış ortalaması ile ayakta kalan bir hadaret görülmemiştir. Yani bu artış ortalamasının 1.3 olduğu bir hadaretin ölmesi ve yok olması demektir. Çünkü -bu hadaretin- kendi ayıplarını ve hatalarını toparlayıp örtebilmesi için 80 ile 100 sene arası bir zamana ihtiyacı olacaktır. Ayrıca bu kadar uzun bir zamanda her hangi bir iktisadi nizamın dimdik ayakta kalması da mümkün değildir. Diğer bir ifadeyle (birinci nesilden) bir çift tek bir çocuğa sahip oldukları zaman, doğan çocukların sayısı ebeveyinlerin yarısına tekabul eder. Sonra (ikinci nesilden olan) bu çocuklar evlenip de çiftleştikleri zaman, sahip olacakları çocukların (yani üçüncü nesil olan) torunlar dedelerinin çeyreğine tekabul eder. Mesela; 2006'da 1.000.000 yeni çocuk doğmuşsa, 2026'da gelişecek işçi sayısı 2.000.000'dan daha az olacak demektir. Yani nufüs sayısı azaldıkça hadaret da oranla daralacaktır.
Mesela Fransa'nın 2007'da normal nufüs artışı 1.8, İngiltere 1.6, Yuanistan 1.3, Almanya yine 1.3, İtalya 1.2 ve İspanya 1.1 oranında idi. Sonuç olarak Avrupanın 31 ülkesinin tamamında olan normal nufüs artışı 1.38 idi.
Tarihi araştırmalarının verdiği sonuçlar bize bu rakamları değiştirmenin mümkün olamayacağını gösterir. Bugünkü bildiğimiz Avrupa bir kaç sene içinde tamamen yok olacaktır! Fakat buna rağmen Avrupa'nın nüfus sayımı azalmamaktadır! Neden? Çünkü İslami göçten dolayıdır! (Immigration)
1990'dan itibaren Avrupa'nın tümünde gelişen nüfus artışının %90'ının kaynağı İslami göçtür. Misal olarak; Fransa'da normal nüfus artışı 1.8 iken, Müslümanlar bu oranın 8.1'ini oluşturuyordu. Fransa güneyinde kiliselerle dünyaca tanınan şehirlerden birinde bulunan mescidlerin sayısı kiliselerden daha fazladır. 20 yaştan ve bunun altının %30'u Müslüman'dır. Bu oran Nies, Marsi ve Paris gibi büyük şehirlerde %45'e ulaşmıştır. 2027 yılında her beş Fransız'ın biri Müslüman olacak ve sadece 39 sene sonra Fransa İslam devleti (!) olacaktır.
Geçen 30 yılda büyük Britanya'da Müslümanların nüfus sayımı 30 kez daha artış göstererek 82.000'dan 2.500.000'e yükselmiştir. Şu anda Fransa'da 1000'e aşkın mescid bulunmaktadır. Bunların çoğu daha önce kilise idi.
Hollanda'da doğan çocukların %50'si Müslümanlardandır. Sadece 15 sene içerisinde Hollanda'nın nüfusunun yarısı Müslüman olacaktır. Rusya'da 23 milyon müslüman var. Yani her beş Rus'un biri Müslüman'dır. Bir kaç sene içinde Rus ordusunun tamamının %40'ı Müslümanlardan olacaktır.
Belçika'nın şuanki nüfusunun de %25'i ve doğan çocukların %50'si Müslüman'dır. Belçika hükümeti 2025'de yani 17 sene sonra her üç Avrupalı çocukların birinin Müslüman bir aileye ait olacağını açıkladı.
Yine Alman hükümeti adına geçenlerde konuya ilişkin ve açık olarak bir yetkili şuanda Almanya'da baş gösteren nufüs sayımının azalma frenini durdurmanın imkansız olduğunu, durumun kontrol dışına çıktığını ve Almanya 2050'de bir İslam devleti olacağını dile getirdi. Şuanda Avrupada 52 milyon Müslüman bulunuyor. Alman hükümeti bu sayının sadece 20 sene içinde ikiye katlanacağını ve 104 milyona ulaşacağını belirtiyor.
Ülkemizin yakınlarında olan Kanada'da rakamlar buna benzer bir durumun var olduğunu gösteriyor. Şuanda Kanada'da normal nufüs artışı 1.6 oranında. Bir hadaretin ayakta kalabilmesi için gerekli oran 2.11 idi. Yayılmaya en çok el verişli olan din İslam'dır. Kanada'da 2001 ile 2006 yılları arasında nufüs çoğalımı 1.6 milyon olarak artış göstermiştir. Bu artışın bir milyonu ise göçten gelmiştir. ABD'inde halihazırda normal artış ortalaması ise sadece 1.6 oranındadır. Latin Amerikadan asıllı olanların göçmesiyle bu rakam tam 2.11'e yükselecektir. Zira bu rakam bir hadaretin ayakta kalabilmesi için asgari olarak bulunması gereken bir orandır.
1970 yılında ABD' inde sadece 100.000 Müslüman bulunuyordu. Şimdi ise (2008) 9.000.000'dan fazla Müslüman mevcuttur. Dünya değişmiş, artık uyanmamızın zamanı gelmiştir!...
Katolik kilisesi yakın zamanda Müslümanların sayısının kırmızı çizgileri aştığını açıklamıştı. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, eğer İslam şuanki yayılma oranını (nufüs artışını) korursa, 5 veya 7 sene içerisinde bütün dünyaya tek hükm edecek din İSLAM olacaktır!
Tercüme: Fuad Hamidoğlu
15.Şevval.1430H- 04.10.2009M
-------------------------------------------
Yorum:
Batının bu denli sesli düşünmesinin sebebi kapitalizmin son kurtarma operasyonu olarak İslam'ın ve Müslümanlar'ın hedef gösterilmek istenmesidir. Amaç ise bir yandan kapitalizmin ayıplarını bir süre kapatacak, öte yandan da baskılı bir dönemin zeminini oluşturmak ve Müslümanlara yönelik kısıtlayıcı bir takım dikte kanunların yasallaştırılması için İslam ve Müslümanlar suç unsuru olarak kullanılacaktır. Ancak bu kirli amacın olmasına rağmen bu sesli düşünüşün en ferahlatıcı yönü batılıların kendi ağızlarıyla kapitalizmin, demokrasinin ve batının yaşam tarzının bittiğinin itirafıdır.
Yapılan araştırmalara göre bir hadaretin 25 seneden fazla ayakta kalabilmesi için, nufüs artışının ortalaması en azından 2.11 düzeyinde olması gerekir. Ortalamanın bunun altına düşmesi hadaretin kabuğuna çekilmesi ve daralmasına neden olur. Tarihe bakıldığında 1.9 oranında bir artış ortalaması ile ayakta kalan bir hadaret görülmemiştir. Yani bu artış ortalamasının 1.3 olduğu bir hadaretin ölmesi ve yok olması demektir. Çünkü -bu hadaretin- kendi ayıplarını ve hatalarını toparlayıp örtebilmesi için 80 ile 100 sene arası bir zamana ihtiyacı olacaktır. Ayrıca bu kadar uzun bir zamanda her hangi bir iktisadi nizamın dimdik ayakta kalması da mümkün değildir. Diğer bir ifadeyle (birinci nesilden) bir çift tek bir çocuğa sahip oldukları zaman, doğan çocukların sayısı ebeveyinlerin yarısına tekabul eder. Sonra (ikinci nesilden olan) bu çocuklar evlenip de çiftleştikleri zaman, sahip olacakları çocukların (yani üçüncü nesil olan) torunlar dedelerinin çeyreğine tekabul eder. Mesela; 2006'da 1.000.000 yeni çocuk doğmuşsa, 2026'da gelişecek işçi sayısı 2.000.000'dan daha az olacak demektir. Yani nufüs sayısı azaldıkça hadaret da oranla daralacaktır.
Mesela Fransa'nın 2007'da normal nufüs artışı 1.8, İngiltere 1.6, Yuanistan 1.3, Almanya yine 1.3, İtalya 1.2 ve İspanya 1.1 oranında idi. Sonuç olarak Avrupanın 31 ülkesinin tamamında olan normal nufüs artışı 1.38 idi.
Tarihi araştırmalarının verdiği sonuçlar bize bu rakamları değiştirmenin mümkün olamayacağını gösterir. Bugünkü bildiğimiz Avrupa bir kaç sene içinde tamamen yok olacaktır! Fakat buna rağmen Avrupa'nın nüfus sayımı azalmamaktadır! Neden? Çünkü İslami göçten dolayıdır! (Immigration)
1990'dan itibaren Avrupa'nın tümünde gelişen nüfus artışının %90'ının kaynağı İslami göçtür. Misal olarak; Fransa'da normal nüfus artışı 1.8 iken, Müslümanlar bu oranın 8.1'ini oluşturuyordu. Fransa güneyinde kiliselerle dünyaca tanınan şehirlerden birinde bulunan mescidlerin sayısı kiliselerden daha fazladır. 20 yaştan ve bunun altının %30'u Müslüman'dır. Bu oran Nies, Marsi ve Paris gibi büyük şehirlerde %45'e ulaşmıştır. 2027 yılında her beş Fransız'ın biri Müslüman olacak ve sadece 39 sene sonra Fransa İslam devleti (!) olacaktır.
Geçen 30 yılda büyük Britanya'da Müslümanların nüfus sayımı 30 kez daha artış göstererek 82.000'dan 2.500.000'e yükselmiştir. Şu anda Fransa'da 1000'e aşkın mescid bulunmaktadır. Bunların çoğu daha önce kilise idi.
Hollanda'da doğan çocukların %50'si Müslümanlardandır. Sadece 15 sene içerisinde Hollanda'nın nüfusunun yarısı Müslüman olacaktır. Rusya'da 23 milyon müslüman var. Yani her beş Rus'un biri Müslüman'dır. Bir kaç sene içinde Rus ordusunun tamamının %40'ı Müslümanlardan olacaktır.
Belçika'nın şuanki nüfusunun de %25'i ve doğan çocukların %50'si Müslüman'dır. Belçika hükümeti 2025'de yani 17 sene sonra her üç Avrupalı çocukların birinin Müslüman bir aileye ait olacağını açıkladı.
Yine Alman hükümeti adına geçenlerde konuya ilişkin ve açık olarak bir yetkili şuanda Almanya'da baş gösteren nufüs sayımının azalma frenini durdurmanın imkansız olduğunu, durumun kontrol dışına çıktığını ve Almanya 2050'de bir İslam devleti olacağını dile getirdi. Şuanda Avrupada 52 milyon Müslüman bulunuyor. Alman hükümeti bu sayının sadece 20 sene içinde ikiye katlanacağını ve 104 milyona ulaşacağını belirtiyor.
Ülkemizin yakınlarında olan Kanada'da rakamlar buna benzer bir durumun var olduğunu gösteriyor. Şuanda Kanada'da normal nufüs artışı 1.6 oranında. Bir hadaretin ayakta kalabilmesi için gerekli oran 2.11 idi. Yayılmaya en çok el verişli olan din İslam'dır. Kanada'da 2001 ile 2006 yılları arasında nufüs çoğalımı 1.6 milyon olarak artış göstermiştir. Bu artışın bir milyonu ise göçten gelmiştir. ABD'inde halihazırda normal artış ortalaması ise sadece 1.6 oranındadır. Latin Amerikadan asıllı olanların göçmesiyle bu rakam tam 2.11'e yükselecektir. Zira bu rakam bir hadaretin ayakta kalabilmesi için asgari olarak bulunması gereken bir orandır.
1970 yılında ABD' inde sadece 100.000 Müslüman bulunuyordu. Şimdi ise (2008) 9.000.000'dan fazla Müslüman mevcuttur. Dünya değişmiş, artık uyanmamızın zamanı gelmiştir!...
Katolik kilisesi yakın zamanda Müslümanların sayısının kırmızı çizgileri aştığını açıklamıştı. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, eğer İslam şuanki yayılma oranını (nufüs artışını) korursa, 5 veya 7 sene içerisinde bütün dünyaya tek hükm edecek din İSLAM olacaktır!
Tercüme: Fuad Hamidoğlu
15.Şevval.1430H- 04.10.2009M
-------------------------------------------
Yorum:
Batının bu denli sesli düşünmesinin sebebi kapitalizmin son kurtarma operasyonu olarak İslam'ın ve Müslümanlar'ın hedef gösterilmek istenmesidir. Amaç ise bir yandan kapitalizmin ayıplarını bir süre kapatacak, öte yandan da baskılı bir dönemin zeminini oluşturmak ve Müslümanlara yönelik kısıtlayıcı bir takım dikte kanunların yasallaştırılması için İslam ve Müslümanlar suç unsuru olarak kullanılacaktır. Ancak bu kirli amacın olmasına rağmen bu sesli düşünüşün en ferahlatıcı yönü batılıların kendi ağızlarıyla kapitalizmin, demokrasinin ve batının yaşam tarzının bittiğinin itirafıdır.