ismail fakihullah
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 15 Haz 2006
- Mesajlar
- 280
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
zaman:
28 şubat süreci....
yer:
dört duvar arası; adı ..... üniversitesi
kişiler:
biri üniversitede profesör, diğeri ise o zamana kadar başörtülü okuyan ve o dönemde taviz vermek istemeyen örtülü bir asistan ablamız...
kısaca olay:
hocasına bu şartlarda okumak istemediğini anlatınca hoca elinde malum dosyalardan birini çıkarıyor...
yaklaşık 60ar soru var her bir çalışan hakkında prof.tan cevaplanmayı bekleyen...
''Bak kızım, '' diyor. ''Görüyor musun? ''
sorular ise pek ilginç...kılık kıyafetleri, oruç tutup tutmadıkları, evli ise bayanların eşlerinin cuma namazına gidip gitmedikleri...
(şu malum fişleme hadiselerinden sadece basit biri...)
'Ben bu pisliklere sadece sizin gibiler için katlanıyorum...'diyor hocası...''Yoksa başka yerlerde burda kazandığımın kaç misline para demem!''
...
''İlla gideceğim dersen al bir de buna bak...''deyip önüne bir dosya daha koyuyor ablamızın...
O yerde boşalan herhangi bir kadro sonrasında sırasına göre ataması yapılacak insancıkların listesi!!!
okudukları mekanlar, burs aldıkları merkezler vs...hepsi belli şahısların denetimi altında olan yerler...ve hangi menfi zihniyetle yetiştirildikleri tabii...bu da malumunuz....
ve hoca ekliyor:
''Ben bunları eşime bile anlatamıyorum...eğer buralardan giderseniz sizin yerinize gelecek insanlar işte bunlar...kimi kime bırakıp gidiyorsunuz ???''
diye...
başörtü meselesine bir de bu açıdan bakalım...
her şey güllük gülistanlık değil ki...doğru bir taneyse yanlış birçok...hak dava belli ama batıl peşinde koşan üstelik şu bu dernek lokal vs adı altında özellikle gençleri kullanmak isteyen çok...
ve evinde oturup da ben dinimi yaşıyorum elhamdülillah demek yeterli bir önlem değil!!! evde oturup da din yaşanıyorsa temiz kalınıyorsa ona da amenna bir yere kadar ( öyle olanları tenzih ederim) ama evdeki tv, konu komşu dedikodusu bizim annelerimiz kardeşlerimiz için günah olarak yetip de artıyor bile...
para pul dünyalık gelir içinse şayet okumamız, okumayalım arkadaşlar...kesin ve nettir daha önce de demiştim acizane, bunun hesabı verilmez çünkü...aç değilsiniz açıkta değilsiniz çünkü...evlenene kadar babanız evlendikten sonra kocanız nasılsa bakar...yükümlüler çünkü...
eğer eğitimli anne olayım derseniz evinizde de alırsınız o eğitimi, niyetiniz ilimse o da olur inanın..Alın Bediüzzaman hazretleri ''bu zamanda bir yıl risale-i nurları anlayarak okuyan devrin hakikatli bir alimi olabilir'' diyor...harama girmeye gerek de kalmaz böylelikle...
ama oraya gitmeden bana diplomamı vermezler....öğretmenlik doktorluk hemşirelik vs yapamam...oradaki insanları da ve onların senelerce yönlendireceği insanları da bu olumsuzluktan kurtarmak oldukça zor olur...sebepler planında tabii...
vicdan işidir...Bir taraftan Allah ın emrettiği farz vardır....diğer taraftan da bu...kimse açın başınızı okuyun diyemez...böyle fetva verenler de hükmü neye göre verebilirler ki???ama acizane şunu derim;
eğer başkaları için, onların kurtulması için uğraşmazsak kendimiz de zor kurtuluruz...ve başımızı her açtığımızda '' başka hiçbir güç beni buraya getiremezdi Rabbim, yalnızca Senin rızan için ...'' diyemiyorsak...o zaman da işimiz zordur...
güzel günler yakındır....yeis e yer yok...gün gelir bunlar da geçer...imtihan!!!
ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN...
28 şubat süreci....
yer:
dört duvar arası; adı ..... üniversitesi
kişiler:
biri üniversitede profesör, diğeri ise o zamana kadar başörtülü okuyan ve o dönemde taviz vermek istemeyen örtülü bir asistan ablamız...
kısaca olay:
hocasına bu şartlarda okumak istemediğini anlatınca hoca elinde malum dosyalardan birini çıkarıyor...
yaklaşık 60ar soru var her bir çalışan hakkında prof.tan cevaplanmayı bekleyen...
''Bak kızım, '' diyor. ''Görüyor musun? ''
sorular ise pek ilginç...kılık kıyafetleri, oruç tutup tutmadıkları, evli ise bayanların eşlerinin cuma namazına gidip gitmedikleri...
(şu malum fişleme hadiselerinden sadece basit biri...)
'Ben bu pisliklere sadece sizin gibiler için katlanıyorum...'diyor hocası...''Yoksa başka yerlerde burda kazandığımın kaç misline para demem!''
...
''İlla gideceğim dersen al bir de buna bak...''deyip önüne bir dosya daha koyuyor ablamızın...
O yerde boşalan herhangi bir kadro sonrasında sırasına göre ataması yapılacak insancıkların listesi!!!
okudukları mekanlar, burs aldıkları merkezler vs...hepsi belli şahısların denetimi altında olan yerler...ve hangi menfi zihniyetle yetiştirildikleri tabii...bu da malumunuz....
ve hoca ekliyor:
''Ben bunları eşime bile anlatamıyorum...eğer buralardan giderseniz sizin yerinize gelecek insanlar işte bunlar...kimi kime bırakıp gidiyorsunuz ???''
diye...
başörtü meselesine bir de bu açıdan bakalım...
her şey güllük gülistanlık değil ki...doğru bir taneyse yanlış birçok...hak dava belli ama batıl peşinde koşan üstelik şu bu dernek lokal vs adı altında özellikle gençleri kullanmak isteyen çok...
ve evinde oturup da ben dinimi yaşıyorum elhamdülillah demek yeterli bir önlem değil!!! evde oturup da din yaşanıyorsa temiz kalınıyorsa ona da amenna bir yere kadar ( öyle olanları tenzih ederim) ama evdeki tv, konu komşu dedikodusu bizim annelerimiz kardeşlerimiz için günah olarak yetip de artıyor bile...
para pul dünyalık gelir içinse şayet okumamız, okumayalım arkadaşlar...kesin ve nettir daha önce de demiştim acizane, bunun hesabı verilmez çünkü...aç değilsiniz açıkta değilsiniz çünkü...evlenene kadar babanız evlendikten sonra kocanız nasılsa bakar...yükümlüler çünkü...
eğer eğitimli anne olayım derseniz evinizde de alırsınız o eğitimi, niyetiniz ilimse o da olur inanın..Alın Bediüzzaman hazretleri ''bu zamanda bir yıl risale-i nurları anlayarak okuyan devrin hakikatli bir alimi olabilir'' diyor...harama girmeye gerek de kalmaz böylelikle...
ama oraya gitmeden bana diplomamı vermezler....öğretmenlik doktorluk hemşirelik vs yapamam...oradaki insanları da ve onların senelerce yönlendireceği insanları da bu olumsuzluktan kurtarmak oldukça zor olur...sebepler planında tabii...
vicdan işidir...Bir taraftan Allah ın emrettiği farz vardır....diğer taraftan da bu...kimse açın başınızı okuyun diyemez...böyle fetva verenler de hükmü neye göre verebilirler ki???ama acizane şunu derim;
eğer başkaları için, onların kurtulması için uğraşmazsak kendimiz de zor kurtuluruz...ve başımızı her açtığımızda '' başka hiçbir güç beni buraya getiremezdi Rabbim, yalnızca Senin rızan için ...'' diyemiyorsak...o zaman da işimiz zordur...
güzel günler yakındır....yeis e yer yok...gün gelir bunlar da geçer...imtihan!!!
ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN...