Nevin_1982
Kayıtlı Kullanıcı
"Başörtülüler geri zekalıdır” diyene bakınız..
İşte akıl kopması böyle bir şeydir.
Akıl bir kere koptu mu, ne Japon yapıştırıcısı ile yapıştırmanız mümkündür ne de dikiş tutturmanız..
Şu hale bakınız; utanmazlık gemi iyice azıya alıyor, vicdansızlık dörtnala koşuyor, egolar şaha kalkıyor, ihtiraslar cirit atıyor, aymazlık ve gammazlık kişniyor.
ODTÜ Rektörü Ural Akbulut bakın ne demiş, aynen aktarıyorum:
(Sakın bana birisi kalkıp “Akbulut’un sözlerinin başını ve sonunu da yaz, cımbızla ayıklama..” demesin.. Bir değneğin iki ucu temiz olup ortası pis ise ben ortasına bakarım, tutmam..)
Üniversiteyi mahalle, rektörlük makamını da bekçilik zanneden “mahalle bekçisi” Akbulut şöyle diyor: “Türkiye'de türbanlılar ODTÜ'ye, Bilkent'e girecek kadar puan alamıyor.. Genelde bu öğrenciler Açık Öğretim'e giriyor..”
Şimdi..
Bir: Siz kim oluyorsunuz?İki: Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
Üç: Siz başörtülülere geri zekalı deme hakkını kimden alıyorsunuz?
Dört: Yüksek puan almasına rağmen sırf başı örtülü diye bir genç kızı
ODTÜ’ye almayan sistemin akıl seviyesini tespit etmek yerine üniversiteye alınmayan genç kızın zekasına hakaret etmek, varsa eğer, vicdanınızın hangi enlem ve boylamına denk düşmektedir?
“Başörtüsü takma emri Kur’an-ı Kerim’de yoktur..” deyin, saygı duyayım..
“Ninem başörtüsü takardı, bunlar türban takıyor..” deyin, haydi bunu da tolere edeyim..
“Başörtüsü, modern bir giysi değildir..” deyin, anlayışla karşılayayım..Hatta başörtüsüne “Iııyyyy..” deyin, bunu da kabul edeyim..Ama siz başörtüsü takmıyorsunuz diye, bir genç kızın üniversiteye girme hakkını elinden alırsanız…
Ve ilaveten, bu genç kızların zeka ve haysiyetini tahkir ederseniz, beni tahrik etmiş olursunuz..
Beni tahrik etmeye ne hakkınız var?
Ben sana “Dedenin sakalı tam, seninki ise yarım sakal..” ya da “Ninen çarık giyerdi, sen ise uzun topuk giyiyorsun..” diyor muyum?
Kaldı ki, bana ne sizin dedenizin sakalından, ninenizin çarığından..
Başörtüsü Arap giysisiymiş, “Atatürk’ün çocukları” bunu giyemezmiş.
Emre Kongar’ın fuları, “dörtnala gelip Orta Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleketin” giysisi midir?
Ya da kravat, Hırvatların icadı değil de Kastamonuluların icadı mıdır?
(Ha, “Hırvatlar tıpkı İsveçliler gibi zaten Türk’tür..” diyorsanız, o başka!)
Keza, Ürdün Kralı Abdullah’ın eşi Rania’nın başı açıkmış ama Hayrünisa Gül’ün başı kapalıymış, Ürdün kadar bile olamıyormuşuz..
Hatta utanmadan ikisinin fotoğrafını yan yana koyup “Bunlardan Türk olanı bulunuz..” deme edepsizliğini gösteriyorsunuz..Evet öyle ya, Ürdün kadar bile olamadık, çünkü Rania’nın kayınpederi Kral Hüseyin kafasına fötr şapkadan başka bir şey takmazdı(!)
Hayrünisa Gül’e “Rania gibi sen de başını aç..” diyenler, Hayrünisa Gül’ün eşine “Ürdün’ün merhum kralı Hüseyin gibi başını ört.. Ört ki çağdaşlık tam olsun..” sözünü bakalım ne zaman söyleyecekler?!
Şimdi tekrar Akbulut’a “bağlanırsak”:
Akbulut ne diyordu? “Başörtülüler ancak Açık Öğretim’e gider..” diyordu.
Yani demek istiyor ki “Acık Öğretim’e gidenler geri zekalıdır..”
Peki geri zekalıların gittiği bu Açık Öğretim’i hangi ileri zekalı kurum kurdu? YÖK, değil mi?
Hani YÖK, aydınlık zihinli gençler yetiştirmek için vardı?
Geri zekalıların gittiği yerden açık zihinli adam mı yetişir?
Fakat siz şimdi kalkıp “Ama biz onları eğiteceğiz, böylece aydın fikirli olacaklar..” diyeceksiniz..
E, o halde “Bunlar ODTÜ’yü kazanamayacak kadar geri zekalı ..” dediğiniz bir başka grup olan başörtülü kızları da üniversiteye alın ve onları da eğitin!
Eğitin ki, ODTÜ’den diplomayı aldığı gün otomatik olarak “İşte çağdaş Türkiye kızı” olsunlar!
Ve bu kez Prof. Beyza Bilgin’in ağzından manşete bir “laf taşıyacaksınız” (Hürriyet.. 21.09.2007)
Bilgin demiş ki: “Türban yasağının uygulanmadığı 1988’de fakültemize giren kızların hepsi başörtülü idi..”
Dikkat isterim; Prof. Bilgin’in “fakültemiz..” dediği fakülte, bir üniversitenin Bale bölümü değil, o üniversitenin ilahiyat bölümüdür!
Fikri Akyüz(yeni şafak)
İşte akıl kopması böyle bir şeydir.
Akıl bir kere koptu mu, ne Japon yapıştırıcısı ile yapıştırmanız mümkündür ne de dikiş tutturmanız..
Şu hale bakınız; utanmazlık gemi iyice azıya alıyor, vicdansızlık dörtnala koşuyor, egolar şaha kalkıyor, ihtiraslar cirit atıyor, aymazlık ve gammazlık kişniyor.
ODTÜ Rektörü Ural Akbulut bakın ne demiş, aynen aktarıyorum:
(Sakın bana birisi kalkıp “Akbulut’un sözlerinin başını ve sonunu da yaz, cımbızla ayıklama..” demesin.. Bir değneğin iki ucu temiz olup ortası pis ise ben ortasına bakarım, tutmam..)
Üniversiteyi mahalle, rektörlük makamını da bekçilik zanneden “mahalle bekçisi” Akbulut şöyle diyor: “Türkiye'de türbanlılar ODTÜ'ye, Bilkent'e girecek kadar puan alamıyor.. Genelde bu öğrenciler Açık Öğretim'e giriyor..”
Şimdi..
Bir: Siz kim oluyorsunuz?İki: Siz kendinizi ne zannediyorsunuz?
Üç: Siz başörtülülere geri zekalı deme hakkını kimden alıyorsunuz?
Dört: Yüksek puan almasına rağmen sırf başı örtülü diye bir genç kızı
ODTÜ’ye almayan sistemin akıl seviyesini tespit etmek yerine üniversiteye alınmayan genç kızın zekasına hakaret etmek, varsa eğer, vicdanınızın hangi enlem ve boylamına denk düşmektedir?
“Başörtüsü takma emri Kur’an-ı Kerim’de yoktur..” deyin, saygı duyayım..
“Ninem başörtüsü takardı, bunlar türban takıyor..” deyin, haydi bunu da tolere edeyim..
“Başörtüsü, modern bir giysi değildir..” deyin, anlayışla karşılayayım..Hatta başörtüsüne “Iııyyyy..” deyin, bunu da kabul edeyim..Ama siz başörtüsü takmıyorsunuz diye, bir genç kızın üniversiteye girme hakkını elinden alırsanız…
Ve ilaveten, bu genç kızların zeka ve haysiyetini tahkir ederseniz, beni tahrik etmiş olursunuz..
Beni tahrik etmeye ne hakkınız var?
Ben sana “Dedenin sakalı tam, seninki ise yarım sakal..” ya da “Ninen çarık giyerdi, sen ise uzun topuk giyiyorsun..” diyor muyum?
Kaldı ki, bana ne sizin dedenizin sakalından, ninenizin çarığından..
Başörtüsü Arap giysisiymiş, “Atatürk’ün çocukları” bunu giyemezmiş.
Emre Kongar’ın fuları, “dörtnala gelip Orta Asya’dan, Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleketin” giysisi midir?
Ya da kravat, Hırvatların icadı değil de Kastamonuluların icadı mıdır?
(Ha, “Hırvatlar tıpkı İsveçliler gibi zaten Türk’tür..” diyorsanız, o başka!)
Keza, Ürdün Kralı Abdullah’ın eşi Rania’nın başı açıkmış ama Hayrünisa Gül’ün başı kapalıymış, Ürdün kadar bile olamıyormuşuz..
Hatta utanmadan ikisinin fotoğrafını yan yana koyup “Bunlardan Türk olanı bulunuz..” deme edepsizliğini gösteriyorsunuz..Evet öyle ya, Ürdün kadar bile olamadık, çünkü Rania’nın kayınpederi Kral Hüseyin kafasına fötr şapkadan başka bir şey takmazdı(!)
Hayrünisa Gül’e “Rania gibi sen de başını aç..” diyenler, Hayrünisa Gül’ün eşine “Ürdün’ün merhum kralı Hüseyin gibi başını ört.. Ört ki çağdaşlık tam olsun..” sözünü bakalım ne zaman söyleyecekler?!
Şimdi tekrar Akbulut’a “bağlanırsak”:
Akbulut ne diyordu? “Başörtülüler ancak Açık Öğretim’e gider..” diyordu.
Yani demek istiyor ki “Acık Öğretim’e gidenler geri zekalıdır..”
Peki geri zekalıların gittiği bu Açık Öğretim’i hangi ileri zekalı kurum kurdu? YÖK, değil mi?
Hani YÖK, aydınlık zihinli gençler yetiştirmek için vardı?
Geri zekalıların gittiği yerden açık zihinli adam mı yetişir?
Fakat siz şimdi kalkıp “Ama biz onları eğiteceğiz, böylece aydın fikirli olacaklar..” diyeceksiniz..
E, o halde “Bunlar ODTÜ’yü kazanamayacak kadar geri zekalı ..” dediğiniz bir başka grup olan başörtülü kızları da üniversiteye alın ve onları da eğitin!
Eğitin ki, ODTÜ’den diplomayı aldığı gün otomatik olarak “İşte çağdaş Türkiye kızı” olsunlar!
Ve bu kez Prof. Beyza Bilgin’in ağzından manşete bir “laf taşıyacaksınız” (Hürriyet.. 21.09.2007)
Bilgin demiş ki: “Türban yasağının uygulanmadığı 1988’de fakültemize giren kızların hepsi başörtülü idi..”
Dikkat isterim; Prof. Bilgin’in “fakültemiz..” dediği fakülte, bir üniversitenin Bale bölümü değil, o üniversitenin ilahiyat bölümüdür!
Fikri Akyüz(yeni şafak)