merdümgiriz
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 4 Kas 2007
- Mesajlar
- 37
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
Gözünü bu satırlardan bir an kaldır ve kus tüyünün
düşüşünü hayal et...
Hem havada asili kalıyor,
hem iniyor gibidir...
Çok uzaktan geliyor gibi ama çok yakin gibi durur.
Gökten yere düstügü halde,
düstügünü hissettirmez sana kus tüyü...
Belki de hiç düsmez kus tüyü.
Hayir, hayir düsüyor degildir.
Belki de kendisi yere dogru inmeyi, yere konmayi tercih
ediyor gibidir.
Hani yagmur gibi...Düsüyor degil indiriliyor.
Öyle ki
bir kus tüyünün inisini seyrederken,
sayisiz göklerden sayisiz tüylerin düstügü duygusuna kapilirsin,
kus tüyü yere indiginde henüz düsüsünü tamamlamadigini hissedersin.
Dogru; düsmez aslinda kus tüyü, 'iner' gibidir,
'indirilir' ve 'hep indirilir'.
Meleklerden kopmus gibi, melekler gibi.
Simdi de uykun gelir mi kus tüyünü duyunca?
Yoksa uyanir misin tatli ve gerçek bir rüyaya?
İste sana kus tüyü gibi hafifçe dokunan ögütler...
İstersen birak düssün, istersen havada öylece asili kalsin.
Sen bilirsin.
Sevmeyi ögren:
Sevdikçe varliginin kâinatla toplandigini görürsün.
Sevince, kendini kendinden öte tasirsin.
Sevince kalbine yeni ve sonsuz kanatlar takarsin.
Sevince, mavi bir deniz olur kalbin;
hiç bilmedigin kiyilara varirsin.
Bagislamayi ögren:
Bagisladikça dostlarinin sayisini
onla çarpmis olursun.
Bagislamak kalbinin yükünü azaltir.
Bagislayinca, kalbine batan dikenler güle döner.
Bagislayinca önce kendini bagislamis gibi olursun,
Nefretin ve kinin yükünü omzundan atarsin.
Pismanlik duymaktan korkma:
Pismanligini itiraf ettikçe
hatalarinin küçük, anlasilir ve bagislanabilir
parçalara bölebildigini görürsün.
Pismanlik sancisini göze aldigin sürece,
hatadan dönmenin lezzetini de yasamaya baslarsin.
Pismanlik içtenligin sinemasidir.
Içtenligi olmayanlar pisman olamazlar.
Pisman olmayanlar içtenlik kazanamazlar.
Hatirlamayi ögren:
Hatirladikça,
sevgilerinin kare kökünü bulup,
onlardan hüznü çikardigini fark edersin.
Hele de çocuklugunu çok hatirla ki,
hiç endisesiz mutlu oldugun anlari yeniden yasa.
Mutlu olmayi beceremeyen biz büyüklere
içimizdeki çocuk mutlulugun
sadelik ve hirsizlikla ilgili oldugunu fisildar.
Dur ve dinle çocugunu.
Değer vermesini ögren:
Değer verdikçe
sevgilerin küpünü bulup, onlari mutlulukla çarpabildigini görürsün.
Deger vermeden geçirdigin günün günesi hiç dogmamis gibidir.
Degerini bilmedigin esyaya hiç sahip olmamis gibisindir.
Degerini bilmedigin dostlarin sana göre hiç yasamamis gibidir.
Deger vermesini ögrendiginde, hayatin sahihlestigini fark edersin. Daha yavas yürürsün ama adimlarini yere sıkı basarsin.
İltifat etmesini ögren:
İltifat ettikçe,
insanlarla arandaki en kisa mesafenin bir tebessümün resmettigi egri bir çizgi oldugunu görürsün.
İltifat etmek yalan konusmak demek degildir.
İltifat,
muhatabinin görmek istedigin yere ulasmasi
ve oradan öte geçmesi için temennide bulunmaktir.
Özür dilemesini ögren:
Özür diledikçe nefretin ve öfkenin
sonsuza bölündügünü,
böylece darginliklarin limit sifira giderken yok oldugunu fark edersin.
Ayrica bak: 'Pismanlik duymaktan korkma' ögüdü.
Aşktan korkma:
Böylece bir üçgenin iç açilarinin toplaminin
180 dereceyi asip,
bütün yamuklari kendi içinde barindirabildigini görürsün.
Ask pürüzleri yok eder;
dikenleri gül eder, acilari haz eyler.
Ara sira hüzünlen:
Hüznün kalbine dokunmasina izin ver.
Böylece bütün mutluluklarin ve zevklerin
sonunda ayrilik çizgisine teget geçip geri döndügünü görürsün. Hepimiz ayriliklarin kusattigi bir adada simdilik yasayan fanileriz.
Hüzün, faniligin ince sizisini kalbine hissettirdigi için,
seni ebediyete komsu eder.
Hüznünü öldürürsen ölümü anlayamadigin gibi
hayati da anlayamazsin.
Ve bir gün ölecegini bil:
Kesinlikle öleceksin ve öldügün gün anlayacaksin ki,
yasadigin hayat,
paydasi sonsuzluk olan basit bir kesirden ibaretmis.
Kesrin payinda ne olursa olsun,
ne kadar çok sey biriktirmis olursan ol,
hepsi son islemde sifira esitlenir.
Kesrin üzerine, yani bu dünyaya,
sonsuzluk cinsinden bir seyler koyman gerekiyor.
Yoksa 'elde var sıfır'
Her gün yeniden uyan:
Uyanmayi sadece gözünü açmak olarak bilen için,
bir safak vakti ne kadar da siradandir.
Hayranlik duygusunu
her gece iki göz kapaginin ardina sakladigi gözleri gibi
her daim uykuda birakan için,
bir gün dogumu 'sabahin körü' olasica karanliktir.
Kulluk heyecanini avucunda tutamadigi
bir kor gibi savurup söndüren için,
bir seher vakti egreti ve tanimsiz bir vakitsizliktir.
Haydi aç gözlerini
Açgönlünü...
Simdi ve burada var oldugunu fark et.
Var edildigini fark et.
Buraya, bu sabaha bir insan olarak gönderildigini bil.
Bu sabahin senin için,
sana özel olarak yaratildigini fark et.
Uyan... Günes senin için doguyor...