FATMA-ZEHRA
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 28 Ağu 2007
- Mesajlar
- 486
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
"Başörtüsü" dini hassasiyet sahibi herkesi doğrudan ilgilendiren bir meseledir
Türkiye'deki hizipçiliğin beton duvarlarını maalisef aşamamıştır....
"İslami kesim"i oluşturan yapılanmalar böyle "cemaatler üstü" bir meseleyi
görüşüp istişare etmek ve çözüm için ortak akıl rehperliğine başvurmak için dahi bir araya gelmemiştir...gelememiştir....
sonunda çözüm "başınızı açın problem çıkarmayın" muhtevalı bir "ictihad"da bulunmuş anlaşılan.....
başörtüsü akıl ve baliğ olan her müslüman kanının yerine getirmesi gereken
bir fazrdır "farz-ı ayn"dır.ilim öğrenmek/öğretmek ve sair hizmetlerde bulunmak ise "farz-ı kifaye"dir.şu halde başörtüsünün farziyetine inananların öncelikle yapması gereken şey en azında farz-ı kifayeyi yerine getirebilecek
kemiyet ve keyfiyette hanımın başörrtüsü olarak ilim tahsil edip hizmet
vermelerinin yollarını arayıp bulmaktır ve onlara bu imkanı sağlamaktır...
Türkiye'de başörtüsü konusunda hassasiyet sahibi olan insanların başörtüsü mağdurlarına okuma ve çalışma imkanı sağlamaya yetecek mali ve fiziki
imkanlarının mevcud olduğuna inanıyorum.....dolayısıyla mesele "samimiyet" ve "feragat" meselesidir.....
Bir farz-ı aynı çiğneyerek bir farzı kifaye yerine getirilmi yahut daha teknik dil kullanarak ifade edecek olursak farzı ayn ile farzı kifaye tearruz ederse
hangisi tercih edilir....
bu meseleye "usul" ve "kavaid" açısından baktığımızda farz-ı ayn farz-ı kifayeye tercih edileceği konusunda neredeyse ittifak bulunduğunu görüyoruz...
kimi dayanaklar bu hususu verdikten sonra farz-ı kifayenin tercih edileceğini söylemişlerdir tarzında bir "kil" zikredilir ve genellikle hemen arkasından esahh ve muhtemed olan ilk görüş olduğu söylenir....
(bu konuyla ilgili mezheplerin görüşlerini merak eden arkadaşlar varsa
daha sonra yazacağım inşaallah.....)
farz-ı aynın farz-ı kifayeden eftal olduğu ona tercih edileceği konusunda
el-karafi el-faruk'ta(I 204) imam malik'in hacc cihatten daha eftaldir çünkü farz-ı ayndır.cihat ise farz-ı kifaye dediğini nakleder....
Bir kesim başını açıp okumada ictihad olduğunu söyler(başını açıp okuyu/okutmada bir çok kişinin imanını kurtarmış olucaksın gibi...)
bu ictihad'ın sahbi söz konusu cevazı, ayrıca mü'minlerin umumi maslahatları,zaruret vb...noktalardan hareket ederek ulaşmış olmalı....
bu nokta hakkında şunu söylemek mümkün;
farz-ı kifaye gibi zaruret ve hacet de kendi miktarınca taktir olunur....
mü'min kadın ve kızlarımız başını açıp okuyabilecekleri ve çalışabilecekleri
konusunda nakledilen ichitad'ın içeriği umumi cevaz ne maslahata ne zarurete girer...
her hangi bir kayıt ve sınır gözetmeksisizn getirilmiş olan bu umumi cevaz islami bir meselenin islam'ın bir hükmünü çiğneyerek yerine getirilmesi anlamına gelmez....imam gazali'nin tehafutül felasite'nin ikinci mukaddimesindeki şu meşhur tepitini hatırlayalım;
islam'a islam'ın olmadığı bir yolla yerdımetmek isteyen kimsenin zararı
islam'a islam'ın onayladığı bir yolu kullanarak zarar vermesinden daha büyüktür.....
vesselam.....
Türkiye'deki hizipçiliğin beton duvarlarını maalisef aşamamıştır....
"İslami kesim"i oluşturan yapılanmalar böyle "cemaatler üstü" bir meseleyi
görüşüp istişare etmek ve çözüm için ortak akıl rehperliğine başvurmak için dahi bir araya gelmemiştir...gelememiştir....
sonunda çözüm "başınızı açın problem çıkarmayın" muhtevalı bir "ictihad"da bulunmuş anlaşılan.....
başörtüsü akıl ve baliğ olan her müslüman kanının yerine getirmesi gereken
bir fazrdır "farz-ı ayn"dır.ilim öğrenmek/öğretmek ve sair hizmetlerde bulunmak ise "farz-ı kifaye"dir.şu halde başörtüsünün farziyetine inananların öncelikle yapması gereken şey en azında farz-ı kifayeyi yerine getirebilecek
kemiyet ve keyfiyette hanımın başörrtüsü olarak ilim tahsil edip hizmet
vermelerinin yollarını arayıp bulmaktır ve onlara bu imkanı sağlamaktır...
Türkiye'de başörtüsü konusunda hassasiyet sahibi olan insanların başörtüsü mağdurlarına okuma ve çalışma imkanı sağlamaya yetecek mali ve fiziki
imkanlarının mevcud olduğuna inanıyorum.....dolayısıyla mesele "samimiyet" ve "feragat" meselesidir.....
Bir farz-ı aynı çiğneyerek bir farzı kifaye yerine getirilmi yahut daha teknik dil kullanarak ifade edecek olursak farzı ayn ile farzı kifaye tearruz ederse
hangisi tercih edilir....
bu meseleye "usul" ve "kavaid" açısından baktığımızda farz-ı ayn farz-ı kifayeye tercih edileceği konusunda neredeyse ittifak bulunduğunu görüyoruz...
kimi dayanaklar bu hususu verdikten sonra farz-ı kifayenin tercih edileceğini söylemişlerdir tarzında bir "kil" zikredilir ve genellikle hemen arkasından esahh ve muhtemed olan ilk görüş olduğu söylenir....
(bu konuyla ilgili mezheplerin görüşlerini merak eden arkadaşlar varsa
daha sonra yazacağım inşaallah.....)
farz-ı aynın farz-ı kifayeden eftal olduğu ona tercih edileceği konusunda
el-karafi el-faruk'ta(I 204) imam malik'in hacc cihatten daha eftaldir çünkü farz-ı ayndır.cihat ise farz-ı kifaye dediğini nakleder....
Bir kesim başını açıp okumada ictihad olduğunu söyler(başını açıp okuyu/okutmada bir çok kişinin imanını kurtarmış olucaksın gibi...)
bu ictihad'ın sahbi söz konusu cevazı, ayrıca mü'minlerin umumi maslahatları,zaruret vb...noktalardan hareket ederek ulaşmış olmalı....
bu nokta hakkında şunu söylemek mümkün;
farz-ı kifaye gibi zaruret ve hacet de kendi miktarınca taktir olunur....
mü'min kadın ve kızlarımız başını açıp okuyabilecekleri ve çalışabilecekleri
konusunda nakledilen ichitad'ın içeriği umumi cevaz ne maslahata ne zarurete girer...
her hangi bir kayıt ve sınır gözetmeksisizn getirilmiş olan bu umumi cevaz islami bir meselenin islam'ın bir hükmünü çiğneyerek yerine getirilmesi anlamına gelmez....imam gazali'nin tehafutül felasite'nin ikinci mukaddimesindeki şu meşhur tepitini hatırlayalım;
islam'a islam'ın olmadığı bir yolla yerdımetmek isteyen kimsenin zararı
islam'a islam'ın onayladığı bir yolu kullanarak zarar vermesinden daha büyüktür.....
vesselam.....