"Hanedan üyelerinin kimi parklarda yattı, bazıları otel odalarında çalıştı, sahipsiz mezarlarda yatanlar var.."
Röportaj: Faruk ATASOY
Fotograflar: Sadık ATASOY
Sultan 2. Abdülhamid'in 4. kuşak torunu ve Osmanlı Hanedanı'nın sürgünden sonra Türkiye topraklarında doğan ilk şehzadesi olan Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...
Osmanlı Hanedanı ile olan yakınlık dereceniz nedir? Bu anlamda kısaca kendinizden bahseder misiniz?
-Cennet mekan Sultan Abdülhamid Han’ın 4. kuşak torunuyum. Sultan Abdülhamid Han’ın Selim Efendi, oğlu Abdülkerim Efendi, oğlu Harun Efendi, onun oğlu ben Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu. Sürgünden sonra doğan ilk şehzade. 1979 yılında İstanbul Fatih’de doğdum.
Osmanlıdan sonra dünyada neler değişti ve dünya dengeleri açısından yeri doldurulabildi mi?
-Pek bir şey değişmedi. Osmanlı hakikatte farklı bir zamanda farklı bir biçimde varlığını gösterdi. Cumhuriyetten sonraki durumları zaten hepimiz yaşadık.. Bizlere tarihi yanlış anlattılar ve biz bunlara hep üzüldük. Günümüzde de malum hala yanlış anlatanlar var. Ama inşallah iyi olacak.
Yani doldurulabildi diyemiyoruz?
-Evet diyemiyoruz. Çünkü Osmanlının yerini doldurmak çok zor. 700 yıl boyunca 3 kıtaya, dünyaya hükmettik. 700 sene dünyaya hükmetmek çok önemli.
"KENDİ TOPRAKLARINA GİREMEYEN OSMANOĞULLARI"
Osmanlı Hanedanı’nın Türkiye dışına gönderilmeleri hangi sebepler dâhilinde vuku buldu? Nasıl bir yol izlendi?
-Malumunuz ecdadımız sürgünü yaşadılar. Cumhuriyet kurulduktan sonra bütün aileyi farklı farklı ülkelere gönderdiler. Hem de kimse kimseyi bulamayacak şekilde yaptılar bunu. Aynı zamanda öyle bir yasa çıkardılar ki, yanılmıyorsam İnönü’ydü. Osman oğulları Türkiye’nin uçak sahası üzerinden dahi geçemez ve bu topraklara giremez diye. Tabiki bu aileyi çok üzdü.Yani kendi topraklarına giremeyen Osman oğulları.
Hanedan bireylerine anayurtlarına ne zaman dönme imkânı verildi? Sürgünde yaşananlarla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
-1974’de af kanunu çıkıyor. Babamlar 8-9 sene oturma tezkeresi ile İstanbul’da oturuyorlar. Tezkereden sonra rahmetli Turgut Özal döneminde babamlar vatandaşlığı alıyorlar. Vatandaşlık alındıktan sonra diğer aile fertleri de yavaş yavaş geliyorlar. Kimisi bulundukları yerde kalıyor kimisi de burada kalıyorlar. Sürgünden önce de sürgüne giden aile fertleri varmış. Acı ama gerçek olaylar dramlar yaşanmış. Hanedan üyelerinin kimi parklarda banklarda yattı, bazıları otel odalarında çalıştı, sahipsiz mezarlarında yatanlar var. Çok üzücü olaylarla karşılaşıldı. Tabi olarak bu durumlar hepimizi derinden üzdü.
"ABDULHAMİD HAN BİR ALLAH DOSTUYDU"
Cennetmekân Sultan II. Abdulhamid Han hakkında torun evlat olarak duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz? Sizce yeni nesil Abdulhamid Han’ın neler başardığının yeterince farkında mı? Sizce neleri başardı? O günkü reel politika açısından bu konuyu değerlendirir misiniz?
-Cennetmekan Sultan Abdülhamid Han o kadar siyasi deha, bir büyük devlet adamı, bir alimdi, bir Allah dostuydu. Günümüze baktığımızda neler yaptığı, nasıl eserler bıraktığını hepimiz görüyoruz. Ülkesine,devletimize nasıl hizmette bulunduğu ortada. Biz Sultan Abdülhamid Hanı ne zaman hakikaten iyi anlarsak bu ülkede neler yapılmak istendiğini hep beraber çok daha iyi anlayabiliriz.
Anlayabileceğimizden ümidiniz var mı?
-Var! Böyle düşünüyorum. Eskisi gibi değiliz. Şu anda tarihe fazla bir merak var. Tarihi bilgi edinmek isteyenler var. Artık bizi kandıramazlar. Biz ailecek gerek medyada gerek sanal alemde bilgi edinmeye çalışanlara ulaşıyoruz. Hiç tanımadığımız insanlarla bir araya geliyoruz.İnsanların zihninde şöyle bir şey kalmış; Bizlere ulaşamıyorlar! Hayır öyle değil biz yabancılarla bile tarihi gerçekleri paylaşmak için bir araya geliyoruz. Biz halkımızla her fırsatta bir araya gelmekten çok mutluyuz ve bu durumdan büyük onur duyuyoruz. Fırsat buldukça gerek yurtiçi gerekse yurtdışı seyahatlere çıkarak bize ulaşılamaz, dokunulamaz olmadığımızı gösteriyoruz. Tarihimizi yanlış değil doğru anlatmaya çalışıyoruz.
Sultan Abdulhamit Hakkında bilinmeyenler ve sadece sizin bildikleriniz neler?
-Aslında bilinmeyenler diye bir şey yok. Sultan Abdülhamid Han’ın yaptığı her şey ortada. Ve bunu herkes çok iyi biliyor. O kadar çok şey yapmış ki gerek kitaplardan gerekse medyadan öğrenebiliyoruz. En basitinden köprü yapmak istedi zaten şu anda yapılıyor. Alt geçit yapmak istedi şu an yapılıyor. Sayın Başbakanımızın hakikaten Abdülhamid Han’ın yolunda yürüdüğünü düşünüyorum. Bu benim şahsi fikrim tabiî ki.
“MUSTAFA AKİF EKŞİ BANA TELEFONDA ÖYLE BİRŞEY ANLATTI Kİ..."
Eskitilmiş Kılıç oyunundan bahsedermisiniz. Proje nasıl gerçekleşti ve karşılaştığınız zorluklar neler oldu?
-Eskitilmiş Kılıç oyununu bizim Mustafa Akif Ekşi beyefendi yazdı. Onu hiç tanımıyordum ve beni bir gün telefonla aradı. Bana telefonda öyle bir şey anlattı ki tüylerim diken diken oldu. Babası rahmetli olduktan bir süre sonra tekrar oyuna sardı. Farklı bir rüya gören kendisi bana rüyasını anlattı. Ve bende bir kanaat oluştu. Mustafa Akif Ekşi bey ve kadrosu A’dan Z’ye ekipçe iyi bir yere geleceğine inandım. "Sizi davet etmek istiyorum, eğer izniniz olmazsa bu oyunu sergilemek istemiyorum.” dedi. İlk tanıştığımızda gittim; Mutlu bir şekilde gülerek girdim ama sonunda ağlayarak çıktım. Hakikaten Cumhuriyet kurulduğundan beri yapılan tarih filmini daha doğrusu tiyatrosunu çok beğendim. Eskilerden çekilmiş beğendiğim filmler de var. Ama bu oyun hakikaten çok önemli. Sultan Abdülhamid Han’ın oyununu oynamak veya onun tiyatrosunu yapmak çok beceri isteyen birşey. Oyuncular da çok önemli, oyuncular sıradan olmadığı gibi benim gözümde çok değerliler. Çünkü bu oyunu oynarken kendi maneviyatlarını da katmışlar. Bu oyunda oyuncularda bir yapmacıklık yok. Bu kadro bu işi yaparken para karşılığında ya da rant elde etmek için yapmıyorlar. İnşaallah çok güzel olacak, bizim içinde çok değerli bir oyun. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve ailelerinin de bu oyunu çok seveceğine inanıyorum. Turneler sonrası da Türkiye de bu oyunu sevecektir.
Biliyorsunuz Türkiye’de tiyatroya çok fazla bir eğilim yok. Daha çok sinema ve televizyon ilgi çekiyor. Osmanlı dolayısıyla II Abdülhamid Han’la ilgili film, dizi filmle ilgili çalışmalarınız var mı? Osmanlıyı anlatan ve gerçekleri yansıtan filmler neden çekilmiyor?
-Eskitilmiş Kılıç oyunu birkaç bölüm oynadıktan sonra M.Akif Ekşi beyle başladığımız film çalışmasına ağırlık vereceğiz. Bu oyunun filmini de yapmak istiyoruz. Bu oyunda yanlış anlatılan bir şey yok, tarihi bir saptırma yok, abartı veya gereksiz bir şey yok. Bir hata bulacak olsalar anca ceketin üzerine bir kıl düşmüştür, diyerek onu bulurlar. Bu oyunda bir hata olduğunu düşünmüyorum. Büyük bir titizlikle bu işi yapmak ve bunu herkese göstermek istiyoruz. Kafamızda bütünleşen fazla animasyon hatta hiç animasyon kullanmadan çekmek istiyoruz. Tüm gerçekliği ile hatta sade yapabiliriz. Elbette 34 seneyi sığdıramayız. Hatta filmini çekip ardından 2,3 diye devam edebiliriz. Diye düşünüyoruz. Galasını Dolmabahçe veya Beylerbeyi Sarayında yapmak isteriz. Yurtiçi ve yurtdışı televizyon kanallarında eş zamanlı yayına sokmak istiyoruz.
"OSMANLIYI KORUMA KANUNU ÇIKARILSIN"
Ecdadımıza hakaret ve iftiralarla dolu dizi filmler dışında çekilen filmde Fetih ve Fetih Sultan Mehmet Han ile alakası varmı?B u konuda neler söyleyeceksiniz?
-Şimdi “aslını inkar eden haram zadedir” diye bir söz var. Şahsi düşüncem; nasıl ki Mustafa Kemal’i koruma kanunu var. Osmanlının 36 padişahını hatta torunlarını koruma kanunu çıkarılmasını büyüklerimizden istiyoruz. Tarihimizin yanlış anlatılması ve hakaret içeren her türlü yayın bizi üzmektedir. Zaten bundan sonra hukuki girişimlerde bulunacağız. Bahse konu olan büyükler yalnızca benim ecdadım değil, sizinde, hatta hepimizin ecdadı. Biz 700 sene ülkeleri devletleri yönetmiş, üç kıtaya hükmetmişiz. Osmanlı ile alay eden her ne kadar televizyon ve şahıs varsa onları buradan kınıyorum. Eğer alay ediyorlarsa biz onlara hakkımızı helal etmiyoruz.
Söğüt ilçesinde bu yıl 731'cisi düzenlenecek ''Ertuğrulgazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri'' hakkında bir Osmanlı torunu olarak neler düşünüyorsunuz?
-Şenlikler yapılmalı ancak başlangıç Kur'an’ı Kerim ile yapılmalı. Dinimize uygun bir şekilde sela ile başlamalı. Günümüzün pop müzikleri ile konser verilmemeli. Bizim töre ve yörelerimizde ne varsa onların uygulanmasının gerektiğini düşünüyorum. Bu hem bizim maneviyatımızla hemde bizim yolumuzu gösteren bir yoldur. Söğüt şenlikleri inşallah bu şekilde olursa daha güzel ve özümüze uygun olacağını düşünüyorum. Dikkat ediyorum çünkü her sene gittiğimde ilgi daha da azalıyor. Aslına uygun şekilde kutlanılmasının, eğlencenin kaldırılmasının, reklamla tanıtılmasının ve herkesin katılmasının gerektiğini düşünüyorum.
"ESED, FİRAVUNDAN DAHA BETER"
Suriye’de şiddet dinmiyor. 20 aylık iç savaşta 40 binden fazla insan hayatını kaybetti. Birçok Osmanlı eseri bombalamalardan tahrip oldu. Suriye’deki yaşananlar hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
-Beşar Esad’ın çok önceden koltuğunu bırakması gerekiyordu. Madem ülkede demokrasi var, burada kimse krallık oynayamaz. Esad bir an önce koltuğu bırakması devretmesi gerekir. Koltuğun sahibi kendisi değil. Orada demokrasi varsa herkes vatandaşlık ve özgürlük hakkını kullanması gerekir. Hakikaten yapılanlar zulümdür. Orada Müslüman kardeşlerimiz var bizim aileden yaşayanlar var. Orada zarar gören tüm çocuklara çok üzülüyor dayanamıyoruz. Bu inanılmaz bir olaydır, bu zulüm bir an önce son bulmalıdır. Kendisinin firavundan da beter olduğunu düşünüyorum. Kendisinin bir an önce bırakması gerektiğini düşünüyorum.
"FİLİSTİN DEDEMİN TAPULU MALIDIR"
Dedeniz 2. Abdülhamid Han Filistinle ilgili “Osmanlı eğer Filistin’den çekilirse orada kıyamete kadar kan durmayacaktır” dedi mi? Dediyse sizce bu bir devlet adamı ön görüsü veya tecrübemiydi, yoksa bir evliyanın kerameti mi?
-Evet! Dedemin böyle bir söz söylediği söylentisi var. Muhtemelen kanaatimce kendisi söyledi diye düşünüyorum. Filistin dedemin tapulu, şahsi malıdır. Şahsi bir yerimizdir ancak biz istiyoruz demiyoruz. Filistin’deki kardeşlerimizi çok seviyoruz ama bir yandan da üzülüyoruz. İsrail çok iyi biliyor o toprakların sahibi olduğumuzu. İnşaallah en kısa zamanda o pis kanlı ellerini oradan çekerler.
Okuyucularımızdan düşünen olmaz ancak. "Nasıl olurda bir padişahın bir ülke toprağı tapulu malı olur?” diye soracak olanlara ne demek istersiniz?
-Dedem ömrü boyunca ticaretle uğraşmış biri, hem de ticarette dahi diyebileceğimiz bir zekaya ve akla sahip biriydi. Rızkın onda dokuzu ticarettedir ve elbette cesarettedir. Dünya üzerinde ticaretle ilgilenen çok ünlü gelip geçmiştir. Hatta Peygamber Efendimiz, (s.a.v.) halifeler, sahabeler ticaretle uğraşmışlar. Mesela Hz. Osman (r.a.) ticari bir dehaydı. Medine’deki kuyu alışverişini bilirsiniz. Ve onlar malları ile övünmek, şan, şöhret için değil, Allah yolunda sarf etmek için kazanmışlardır. Zenginliği Allah verir.
"AYASOFYA CAMİ OLARAK TEKRAR İBADETE AÇILMALI"
Türkiye’de sizi en çok üzen ve mutlu eden nedir?
-Aslında cevabı zor bir soru gibi. Ben ufacık şeyle bile mutlu olabiliyorum. Halkımızla bir araya geldiğimiz zaman benim hoşuma gidiyor. Azda olsa onlarla yakından bir temas oluyor, sohbet ediyor, dinliyorum. Elimizde belki fazla imkanlar yok ama yine de memnunum. Halkımızda olan algı sorulardan belli oluyor.” hangi sarayda yaşıyorsunuz? Hangi köşkte, yalıdasınız? Akıllarda böyle bir şeyler kalmış. Üzüldüğümüz konular tarihimize sahip çıkamamamızdır. Elbette tarihimize sahip çıkanlar var ancak biz dedelerimizin beddualarını üzerimizden atmamız gerekiyor. Ayasofya’nın tekrar cami olarak ibadete açılması gerekir. Bölücülük olmadan ülke ve insan bütünlüğümüzle sembolleşen bir ülke olmak bizim hoşumuza gider. İnşaallah da bu olacak bundan hiç şüphemiz yok. Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve Başbakanımızdan Allah razı olsun. Onlar bu yol üzerine ilerliyorlar. Bizi, beraberlik içinde tutmaya çalışıyorlar. Allah’ın izniyle Türkiye’nin beraberliğini emin olun kimse bozamaz ve bozamayacak.
Bu özel ve güzel ropörtaj için size teşekkür ediyoruz. Başarılı yapımlarınızı merakla bekliyoruz.
-Biz de size teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyoruz.
"Başbakanımız, dedemin yolunda yürüyor" - TÜM HABER
Röportaj: Faruk ATASOY
Fotograflar: Sadık ATASOY
Sultan 2. Abdülhamid'in 4. kuşak torunu ve Osmanlı Hanedanı'nın sürgünden sonra Türkiye topraklarında doğan ilk şehzadesi olan Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik...
Osmanlı Hanedanı ile olan yakınlık dereceniz nedir? Bu anlamda kısaca kendinizden bahseder misiniz?
-Cennet mekan Sultan Abdülhamid Han’ın 4. kuşak torunuyum. Sultan Abdülhamid Han’ın Selim Efendi, oğlu Abdülkerim Efendi, oğlu Harun Efendi, onun oğlu ben Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu. Sürgünden sonra doğan ilk şehzade. 1979 yılında İstanbul Fatih’de doğdum.
Osmanlıdan sonra dünyada neler değişti ve dünya dengeleri açısından yeri doldurulabildi mi?
-Pek bir şey değişmedi. Osmanlı hakikatte farklı bir zamanda farklı bir biçimde varlığını gösterdi. Cumhuriyetten sonraki durumları zaten hepimiz yaşadık.. Bizlere tarihi yanlış anlattılar ve biz bunlara hep üzüldük. Günümüzde de malum hala yanlış anlatanlar var. Ama inşallah iyi olacak.
Yani doldurulabildi diyemiyoruz?
-Evet diyemiyoruz. Çünkü Osmanlının yerini doldurmak çok zor. 700 yıl boyunca 3 kıtaya, dünyaya hükmettik. 700 sene dünyaya hükmetmek çok önemli.
"KENDİ TOPRAKLARINA GİREMEYEN OSMANOĞULLARI"
Osmanlı Hanedanı’nın Türkiye dışına gönderilmeleri hangi sebepler dâhilinde vuku buldu? Nasıl bir yol izlendi?
-Malumunuz ecdadımız sürgünü yaşadılar. Cumhuriyet kurulduktan sonra bütün aileyi farklı farklı ülkelere gönderdiler. Hem de kimse kimseyi bulamayacak şekilde yaptılar bunu. Aynı zamanda öyle bir yasa çıkardılar ki, yanılmıyorsam İnönü’ydü. Osman oğulları Türkiye’nin uçak sahası üzerinden dahi geçemez ve bu topraklara giremez diye. Tabiki bu aileyi çok üzdü.Yani kendi topraklarına giremeyen Osman oğulları.
Hanedan bireylerine anayurtlarına ne zaman dönme imkânı verildi? Sürgünde yaşananlarla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
-1974’de af kanunu çıkıyor. Babamlar 8-9 sene oturma tezkeresi ile İstanbul’da oturuyorlar. Tezkereden sonra rahmetli Turgut Özal döneminde babamlar vatandaşlığı alıyorlar. Vatandaşlık alındıktan sonra diğer aile fertleri de yavaş yavaş geliyorlar. Kimisi bulundukları yerde kalıyor kimisi de burada kalıyorlar. Sürgünden önce de sürgüne giden aile fertleri varmış. Acı ama gerçek olaylar dramlar yaşanmış. Hanedan üyelerinin kimi parklarda banklarda yattı, bazıları otel odalarında çalıştı, sahipsiz mezarlarında yatanlar var. Çok üzücü olaylarla karşılaşıldı. Tabi olarak bu durumlar hepimizi derinden üzdü.
"ABDULHAMİD HAN BİR ALLAH DOSTUYDU"
Cennetmekân Sultan II. Abdulhamid Han hakkında torun evlat olarak duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyiz? Sizce yeni nesil Abdulhamid Han’ın neler başardığının yeterince farkında mı? Sizce neleri başardı? O günkü reel politika açısından bu konuyu değerlendirir misiniz?
-Cennetmekan Sultan Abdülhamid Han o kadar siyasi deha, bir büyük devlet adamı, bir alimdi, bir Allah dostuydu. Günümüze baktığımızda neler yaptığı, nasıl eserler bıraktığını hepimiz görüyoruz. Ülkesine,devletimize nasıl hizmette bulunduğu ortada. Biz Sultan Abdülhamid Hanı ne zaman hakikaten iyi anlarsak bu ülkede neler yapılmak istendiğini hep beraber çok daha iyi anlayabiliriz.
Anlayabileceğimizden ümidiniz var mı?
-Var! Böyle düşünüyorum. Eskisi gibi değiliz. Şu anda tarihe fazla bir merak var. Tarihi bilgi edinmek isteyenler var. Artık bizi kandıramazlar. Biz ailecek gerek medyada gerek sanal alemde bilgi edinmeye çalışanlara ulaşıyoruz. Hiç tanımadığımız insanlarla bir araya geliyoruz.İnsanların zihninde şöyle bir şey kalmış; Bizlere ulaşamıyorlar! Hayır öyle değil biz yabancılarla bile tarihi gerçekleri paylaşmak için bir araya geliyoruz. Biz halkımızla her fırsatta bir araya gelmekten çok mutluyuz ve bu durumdan büyük onur duyuyoruz. Fırsat buldukça gerek yurtiçi gerekse yurtdışı seyahatlere çıkarak bize ulaşılamaz, dokunulamaz olmadığımızı gösteriyoruz. Tarihimizi yanlış değil doğru anlatmaya çalışıyoruz.
Sultan Abdulhamit Hakkında bilinmeyenler ve sadece sizin bildikleriniz neler?
-Aslında bilinmeyenler diye bir şey yok. Sultan Abdülhamid Han’ın yaptığı her şey ortada. Ve bunu herkes çok iyi biliyor. O kadar çok şey yapmış ki gerek kitaplardan gerekse medyadan öğrenebiliyoruz. En basitinden köprü yapmak istedi zaten şu anda yapılıyor. Alt geçit yapmak istedi şu an yapılıyor. Sayın Başbakanımızın hakikaten Abdülhamid Han’ın yolunda yürüdüğünü düşünüyorum. Bu benim şahsi fikrim tabiî ki.
“MUSTAFA AKİF EKŞİ BANA TELEFONDA ÖYLE BİRŞEY ANLATTI Kİ..."
Eskitilmiş Kılıç oyunundan bahsedermisiniz. Proje nasıl gerçekleşti ve karşılaştığınız zorluklar neler oldu?
-Eskitilmiş Kılıç oyununu bizim Mustafa Akif Ekşi beyefendi yazdı. Onu hiç tanımıyordum ve beni bir gün telefonla aradı. Bana telefonda öyle bir şey anlattı ki tüylerim diken diken oldu. Babası rahmetli olduktan bir süre sonra tekrar oyuna sardı. Farklı bir rüya gören kendisi bana rüyasını anlattı. Ve bende bir kanaat oluştu. Mustafa Akif Ekşi bey ve kadrosu A’dan Z’ye ekipçe iyi bir yere geleceğine inandım. "Sizi davet etmek istiyorum, eğer izniniz olmazsa bu oyunu sergilemek istemiyorum.” dedi. İlk tanıştığımızda gittim; Mutlu bir şekilde gülerek girdim ama sonunda ağlayarak çıktım. Hakikaten Cumhuriyet kurulduğundan beri yapılan tarih filmini daha doğrusu tiyatrosunu çok beğendim. Eskilerden çekilmiş beğendiğim filmler de var. Ama bu oyun hakikaten çok önemli. Sultan Abdülhamid Han’ın oyununu oynamak veya onun tiyatrosunu yapmak çok beceri isteyen birşey. Oyuncular da çok önemli, oyuncular sıradan olmadığı gibi benim gözümde çok değerliler. Çünkü bu oyunu oynarken kendi maneviyatlarını da katmışlar. Bu oyunda oyuncularda bir yapmacıklık yok. Bu kadro bu işi yaparken para karşılığında ya da rant elde etmek için yapmıyorlar. İnşaallah çok güzel olacak, bizim içinde çok değerli bir oyun. Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız ve ailelerinin de bu oyunu çok seveceğine inanıyorum. Turneler sonrası da Türkiye de bu oyunu sevecektir.
Biliyorsunuz Türkiye’de tiyatroya çok fazla bir eğilim yok. Daha çok sinema ve televizyon ilgi çekiyor. Osmanlı dolayısıyla II Abdülhamid Han’la ilgili film, dizi filmle ilgili çalışmalarınız var mı? Osmanlıyı anlatan ve gerçekleri yansıtan filmler neden çekilmiyor?
-Eskitilmiş Kılıç oyunu birkaç bölüm oynadıktan sonra M.Akif Ekşi beyle başladığımız film çalışmasına ağırlık vereceğiz. Bu oyunun filmini de yapmak istiyoruz. Bu oyunda yanlış anlatılan bir şey yok, tarihi bir saptırma yok, abartı veya gereksiz bir şey yok. Bir hata bulacak olsalar anca ceketin üzerine bir kıl düşmüştür, diyerek onu bulurlar. Bu oyunda bir hata olduğunu düşünmüyorum. Büyük bir titizlikle bu işi yapmak ve bunu herkese göstermek istiyoruz. Kafamızda bütünleşen fazla animasyon hatta hiç animasyon kullanmadan çekmek istiyoruz. Tüm gerçekliği ile hatta sade yapabiliriz. Elbette 34 seneyi sığdıramayız. Hatta filmini çekip ardından 2,3 diye devam edebiliriz. Diye düşünüyoruz. Galasını Dolmabahçe veya Beylerbeyi Sarayında yapmak isteriz. Yurtiçi ve yurtdışı televizyon kanallarında eş zamanlı yayına sokmak istiyoruz.
"OSMANLIYI KORUMA KANUNU ÇIKARILSIN"
Ecdadımıza hakaret ve iftiralarla dolu dizi filmler dışında çekilen filmde Fetih ve Fetih Sultan Mehmet Han ile alakası varmı?B u konuda neler söyleyeceksiniz?
-Şimdi “aslını inkar eden haram zadedir” diye bir söz var. Şahsi düşüncem; nasıl ki Mustafa Kemal’i koruma kanunu var. Osmanlının 36 padişahını hatta torunlarını koruma kanunu çıkarılmasını büyüklerimizden istiyoruz. Tarihimizin yanlış anlatılması ve hakaret içeren her türlü yayın bizi üzmektedir. Zaten bundan sonra hukuki girişimlerde bulunacağız. Bahse konu olan büyükler yalnızca benim ecdadım değil, sizinde, hatta hepimizin ecdadı. Biz 700 sene ülkeleri devletleri yönetmiş, üç kıtaya hükmetmişiz. Osmanlı ile alay eden her ne kadar televizyon ve şahıs varsa onları buradan kınıyorum. Eğer alay ediyorlarsa biz onlara hakkımızı helal etmiyoruz.
Söğüt ilçesinde bu yıl 731'cisi düzenlenecek ''Ertuğrulgazi'yi Anma ve Söğüt Şenlikleri'' hakkında bir Osmanlı torunu olarak neler düşünüyorsunuz?
-Şenlikler yapılmalı ancak başlangıç Kur'an’ı Kerim ile yapılmalı. Dinimize uygun bir şekilde sela ile başlamalı. Günümüzün pop müzikleri ile konser verilmemeli. Bizim töre ve yörelerimizde ne varsa onların uygulanmasının gerektiğini düşünüyorum. Bu hem bizim maneviyatımızla hemde bizim yolumuzu gösteren bir yoldur. Söğüt şenlikleri inşallah bu şekilde olursa daha güzel ve özümüze uygun olacağını düşünüyorum. Dikkat ediyorum çünkü her sene gittiğimde ilgi daha da azalıyor. Aslına uygun şekilde kutlanılmasının, eğlencenin kaldırılmasının, reklamla tanıtılmasının ve herkesin katılmasının gerektiğini düşünüyorum.
"ESED, FİRAVUNDAN DAHA BETER"
Suriye’de şiddet dinmiyor. 20 aylık iç savaşta 40 binden fazla insan hayatını kaybetti. Birçok Osmanlı eseri bombalamalardan tahrip oldu. Suriye’deki yaşananlar hakkındaki görüşleriniz nelerdir?
-Beşar Esad’ın çok önceden koltuğunu bırakması gerekiyordu. Madem ülkede demokrasi var, burada kimse krallık oynayamaz. Esad bir an önce koltuğu bırakması devretmesi gerekir. Koltuğun sahibi kendisi değil. Orada demokrasi varsa herkes vatandaşlık ve özgürlük hakkını kullanması gerekir. Hakikaten yapılanlar zulümdür. Orada Müslüman kardeşlerimiz var bizim aileden yaşayanlar var. Orada zarar gören tüm çocuklara çok üzülüyor dayanamıyoruz. Bu inanılmaz bir olaydır, bu zulüm bir an önce son bulmalıdır. Kendisinin firavundan da beter olduğunu düşünüyorum. Kendisinin bir an önce bırakması gerektiğini düşünüyorum.
"FİLİSTİN DEDEMİN TAPULU MALIDIR"
Dedeniz 2. Abdülhamid Han Filistinle ilgili “Osmanlı eğer Filistin’den çekilirse orada kıyamete kadar kan durmayacaktır” dedi mi? Dediyse sizce bu bir devlet adamı ön görüsü veya tecrübemiydi, yoksa bir evliyanın kerameti mi?
-Evet! Dedemin böyle bir söz söylediği söylentisi var. Muhtemelen kanaatimce kendisi söyledi diye düşünüyorum. Filistin dedemin tapulu, şahsi malıdır. Şahsi bir yerimizdir ancak biz istiyoruz demiyoruz. Filistin’deki kardeşlerimizi çok seviyoruz ama bir yandan da üzülüyoruz. İsrail çok iyi biliyor o toprakların sahibi olduğumuzu. İnşaallah en kısa zamanda o pis kanlı ellerini oradan çekerler.
Okuyucularımızdan düşünen olmaz ancak. "Nasıl olurda bir padişahın bir ülke toprağı tapulu malı olur?” diye soracak olanlara ne demek istersiniz?
-Dedem ömrü boyunca ticaretle uğraşmış biri, hem de ticarette dahi diyebileceğimiz bir zekaya ve akla sahip biriydi. Rızkın onda dokuzu ticarettedir ve elbette cesarettedir. Dünya üzerinde ticaretle ilgilenen çok ünlü gelip geçmiştir. Hatta Peygamber Efendimiz, (s.a.v.) halifeler, sahabeler ticaretle uğraşmışlar. Mesela Hz. Osman (r.a.) ticari bir dehaydı. Medine’deki kuyu alışverişini bilirsiniz. Ve onlar malları ile övünmek, şan, şöhret için değil, Allah yolunda sarf etmek için kazanmışlardır. Zenginliği Allah verir.
"AYASOFYA CAMİ OLARAK TEKRAR İBADETE AÇILMALI"
Türkiye’de sizi en çok üzen ve mutlu eden nedir?
-Aslında cevabı zor bir soru gibi. Ben ufacık şeyle bile mutlu olabiliyorum. Halkımızla bir araya geldiğimiz zaman benim hoşuma gidiyor. Azda olsa onlarla yakından bir temas oluyor, sohbet ediyor, dinliyorum. Elimizde belki fazla imkanlar yok ama yine de memnunum. Halkımızda olan algı sorulardan belli oluyor.” hangi sarayda yaşıyorsunuz? Hangi köşkte, yalıdasınız? Akıllarda böyle bir şeyler kalmış. Üzüldüğümüz konular tarihimize sahip çıkamamamızdır. Elbette tarihimize sahip çıkanlar var ancak biz dedelerimizin beddualarını üzerimizden atmamız gerekiyor. Ayasofya’nın tekrar cami olarak ibadete açılması gerekir. Bölücülük olmadan ülke ve insan bütünlüğümüzle sembolleşen bir ülke olmak bizim hoşumuza gider. İnşaallah da bu olacak bundan hiç şüphemiz yok. Sayın Cumhurbaşkanımızdan ve Başbakanımızdan Allah razı olsun. Onlar bu yol üzerine ilerliyorlar. Bizi, beraberlik içinde tutmaya çalışıyorlar. Allah’ın izniyle Türkiye’nin beraberliğini emin olun kimse bozamaz ve bozamayacak.
Bu özel ve güzel ropörtaj için size teşekkür ediyoruz. Başarılı yapımlarınızı merakla bekliyoruz.
-Biz de size teşekkür ediyor, başarılarınızın devamını diliyoruz.
"Başbakanımız, dedemin yolunda yürüyor" - TÜM HABER