Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Başbakan - Gazze - Monşerler= Kirpiler (1 Kullanıcı)

mürmüdük

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
7 Tem 2009
Mesajlar
6,952
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
53
Web Sitesi
anadoluhaber.blogcu.com

Müslümanlar Dik Durun,
Karşımızda Leşler Var...





İsrail bir avuç sivil insanla dünyaya rezil edildi… Bu rezilliği nihâi noktaya taşıyabilmemiz için vargücümüzle bu ahlâksız kirpilerin saldırılarını bertaraf etmeliyiz… Onları yalanlarında boğup, millete takdim edinceye kadar gayret etmeliyiz…
Ellerinde kalan son sermayelerini, yani propaganda ile yaydıkları yalanlarını kafalarına geçirmeliyiz…

Çapları göründü…
Şimdi KÖKLER’de buluşmanın zamanı.
Mesele şu; yapılan zulüm Gayretullah’a dokundu, yıkılış mukadder oldu…
Yeni Dünya Düzenimize kavuşmanın arefesindeyiz; bayramımız şimdiden tebrîk’e muhatabdır.




Orhan Akdemir
• Her şey Başbakan’ın İsrail Cumhurbaşkanı’na ‘BİR DAKİKA’ demesiyle başladı sanılıyor… Hayır öyle değil… Bir mahalle kavgasının bile evveliyatında bir yığın psikolojik, ekonomik vs. sebebler oluyor da, böylesine büyük denebilecek bir hâdisenin evveliyatında olmaz mı?
• En az yirmi sene öncesine gitmeli… Fizibilitelerinin sonuçlarına bakan Batılılar, tâ o zamandan bir eksen kaymasının farkında idiler. Ve, bu sonuçlara uygun adımlar atabilmenin gereklerine yöneldiler… Sistemli gittiğini zanneden Batılı adam, hazcı’lığının kurbanı olacağını düşünemedi… Ruh ve nefs kutbundan ikincisini öylesine parlattı ki, görüntü ruhsuz cesetler şeklinde zuhur etti…
• Bu hata, yaptıkları tüm alt yapı çalışmalarını çöpe atmakla sonuçlandı… İnsanlık suya hasretken, Batılı şifa niyetine kan içirdi… Bununda bir limiti olmak gerek ve o limit doldu… Akabinde, dünyanın dört bir yanında hareketlenmeler başladı… İlk hareket ‘Bağlantısızlar Hareketi’ olarak denendi, ama Batılı sistem fizikî olarak gücünün zirvesinde olduğundan bu hareketi akamete uğratabildi.
• Ahmet Bin Bellalar, Sukorno,larla birlikte birçok liderin gerçekleştirmeye çalıştığı bu kurtuluş mücadelesi yenilgiye uğrayınca, Batı’nın kendine olan güveni daha da arttı… Şımaran Batı, Sovyetler Birliği’nin şahsında Marksizmi de tepeleyince, iyice zıvanadan çıkma alâmetleri göstermeye başladı.
• Tam da bu nokta da, Batı’nın sonunun başlangıcı sözkonusuydu ama Batı, hazcılığının sarhoşluğuna kendisini öylesine kaptırmıştı ki, ayıkması mucize sayılabilirdi; ayıkamadı… Bu sarhoş hâliyle bir öteye bir beriye çarparak yoluna devam ederken, muhatablarınca bütün zaafları fark edildi… Ve; geçmişin tecrübesi de hesaba katılarak Batı’ya yüklenmeler başladı…
• Bu yüklenişler Batı’nın külhaniliğine çok dokundu ve gücü elinde bulundurduğundan sağa sola çok densiz biçimde saldırmaya başladı… Hâlbuki içine düştüğü durum inisiyatifi kaybettiği durumdu; anlayamadı.
• Bu gidiş bugün Batı medeniyetini (!) çöküşün eşiğine getirmiş bulunmakta… Rûhen yorgun Batı, bir de Afganistan ve Irak’da çamura saplanınca iyice can sıkıntısına düştü… Buna rağmen hayatın gayesi zannettiği hazcılıktan da vazgeçmedi, geçemiyor… Bu da Batının batışını tabiî olarak hızlandırıyor…
• Dünyanın dört bir yanında savaşan mücahidler yeteri kadar can sıkıntısı veriyordu Batı’ya… Bir de işin içinde Latin Amerika ülkeleri girince işin rengi büsbütün değişti… Ve, arkasından gelen beklenmedik (mi)ekonomik felâket… Tabiî buna sadece ekonomik demek doğru olmaz, batı, sosyolojik, psikolojik mânâda muazzam bir ruh sarsılması yaşıyordu, ekonomi sadece hâdisenin görünen yüzü olarak çıktı ortaya… Deşilirse derinlerden neler çıkar neler.
• Bu hengâmede beklenen, Büyük Oyuncu’nun sahaya çıkmasıydı… Yâni, hâlihazırda Hilafetin Merkezi Türkiye’nin… Şu veya bu vesîle bu mevzuyu patlatabilirdi ve patlattı… Yılların birikmişliği, kendini Demokrat Muhafazakârlar diye tanıtan Başbakan Tayyip Erdoğan’la ortalığa saçılıverdi…
• Başbakan aslında umutsuz bir vakıa gibi duruyordu önümüzde… Zîra, bir başörtüsü meselesini bile halledememişti yedi sene boyunca… Sonra birden bire bir fışkırış şeklinde KÖKLER’i hatırlatıcı hamlelere girişti… Önce kuşkular devreye girdi… Sonra, meselenin sosyolojik boyutlarının görünmesi vakti olduğu anlaşılmaya başlandı… Yâni, her şey “Bir Dakika” ile başlamamıştı, geçmişin birikimlerine dayanamayan baraj setleri yıkılmak üzereydi, küçük bir bahane bekliyordu… Başbakan da o bahaneyi sunmuş oldu; büyük şeref! Bahanenin adı GAZZE, bahaneyi görünür plana çeken Başbakan.
• Şimdi gelelim asıl meseleye, yani monşerlere ve gibilerine… Bahane barajı patlattı, evet ama bu sel, tabiatıyla bir yerlere zarar verecek, bu patlamadan müstefîd olmak isteyenlerde bu kategorideler; çaresiz bir takım sıkıntılar çekilecek; hazırlıklı olmalı…Sıkıntıların ilki, işgalcilerin ileri karakolları monşerlerden geldi… Siyonizmin alenî alçaklığına gösterilen şiddetli tepkilerin dozajını düşürmek için monşerler hareketlendi… Sonrasında yazılı ve görsel basın beslemeleri devreye girdi…
• Peki bunların gerçek durumları ne?.. Yâni, söyledikleriyle isâbet ettiklerinin hesabı yapılsa nasıl bir manzara çıkar karşımıza? Bunların söylediklerine ne kadar inanılır? Bu sanal üçkağıtçılar kaale alınmalı mı vs.?
• Selçuk Tepeli:
«“Neyseki Türkiye’de çok sayıda uzman var ve gerçekten çok konuşuyorlar,” diye aklınızdan geçirip nasıl olsa bir çare bulacaklarına güvenmeyin, yanılabilirsiniz. Çünkü bir uzman ne kadar şöhretliyse yanılma ihtimali de o kadar yükselir.
Amerika’daki Berkeley Üniversitesi’nden araştırmacı psikolog Philip Tetlock, birkaç yıl önce çoğu Amerikalı olan 284 uzmanın yürüttüğü 82 bin 361 tahmini ele aldı ve daha önce Newsweek Türkiye’de bir yazıda bahsedilen bir araştırmaya girişti. Sonunda tahminlerde yanılgıya dair en belirleyici unsurun “şöhret” olduğunu ortaya çıkardı.
Bir uzman medyada ne kadar çok ağırlanırsa tahminlerinin isabet oranı da o kadar kötü oluyordu. Tetlock, “Medyanın tercih ettiği uzmanlar güçlü, kendine güvenen ve kesin konuşan kişilerdi” diyor ve onları “kirpi” olarak tanımlıyordu. Bu benzetme 1953’te kirpilerin “tek bir büyük şeyi bildiğini” öne süren siyaset filozofu Isaiah Berlin’den geliyordu. Kirpiler, bu tek büyük şey prensibini (mesela; “bir ülke hangi ülkelerle uluslar arası anlaşmalar imzalarsa ekseni o yana kayar” ya da bunu düşünmenin bile art niyetli olduğunu savunmak gibi) olağanüstü bir özgüvenle öngörülerde bulunurken her yerde uygular.
Bu arada karşıt görüşleri tamamen göz ardı ederler. Medya da bu tür insanların üzerine atlar. Onlardan daha iyi demeçler çıkar, bu da televizyona daha iyi gider.» (Newsweek Türkiye, s. 86)
• Evet…Şimdi mesele, bu kirpilerin ahmaklıklarına kurban gidecekleri uyarmaktır… Bu densiz palavracıların tesirinde kalabilecekleri yakalarından tutup silkelemeli, kendine getirmeli… Yıllar boyu İsrail’in ne kadar kuvvetli olduğu propagandasını yaptılar, milletin psikolojisini sıfırladılar…
ABD’nin (Hâşâ) külli irâde olduğunu pompaladılar millete… “İsrail yenilmez armadadır, onunla iyi geçinmek menfaatimizedir” dediler.
Şekil A’da görüldü; İsrail bir avuç sivil insanla dünyaya rezil edildi… Bu rezilliği nihâi noktaya taşıyabilmemiz için vargücümüzle bu ahlâksız kirpilerin saldırılarını bertaraf etmeliyiz… Onları yalanlarında boğup, millete takdim edinceye kadar gayret etmeliyiz…
Ellerinde kalan son sermayelerini, yani propaganda ile yaydıkları yalanlarını kafalarına geçirmeliyiz…
Çapları göründü…
Şimdi KÖKLER’de buluşmanın zamanı.
Mesele şu; yapılan zulüm Gayretullah’a dokundu, yıkılış mukadder oldu…
Yeni Dünya Düzenimize kavuşmanın arefesindeyiz; bayramımız şimdiden tebrîk’e muhatabdır.
 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
"Müslümanlar Dik Durun,
Karşımızda Leşler Var..."

yakındır inşaallah sonları!

eyvallah abisi;)
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt