salih cingöz
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 23 Ocak 2008
- Mesajlar
- 323
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 40
düş damlası;
Bir zemheri zamanından
Düşen düş damlasına uyandım
Dizlerime deniz dizen bir direnişe yandım…
Deliveren dehlizlerde küllerimden dirilip
Diyar diyar davâ dönen dilay derde dayandım…
Ey çığlığı gökleri kıran kutlu kadın
Sen Sümeyye olmalısın
Kanayan sesinden tanıdım
Biliyorum
Çiy değildir, ezilen çiçeklerde duran
Kuru gülden toprağa gözyaşlarındır varan
Zakkum aynalı kâbusun kısır döngüsündeyiz
Yitirilmiş bir ülkedir giryelerimiz
Kimi zaman yarım kalmış sevdaların baharı
Kimi zaman dağ deviren direnişler diyarı…
Bıçaklanmış bilmecedir gülüşlerin, bilirim
Adına uygarlık denen
Çağdaş köleliklere satıldı senin düşlerin
Ne zaman gökyüzüne uzansa şu ellerim
Hüzünlerden bir deprem sağar yangın yüreğim
İnleyişin uyutmaz beni
Kamçılanmış hıçkırıklar tutar bakışlarımı
Utanırım
Bakamam toza batmış yüzüne
Kör olsun bu gözlerim ooy
Çatlayan ciğerinin çilesi benim olsun
Hangi kuruyası diller kırdı kalbini senin
Hangi kırılası eller dokundu onuruna
Hangi zalim kana buladı kış beyaz başörtünü
Diril ve diren ey şerefi şiârdan şûle
Daralan yüreğine Rabbinin vaadini müjdele:
“Üzülmeyin, gevşemeyin; inanıyorsanız; üstünsünüz.”
İnandım! Ya Rabbi, de
Emrine canım çıkar da
Bu örtü çıkmaz bu baştan
Bu bayrak inmez bu kandan de, diren
Üzülme, onlar mahşere gelecekler Sümeyye
Bilmez misin Esfelessafilîn zalimlere en büyük hediye
İbrahim’i hatırla
Nasıl da susuyordu ateşler ortasında
Gül ağlıyordu taş duvarlar Yûsuf’un zindanında
Eze eze kaç dağ yürüdü yüreğinde gül fahr-i kâinatın
Ne cihan civanı Hamza’lar
Ne Ömer’ler
Ne Ali’ler
Fedayı kabul ettiler…
Öyle bir sevda ki bu
Başını gövdesine hasreder Hüseyin’ler…
Bak şu yetimin adı Ammar
Hicran nasırı nûr kanar
Konuşsa dilini parçalar…
Şu kan ağlayan Çeçenya
Şu doğranan Filistin
Hadi lanetle hükmünü
Bir avuç Siyonist’in
Yemenisiyle cenk meydanına
Kurşun taşıyan Nene Hatun’dur bak
Ya de
Ayağa kalk
Ammar’lar yetim kalsa da
Bu davâ muzaffer olacak!
Filiz filiz devrilse de meşhed yerine canlar
Dirilir milyon Macide; çıldırır kan derili yılanlar…
Nice tufan gölgeleri biriktirdik alnımızda
Bir duadan bir duaya akarken gece
Nice anneler ölü doğurdu bebelerini
Niceler kefenle kucakladılar
Kınası izbe gelinlerini
Nice yürekler ezildi tank paletleri altında
Nicelerin direnişi gül açtı çarmıhlarda…
Yağmurlar çizmelisin ezgisini yitirmiş iklimlere
Yılmaz bir yangın gibi yanmalı haykırışın yeryüzünde
İçinde ordu ordu büyüttüğün eylem ile
Despot düzene şamar; “Hakk” sesli söylem ile
Kavi dur sebat eyle
“Zafer inananlarındır” Sümeyye!
Elbet kırılır bir gün
Boynumuzdaki Kur’ân’a tekme atan ayaklar…
Yedi cehennem çukuru
Bin başlı yılanını zalimler için saklar!
Ey!
Yürüsün dağlar
Utansın çağlar
Senin de yüzün kızarsın ey tarih!
Çanakkale çıkmazına kurşun koşturan başörtü
Alev alev yaksın gizli yüzünü
Bembeyaz edep ile kan kırmızı kesilen vefadan utan
Şehirlere gölge duran anne duasından utan
Yiğidini adayan taze gelinden utan
Canımızla, kanımızla namustur dedik vatan
Sırtımızı çevirdik
Utan utan!
Bari şerefinden utan!
Kaldır başını ey Akif!
Bak;
“Kızının örtüsü batmakta rezilin gözüne,
Acırsın tükrüğe Billâhî tükürsen yüzüne.”
Yok mudur diyeceğin
Hasret kaldık hakîkat tefsiri sözüne…
…
-“Ey gönderlere dalga dalga yükselen başörtüsü,
Sana dokunan arsıza olasın naaş örtüsü! ..
Haykır bacım!
Dinsizin denizini kana bulasın sesin
Haykır!
Patlasın kafası milyon suratlı iblisin
Yeryüzünü korkutan eylem adımlarında
Ebu Cehil’ler erisin
Haykır, on sekiz bin âlem direnişini dinlesin
Zalimler için yaşasın cehennem de!
Zalimler için yaşasın cehennem!
Bir zemheri zamanından
Düşen düş damlasına uyandım
Dizlerime deniz dizen bir direnişe yandım…
Deliveren dehlizlerde küllerimden dirilip
Diyar diyar davâ dönen dilay derde dayandım…
Ey çığlığı gökleri kıran kutlu kadın
Sen Sümeyye olmalısın
Kanayan sesinden tanıdım
Biliyorum
Çiy değildir, ezilen çiçeklerde duran
Kuru gülden toprağa gözyaşlarındır varan
Zakkum aynalı kâbusun kısır döngüsündeyiz
Yitirilmiş bir ülkedir giryelerimiz
Kimi zaman yarım kalmış sevdaların baharı
Kimi zaman dağ deviren direnişler diyarı…
Bıçaklanmış bilmecedir gülüşlerin, bilirim
Adına uygarlık denen
Çağdaş köleliklere satıldı senin düşlerin
Ne zaman gökyüzüne uzansa şu ellerim
Hüzünlerden bir deprem sağar yangın yüreğim
İnleyişin uyutmaz beni
Kamçılanmış hıçkırıklar tutar bakışlarımı
Utanırım
Bakamam toza batmış yüzüne
Kör olsun bu gözlerim ooy
Çatlayan ciğerinin çilesi benim olsun
Hangi kuruyası diller kırdı kalbini senin
Hangi kırılası eller dokundu onuruna
Hangi zalim kana buladı kış beyaz başörtünü
Diril ve diren ey şerefi şiârdan şûle
Daralan yüreğine Rabbinin vaadini müjdele:
“Üzülmeyin, gevşemeyin; inanıyorsanız; üstünsünüz.”
İnandım! Ya Rabbi, de
Emrine canım çıkar da
Bu örtü çıkmaz bu baştan
Bu bayrak inmez bu kandan de, diren
Üzülme, onlar mahşere gelecekler Sümeyye
Bilmez misin Esfelessafilîn zalimlere en büyük hediye
İbrahim’i hatırla
Nasıl da susuyordu ateşler ortasında
Gül ağlıyordu taş duvarlar Yûsuf’un zindanında
Eze eze kaç dağ yürüdü yüreğinde gül fahr-i kâinatın
Ne cihan civanı Hamza’lar
Ne Ömer’ler
Ne Ali’ler
Fedayı kabul ettiler…
Öyle bir sevda ki bu
Başını gövdesine hasreder Hüseyin’ler…
Bak şu yetimin adı Ammar
Hicran nasırı nûr kanar
Konuşsa dilini parçalar…
Şu kan ağlayan Çeçenya
Şu doğranan Filistin
Hadi lanetle hükmünü
Bir avuç Siyonist’in
Yemenisiyle cenk meydanına
Kurşun taşıyan Nene Hatun’dur bak
Ya de
Ayağa kalk
Ammar’lar yetim kalsa da
Bu davâ muzaffer olacak!
Filiz filiz devrilse de meşhed yerine canlar
Dirilir milyon Macide; çıldırır kan derili yılanlar…
Nice tufan gölgeleri biriktirdik alnımızda
Bir duadan bir duaya akarken gece
Nice anneler ölü doğurdu bebelerini
Niceler kefenle kucakladılar
Kınası izbe gelinlerini
Nice yürekler ezildi tank paletleri altında
Nicelerin direnişi gül açtı çarmıhlarda…
Yağmurlar çizmelisin ezgisini yitirmiş iklimlere
Yılmaz bir yangın gibi yanmalı haykırışın yeryüzünde
İçinde ordu ordu büyüttüğün eylem ile
Despot düzene şamar; “Hakk” sesli söylem ile
Kavi dur sebat eyle
“Zafer inananlarındır” Sümeyye!
Elbet kırılır bir gün
Boynumuzdaki Kur’ân’a tekme atan ayaklar…
Yedi cehennem çukuru
Bin başlı yılanını zalimler için saklar!
Ey!
Yürüsün dağlar
Utansın çağlar
Senin de yüzün kızarsın ey tarih!
Çanakkale çıkmazına kurşun koşturan başörtü
Alev alev yaksın gizli yüzünü
Bembeyaz edep ile kan kırmızı kesilen vefadan utan
Şehirlere gölge duran anne duasından utan
Yiğidini adayan taze gelinden utan
Canımızla, kanımızla namustur dedik vatan
Sırtımızı çevirdik
Utan utan!
Bari şerefinden utan!
Kaldır başını ey Akif!
Bak;
“Kızının örtüsü batmakta rezilin gözüne,
Acırsın tükrüğe Billâhî tükürsen yüzüne.”
Yok mudur diyeceğin
Hasret kaldık hakîkat tefsiri sözüne…
…
-“Ey gönderlere dalga dalga yükselen başörtüsü,
Sana dokunan arsıza olasın naaş örtüsü! ..
Haykır bacım!
Dinsizin denizini kana bulasın sesin
Haykır!
Patlasın kafası milyon suratlı iblisin
Yeryüzünü korkutan eylem adımlarında
Ebu Cehil’ler erisin
Haykır, on sekiz bin âlem direnişini dinlesin
Zalimler için yaşasın cehennem de!
Zalimler için yaşasın cehennem!