Gülüşü Yaralı
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 6 Şub 2008
- Mesajlar
- 5,741
- Tepki puanı
- 3
- Puanları
- 0
- Yaş
- 39
- Konum
- ha bura :)
- Web Sitesi
- www.facebook.com
Bana susmayı öğretebilirmisin?
Kelimelerin dilini kes, sesin soluğunu böl acıya...
Dudaklari mühürle kelamın en sancıyan yanıyla...
Bana susmayı öğret...
Geveze susuşlardan değil, lâl olsun susuşum... Sözlerimin mealini gözlerimden okuma! Ters çevir bakışlarımı, içime baksın gözlerim… İçime batsın susuşum... Dışımı sükutun altın kaplamalı nuru kaplarken, içimde gümüş sözler biriksin hayata dair... Gözlerimi körelt, sözlerimi sustur, dudaklarımı mühürle... Bana lâl suskunluklar bahşet...
Bana susmayı öğret...
Güvercin kanatlı bir duruşum olsun sükutun karşısında, ebabil bakışıyla bakayım içime saçılan gümüş kelama! Kuş bakışı bakayım hayata...
Yani ebabilce...
Bana gitmeyi öğret... Çekip gitmeyi... Sebebe bağlanmasın sonucum, ebede baglanmasın yokluğum… Aynamdaki yabancıdan cıksın artık ruhum... Gideyim... Kapıları çarpmadan, dönüp arkaya bakmadan, ayağıma çarpan yoksul hüznüme takılmadan!
Gideyim... Geç olmadan... Hava kararmadan...
Bana yitmeyi öğret...
Bir bakış nasıl yitirilir dalınan hülyalarda?
Nasıl girilir bir kelebeğin gözlerinden hayata?
Nasıl biter öyküleri bitmeyen aşklar, nasıl yiter çöle mecnun, dağa ferhat Aşıklar?
Yitmek nedir?
Yiten kimdir?
Yitirmek-yitirilmek nasıldır yazılmadan biten bir öykünün dimağında?
Uykumu al, rüyamı çal, hülyama dal... Bitir umudumu, yitir huzurumu!
Yitir beni usulca...
Bana yitmeyi öğret...