New York'ta, Brooklyn Köprüsü üzerinde dilenen âmâ bir dilenci birgün, bir şâirin dikkatini çeker. Dilencinin boynunda asılı bir tabela vardır. Şâir dilenciye günlük kazancının ne kadar olduğunu sorar. Dilenci, 8-10 dolar kadar olduğunu söyler. Bunun üzerine şâir, dilencinin boynuna asılı tabelayı ters çevirerek bir şeyler yazar:
''-Şimdi buraya senin kazancını artıracak bir şeyler karaladım, bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin!'' der ve oradan ayrılır.
Şâir bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca dilenci:
''-Beyefendi, size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı. Çok merak ediyorum tabelaya ne yazdınız?'' diye sorar.
Bunun üzerine şair gülümser ve:
''-Tabelada -Doğuştan körüm, bana yardım edin!'' yazıyordu: bense --Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim!-- diye yazdım.''
Doğruları söylemek ne kadar önemliyse, bunları en güzel şekilde ifade etmek de o kadar önemlidir... Zîrâ güzel sonuçlara ulaşmak için güzel yollar aramalıdır. Nice hakîkatler, yanlış veya kusurlu söz ve usûllerin kurbânı olmuştur.
''-Şimdi buraya senin kazancını artıracak bir şeyler karaladım, bir hafta sonra yanına geldiğimde bana sonucu söylersin!'' der ve oradan ayrılır.
Şâir bir hafta sonra dilencinin yanına uğrayıp kendini tanıtınca dilenci:
''-Beyefendi, size ne kadar teşekkür etsem azdır. Bir haftada kazancım ikiye katlandı. Çok merak ediyorum tabelaya ne yazdınız?'' diye sorar.
Bunun üzerine şair gülümser ve:
''-Tabelada -Doğuştan körüm, bana yardım edin!'' yazıyordu: bense --Bahar gelecek, ama ben yine göremeyeceğim!-- diye yazdım.''
Doğruları söylemek ne kadar önemliyse, bunları en güzel şekilde ifade etmek de o kadar önemlidir... Zîrâ güzel sonuçlara ulaşmak için güzel yollar aramalıdır. Nice hakîkatler, yanlış veya kusurlu söz ve usûllerin kurbânı olmuştur.