Aşağıda sunduğum hikâyeyi "Bağa girmek değil de bağcıyı dövmek" isteyenlere ithaf ediyorum...
Allah kusur görmek için değil güzellikleri görmek için bakan gözler ihsan etsin. Amin...
Ormanlar kralı olan aslan kurda gıcık oluyormuş. Kurdu dövmek, çanına ot tıkamak için yanıp tutuşuyormuş; ama gel gör ki bir bahane bulamıyormuş. Durumdan haberdar olan, hem kurda düşmanlık beseleyip hem de aslana yaranmak derdi taşıyan tilki günlerden bir gün aslana yanaşıp, "Kurdu dövmek için bir bahane aradığınızı biliyorum. Ben bu konuda size yardımcı olabilirim." demiş. Aslan tabii bu teklifi keyifle karşılaşmış. Tilki aslana, kurdu görünce yanına çağırmasını, ona şapkasının nerde olduğunu sormasını, cevap veremeyince bunu bahane ederek bir güzel onu dövmesini salık vermiş. O zamanlar henüz hayvanlar âleminde şapkanın ne olduğunu birkaç hayvandan başka kimse de bilmiyormuş. Artık bahanesi de hazır olan aslan ele geçirdiği ilk fırsatta kurdu yanına çağırıp "Şapkan nerde senin?" bahanesiyle bir güzel dövmüş kurdu. Kurt ne olduğunu bile anlayamadan aslanın pençeleri arasında bulmuş kendini. Yediği darbelerin altında inlerken bir yandan, öbür yandan da bu şapkanın ne olduğunu düşünüyormuş şaşkın şaşkın. Böylece aslan her bulduğu fırsatta şapka bahanesiyle kurdu döver olmuş. Gel zaman git zaman tilki yine aslanın yanına gelip, "Efendim, hep aynı bahaneyle bu kurdu dövmek doğru değil. Hiç yoktan arada bir bahane değiştirin." demiş. Sonra da, "Kurdu çağırıp kendisinden sigara istersiniz. Çıkarır size Birinci verirse 'Koskoca krala Birinci vermekten utamıyor musun?' deyip bu bahaneyle döversiniz. Yok Malboro çıkarırsa 'Birinci içtiğimi bilmiyor musun sen!' der döversiniz." diyerek ne yapmasını gerektiğini aslana bir güzel öğretmiş. Hikâye bu ya ormanda o zaman iki sigara mevcutmuş. Aslan keyifle yeni deneyimine hazırlanırken, tilki ise hem kurda yapılacaklardan keyifleniyor, hem de aslanın gözüne girmenin keyfini sürüyormuş. Ama ikisinin de hesaba katmadığı bir şey varmış. Oradan geçerken aslanla tilkinin konuşmalarına kulak misafiri olan kurt bütün konuşulanları duymuş. Hemen koşup bir Malboro bir de Birinci sigarası alıp ceplerine koymuş. Sonrasında çıkmış meydana. Aslan görür görmez çağırıp kurdu yanına "Bana bir sigara ver." demiş. Bizimki cebinden hemen bir Malboro sigarası çıkarıp aslana uzatmış. Aslan, "Sen benim Birinci içtiğimi bilmiyor musun!" deyip bir kükremiş ve vurmak için pençesini kaldırmış ki kurt can havliyle diğer cebine davranıp bir Birinci paketi çıkarıp aslana doğru uzatmış. Aslan bir an neye uğradığını şaşırıp kurda alık alık bakmış; ama hemen toparlamış kendini ve kükreyerek, pençesini kurda indirirken şu sözler dökülüyormuş ağzından: "Senin şapkan nerde bakayım!"
Allah kusur görmek için değil güzellikleri görmek için bakan gözler ihsan etsin. Amin...
Ormanlar kralı olan aslan kurda gıcık oluyormuş. Kurdu dövmek, çanına ot tıkamak için yanıp tutuşuyormuş; ama gel gör ki bir bahane bulamıyormuş. Durumdan haberdar olan, hem kurda düşmanlık beseleyip hem de aslana yaranmak derdi taşıyan tilki günlerden bir gün aslana yanaşıp, "Kurdu dövmek için bir bahane aradığınızı biliyorum. Ben bu konuda size yardımcı olabilirim." demiş. Aslan tabii bu teklifi keyifle karşılaşmış. Tilki aslana, kurdu görünce yanına çağırmasını, ona şapkasının nerde olduğunu sormasını, cevap veremeyince bunu bahane ederek bir güzel onu dövmesini salık vermiş. O zamanlar henüz hayvanlar âleminde şapkanın ne olduğunu birkaç hayvandan başka kimse de bilmiyormuş. Artık bahanesi de hazır olan aslan ele geçirdiği ilk fırsatta kurdu yanına çağırıp "Şapkan nerde senin?" bahanesiyle bir güzel dövmüş kurdu. Kurt ne olduğunu bile anlayamadan aslanın pençeleri arasında bulmuş kendini. Yediği darbelerin altında inlerken bir yandan, öbür yandan da bu şapkanın ne olduğunu düşünüyormuş şaşkın şaşkın. Böylece aslan her bulduğu fırsatta şapka bahanesiyle kurdu döver olmuş. Gel zaman git zaman tilki yine aslanın yanına gelip, "Efendim, hep aynı bahaneyle bu kurdu dövmek doğru değil. Hiç yoktan arada bir bahane değiştirin." demiş. Sonra da, "Kurdu çağırıp kendisinden sigara istersiniz. Çıkarır size Birinci verirse 'Koskoca krala Birinci vermekten utamıyor musun?' deyip bu bahaneyle döversiniz. Yok Malboro çıkarırsa 'Birinci içtiğimi bilmiyor musun sen!' der döversiniz." diyerek ne yapmasını gerektiğini aslana bir güzel öğretmiş. Hikâye bu ya ormanda o zaman iki sigara mevcutmuş. Aslan keyifle yeni deneyimine hazırlanırken, tilki ise hem kurda yapılacaklardan keyifleniyor, hem de aslanın gözüne girmenin keyfini sürüyormuş. Ama ikisinin de hesaba katmadığı bir şey varmış. Oradan geçerken aslanla tilkinin konuşmalarına kulak misafiri olan kurt bütün konuşulanları duymuş. Hemen koşup bir Malboro bir de Birinci sigarası alıp ceplerine koymuş. Sonrasında çıkmış meydana. Aslan görür görmez çağırıp kurdu yanına "Bana bir sigara ver." demiş. Bizimki cebinden hemen bir Malboro sigarası çıkarıp aslana uzatmış. Aslan, "Sen benim Birinci içtiğimi bilmiyor musun!" deyip bir kükremiş ve vurmak için pençesini kaldırmış ki kurt can havliyle diğer cebine davranıp bir Birinci paketi çıkarıp aslana doğru uzatmış. Aslan bir an neye uğradığını şaşırıp kurda alık alık bakmış; ama hemen toparlamış kendini ve kükreyerek, pençesini kurda indirirken şu sözler dökülüyormuş ağzından: "Senin şapkan nerde bakayım!"