Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Babaya mektup (1 Kullanıcı)

rumuzgüller

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2008
Mesajlar
264
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
istanbul
BABAMA MEKTUP


Bu sana ilk mektubum babam!
Bunca zaman İki satır olsun yazmadım diye, sitem etme bana.
Yazamadım Babam...
Hafif duyguları dile getirmek kolay,
Ağır duyguları dile getirmek zormuş…
Ne zaman alsam kalemi defteri elime,
Hıçkırıklardan yazamadım…
Babasızlığın zorluğunu anlatmaktan yazamadım…
Okuduktan sonra bunları duymasaydım,
Demenden yazamadım…
Biliyorum ki beni üzen her şey seni daha fazla üzer.
İncitmek istemedim o ince ve zarif yüreğini…
Sırtımın dayanağı, omuzlarımın direği babam.
Sen gittin... Sırtımı yaslayacak dağ bulamadım.
Sen gittin, direğim gitti babam! Omuzlarım dik durmuyor artık.
Sen yanımdayken, ruhumun her acıdığında, merhemim olurdun.
Sen gittin ilacım da gitti babam. Ruhum hep acılarla dolu.
Meğer Baba demek, dağ demekmiş. Baba demek dayanak demekmiş.
Sen yanımdayken ALLAH’tan gayrı korku bilmezdim.
Sen gittin… İnsanlar beni korkutuyor artık babam…
Sen varken, dünyam koskocamandı,
Sen gittin dünyaya sığamaz oldum babam.
Sen saçlarımı okşadığında, bahar yağmurları yağardı.
Şimdi karlar erimez oldu babam.
Sen gittin dünya değişti babam.
Beni, Fatih’in, Yavuz’un kahramanlık destanları ile büyüttün.
Damarlarımdaki kanı doğruluk, dürüstlük, inançla besledin babam…
Sen gittin ama anlattığın destanlar gitmedi, hâlâ yüreğimde babam…
O destanlar ki, bana ışık oldu yolumu aydınlattı,
O destanlar ki unutulan değerleri unutturmadı,
Hayat beni her zorladığında rehberim oldu.
Mertliğin dürüstlüğün, insanlığın atmosferinde tuttu beni.
Şimdiki çocuklar televizyonlarla büyüyor babam,
Hem de yalancı masallarla…
Biliyor musun babam!
Artık babalar destan anlatmayı değil, masal anlatmayı dahi bilmiyor.
Babalar artık konuşmayı unutmuş,
Akşam yemeklerinden sonra tatlı aile sohbetlerini bilmiyor.
İlk önce Hangi vaziyette olursak olalım,
ALLAH’a hamdetmeyi öğrettin bana
Tevekkülü öğrettin,
Rabbimi öğrettin.
Okumaya başladıktan sonra ilk hediye ettiğin kitaplar
Hala duruyor başucumda,
Dertli Dolap’tı Yunus’u anlatan ve adabı muaşeret.
Yunus… Yunus…
Yüreğimde çağlayan engin bir deniz oldu Yunus.
Biliyor musun baba çocuklar artık tanımıyorlar Yunus’u…
ALLAH sevgisini, ALLAH korkusunu bilmiyorlar.
İbretli masallar, hikayeler anlatılmıyor artık.
Anlatılsa da, Masallar kötü, hikayeler can yakıcı.
Çocuklar… gençler … Ah baba bir bilsen içler acısı haldeler.
Bunları hiç duymak istemeyeceksin biliyorum.
Sana çok ağır gelecek…
Evlatlar artık anne ve babalarını dövüyor, öldürüyorlar.
Çocuklar artık anne ve baba kıymeti bilmiyorlar.
Hani sen anlatmıştın babam… Eskiden emekli maaşları yoktu…
Yaşlı babalar, dedeler kahvelere giremezler,
Kahve önünde bir köşede çömelip otururlarmış.
Evlat eline bakan babalar çekindiklerinden harçlık isteyemezlermiş.
Şükrederdin artık emekli maaşları var,
Babalar eski sıkıntıları çekmeyecek derdin…
Ah babam Ah!
Babaların sıkıntısı daha da arttı.
Şimdi kazancı olan babaya da evlerde yer yok.
Sofraya konacak bir fazla tabağa da,
Yatırılacak bir kanepeye yer yok…
Babalar artık huzur evlerinde…
Evlatlar, babaları ölmeden miras kavgasında.
Çocuklar artık, babanın bir dağ olduğunu,
Bir dayanak olduğunu bilmiyor.
Çocuklar, ana-babanın evin bereketi olduğunu bilmiyor.
Babacım bu hafta babalar günü.
Yanımdayken, babalar gününde hediyemi verirken sana duygulanır,
Sımsıkı sarılır, ağlardın. Gözyaşları yağmur misali dökülürdü yüreğinden.
Sen daha iki yaşındayken kaybettiğin babanı düşünür,
Ona hiç hediye alamamış olman yüreğini acıtırdı.
Ama artık ağlama babacığım
Her gün ağlanmaz ki…
Hediyelerim her gün artık sana.
Yanımdayken hediyeyi ihtiyacın olduğu için değil,
Seni sevindirmek için alırdım.
Ya şimdi… Göndereceğim hediyelere çok ihtiyacın var biliyorum.
Dünya hediyelerinden çok daha kıymetli.
Fatihaları, Yasinleri, Tevhidleri, Salavatları
Adına vereceğim sadakaları, hayırları,
Her gün beklediğini biliyorum babam…
Babam!... BABA demeyi ne kadar da özlemişim.
 

rumuzgüller

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2008
Mesajlar
264
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
istanbul
Sen gittin... Sırtımı yaslayacak dağ bulamadım.
Sen gittin, direğim gitti babam! Omuzlarım dik durmuyor artık.
Sen yanımdayken, ruhumun her acıdığında, merhemim olurdun.
Sen gittin ilacım da gitti babam. Ruhum hep acılarla dolu.
Meğer Baba demek, dağ demekmiş. Baba demek dayanak demekmiş.
Sen yanımdayken ALLAH’tan gayrı korku bilmezdim.
Sen gittin… İnsanlar beni korkutuyor artık babam…
Sen varken, dünyam koskocamandı,
Sen gittin dünyaya sığamaz oldum babam.
Sen saçlarımı okşadığında, bahar yağmurları yağardı.
Şimdi karlar erimez oldu babam.
Sen gittin dünya değişti babam.
 

rumuzgüller

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2008
Mesajlar
264
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
istanbul
Ahirete göçmüş evebeynimize en güzel hediye fatihalar, yasinler, Kelime-i tevhidler. Heleki bu aylarda daha bir makbul gibi. Sizin çektiğiniz her besmeleden bile hissedarlar emin olun.
 

rumuzgüller

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2008
Mesajlar
264
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
istanbul
Canım Babam,

Yıllar geçince bir kitap arasından, bir kutunun ve ya çekmecenin içinden çıkan eski mektuplar ya da bir deftere özenle yada özensiz yazılan duygular, paylaşılan anılar insana garip bir mutluluk verir. O yıllara dönersin.. Sanırım bu da onlardan biri, defter ve kalem yerini teknolojiye bıraksa da. Sana yazdığım, seni yazdığım kim bilir kaçıncı bu mektubu yaşadığım bu dönemden bir hatıra olarak kalması için yazıyorum.

Ben senin hayatının son yirmi yedi yılında varım sense benim hayatımda hep vardın. Seninle geçirdiğimiz bu uzun dönemde aynı o şiirde söylendiği gibi, önceleri seni dünyanın en bilgili ve güçlü adamı olarak gördüm; sonra en despot; sonra “ne biliyor ki” dedim; sonra ise tecrübe kaynağım ve hayattaki duruşumu belirleyen ışığım oldun... Günün birinde “yanımda olsa yeterdi” duygusunu yaşama ihtimali beni çok korkutsa da şimdilik bunu sürekli zihnimde tutmuyorum.

Yaşanan yıllar arttıkça ayrıntılar yerine yılların özetine bakıyor insan.

Soğuk ve karlı bir kış gününü seçmişim doğmak için, oysa bahardı annemin karnına düştüğümde… Biliyorum ansızın geldim ben ve sen çok mutlu olmuşsun geleceğimi öğrendiğinde.. Hele beni kucağına ilk aldığında anneciğim hep gözleri dolarak anlatır o anı, bana ilk bakışını, çok güzel diyebilmişsin sadece, çok çok güzel.. Daha güçlüyüm ben demişsin, “kız babasıyım” artık.. Aramızdaki aşk böyle başlamış işte.. Hep çok sevmişsin beni, çok şımartmışsın.. Annem hayranmış babalığına.. Erken yürümüşüm, erken konuşmuşum ve ilk “BA-BA” demişim, dünyalar senin olmuş.. Sen geldiğinde boynuna atlamak, kucağına oturmak, yerimi kimselere vermemek.. Beraber yürürken elini tutup gururla sağ sola bakmak, bu adam benim babam diyerek güvenle gülümsemek.. Hala gülümsüyorum hatırladıkça.. Herşeyin bana odaklandığı dönemde kardeşim gelmiş de nasıl ateşlenmişim küçük yüreğimle seni kaybetme korkusu sarmış beni… Yaa onu benden daha çok severse diye… Ama korktuğum gibi olmadı annem kardeşime sense bana ait kaldın.. Senden daha çok aldım güven ve sevgi duygusunu. Ne çok oynardık seninle hatırlar mısın? Kimseyle paylaşamazdım seni, oyun arkadaşım, geceleri koynunda senin masallarınla uykuya dalmak, sabahları uyanıp masalın devamını anlat baba diye yanına sokulmak, kar yağınca kar topu oynamak, çarpışan arabalara binmek ve seni yüzerken hayranlıkla seyretmek gülümseyerek hatırladığım o yıllardan. Hiç kırmadın beni canım babam, bir dediğimi iki etmedin hiç.. Sevgini akıttın hep oluk oluk.. Var ol..

Sonra ilkokula başladım her çocuk gibi.. O yıllardan kalan fotoğraflarıma bakıyorum şimdi.. Okula başladığım gün, elini öperken… Annemin çektiği… Nasıl güzel bakıyorsun bana , nasıl gururla… Okumayı ilk ben sökmüştüm sınıfta… Zehir gibi demişti öğretmenim sana hatırlarmısın, sende benim kızım demiştin gururla.. Hep öyle oldu, hep başarılarla dolu oldu öğrencilik hayatım.. Hiç üzmedim sizi...Sen hep gurur duy benimle diye… Bazen düşünüyorumda sana layık olmak mıydı benim bütün endişem bu hayatta. Senin kızın olabilmenin savaşını mı verdim yıllarca.. Ne dersin?
Çocukluktan çıkıp ergenliğe doğru yol aldığım o uzun dönemde seninle belki de en zor yıllarımızı yaşadık. Senin de hatırladığın gibi buhranlı ve haddini aşan disiplin içeren, kavgalı dönemlerimiz oldu... Ne yaşarsak yaşayalım bu asla senin benim babam olduğu gerçeğini hiç değiştirmedi. Hep seni en çok sevdim.. Yüreğime en çok sen inandın, yaparım derse yapar dedin.. Sonsuz bir güvenle cesaret verdin, yüreklendirdin.. Bir gün “beni koruma" diye bağırdım sana, "ben kendimi korurum”… Ne kadar ahmakça bir laf değil mi? Senin gibi bir babaya hem de .. Yok baba ben ettiğim bütün büyük lafları geri alıyorum… Haklılığını gördüm.. Pişman oldum.. Defalarca af diledim senden sonra.. Sense hiç vurmadın hatalarımı yüzüme, "böyle büyüyeceksin", "böyle olgunlaşacaksın" dedin aksine..

Senden aldığım düşünme tarzı, yüreğinde barındırdığın insan sevgisi, etrafına duyduğun saygı, bir takım doğrulara sahip olma... Bunlar benim temelimi oluşturmuştu. Hamurum iyiydi ama onu artık ben yoğurmalıydım. Ben olmak istiyordum.. Bunları tartışarak da olsa bir olgunluğa eriştirdik seninle. Kurallarım oldu, yasakları sevmedim, değerlerim vardı tabuları bilmedim, keskindim boyun eğmedim. İnsanın en dik durmaya çabaladığı dönemleri aslında en kırılgan olduğu dönemleriymiş bunu ise çok sonraları anladım..

Derken üniversiteye başladım, o büyük ve görkemli binanın içine yine seninle elele girdik. Sarıldın bana.. Öyle heyecanlıydın ki sıraya bile benimle girdin, evraklarım senin elindeydi.. Kıpır kıpır oldu için..Benimle benim kadar heyecanlanan bir sen vardın.. Artık yeni bir hayata başlıyordum.. Yaş onsekizdi.. Kendimi ve çevremi tanıma, yeni tecrübeler edinme yıllarıma gelmiştim. Kimlikler oluşuyordu, kolay değildi.. Ama bana kolay geliyordu, sevmek ve hayata atılmak için hazır hissediyordum kendimi. İlk iki yıl çabuk geçti... Artık daha az görüşüyorduk, daha az paylaşıyorduk… Ben oldum ve biliyorum diyordum… Aşık olmuştum, öyle sanıyordum…. Şimdi düşünüyorumda aslında ben hiç birşey bilmiyormuşum.. Yanlıştı çok yanlış yaptım.. Derken okul bitti.. Sen “hakim” olmamı istedin, seni dinlemedim.. Sınavı kazandığım halde sana kazanamadım dedim.. Sana ilk defa yalan söyledim.. Aslında kendime attığım en büyük kazıktı o, yıllar sonra anladım.. Bedelini ağır ödedim.. Affet baba, “nasılsa öyle yaşanır, olması gerekenler olur, bahanelere hiç gerek yok” derdin ya hep, tek tesellim bu oldu… Şimdi o yıllardan hatırımda kalan en güzel şey; ders çalıştığım o uzun gecelerde ışığı açık görüp kapımı tıklatman, ses gelmeyince içeri girip gelip beni öpmen ve üzerimi örterek ışığı kapatıp gitmendir. Biliyormusun baba aslında bekliyordum... Evet o sevgi dolu, ıslak öpücüğünle beni öpmeni görmek ve mis gibi kokunu içime çekmek için bekliyordum uyuyor numarası yaparak. Sense yine uyuyakalmışın diyordun sabah olunca bana "dikkat etmiyorsun".... Hayır baba hiç uyuyakalmadım ki ben.. Bilerek bekliyordum... Sadece “sana açık açık gel her akşam beni öp çocukluğumdaki gibi diyemiyordum, gel yat yanıma ben uykuya dalana kadar, güvenini hissedeyim, bana yine masallar anlat baba diyemiyordum.. Bak koca kız oldum ama hala senin kokunu özlüyorum, ben o yıllara hiç doyamadan geçip gittiler, büyümek ne zormuş babam” diyemiyordumm…

Çalışma hayatı başladı.... Kendi paramı kazanıyordum artık, büyümüştüm.. Derken başka bir hayat başladı benim için... Ya da ben öyle sandım..Çünkü olmuyordu, yapamıyordum... Birşeyler eksiliyordu içimde gün gün ya da ben fazla geliyordum... Herşey daha güzel olacak diye düşünürken kendi derinliğimde kayboluyordum.. Tüm iniş ve çıkışlarımız duygusal yapımızdan kaynaklanıyordu değil mi? Sen öyle derdin.. Ne olduysa bana hep iniyor, hiç çıkamıyordum.. Bir türlü denge de duramıyordum.. Büyümeyi beceremiyordum.. Senin bana verdiklerini sevmek istediğim adamda bulamıyordum.. Canım yanıyordu.. Belki o yüzdendir bilinmez gün geldi kırdım seni, gün geldi kızdım sana, gün geldi suçladım seni bazen aşırı iyi olmakla, bazen fazla insan olmakla.. Sense dinledin beni, hiç kızmadan.... Hiç vazgeçmedin beni sevmekten... Karşılıksız, katıksız, incitmeden, koruyup kollayarak, kendinden çok düşünürek, esirgemeyerek, vermekten hiç bıkmayarak, şikayet etmeyerek, ben onların mutluluğu için yaşıyorum diyerek... Dış dünya acımasızdı.... Kimse sen olamıyorsa suçlusu sen değildin elbette... Sen sadece babaydın... Harika bir baba... Seni tanıyıp "harika bir baban var" dediğinde arkadaşlarım içimi nasıl bir huzur kaplıyor bilemezsin.. Sen babanın kızısın dediklerinde hissettiklerimi anlatmam imkansız... Annem bana göz kırparak sanırım oğlunu daha çok seviyorsun dediğinde hemen savunmaya geçişin.. Kızım benim canım, ilk göz ağrım deyişin...

Nihayet bir gün geldi, hayatta tek amacım olan daha mutlu yaşamak uğruna ve bana verdiğin tüm değerlerin ışığında birleştirdiğim yollarımı ayırma kararı verdim. Duygularımla, gerçeğimin yollarının kesişmediğini fark ettim. Büyütme geçici dedin, hatalarıyla kabul et dedin, sen hatasız mısın dedin ve bir gün prensesime kırmızı papuçları ne yakışmış dediğin, anneme bakıp küçükken de kırmızı ayakkabaları vardı bu süslünün dediğin gün “kızım hayat senin hayatın, mutsuz olmamakla mutlu olmayı karıştırma, karar verirken önceliğin yine sen olsun, kimseyi kendinden çok düşünme” dedin..

Ve sen bana o gün aslında hep yanımda olduğun ve olacağın mesajını verdin bir kez daha. En yalın şekliyle..
Eminim ki benim hayatımdaki en değerli ve en güvenilen erkek olarak bundan sonraki yolumda da yanımda olacaksın. Varlığın güzel, yüreğime dokunan sözlerin gibi sevgi dolu ellerini yüzümde hissetmek güzel, yanımda olduğunu bilmek güzel...

İnanıyorum, biliyorum...

Yolumu ben çizeceğim, seni de her zaman o yolda benimle görmek isteyeceğim, istiyorum.

Senin sevgi dolu yüreğini, bitmeyen iyi niyetini, yalınlığını, sadeliğini, duruluğunu, insanlığını çok sevdim ben.

Bugün tam 56 yaşındasın, iyi ki doğdun canım babam, iyi ki doğdun yeşil gözlü devim, benim gönlü zengin, yüreği güzel babam, iyi ki benim babam oldun… Bunun için yüce yaratıcıya ne kadar şükretsem az. Bir gün gözlerimdeki yaşlarla sana “ baba ne olursam olayım, kim olursam olayım hayatta hiç bir mevki, hiç bir ünvan benim için senin kızın olmaktan daha değerli değil biliyor musun” demiştim.. Ne güzel sarılmıştın bana o gün… Sımsıkı... Biliyordun hep bildin.. Bugün bağıra bağıra söylüyorum hayatta en övündüğüm şey senin kızın olmaktı. O güzel yüzünü seyretmek huzurumdu... Senden geldim, sana geldim ve sana layık bir evlat olmaya çalışacağım senden aldıklarımla. tıpkı senin olduğun gibi..

Hayatımın her detayı için sana teşekkür ederim.

En büyük servetim dediğin çocuklarının büyüğü olarak sana diyorum ki en büyük zenginliğimiz sensin.

Kızın, İlk Göz Ağrın…
1989 da kaybettiğim babacığım
 

Bahar_58

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
15 Ocak 2007
Mesajlar
3,673
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
38
Esselamun Aleyküm

Yüreginize Saglik Babaniza Olan Özleminizi Ne Güzel Ifade Etmissiniz

Basiniz Sagolsun ALLAH (c.c) Mekanini Cennet Eylesin insALLAH

Yas Kac Olursa Olsun ister 7 ister 70 Anne Babaya Her Yasta Ihtiyac Var..

ALLAH´a Emanet Olun​
 

elifnur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Ara 2006
Mesajlar
120
Tepki puanı
0
Puanları
0
elinize sağlık mükemmel bi yazı olmuş çok duygusal a.e.o.un
 

yorgunyolcu

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 May 2008
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
45
Yüreğinize sağlık çok duygulandım okurken benim hiç yanımda olamadı babam ben doğmadan gitmişti kader mi kısmet mi bilinmez ben onun son hatırasıyım aileye bıraktığı rüyalarımda bille göremiyorum onu 2 sefer gördüm ama sevdiği kulu imiş diyorum erken gitmiş bende arkamda bir çocuk bırakmadan gidebilsem Allah bana bunu nasip etse diyorum gözü yaşlı bir çocuk yalnız el ocağında olmuyor Bunu en ii bilenlerdenim güçlü olmak zor yıkılmamak zor zalimlerle dolu bu hayatta çelme takmaya çalışan okadar insan varken dost gözüküp arkandan vurmak isteyen sevdiğin insan bile bunu yapabiliyorsa herşey yalan tek gerçek ölüm .hayırlı akşamlar
 

rumuzgüller

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2008
Mesajlar
264
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
istanbul
selamınaleyküm evet kardeşim babasızlığın zorluğunu evlenince ve eşindende darbeler yiyince daha iyi anlıyorsun ama rabbim bizden çok seviyormuş
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt