Ravzadakinurunkölesi
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 25 Ağu 2008
- Mesajlar
- 1,770
- Tepki puanı
- 1
- Puanları
- 0
- Yaş
- 38
[I]
Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktıktan sonra oğluna sordu ;
- Bu ne oğlum?
Oğlu şaşkın, cevapladı ;
- O bir karga baba.
Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu ;
- Bu ne oğlum?
Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı:
- Baba, o bir karga
Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını
sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor,
sonra başını yine onlara çeviriyordu.
Yaşlı baba üçüncü defa sordu ;- Bu ne?
Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü ;
- O bir karga baba, üç oldu soruyorsun.
Beni işitmiyor musun ?!
Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı
ve sesini yükseltti ;
- Baba bunu neden yapıyorsun?
Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun,
sana cevap veriyorum ve sen daha da sormaya devam ediyorsun.
Sabrımı mı deniyorsun !
Babası -yüzünde hâlâ bir gülümseme- yerinden kalktı,
içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü.
Bu bir hatıra defteriydi.
Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu.
Sevgiyle gülümseye devam ederek
sayfası açık bir vaziyette defteri oğluna uzattı
ve o sayfayı okumasını söyledi ;
"Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken
yanıbaşımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu.
Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu.
23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak,
onun bir karga olduğunu söyledim.
Rahatsız olmak mı?
Hayır!
Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu..."
Bir zamanlar biz onların çocuklarıydık
ama şimdi onlar bizim çocuklarımız oldu...
Aynı sevgiyi, sabrı ve hoşgörüyü bizim de onlara
göstermemiz gerekmiyor mu?
Aslında öyle çok hak ediyorlar ki...
80' ine merdiven dayamış yaşlı baba ile onu ziyarete gelen 45 yaşında ve
saygın bir kişi olan oğlu salonda oturuyorlardı.
Hal hatırdan, çoluk çocuktan, havadan sudan sohbet ettikten
sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti.
O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin
pervazına bir karga kondu.
saygın bir kişi olan oğlu salonda oturuyorlardı.
Hal hatırdan, çoluk çocuktan, havadan sudan sohbet ettikten
sonra oğlu susmuş, ayrılmanın sinyalini vermişti.
O anda üzerinde oturdukları sedirin yanındaki pencerenin
pervazına bir karga kondu.
Yaşlı baba kargaya gülümserek biraz baktıktan sonra oğluna sordu ;
- Bu ne oğlum?
Oğlu şaşkın, cevapladı ;
- O bir karga baba.
Yaşlı baba kargaya biraz daha baktıktan sonra yine sordu ;
- Bu ne oğlum?
Oğlu daha da şaşkın, yine cevapladı:
- Baba, o bir karga
Karga hâlâ pervazda, komik hareketlerle başını
sağa sola çeviriyor, başını yan yatırıyor, havaya bakıyor,
sonra başını yine onlara çeviriyordu.
Yaşlı baba üçüncü defa sordu ;- Bu ne?
Oğlunun şaşkınlığı sabırsızlığa dönmüştü ;
- O bir karga baba, üç oldu soruyorsun.
Beni işitmiyor musun ?!
Yaşlı baba dördüncü defa da sorunca oğlunun sabrı taştı
ve sesini yükseltti ;
- Baba bunu neden yapıyorsun?
Tam dört defadır onun ne olduğunu soruyorsun,
sana cevap veriyorum ve sen daha da sormaya devam ediyorsun.
Sabrımı mı deniyorsun !
Babası -yüzünde hâlâ bir gülümseme- yerinden kalktı,
içeri odaya gitti ve elinde bir defterle döndü.
Bu bir hatıra defteriydi.
Oturdu, sayfalarını karıştırdı ve aradığını buldu.
Sevgiyle gülümseye devam ederek
sayfası açık bir vaziyette defteri oğluna uzattı
ve o sayfayı okumasını söyledi ;
"Bugün 3 yaşındaki minik yavrumla salondaki sedirde otururken
yanıbaşımızdaki pencerenin pervazına bir karga kondu.
Oğlum tam 23 defa onun ne olduğunu sordu.
23 soruşunda da ona sevgiyle sarılarak,
onun bir karga olduğunu söyledim.
Rahatsız olmak mı?
Hayır!
Onun sorusunu masumca tekrar edişi içimi sevgiyle doldurdu..."
Bir zamanlar biz onların çocuklarıydık
ama şimdi onlar bizim çocuklarımız oldu...
Aynı sevgiyi, sabrı ve hoşgörüyü bizim de onlara
göstermemiz gerekmiyor mu?
Aslında öyle çok hak ediyorlar ki...