Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

b-) Sana Ait Olmayan Şeyin Alış-Verişi Caiz Olmaz (1 Kullanıcı)

HUSEYIN SASMAZ

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Mesajlar
1,204
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
b-) Sana Ait Olmayan Şeyin Alış-Verişi Caiz Olmaz
Mülkiyet hakkı oluşmadan önce malın alış-verişi caiz olmaz. Bu halde o mal satılırsa, bu alış-veriş batıl olur. Bu tamamen şu iki duruma uyar:

Birincisi; malın, mülkiyet hakkı oluşmadan önce satılması,

İkincisi; malın, satın alınmasından sonra satılması. Fakat o mala, mülkiyet hakkının oluşmasının tamamlanması hususunda şart koşulan teslim alma ile sahip olmadan önce satılması. Çünkü alış-veriş akdi ancak mülk üzerinde olur. Fakat onu henüz mülk edinmemiş, ya da satın alıyorken, fakat onda kendisi için mülk hakkı oluşmamışsa. Çünkü onu hala teslim almamıştır.

Bunlar üzerinde alış-veriş akdi oluşmaz. Çünkü üzerinde Şer’iata göre akdin meydana geldiği mahal/yer bulunmamaktadır. Nitekim Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem satıcıya sahip olmadığı şeyi satmasını yasaklamıştır.

- Hakim b. Hazzam’dan şu rivayet edildi: “Dedim ki; Ya Rasulullah! Bir adam gelip satmakta olduğum şeyden yanımda olmayanı satmamı benden istedi. Sonra onu pazarda sattım. Bunun üzerine Rasul SallAllah’u Aleyhi Vesellem dedi ki: لا تَبِعْ مَا لَيْسَ عِنْدَكَ “Yanında olmayan şeyi satma.”[1]

- Amru b. Şauyb’dan o da babasından o da dedesinden Rasulullah SallAllah’u Aleyhi Vesellem’in şöyle dediğini rivayet etti: لا يَحِلُّ سَلَفٌ وَبَيْعٌ وَلا شَرْطَانِ فِي بَيْعٍ وَلا رِبْحُ مَا لَمْ تَضْمَنْ وَلا بَيْعُ مَا لَيْسَ عِنْدَكَ “Alış-veriş yaparken selef (paranın peşin malın sonradan verilmesi) helal olmaz. Alış-verişte iki şart olmaz. Tazmin etmedikçe kazanç olmaz. Yanında olmayanın satışı olmaz.”[2]

Böylece Rasul’ün; ما ليس عندك “Yanında olmayan” tabiri geneldir. Ona “mülkünde olmayan”, “teslim etme gücünde olmayan”, “hakkında mülk edinme hakkı tam oluşmamış olan” manaları da dâhil olur. Bunu, mülk edinme hakkının tamamlanmasında teslim almanın şart koşulduğu hususlardan, teslim alınmayan şeyin alış-verişini yasaklama hakkında geçen hadisler de teyid etmektedir. Zira o hadisler, satın alınmasının kendisine tamamlanması için, teslim alınmasının gerektiği şeyi satın alan kişi, onu teslim almadıkça satmasının caiz olmadığına delâlet etmektedir. Böylece onun hükmü, sahip olmadığı şeyin satılması hükmünü almaktadır.

- Çünkü Nebi SallAllah’u Aleyhi Vesellem şöyle dedi: مَنِ ابْتَاعَ طَعَامًا فَلا يَبِعْهُ حَتَّى يَسْتَوْفِيَهُ “Kim bir yiyecek satın alırsa, onu tamamen teslim almadan satmasın.”[3]

-Ebu Davud da şunu rivayet etti: “Nebi SallAllah’u Aleyhi Vesellem, tüccarlar onları konaklama yerlerine götürmedikçe, ticari malların satıldığı yerde satılmasını yasakladı.”[4]

- İbn Mâce de şunu rivayet etti: “Nebi SallAllah’u Aleyhi Vesellem, teslim alınasıya kadar sadakaların satılmasını yasakladı.”[5]

- Şu da rivayet edildi: “Nebi SallAllah’u Aleyhi Vesellem Attâb b. Useyd’i Mekke’ye gönderirken şöyle dedi: فانههم عن بيع ما لم يقبضوا “Onlara teslim almadıkları şeyi satmayı yasakla.”[6]

Bu hadisler, teslim almadıkları şeyin satılmasının yasaklanması hakkında açıktırlar. Çünkü satıcının o mal için mülkiyet hakkı oluşmamıştır. Bunun nedeni de, teslim almanın gerekli olduğu hususta müşteri onu teslim almadıkça o malda mülkiyet hakkı tamamlanmış olmaz. Çünkü o malın sorumluluğu halen satıcısındadır.

Buradan açığa çıkıyor ki; alış-verişin sıhhati hakkında, mala satıcının sahip olması ve o mal için mülkiyet hakkının tamamlanmış olması şart koşulmaktadır. Mala sahip olmamışsa ya da sahiptir fakat mülkiyet hakkı o mal için tamamlanmamışsa o malı satması kesinlikle caiz olmaz. Bu hüküm, alış-verişin tamamlanması için hakkında teslim almanın şart koşulduğu ölçülen, sayılan ve tartılan şeylerden sahip olunup da teslim alınmayan şeyleri kapsar.

Mülkiyet hakkının oluşması için teslim almanın şart koşulmadığı hususa gelince; bu ölçülen, tartılan ve sayılan şeylerden başkadır. Hayvan, ev, arazi v.b. gibi malların teslim almadan önce satması satıcıya caiz olur. Bu hususlarda ister teslim almış olsun ister almasın, icap ve kabul alış-veriş akdinin yapılmış olması ile alış-veriş tamamlanmış olur. Onun için satıcı o malı satarken, kendisi için mülkiyet hakkının tamamlanmış olduğu şeyi satmış olur.

Dolayısıyla alış-verişin olmaması meselesi, teslim almak ve teslim almamakla alakalı değildir. Mesele sadece alış-veriş mülkiyetiyle ve bu mülkiyetin onun için tamamlanmış olması ile alakalıdır.

Ölçülmeyen, tartılmayan ve sayılmayan şeylerden teslim alınmamış olanın alış-verişinin caiz olması ise, sahih hadis ile sabittir.

- Buhari İbn Ömer’den şunu rivayet etti: “İbn Ömer, Ömer’e ait bir genç deve üzerinde olmayı sıkıcı buluyordu. Nebi SallAllah’u Aleyhi Vesellem Ömer’e dedi ki; بعنيه “Onu bana sat.” Ömer de; O senindir, dedi. Rasul SallAllah’u Aleyhi Vesellem de onu satın alıp şöyle dedi: هو لك يا عبد الله بن عمر فاصنع به ما شئت “O senindir, ya Abdullah b. Ömer. Onunla istediğini yap.”[7]

Bu, teslim almadan önce alış-verişte hibe ile tasarruftur ki; teslim almadan önce satılanın mülkiyetinin tamamlandığına delâlet etmektedir. Satıcıya o mal için mülkiyet hakkının tamamlanmış olmasından dolayı alış-verişin caiz olduğuna delâlet etmektedir.

Buna binaen, hakkında mülkiyet hakkı tamamlanmış satıcıya, sahip olduğu şeyi satması caiz olmaktadır. Sahip olmadığı veya hakkında mülkiyet hakkı tamamlanmamış olanı satması ise caiz değildir.

Buna göre; küçük tüccarların mal hakkında müşteri ile pazarlık yapmaları, sonra bedel üzerinde müşteri ile anlaşmaları, o malı müşteriye satması, sonra da kendisine sattığı kimse için o malı satın almak maksadı ile başka bir tüccara gitmesi, o malı getirip müşteriye teslim etmesi caiz olmaz. Çünkü bu sahip olmadığı şeyi satmaktır. O tüccara maldan sorulduğunda, mal yanında değildir ve o mala sahip de değildir. Fakat o malın pazarda başkasında mevcut olduğunu bilmektedir. Müşteriye o malın var olduğunu bildirerek yalan söylemektedir ve ona satmaktadır. Sonra da onu satmasından sonra satın almak için gitmektedir. İşte bu henüz sahip olmadığı bir malın satılması olduğu için caiz değildir, haramdır.

Sebze ve tahıl pazarındaki dükkânların sahiplerinin kendileri için mülkiyet hakkı tamamlanmadan önce sebze ve buğday satmaları da aynı şekildedir. Zira bazı tüccarlar çiftçilerden sebze ya da buğday satın alıyorlar, onları teslim almadan satıyorlar. Bu ise caiz değildir. Çünkü bu, teslim almadan önce mülkiyet hakkının tamamlanmadığı yiyecektendir.

Başka ülkelerden mal ithal eden ithalatçıların yaptığı da aynı şekildedir. Zira onların bazıları malı satın alıyorlar ve o mal hakkında ülkeye teslim edilmesini şart koşuyorlar. Sonra da o malı; ülkeye ulaşmadan önce yani o mal hakkında mülkiyet hakkı oluşmadan önce satıyorlar. Bu haramdır. Çünkü bu henüz mülkiyet hakkı oluşmamış şeyin alış-verişidir.



--------------------------------------------------------------------------------

[1] Ahmed b. Hanbel, Müs. Mekkiyyîn, 14772

[2] Ebu Davud, K. Buyu’, 3041

[3] Buhari, K. Buyu’, 1982

[4] Ebu Davud

[5] İbni Mâce

[6] Beyhakî

[7] Buhari
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt