Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Aziz Mahmud Hüdayi hazretleri (1 Kullanıcı)

garipkalp

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Nis 2007
Mesajlar
629
Tepki puanı
1
Puanları
0
Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri Bursa'da bir kadıdır.. herşey bir boşanma davasının huzuruna gelmesiyle başlar...
Eş olan bayan eşinin bir süredir ortadan kaybolduğunu iddia etmekte ve boşanmak istemektedir..Kocası ise hac vazifesini ifa ettiğini söylemekte..hatta Bursalı hacılara hediyelik birkaç eşya emanet ettiğini iddia etmektedir…oysaki bu kadar kısa bir sürede hac gibi meşakkatli ve uzun bir yoldan dönmek mümkün değildir…
Kadı kararını verir…hacdan gelecek olan Bursalı hacılar daha şehre girmeden önce toplanıp huzuruna getirilecek ve sorgulanacaktır…
Denilen yapılır…olay doğrudur..gerçekten de adam hac yapmış ve arkadaşlarına hediyelikler emanet etmiştir…dava kapanır…ancak bu kadı’nın içinde ukde olarak kalır ve günlerce düşünmesine vesile olur…
Gidip o adamı bulur ve böyle bir mucizeyi gerçekleştirmek için kimden feyz aldığını sorar…ve adamın söyledikleri doğrultusunda zamanın evliyalarından Üftade Hazretlerini gider bulur ve tüm malını mülkünü bırakıp onun öğrencisi olmayı ister…kendini tamamen dünya nimetlerinden uzak tutmayı başaran bu uğurda Pazar yerinde kadı kıyafetleriyle ciğer satan,tuvaletleri temizleyen ve benliğini Allahu tealaya adayan Hüdai Hz.leri en kısa zamanda Üftade Hz.lerinin en gözde öğrencisi olur…ve ona her sabah namazında uyanıp hocasının abdest suyunu ısıtma görevi verilir…bir sabah kötü bir kabusla uyanan Hüdai Hz.leri hocasının suyunu ısıtmakta geç kaldığını fark eder ve su dolu ibriği göğsüne bastırıp hocasından özür diler…Üftade Hz. Israrla suyla abdest almak ister …suyun üzerinden dumanlar yükselmektedir…O gün Üftade Hz. ^^Bu su belli ki odunla ısınmamış..Allah aşkıyla ısınmış…sen artık oldun…ayrılma zamanımız geldi^^…der ve onu başka bir yere öğrenci yetiştirmeye gönderir… kısa zaman sonra da hakkın rahmetine kavuşur…

DOĞRU ADRES

Kendisi gibi hayatı da örnek olan bu devasa yüreğin, mübarek hedefi doğrultusunda uğradığı ilk durak, Eskici Mehmed Dede olmuştur. Mübarek zatın “Senin nasibin bizden değildir! Üftâde Hazretlerine gitsen gerek!” cümlesi onun beraatına vesile teşkil etmiştir. Doğru adresi alan Kadı Mahmut Efendi hiç vakit kaybetmeden Üftâde Hazretleri’nin yoluna koyulur. Az gider uz gider derken, Üftâde Hazretleri’nin dergâhına yaklaşır. Tam bu sırada atının ayakları, kayalara saplanır. Atını oracıkta bırakıp, hedefe doğru yürümeye devam eder. Dergâha yaklaşınca karşısına çıkan ilk kişiye, “Allah’ın selâmı üzerine olsun ey derviş!”. “Ben, Bursa kadısıyım. Var git, geldiğimi söyle Üftâde Hazretleri’ne, onu göreceğim!”der. Kapıdaki yaşlı derviş önce acı acı güler, sonra, “Üftade benim evlâdım!” der. “Ama bu kapı, yokluk kapısıdır; varlıkla girilmez. Eğer şanını, şöhretini, servetini, sâmânını bu kapının önünde bırakamayacaksan, var git işine. Kendine yazık etme!” Bu sözler karşısında iyiden iyiye mahcup olan Sivrihisarlı Mahmut Efendi, mahcubiyetten ne diyeceğini bilemez bir hâlde ve pişmandır. Üftâde Hazretleri, devam eder: “Bu yol çilelidir. Görmüyor musun, atın bile döndü geriye!” her şeye rağmen bu kapıya geldiğini söyleyen Kadı Mahmut, dünyanın yalancı yüzünden sıyrılır ve Rabbine şu yakarışta bulunur: “Allah’ım! Ne olur beni bu kapıdan ayırma. İçime dolan bu huzur hiç bitmesin.”

NEFSİN ISLAHI ZORDUR

Fakat girdiği yol çetin bir yoldur. Halkın tabiriyle “koskoca kadı” bir dervişin her dediğini yapmakta, nefsini ıslah edebilmek için gâh sırtına vurup ciğer satmakta gâh hamal gibi yük taşımaktadır. Fakat nefsi ıslah etmek kolay değildir. Bunun kolay olmayacağının farkında olan Sivrihisarlı Mahmut Efendi’nin, kalbini ıslah için giriştiği bir başka sahne “Kadı Mahmut’u Aziz Mahmut Hüdâyî’ye çevirecek sırlı anahtar gibidir. Kadı Mahmut, bu sırlı anahtardan habersiz, tekkenin tuvaletlerinin temizliğiyle ilgilenirken sokaktan geçen bir tellâlın sesi, bütün avluyu doldurur. Tellâl, Bursa’ya yeni kadının atandığını duyurmaktadır. Tam bu esnada nefis, Kadı Mahmut’a son darbesini indirir. “Sen!” der, “Devam et tuvaletleri temizlemeye, bak başkaları senin koltuğuna oturdu bile!”

Nefsinin bu son kuvvetli saldırısına hazırlıklı yakalanan Kadı Mahmut Efendi, “Boş versene!” der, “Senin bu hizmetlere dahi lâyık olduğun söylenemez!” İşte bu his ve düşünce ufkunun zaman gergefine işlendiği vakit, tarih sahnesinde “Kadı Mahmut Efendi” isminin Aziz Mahmut Hüdâyî’ye çevrildiği vakittir. Zira artık kalbi perdeyi sıyırmış, perde ötesi güzelliklere aşina olmuştur.

Dönem padişahlarından II.Osman ülkedeki bütün velileri huzuruna çağırır…ve elindeki iğne kutusunda ne olduğunu bilenin onun danışmanı olacağını söyler…Bütün veliler orada olsa olsa iğne vardır padişahım derler…sıra Aziz Mahmut Hüdai Hazretlerine gelir...cevap verir..
^^Padişahım…ben o kutuda ne olduğunu bilemem…O kutuya iğne de sığabilir…bir küçük kertenkele de..^^diye cevap verir…Kutuda gerçekten kertenkele vardır ve hayretler içinde kalan padişah onu danışmanı ilan eder…Rüyalarını yorumlatmaya ferman gönderdiğinde bile fermanın içindekiler dahi okunmadan cevabı yazılmıştır…

Üftade Hz.lerinin bir duası vardır…Padişahlar peşin sıra yürüsün diye…Onu ziyarete gelen padişah Hüdai Hzlerini atına bindirir ve peşi sıra yürür…Hüdai Hz sırf hocasının duasını gerçekleştirmek adına bunu yaptığını söyler…

Aziz Mahmut Hüdai Hazretleri mütevazi bir hayat sürdürmüş ve dergahında birçok öğrenci yetiştirmiştir.Bir duası vardır…

^^Beni sevenler..türbemde bir kez dahi gelip fatiha okuyanlar…denizde boğulmasın…ömrü boyunca yokluk yüzü görmesin…^^…

Türbesi Üsküdar’dadır…Allah bir gün ziyaret edip ruhuna fatiha okumayı nasip eder inşallah
 

Kaan Erdem

Yönetici
Katılım
9 Ara 2006
Mesajlar
11,197
Tepki puanı
230
Puanları
63
selamünaleyküm kardeşim...paylaştığın bilgi için ALLAH cc razı olsun...selametle kalın...
 

hatice kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eki 2007
Mesajlar
210
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
34
Inşallah Kadeşlerim Görürsünüz Ben çok Gittim Her Gittiğimde Orasi Hep Ayni Dolulukta Oluyor Her Yerden Insan Geliyor Ayni Mevlana Gibi Rabbime Emanet Olun Dua Ile...
 

ervanur

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
19 Ocak 2007
Mesajlar
5
Tepki puanı
0
Puanları
0
Allah razı olsun kardeşim ben bu zat hakkında bilgi edinmek istiyordum.çook faydan dokundu tekrar Allah razı olsun selametle kal.
 

gönül saray

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Ara 2007
Mesajlar
52
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
56
Türbesine Gittim Ve Istanbul A Her Gidişim De Gönlüm Gitmek Aruluyor.türbesinde Akan Sudan Da Için. Zemzeme Benziyor.inşallah O Nun Duasina Mazhar Uluruz. Denizde Boğulmaz Cehennemde Yanmayiz. Amin.
 

nigdeli

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Şub 2007
Mesajlar
4,908
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
selamun aleyküm kardeşim..Rabbul alemin sizden razı olsun..

^Beni sevenler türbemde bir kez dahi gelip fatiha okuyanlar…denizde boğulmasın.ömrü boyunca yokluk yüzü görmesin…^

Elhamdülillah, yakın olduğumuz için sık sık ziyaret etme imkanımız oluyor.
Rabbim c.c. şefaatlerine nail eylesin inşaAllah.. Allah'a emanet olun..selam ve dua ile..
 

cennet_agaci

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Kas 2006
Mesajlar
2,468
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
37
Konum
iStAnBuLL
selamun aleyküm kardeşim..Rabbul alemin sizden razı olsun..

^Beni sevenler türbemde bir kez dahi gelip fatiha okuyanlar…denizde boğulmasın.ömrü boyunca yokluk yüzü görmesin…^

Elhamdülillah, yakın olduğumuz için sık sık ziyaret etme imkanımız oluyor.
Rabbim c.c. şefaatlerine nail eylesin inşaAllah.. Allah'a emanet olun..selam ve dua ile..

esselamü aleyküm
sağolsun niğdeli kardeşimle sürekli gitmeye çalışıyoruz AZİZ MAHMUD HÜDAYİ HZ ...güzel bir paylaşımdı.. selam ve dua ile.. hayırlı günler...
 

gurakarcem

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
13 Eki 2008
Mesajlar
210
Tepki puanı
1
Puanları
0
Yaş
48
"Günahım hadden efzûndur Bana rahmeyle Allah'ım"
İnsan nisyanla mâlûl! Lâkin unutulan Kâinatın Yaratıcısı âlemlerin asıl varlık sebebi Cenâb-ı Hak olunca; netice hüsran netice figân…
Allâh'ım nefsimizin fısıldadığı her kötülüğü Sen hakkıyla bilensin Sen «el-Alîm»sin.
"Sizler içinizdekini açığa vursanız da gizleseniz de Allah ondan yine sizi hesâba çeker." (el-Bakara 284)
Allah'ım ruhumuzun arayışındaki incecik yönelişlerden Sen haberdarsın Sen «el-Habîr»sin.
"Nerede olursanız olun O sizinle beraberdir." (Hadid 4)
Allâh'ım damarlarımızda dolaşan her zerreye Sen şâhitsin.
"Biz insana şah damarından daha yakınız." (Kâf 16)
Yâ Rab!..
Hangi köşeye gizlensem hangi karanlığa hapsetsem günahımı Sen'in nazarından Sen'in nûrundan kaçıramam nefsimi ve nefsimin fısıldayışlarını!.. Güneşin ziyâsına dağ bile zevâl veremezken bu âciz varlığımı Zât'ından nasıl gizli tutayım? Varlığım Sana bunca yakınken hangi ırak beni Sen'den uzak kılsın ki? Buna rağmen günahkârım; bunca "âşikâr"a karşı günahlardayım…
Yûnus Emre Hazretleri gönlünde «el-Basîr» olanın tecellîsi boynunda şeyhinin emrini yerine getirememenin ağırlığı elinde kalbî sâfiyetinin işareti olan tavuk ile çıkarken Taptuk Emre'nin karşısına nasıl bir nasihat bırakıyor bizlere; düşündükçe utanırım her hâlimden! Allah'ın Basar sıfatını zerrelerinde hissederek mübah olanı dahî terk eden Yunuslar'a mukabil bizler Allâh'ın rızasına muhâlif hatalara -kimselerin görmediği zannıyla- nasıl bir gafletle râm oluveriyoruz?.. İşte günâhın sırrı unutmak!..
"Allâh'ı unutan ve bu yüzden Allâh'ın da onlara kendi nefislerini unutturduğu kimseler gibi olmayın! Onlar yoldan çıkan kimselerdir." (el-Haşr 19)
Allah'ım nefislerimizi Sen'den gâfil olmaktan koru!.. Yoldan çıkanlardan değil yola revân olanlardan eyle bizi! Hatalarımıza bakıp da bizleri gözden çıkarılanlardan eyleme!
"Rabbim! Eğer Sen'in merhametini yalnız sâlih kullarının ümid etmesi gerekiyorsa mücrimler kime gidip sığınsınlar? Ey ulu Allâh'ım! Eğer Sen yalnız has kullarını kabul ediyorsan mücrimler kime gidip yakarsınlar?"
Ve:
"Çiçekler güneşli ve ıslak yerlerde açar." derken Hz. Mevlânâ nasıl davetkâr hüznün ve ümidin iç içe dönüp durduğu tevbe kapısına:
«Gel!...» demede «Ne olursan ol gel!»
Zira tevbe kapısı açık herkese… Tevbe edeceksen gel… O kapıya gelmek de bir nasib işte!
Allâh'ım yazmak söylemek kolay; hatanın yangınını yürekte hissetmeyi lutfeyle! Gözyaşlarıyla günah yangınlarını söndürüp kalp bahçemizi yeşertebilmekle ikram et şu âciz kullarına! Ve rahmet ümidinin sıcaklığıyla cennet iklimlerinden bereketlendir kalplerimizi!
Günahımız çok nisyânımız haddinden efzûn!... Lâkin ümidimiz rahmetin!
«Ârif olan kusur ve kirlerini kişinin önüne sermez.» (F. Attar) diyor velî kulun!..
Yâ Rab âriflerde tecellin bu ise Zât'ındaki «es-Settar» sıfatının gölgesi altına al bizleri… Hani çocuk hatasını anlar da dudağını büker bakamaz annesinin yüzüne; benim de yüzümü kaldıracak yüzüm yok… Lâkin:
"-Kulumun zannı üzereyim!.." buyuran Yâ Rahmân Yâ Settâr!
Ve Rahîm olan Allâh'ım îmansızlara dahî merhamet edip cömertçe nîmetler lutfeden Allâh'ım!.. Zâtından rahmet ümidi bekleyen şu âciz kullarını mahzûn eyleme.
"Ey Rabbimiz unuttuğumuz yahud hata ettiğimiz şeylerden dolayı bizi muâheze etme! Ey Rabbimiz bizden evvelkilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Ey Rabbimiz tâkat getiremeyeceğimiz bir şeyi bize yükleme! Bizleri af et mağfiret et bizleri rahmetin içine al! Sen bizim Mevlâ'mızsın! Artık kâfirler güruhuna karşı bize yardım et!" (el-Bakara 286)
Sana yine Sen'in öğrettiklerinle sığınmadayız. Âciziz câhiliz nefsimize karşı zâlimiz… Sen her birimize ilim amel ve nusret ihsan et ey yüce Allah'ım!..
Alan Sen'sin veren Sen'sin kılan Sen!
Ne verdinse odur dahî nemiz var?!

(Aziz Mahmud Hüdâyî Hazretleri)
 

rumuzgüller

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Tem 2008
Mesajlar
264
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
Konum
istanbul
selamınaleykü kardeşim ellerine sağlık ben çocukluğumda aziz mahmut hüdayi hz hikayesini rahmetli timur taşuçar hocamızdan dinlemiştim ama unuttuğumuz bazı güzellikleri hatırlattığınız için rabbim sizden razı olsun.
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38


Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatüh.

Kim umar senden vefâyı,
Yalan dünyâ değil misin?
Muhammed-ül-Mustafâyı,
Alan dünyâ değil misin?

Yürü hey vefâsız yürü,
Sensin hod bir köhne karı,
Nice yüzbin erden geri,
Kalan dünyâ değil misin?

Kimisini nâlân edip,
Kimisini giryân edip,
Âhir-i kâr üryân edip,
Soyan dünyâ değil misin?

Kasdedip halkın özüne,
Toprak doldurup gözüne,
Ehl-i gafletin yüzüne,
Gülen dünyâ değil misin?

Eğer şâh u eğer bende,
Her kişiyi salan bende,
Kimse mekân tutmaz sende,
Virân dünyâ değil misin?

Sihr ile donatıp kendin,
Meydana salan semendin,
Âleme mihnet kemendin,
Salan dünyâ değil misin?

İşin gücün dâim yalan,
Çok kişiden arta kalan,
Nice kere boşalarak,
Dolan dünyâ değil misin?


Allah razı olsun kardeşim,
Allah'a emanet olun
Selam ve baki dua ile kalın.

93270140eb0.gif
97906724wb4.gif


 

bir_umut

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
5 Şub 2009
Mesajlar
2,564
Tepki puanı
4
Puanları
0
Yaş
41
garipkalp kardeşim bu güzel paylaşımın için teşekkürler..

az önce belgeselini izledim ve hemen sitede araştıma yaptım ki varmış;) Allah şefeatlerine nail eylesin kerametleri , özellikle Rahmana bağlılığı hayatı çok etkilendim..

vee ayrıca 1001. mesajıma denk geldi:)
 

nisan21

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Ara 2009
Mesajlar
690
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
51
ALLAH razı olsun... Ne mutlu sizlere ziyaret edebilmişsiniz, ALLAH' ım bizlerede nasip eder inşallah...
 

Ayşegül00

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
1,408
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
32
inş.birgün gitmek ve fatiha okumak nasip olur...
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt