Kimi annaya ,bellaya ,kimi mariyaya
Kimide kızıl saçlı nataşaya yazdı
O ysa ben bir Türk yiğidiyim
Türk' e sevdalı olduğum için
Ayşem sana yazıyorum...
Ben seni kongoda ölen sevgilisini
İstanbul'da arayan teksaslı bir dişi gibi değil,
Aşk eşittir burjuva güzellerini
Diskoteklerde arayan zübbeler gibi değil,
Hele kafalarındaki kirli duyguları
Nataşa adlı rus kızında sembolleştiririp
Kızıl ruble arayanlar gibi aramıyorum Ayşem...
Ben seni; belki bir ana ceylanın
Vurulmuş yavrusuna su aradığı gibi...
Belki bir Anadolu delikanlısının
Kaçırmak için güzel Zeynep'ini
Gecenin alaca karanlığında aradığı gibi arıyorum Ayşem...
Ama muhakkak bütün iyilikleri bütün güzellikleri
Bütün özlemleri sende bulacağımı bilerek
Engin denizin kudurmuş dalgaları gibi
Önümdeki tüm engelleri aşarak
Yüce Allah'ın izniyle seni arıyorum Ayşem...
Seni kaybettiğim dünyalarda bulmak istiyorum.
O dünya; Hz. Fatih' in kılıcının altın kapması
Estergon dönüşünün gönülleri yakması
Veyahut Tuna'nın bir Itri bestesinde musiki gibi
Çağlayıp akması olabilir geçtiğim
Yıllardaki parlak aynalar geleceğimi aydınlatır
Benim bir elim geleceğin Milliyetçi Türkiye'sinde ise
Yavuz'un beyaz atının yelesindedir öbür elim...
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda Ayşem;
Ne meyhane tezgahları ardında
Mum gibi yanıp sönen kızlarımın gözlerinin karası,
Ne yoksulluktan ve fakirlikten ölen yiğitlerimin verdiği yürek yarası,
Ne de başı kabak; yalın ayak dolaşan insanımın ciğerlerini
Hilton gecelerin de içkilerine meze yapıp yiyen kahpelerin ağız kavgası var...
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda;
Bir Kur'an, bir Kılıç ve bir Bozurt
Üçünün ördüğü koca bir dünya koskoca bir tarih var Ayşem...
Tut ki seni karanlığın ta ötesinde bir yere hapsetsinler
Ömründe güneşi hiç görmeyeceksin;
Ama ben o güneşi yanıma aldım seni kurtarmaya geliyorum Ayşem...
Ne Sezar, ne Hitler, ne posbıyıklı Stalin, nede faresuratlı Mao;
Çözemez, çözemez, çözemez senin derdini Ayşem...
Senin derdini; batılılık delisi sömürge aydınları
Robert Koleji mezunu özgürlük budalaları
Ve kafalarını çirkin kapitalistlere satmış deve kuşlarıda çözemez...
Senin derdini Ayşem; senin gibi konuşan, senin gibi düşünen,
Senin gibi yaşayan, velhasıl kelam bizler Ülkücüler çözeriz senin derdini...
Anamın anlattığına göre;
Koca Türk Dünyası'nın küçük bir köyünde doğmuşum
Senin için doktor yada ilaç ekmek yada su ne ise
Benim için Milli Devlet, Kızıl Elma Ülküsü odur...
Sen benim için; Kırım' lı Bike, Azerbaycan' lı Aybala, Yerköy' lü Fadime
Hepiniz bizim için birsiniz.
Çünkü bizim kanunumuzda
Akvaryumlu meyhanelerde sevgilinin kömür karası gözlerine şiir yazmak yok
Biz çoktan erittik Ülkü denen nazlı gelinin duvağında
Sülün gibi kızların göz bebeğini Ayşem...
Bizim kanunumuzda geri bıraktırılmış insanımızı,
Esir milyonlarca soydaşımızı tutsaklıktan kurtarmak için,
Bu geri kalmışlığa son vermek için birlikte mücadele etmek var...
Bu; ne benim sana ağlayarak, nede dizlerine kapanarak bir yalvarışımdır...
Bu; parmakları çelikten, yürekleri Estergon demirinden,
Yüz binlerce, milyonlarca Müslüman Türk Ülkücüsü'nün
Sana durdurulmaz emridir...
Kendine dön, kendine dön Ayşem...
Kimide kızıl saçlı nataşaya yazdı
O ysa ben bir Türk yiğidiyim
Türk' e sevdalı olduğum için
Ayşem sana yazıyorum...
Ben seni kongoda ölen sevgilisini
İstanbul'da arayan teksaslı bir dişi gibi değil,
Aşk eşittir burjuva güzellerini
Diskoteklerde arayan zübbeler gibi değil,
Hele kafalarındaki kirli duyguları
Nataşa adlı rus kızında sembolleştiririp
Kızıl ruble arayanlar gibi aramıyorum Ayşem...
Ben seni; belki bir ana ceylanın
Vurulmuş yavrusuna su aradığı gibi...
Belki bir Anadolu delikanlısının
Kaçırmak için güzel Zeynep'ini
Gecenin alaca karanlığında aradığı gibi arıyorum Ayşem...
Ama muhakkak bütün iyilikleri bütün güzellikleri
Bütün özlemleri sende bulacağımı bilerek
Engin denizin kudurmuş dalgaları gibi
Önümdeki tüm engelleri aşarak
Yüce Allah'ın izniyle seni arıyorum Ayşem...
Seni kaybettiğim dünyalarda bulmak istiyorum.
O dünya; Hz. Fatih' in kılıcının altın kapması
Estergon dönüşünün gönülleri yakması
Veyahut Tuna'nın bir Itri bestesinde musiki gibi
Çağlayıp akması olabilir geçtiğim
Yıllardaki parlak aynalar geleceğimi aydınlatır
Benim bir elim geleceğin Milliyetçi Türkiye'sinde ise
Yavuz'un beyaz atının yelesindedir öbür elim...
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda Ayşem;
Ne meyhane tezgahları ardında
Mum gibi yanıp sönen kızlarımın gözlerinin karası,
Ne yoksulluktan ve fakirlikten ölen yiğitlerimin verdiği yürek yarası,
Ne de başı kabak; yalın ayak dolaşan insanımın ciğerlerini
Hilton gecelerin de içkilerine meze yapıp yiyen kahpelerin ağız kavgası var...
Seni kaybettiğim ve şimdi aramaya çıktığım dünyalarda;
Bir Kur'an, bir Kılıç ve bir Bozurt
Üçünün ördüğü koca bir dünya koskoca bir tarih var Ayşem...
Tut ki seni karanlığın ta ötesinde bir yere hapsetsinler
Ömründe güneşi hiç görmeyeceksin;
Ama ben o güneşi yanıma aldım seni kurtarmaya geliyorum Ayşem...
Ne Sezar, ne Hitler, ne posbıyıklı Stalin, nede faresuratlı Mao;
Çözemez, çözemez, çözemez senin derdini Ayşem...
Senin derdini; batılılık delisi sömürge aydınları
Robert Koleji mezunu özgürlük budalaları
Ve kafalarını çirkin kapitalistlere satmış deve kuşlarıda çözemez...
Senin derdini Ayşem; senin gibi konuşan, senin gibi düşünen,
Senin gibi yaşayan, velhasıl kelam bizler Ülkücüler çözeriz senin derdini...
Anamın anlattığına göre;
Koca Türk Dünyası'nın küçük bir köyünde doğmuşum
Senin için doktor yada ilaç ekmek yada su ne ise
Benim için Milli Devlet, Kızıl Elma Ülküsü odur...
Sen benim için; Kırım' lı Bike, Azerbaycan' lı Aybala, Yerköy' lü Fadime
Hepiniz bizim için birsiniz.
Çünkü bizim kanunumuzda
Akvaryumlu meyhanelerde sevgilinin kömür karası gözlerine şiir yazmak yok
Biz çoktan erittik Ülkü denen nazlı gelinin duvağında
Sülün gibi kızların göz bebeğini Ayşem...
Bizim kanunumuzda geri bıraktırılmış insanımızı,
Esir milyonlarca soydaşımızı tutsaklıktan kurtarmak için,
Bu geri kalmışlığa son vermek için birlikte mücadele etmek var...
Bu; ne benim sana ağlayarak, nede dizlerine kapanarak bir yalvarışımdır...
Bu; parmakları çelikten, yürekleri Estergon demirinden,
Yüz binlerce, milyonlarca Müslüman Türk Ülkücüsü'nün
Sana durdurulmaz emridir...
Kendine dön, kendine dön Ayşem...