Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ay yüzlü Resul'e (1 Kullanıcı)

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Bedbahtım;

Zamanın köhnesinde yaşamaya mecbur olduğum için
Senin saadet asrından ve nur ikliminden uzak kaldığım için
Hakikat güneşinin altında nefsimin buzlarını eritemediğim için
Nurunla cilalanamadığım ve varlığında yok olamadığım için
Senin iman göğünde sönük de olsa bir yıldız olamadığım için
Ayaklarının değdiği kızgın kum tanelerine yüzümü süremediğim için
Arkanda el bağlayıp Hakk’a yönelen cemaatine dâhil olamadığım için
Fezayı kuşatan mübarek dualarına yürekten ‘âmin’ diyemediğim için
Gönül pervazlarına konup adını terennüm eden bir ak güvercin olamadığım için
Yüreğim hicret duygularının sancısıyla kıvranıyor, doğranıyor şimdi
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Sen gidince;

Güneşin ziyası değmez oldu üstümüze, yıldızlar iyice kıstı o berrak ışığını
Yeşilin büyüsü siyahın mateminde eriyip buz kesildi ebemkuşağı
Dindi rahmet yağmurları, kirlendi gönül evimiz, tarumar oldu hanemiz
Kanadı kırıldı yetimlerin, yüreği burkuldu gariplerin ve mazlumların
Çağların üstüne kâbus misali kalın bir paçavra örtüldü, yırtıldı perdeler…
Riya, inkâr ve hıyanet altın devrini yaşamaya başladı toz duman içinde
Ümmetinle birlikte Hira Dağı da gözyaşı döktü buz tutan eteklerine
Zamanın bağrına düştü ateş, sessizliğin çığlığı tuttu yedi kat göğü
Çıkmaz oldu Bilâl-i Habeşilerin yanık sesi, yas tuttu arşın direği minareler
Düşmez oldu cemreler toprağa, hayat hayatını kaybetti her dem nefes alsak da…
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ey Sevgili;

Şimdi bir yağmur damlacığında berraklaşıp düş, kavrulan gönül çölümüze
Yoluna revan olanların safında yer almak bahtiyarlığın tarifsiz şahikasıdır
Senin rayihana muhtacız, suretine ve siretine hasrettir gönül gözlerimiz
Hasretin dayanılmaz oldu gayri, doğ ne olur güneş olup kararan göğümüze
Yaratılan cümle mevcudat senin bitimsiz aşkına Kerem olmuştur
Cismine hayran, yoluna kurban olduğum, gül yaprağına sinmiş teninin kokusu
Sensizliğin gurbetinde mahkûm duygularım; Muhammed’im, can Ahmed’im…
Sensin mevsimlerin ilkbaharı, rüzgârların kıbleden eseni, cennetin müjdecisi
Miraç gecesi sana açılmıştı yedi kat gökler, sidretül müntehaya değmişti başın
Sürmeli gözlerinden süzülen şehla bakışlar, ateşe duvar olur ruz-i mahşerde
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
En Sevgili;

Senin nurun güneşin aydınlığını bile gölgede bıraktı, bulutlar sana ağladı
Aşkınla, hasretinle, eleminle yanmayan yürekler yüktür tarumar sinelerde
Güllerin nebisi, nebilerin gülü, hakikat güneşinin süveydaya düşen gölgesi
Hissiz, sevgisiz, muhabbetsiz, aşksız gönülleri aydınlatan ışıksın sen…
Acizdir kalemler, seni anlatmaya muktedir değil şair, kâğıtlar yetmez methine
Bir gece, tek bir gece rüyalarıma misafir ol, doyasıya seyredeyim o gül cemalini
İçimizi yakar müşfik bakışların, kalp göğünden doğar gül yüzlü hayalin
Gül kokusunu senden alır, herkes sana hayran kalır, sana dönen yolu bulur
Göklere adın yazılıdır, senden alır yıldızlar ışığını, bulutlar rahmetini…
Nurun dolar gönül hanemize, ağarır tan vakti karanlığın koynundaki düşlerimiz
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Hasretim;

Payıma düşmeyen o doyumsuz sevdanın her dirhemine nefes kadar…
Kıpkızıl güneşin kavurucu sıcağında şefkatli gölgenin altında serinlemeye
Ashabın seni yücelten ve gök kubbeye sığmayan sınırsız sevgisine
Nefreti silip süpüren aşk iklimine, engin hoşgörüne ve şiddetin panzehiri sevgine…
Hasat mevsiminde ağırlaşan başağını yere eğen buğday misali ağır başlılığına
Hıçkırıklardan tebessümler çıkaran, umarsızlığı umuda dönüştüren duruşuna
Seherlerde gül dalı işlemeli seccadelerde Allah’a dönüp yakaran titrek sesine
Yağmalanan duygularımızı, cam kırıkları arasından toplayıp kalbimize serpişine
Bir kılını koca dünyayla değişmediğim saçının her bir teline, ahirine, evveline…
Nurdan cemaline, erişilmez kemaline, anlatılmaz ahvaline, ikbaline, her şeyine…
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Dön artık;

Serpildi nifak ağacı, günahlar boyumuzu aştı, hakikat yuvadan uçtu
Kurudu pınar başları, akmaz oldu nurlu oluklardan hayat suyu
Gayya çukurlarından temenna dileyenler uyansın gaflet uykularından
Kisra saraylarındaki sütunları yeniden imar ediyor asrın Ebu Cehilleri
Ayağa kaldır zulmün önünde diz çökmüş ümmetini, bir kez ruhundan üfle
Bitsin gönül gurbetleri, dinsin hüzün sağanağı, kanatlansın yetim hissiyatımız
Merhem ol yaralanmış bilinçlerimize; sula, kuruyan gönül pınarlarımızı
Şafaklarımız hüzne boğulmasın, dağıt ruhumuzda çöreklenen karanlığı
Gecelerin efkârı bitirdi bizi, dinmiyor kalbimizi saran o yetim sızı
Haybeye kürek çeken ellerimiz, hakikat mumunun fitilini tutuştursun
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Gel ki;

Dinsin yüreklerin sızısı, kırılsın hakikati tersyüz eden kiralık kalemler
Yeşersin dualar, can bulsun ahların gökleri kuşattığı raddede uhrevi arzular
Hüznün alevleri sönsün rahmet damlalarının çepeçevre kuşattığı yerde
Esrik düşünceler can suyuyla çelikleşsin, diri kalsın biteviye
Hayra tebdil olsun serencamımız, yol alsın bulutlara, buharlaşsın gamımız
Durulsun hercai duygularımız, hedefini bulsun taş yerine attığımız gonca güller
Tek bedende toplansın cümle canlar, yetim kalmasın minarelerde ezanlar
İhtiraslar dinsin, sabrın ve şükrün bayrağı dalgalansın ruhun maviliklerinde
Açılsın üzeri is bağlamış, duvarlara çivilenmiş, ölülere adanmış nurlu sahifeler
Hafiflesin serçelerin kanatlarına yüklenen kurşundan ağır yükler…
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Sen ki;

Gönül bahçelerimizin solmayan gülüydün, dikenlerin ensesinde açan
Putların taşlardan çok olduğu bir Mekke gecesinin alacakaranlığına doğmuştun
Çaresizlerin çaresi, umarsızların gözyaşlarını silen şefkat ve umut eliydin
Karakışlarımıza baharın gülen yüzünü nakşettin, diriliş muştusuydu getirdiklerin
Paçavralar altında kıvranan ve ruhuna prangalar vurulan kimsesizlerin kimsesiydin.
Bir damla gözyaşında okyanuslar saklardın, kirlenen hislerimizi paklardın
Kâinat kitabının içine sığdıramadığı, bulutların kıyıp da yağdıramadığı nursun
Korunaktın, limandın imanımızı sakladığımız, küfrün kalelerini yokladığımız…
Yüreklere altın yaldızla işlenen suretinle, adınla kalp tahtının güçlü padişahıydın
Naatlarımızı anlamlandıran, sözü kıymetli kılan, mana eriydin berzahımızda
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Sensiz daralıyor yürek denizlerimizin kararan ufukları, fırtınalar dinmiyor ateş deryalarında

Sensiz daralıyor asumanın nefesleri, büküyor boynunu kutlu bahçedeki peygamber çiçekleri

Sensiz daralıyor vakit, yanıyor muhayyel saraylarım, intizara gömülüyor alevden âhlarım

Sensiz daralıyor görüş alanım, fırtınalarda inciniyor, kırılıyor ipekten kanatlarım…

Sensiz daralıyor kalbimizin saçakları, uhrevi bakışın yakıyor kirpiklerimi, soluyor gamzelerim

Sensiz daralıyor yürek dağlarım, leyli düşünceler kurşuna diziliyor, eşkıyalar çalıyor hislerimi

Sensiz daralıyor mevsimlerin soluğu, çatlıyor tohum, çürüyor olgunlaşan meyveler
dallarında

Sensiz daralıyor göğüs kafeslerimiz, şehrayinler karanlığa el pençe divan duruyor sabahlarda

Sensiz daralıyor gönül kıyılarım, sadağında paslanıyor oklar, kumlar şimdi kırgındır denize

Sensiz daralıyor sesimizin değdiği coğrafyanın nazenin ervahı, kül oluyor coşkumuz tende
 

hasgül

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
16 Mar 2009
Mesajlar
1,965
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Ey gölgesi fecre kadar uzayan, melali aynalara yansıyan güzel, karanlığımıza hükmet!..

Ey gökleri gezen seyyah, uğra bizim de iklimimize, damıt ve dağıt içimizdeki hüzünleri

Ey gönüllere köprü olan, kin köprülerini yıkan dost, dökülmesin umut ağacımızın yaprakları

Ey ilham pınarlarının eşsiz kaynağı, esirgeme can suyunu, serp çatlayan yüreğimize

Ey korkularımızı silip süpüren, sol yanımda taşıyorum alev parçasına dönüşen yokluğunu

Ey bereketli yağmurlarla gelen nur damlası, çölleşen gönül atlasımıza ruhundan can ver

Ey gönüllerin mümbit topraklarında açan yetim gül, çağlasın nehirlerin her kum tanesinde

Ey göklerdeki yıldızları devşiren nurlu elçi, ışığını gönder kapkaranlık atmosferimize

Ey varlığı yoklukta bulan sevgili, gözlerin çağırsın beni dar vakitlerde gönül hapsine

Ey tarihin gülen talihi, götür hülyalarımızı teslim eyle sözün çoğalan keremine...
 

azizislam

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
27 May 2006
Mesajlar
1,330
Tepki puanı
0
Puanları
0
Keşke onun yattığı bir minder olabilseydim
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt