Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Avcı (1 Kullanıcı)

Gulsahh

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
1 Haz 2007
Mesajlar
564
Tepki puanı
0
Puanları
0
İyi bir avcıydı. 1953 yılının bir Eylül günü, Bediüzzaman’ın “tarikatına girme” niyetiyle yollara düştü. Urfa’dan kalkıp Gaziantep üzerinden Isparta’ya geldi.
Heyecanla Bediüzzaman’ın yanına vardı. Koşup ellerine sarıldı, öpüp başına koydu.
– Merhaba, safa geldin kardeşim, otur, dedi Bediüzzaman. Adını sordu:
– Abdülkadir, dedi.
– Maşaallah, dedi. Ben Abdülkadir ismiyle çok alakadarım.” Ve “Birkaç gündür kimseyi kabul etmiyordum, hatta yanımdaki talebelerimi de... Bana bir şey lazım olduğu zaman yazıp kapının arkasından gönderiyordum. Fakat sen bana şifa oldun, dedi.
Şahsî ve ailevî durumunu sormaya başladı.
– Babanın adı nedir?
– Abdurrahman efendim.
– Kaç kardeşsiniz?
– Altı erkek kardeşiz.
– Ne iş yaparsın?
– Avcılık efendim.
– Sizin orada ne gibi hayvanlar bulunur?
– Ceylan, tavşan, ördek ve keklik gibi hayvanlar bulunur efendim.
– Her ava çıktığınızda ne kadar para masraf edersiniz?
– Bazen olur ki 50 lira masraf ederiz.
Bediüzzaman bir müddet düşündü. İnsanlara olduğu kadar hayvanlara olan şefkati de o derece fazlaydı.
İlk defa ziyaretine gelen bu talebesini bu âdetinden vazgeçirmek istedi ve şu teklifte bulundu:
– Peki, dedi. Siz o parayla koyun keçi gibi ehlî hayvan alıp etini yeseniz daha iyi olmaz mı?
Abdülkadir, onun dilinden dökülen her kelimeyi can kulağıyla dinliyordu.
– Evet efendim, dedi. Daha iyi olur muhakkak.
Abdülkadir için avcılık orada tarihe gömüldü. Üstad’ından ilk dersini almıştı:
Hiçbir canlının canını incitme!

Ömer Faruk Paksu
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt