Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Avatar ve Kur'an İlişkisi (1 Kullanıcı)

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,159
Tepki puanı
8,247
Puanları
163
Yaş
54
Konum
Alanya
Avatar filmi Kuran-ı Kerim ilişkisi

71853.jpg


(15 yılda çekilen ve tam 500 milyon dolara mal olan Avatar filmi)


Miladi 571, Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.)'in doğum yılıdır. Tarihlere 'Fil vak'ası' diye geçen hadisenin Peygamberimiz'in doğduğu yıl gerçekleştiği rivayet edilir.

Yemen Kralı Ebrehe, kendi hükümranlığına rakip bir merkez olabilir endişesiyle Kabe'yi yerle bir etmek üzere harekete geçer.
Ordusunda, zamanın en güçlü savaş araçlarından olan filler vardır.

Mekke'nin yakınlarına kadar gelirler.

Mekke civarında otlamakta olan deve sürülerine el koyarlar.

Onlardan bir kısmı Peygamberimiz'in dedesi Abdülmuttalip'e aittir.

Abdülmuttalip, Ebrehe'nin çadırına gider ve develerini ister.

Ebrehe ona istihza ile bakar ve:

-Hem bu memleketin büyüğü olacaksın hem de şehri savunmayı bırakıp develerinin peşinde koşacaksın der.

Abdülmuttalip, Ebrehe'ye şu cevabı verir:

-Kabe'nin sahibi var, onu O korur. Ben ise develerimden sorumluyum.

Sonra Ebrehe ordusu şehrin üzerine yürür ve bu sırada, Kur'an'da Fil Suresi'nde anlatılan olay gerçekleşir:

'Görmedin mi Rabbin ne yaptı fil sahiplerine.

Boşa çıkarmadı mı onların kötü tasarılarını.

Onlara sürü sürü kuş gönderdi.

Onlara balçıktan pişirilmiş sert taşlar atarak,

Ve sonunda O, yenilmiş ekin yaprağına döndürdü onları...'


Kuşlar, ayaklarında taşıdıkları balçıktan pişirilmiş taşları Ebrehe'nin dev ordusu üzerine atar, Ebrehe ordusu, yenilmiş ekin yaprağına döner.

Bütün bunları neden anlatıyorum?

Avatar'ı seyrettikten sonra, bunları hatırladığım için anlatıyorum.

Ülke Pandora.

Tabiatı tahrip edilmemiş bir dünya Pandora.

İnançlı ve mutlu bir halkı var.

Naviler.

İnançlarının sembolize olduğu, kutsal ağaçları ve zikri andıran ritüelleri var.

'Gök insanları' dedikleri bizim dünyamızdan farklılıklarının farkındalar.

Ama Pandora'ya, süper bir güç, deyin ki 'Beyaz Adamlar' göz dikiyor.
Çünkü orada çok kıymetli bir maden bulunuyor.
Maden tam da kutsal ağacın altında.

Beyaz Adamlar, Pandora'yı teslim almakta ve kutsal ağacın altındaki madene el koymakta kararlı.

Pandoralılar ise ülkelerini vermemekte kararlılar.

Sonunda Beyaz Adam'ın istila girişimi başlıyor.

Deyin ki İsrail Gazze'ye saldırıyor ya da Amerika Vietnam'a...

Filmde, Beyaz Adam'ın silah gücü, olabilecek en korkunç boyutta sergilenmiş.

Bu silah gücüne karşılık, Pandoralılar'ın oklarının hiçbir anlam taşımayacağından eminsiniz.

Bu bölümde, bilgisayar ortamında üretilmiş müthiş sahneler yer alıyor.
Hele üç boyutlu seyrettiğinizde filmin içinde yaşıyorsunuz.

Savaşın seyrini tersine çeviren şey, Pandoralılar'ın sırtlarına binerek uçak gibi kullandığı kuşlar...

O kuşlarda kuşları aşan bir şey var.

Bir ayrı güç.

Film, bence bunun özenle altını çiziyor.

Filmin hikâyesi içinde olabilecek en güzel biçimde eritilerek, bu ilahi güce sık sık atıf yapılıyor.

Film hikâyesini yazanlar ya da yönetmen, 'Fil vak'ası'nı biliyor muydu, 'Ebabil'den haberdar mıydı bilmiyorum.
Ama dev Ebrehe Ordusu ile çağın 'Beyaz Adam'ının birbiriyle birebir örtüştüğü, kutsallıklara yapılan atıfların ve 'Olağanüstü Kuşlar' temasının 'Kabe' ve 'Ebabil'i çağrıştırdığı çok net.

Avatar, kesinlikle moral mesajlar taşıyan bir film.

Ve Avatar, Kur'an'da geçen kıssaların manevi muhtevasının, çağımız insanına, olağanüstü güzellikte taşınabileceğini örnekleyen muhteşem bir sinema eseri.

Gerekli olan ne?

Kur'an'daki kıssalarla çağımız arasında ilişki kurabilecek bir zihin grafiği ve orada üretilenleri perdeye taşıyacak sanat performansı...

İnsan, James Cameron mu gelip bunları filme dönüştürsün diye sormaktan kendini alamıyor.
Ve her alanda olduğu gibi, sinema alanında da yetişmiş insanın ne kadar hayati önem taşıdığını düşünüyor.

Alıntı: Ahmet TAŞGETİREN
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,159
Tepki puanı
8,247
Puanları
163
Yaş
54
Konum
Alanya
...

...

....
Filmin hikâyesi içinde olabilecek en güzel biçimde eritilerek, bu ilahi güce sık sık atıf yapılıyor.

Film hikâyesini yazanlar ya da yönetmen, 'Fil vak'ası'nı biliyor muydu, 'Ebabil'den haberdar mıydı bilmiyorum.
Ama dev Ebrehe Ordusu ile çağın 'Beyaz Adam'ının birbiriyle birebir örtüştüğü, kutsallıklara yapılan atıfların ve 'Olağanüstü Kuşlar' temasının 'Kabe' ve 'Ebabil'i çağrıştırdığı çok net.

Avatar, kesinlikle moral mesajlar taşıyan bir film.

Ve Avatar, Kur'an'da geçen kıssaların manevi muhtevasının, çağımız insanına, olağanüstü güzellikte taşınabileceğini örnekleyen muhteşem bir sinema eseri.
....
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,159
Tepki puanı
8,247
Puanları
163
Yaş
54
Konum
Alanya
...

...

.....
Gerekli olan ne?


Kur'an'daki kıssalarla çağımız arasında ilişki kurabilecek bir zihin grafiği ve orada üretilenleri perdeye taşıyacak sanat performansı...

İnsan, James Cameron mu gelip bunları filme dönüştürsün diye sormaktan kendini alamıyor.

Ve her alanda olduğu gibi, sinema alanında da yetişmiş insanın ne kadar hayati önem taşıdığını düşünüyor....
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,159
Tepki puanı
8,247
Puanları
163
Yaş
54
Konum
Alanya
...

...

Avatar filmi ve Risale-i Nur'un anlattığı

72099.jpg


Ahmet Taşgetiren, Avatar filminde Kur'an'daki Fil Sûresi'nden etkilenmiş olunabileceğini yazdı.
Ali Ünal, 'Filmde ebabil kuşları yoktu' dedi ve Risale-i Nur ışığında değerlendirme yaptı.

Ali Ünal'ın yazısı

Bediüzzaman Hz. 20. Söz'de peygamberlerin mucizelerinden hareketle ilmin ulaşacağı nihaî sınırları işaret eder.
Bu nihaî sınırların pek çoğuna henüz ulaşılmamış olması bir yana, farklı ilim sahalarında çalışanları dahil Nur talebeleri bile, bu sınırları henüz ciddî şekilde okumuş ve anlamış görünmüyor.
O, ayrıca 20. asırda gün yüzüne çıkarılan bazı kevnî gerçekleri de onların keşfinden yıllar ve yıllar önce yazmıştır.
Bütün bunlar, anlaşılmayı ve üzerlerinde çalışılmayı beklerken, ilmî veya teknolojik bir icat gerçekleştiğinde Müslümanlar arasında "Bu, Kur'an'da vardı!" tavrı kendini hâlâ gösterebiliyor.

Ahmet Taşgetiren Bey, Avatar filmindeki bazı sahnelerde Kur'an'daki Fil Sûresi'nden etkilenmiş olunabileceğini yazarken, şüphesiz söz konusu tavrı sergilemiyordu.
Herhalde, vahşî dünyalıların Pandora gezegenindeki "ilkel" silahlar kullanan insanımsı varlıklar, yani, modern insanî vahşet ve zulmün "tabiî" basitlik karşısındaki mağlûbiyetine duyduğu sevinç, onu böyle bir "yanılsama"ya götürmüş olmalı.
Çünkü filmde ne ebabil kuşları var, ne de attıkları taşlar.

Avatar filmi, anti-ütopik bir bilim-kurgu. Orta çağlarda ütopyalarla meşgul olan Batı, sonsuz "terakki" hülyası içinde ürettiği bilim ve teknolojinin menfî tesirleri karşısında 20. asırda anti-ütopyalar üretmeye başladı.
Avatar, bu açıdan, Darwinizm'i sistemleştiren Julian Huxley'in torunu Aldous Huxley'in dedesine inat, bilim ve teknolojinin dünyasını fevkalâde hicveden Brave New World'üne benziyor.

Avatar, evet, bir yanıyla bilim ve teknolojinin insanı sürüklediği vahşeti ve insanın doydukça daha çok acıkan madde düşkünlüğünü eleştiriyor.
Filmdeki hadiselerin yaşandığı gezegen olan Pandora, eski Yunanlılara ait bir terim.
Baştanrı Zeus, insanlığı cezalandırmak için meydana getirdiği güzel ve zeki Pandora'yı Promete'nin kardeşiyle evlenmek için gönderir.
İkazlara rağmen bu evlilik olur. Pandora'nın bir kutusu vardır ve ona bu kutuyu açmak yasaklanmıştır.
Fakat Pandora, kutunun içindekileri öğrenme arzusunu yenemez ve kutuyu açar.
Kutu, esasen hırs, ihtiras, zulüm, istismar, çatışma gibi her türlü haşeratla doludur ve bunlar, etrafa yayılır.
Evet, Batı ortaçağlarında da hakim olan anlayışa göre, Pandora'nın kutusunun açılmasına sebep olan, insandaki bilme isteğidir ve bilme, insanın başına felâketler açan bir şeydir.
Bilme isteğiyle Pandora'nın kutusunu açan modern dünya, bilim ve teknolojinin başına açtığı felâketlerle sarsılmaktadır ve Avatar, bir yanıyla bunu nazara vermektedir.

19'uncu asır, Batı'da bilim temelli pozitivist ve materyalist akımların zirveye ulaştığı bir asır olurken, yeni mistik akımların üremesine veya tarihte kalmış akımların diriltilmesine de şahit oldu.
Hiçbir zaman gerçek manevîliği bulamayan ve okültizm-ezoterizm mahiyetindeki bu akımlarda simyacılık, hermetisizm, büyücülük, cinler, ifritler, astroloji ve bütün bunların asıl kaynağı sayılabilecek Kabalizm, en önde gelen unsurlardır. Öte yandan, bu unsurlarla birlikte Doğu ve Güneydoğu Asya menşeli yogizm ve meditasyon gibi akımlar da bir yandan maneviyat arayışı içindeki insanları meşgul ederken, diğer yandan gerçek dinî maneviyatı engelleme adına öne çıkarıldı ve çıkarılıyor.
İşte Avatar, Pandora'nın kutusu olan bilim ve teknolojinin modern insanı sürüklediği vahşeti nazara verirken, buna karşılık, içinde animizm, totemizm, şamanizm, natürizm, fetişizm gibi her türlü putperestliğin yer aldığı bir insan-altı dünyayı da öne çıkarıyor.
Ve bu insanımsı, insanaltı dünya, kendi gezegeninde "ilkel silahları"yla, masal malzemesi atları ve kuşlarıyla modern ve vahşî insana galip geliyor.

İnsanlığın önündeki en büyük mesele, bilim ile dinin, akıl, ruh ve nefsin ahenkli birliğini sağlama meselesidir.
Bilhassa Risale-i Nur mesleğinin önünde yerine getirilmeyi bekleyen bu en önemli misyon, öncelikle bilime yepyeni ve tamamen İslâmî, Kur'anî bakış açısına sahip olmayı ve bu bakış açısına sahip çığır açıcı ilim adamlarının yetişmesini gerektirmektedir.
 

_SeNaToR_

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2008
Mesajlar
1,220
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
36
avatar filmindeki yerliler tabiat ana dedikleri doğaya tağıyorlar..Resmen tabiatperestlik pompalanıyor.Kuranla ilişki var diyorlar bide hiç bir ilişkisini bulamadım. 4-5 uçan kuş var diye bunları ebabil yerine koyup Kuranla ilişkilendirmek çok güldürücü geldi bana.
 

mavci

* ZİKİR * FİKİR * ŞÜKÜR *
Yönetici
Katılım
14 Eyl 2007
Mesajlar
33,159
Tepki puanı
8,247
Puanları
163
Yaş
54
Konum
Alanya
Esselamüaleykum...

Esselamüaleykum...

avatar filmindeki yerliler tabiat ana dedikleri doğaya tağıyorlar..Resmen tabiatperestlik pompalanıyor.Kuranla ilişki var diyorlar bide hiç bir ilişkisini bulamadım. 4-5 uçan kuş var diye bunları ebabil yerine koyup Kuranla ilişkilendirmek çok güldürücü geldi bana.

Evet Kardeşim...
Ali Ünal'da yazsında bunu belirtmiş...
O yüzden bu yazıyı da ekledim buraya...
....

İşte Avatar, Pandora'nın kutusu olan bilim ve teknolojinin modern insanı sürüklediği vahşeti nazara verirken, buna karşılık, içinde animizm, totemizm, şamanizm, natürizm, fetişizm gibi her türlü putperestliğin yer aldığı bir insan-altı dünyayı da öne çıkarıyor.
Ve bu insanımsı, insanaltı dünya, kendi gezegeninde "ilkel silahları"yla, masal malzemesi atları ve kuşlarıyla modern ve vahşî insana galip geliyor.

İnsanlığın önündeki en büyük mesele, bilim ile dinin, akıl, ruh ve nefsin ahenkli birliğini sağlama meselesidir.
Bilhassa Risale-i Nur mesleğinin önünde yerine getirilmeyi bekleyen bu en önemli misyon, öncelikle bilime yepyeni ve tamamen İslâmî, Kur'anî bakış açısına sahip olmayı ve bu bakış açısına sahip çığır açıcı ilim adamlarının yetişmesini gerektirmektedir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt