H
hado77
selamun aleykum ve rahmetllahi ve berakatuhu
ateist felsefedeki ölüm sonrası hayat bakımından kabirde yaşanacak olayların, dünyadaki ateist felsefeyi yaşadığını iddia edenlerce nüve bakımından örneklendiği düşünülürse, kabir hayatının bu kimseler tarafından anlaşılamadığı düşünülmektedir.
kubur ashabı olarak adlandırılan bu grubun mutlak anlamda cehıym denen ateşten kurtarılacağı düşünülmekte ve hayat tabakası olarak nebatat tabakasında bulunan bu zihniyet başta kuran-ı hakimce ve bir kısım insanlarca zikredilmektedir.yaşanılan hayat zahiren azapken esası bir nebatın yetiştirilmesi safahatıdır. bizce azap çeken yakılan kimse levh-i mahfuza göre taptığı ilahına yani güneş gibi bir nara yaklaştırılmaktadır.
ALLAH teala yarattığına hakimdir ve ona azap etmemektedir.
nebatat niteliğindeki canlılara dua etmek HZ.BEDİÜZZAMANIN radıyallahu teala anh dua uygulamasında mevcuttur.büyük cevşenlerin sonunda bu konuda mevcut ve mezkur dualar da bulunmakta.bu açılardan risale mantığının esasen bu felsefenin sahiplerine kurtuluş yolunu gösterdiği de anlaşılmaktadır.zaten HZ.BEDİÜZZAMAN radıyallahu teala anh risalelerin neredeyse tamamını tefekkür denen bir nebatın insan olma düşlerinin görüntülerine ayırmıştı.diğer kısım hayatında ise artık şiddetli misafirlerle sohbet etmekteydi de denilebilir.eline aldığı çekiçlerle bize göre hayal ama HZ.AZRAİL aleyhisselatu vesselamın sizin canınızın alındığı tabaka denilen yerde küfrün kafasını eziyordu.HZ.BEDİÜZZAMANIN aleyhisselatu vesselam devrimize gelen efendimiz aleyhisselatu vesselamın görüntülerinden bir görüntü olması muhteldir.
kendi gerçek tabakatında küfrü savunan kimseleri bizim hayalimiz olarak addedilecek yerlerde mevt ettiren bir kimliği de sahiptir.
ateizden kurtulmak esasında nebatın ins olma hayalinden kurtulmasıdır ve buna yardım eden zat bu büyük kaos(savaşlar açlıklar) ta ALLAH tealanın isteseydim kendi katımda bir oyun edinirdim dediği oyunu oynama ihtimaline bakmaktadır. hayatın en aslı olan levh-i mahfuzu okumak işi ise milyonlar tarafından bilinmemektedir.
kubur ashabı olmak halinde ateist felsefenin taptığı değerle olan anlaşması mevsimsel döngülerle açıklanmış ve güneşin en fazla enerji ürettiği dönemler bu kimseler bakımından hareket zamanı olarak tayin edimişti.
asker mantığında kış tatbikatları esasen ateist felsefenin tersine duruşu göstermesi bakımından anlamlıdır. kışın da hareket tarzı belirlenerek durum ve pozisyon belirlenir.
yaz zamanında artan günaha tevessül kışın bu tür durumların azalması gibi hadiseler ateist felsefeyi aynı zamanda güneşe olan imanı gereği, HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselamla olan diyaloğunu göstermesi bakımından da anlamlıdır.
zira güneş ve yaz otların büyüdüğü bir dönemken ziraai olarak bu canlılar için rızık olarak tekraradan dirilme imkanı olarak verilmişken ateist felsefe de güneşe olan bir öykünmeyle bu mevsimde yine özünü değiştirmeden harekete geçer. kendi aslını unutur ve insan gibi davranır ve dünyadaki gerçek insanların haklarına mütecaviz bir tutum sergiler.
HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselamın ateist felsefeyle ilgilendiğini düşünmek hal gereğidir. zira kendisinin tabiat olaylarını kontrol ettiği bilinmekte.
vahiysel olarak HZ.CEBRAİL aleyhisselatu vesselamın nebat sınıfında değerlendirdiği şey HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselamca da yaz ayında değere tabi tutulmakta ve insani sonuç üretmeyen bu felsefenin ürünleri necis olarak yorumlanarak kitaba tekrar yazılmakta veya kitabullah tasdik edilmektedir.zira bu kimseler hakkında bu melekler kanaat belirtirken insanların bu türden varlıklarla birlikte olması halinde netice olarak hep necis bir ifrazata sebebiyet vereceklerini görmektedir.
demek ki kişi ameliyle kitabı tasdik etmek yerine mevcut ayeti değiştirme gayretine girerse ALLAH teala ile mevcut kitabın üstündeki levh-i mahfuz ile konuşmaya başlayacaktır.
zira insan kılığındaki nebatat ALLAH tealanın yetiştirdiği şey olarak bir derstir. ben teala ottan insan yapıyorum siz ise ateist neticeler diyorsunuz demektedir. bu bakımdan kitapların anası ile muhabbet bunun ottan bir insanın halki olduğunu anlayacak ve insan HZ.ADEM aleyhisselatu vesselam gibi tarımla uğraşan kişi sıfatını haiz olacaktır.demek ki her kişi ilk insan olma vasfını haiz bir kainat da yaşamaktadır da denebilir. ALLAH teala öyle bir alem yaratmıştır ki benden gayrisi şunu yaptı beni niye sorguluyorsun dahi diyemeyecektir.
HZ.BEDİÜZZAMANIN radıyallahu teala anh ısrarla belirttiği iki asker aynı zaman ve mekanda bir mutlu diğeri meyusken ifadesindeki anlam bakımından biri levhi okuyor diğeri ise kuran ahkamında yaşamaya çalışıyordu şeklinde düşünülmelidir.buna göre kuran ahkamı mutsuzlukken levhin okunması ise hakimiyettir.
ALLAH tealanın mülkiyet anlayışında insana bir zarar yoktur ancak bu durum 4 kitabın ve suhufların da bulunduğu ve ayrıca ALLAH tealanın direkt yaratması denen büyük ayetlerinin bulunduğu levhin içindedir.
esasen ateist felsefe ottan adam yapmayı anlatırken rahatsızlık duymamak mümkün değilse, bu duruma şahit kişi güneşin ilahlık sıfatını değerlendiren HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselamın kuran tilavetini anlamamış demektir.
yaz ayındaki ahlaksız tutum denen şeyden etkilenmemek için güneşi ilah eden bu kavme verilecek levh dersinde bu kişilerin inse dönüşmesi için namaz ve rızıkta kısıtsız olarak dinin yayılması çabası olmalıdır.
ALLAH teala belhum adel derken hayvandan aşağı yani yenen bir şey olan nebattan bahsetmekte(ateistlerin iddiası gibi hakaret etmemekte) ve kendisi teala varken zulmü anlamayan kesime de çok açık olarak aslında ölenler ins değildi diyerek kendisinin mülkündeki en büyük ayetlerden bir kısmını anlatmaktadır.
ateistin değişime tabi olmadığı düşünülen şeklinin acı çekmemesi hali esasen kaynağa yaklaştıkça meyve veren yapısıyla anlamlıdır. HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselam güneşi meyve veren yapıya kavuşturduğu vakit ALLAH tealaya yakınlaştırdığı bu alemdeki ot nevinden insanların isimlerini bizlerden öğrenmektedir de denebilir.
insin bir takım isimleri öğrenip melekuta anlatacağı ve onları bilgilendireceği malumdur. bu ayetlerle tespit edilmişti.
meleklerin esasen nefisten ari olması insan için kahir bir azaptır. zira insan en dağdağlı şeyi görür mutazzır olur ancak namazlı ve oruçlu olan bu meleği yerinden kaldıramaz. zira onun meleklerin anlayışında sorun yoktur ALLAH teala HAKİM tealadır ve sorun varsa nedenini anlatalım mantığı vardır. ağlamazlar ve üzülmezler ve sorunu söyle ben kitapların aslını okuyan olarak kuran dersiyle olayı anlatayım demektedirler.
melekler nazarımızda bu kimseler azap tatbik edilenlerdir diyebilmektedirler.
bir çocuğun içler acısı hali bizce zulumken onlarca biz onun kitabının tamamını biliriz ve ALLAH teala asla zulmetmez deriz demektedirler.
kısaca bir meleğin teşrifi ve ona mevcudun isimleri öğretilmesi konusunda meleklerin harekete geçmelerini sağlama işi insana verilmiş bir vazifedir. melekler zaten iş ve amel işlerler ve bir kısım insanı def-u ref ederken yani ateşe aterken bizlerin onlara bunu şu açıdan ateşe atma zira bu ALLAH tealanın yarattığı nebattır ve yaratılmanın bu safahatındadır dememiz ve onun değişimine katkı sağla dememiz gerekmekte.
bu melekler de onlardaki eksik hususları tamamlayarak kendilerine uygun rızıkları yazdıkları beraat gecesindeki hallerden biridir. biz bu nebatı ins yap deriz eğer mümkün olmazsa kendi anlayacağı bir tabakada tekrara yaratılmasını sağla diye ALLAH tealaya niyazda bulunuruz.
meleklerin özelde mukarrab olan 4 meleğin aleyhisselatu vesselam levh-i mahfuzu okuyup ahvali direkt anında değiştirdiği düşünülmekte. yani meleğe şunu şu açıdan şu gerekçeyle değiştirmek ALLAH tealayı daha fazla tesbihtir der ve ikna ederseniz onlar da levhin aslındaki dualarla aynen bir yaratma faailiyetine girişeceklerdir.
insin isim öğrenmesi denen şeyin aslında yatan gaye de budur. eğer ki o melekler bir dönem sonra bu işte vekil olarak, değiştirici olan, ıslahçı olan, zirai olarak HZ.ADEM aleyhisselatu vesselama benzeyen bu insanları taktir ederlerse HZ.CEBRAİL aleyhisselatu vesselamın izniyle kuran-ı hakimin de içinde bulunduğu levh-i mahfuzu okumaya gönderip kudretin ne olduğunu anlatacakları ehl-i keşif tarafından sabittir.efendimiz aleyhisselatu vesselamın miracı da bu yöndedir denebilir.
levh-i mahfuz daki okuma gereği ALLAH tealanın tek emri kun olarak okunmakta ve bu mukarreb melekler sadece tek lahzada bütün zaman ve mekanlara gidebilmekte kabir ashabı ve cennet cehennem ehli ile görüşebilmektedir.
toplam olarak kabir hayatı denen halde güneşin ilah olma vasfını kabul etmiş insanların nebatat boyutu bizce ALLAH tealanın kudretini itham iken ,zira yaz ayları günah ayları olarak addedilir, meleklere öğretilecek isimler sayesinde levh-i mahfuzun okumasına dönüşebilir.
böylece ALLAH teala bizim nazarımızdaki bir zulmun nasıl yaratıldığını da bize izah edecektir. ateizmin kabir safahatından halen ot olarak kaldırılması ise bize tanınan bu ayrıcalığın başka bir ümmete verilmesine neden olabilir. ALLAH teala halifesinden bu okumayı öğrenip meleklerini bilgilendirmesini insana emr etmişti. eğer biz bu vazifeyi yapamazsak bugünkü iseviler gibi başka bir kavim hem teknolojik olarak hem de maddi ve mennevi gücü elinde bulundurarak bu işi yapacaktır.zira ALLAH teala gerekirse onların yerine başka kavim getiririm diyecekti.
ALLAH teala bizlerden razı olsun.
ateist felsefedeki ölüm sonrası hayat bakımından kabirde yaşanacak olayların, dünyadaki ateist felsefeyi yaşadığını iddia edenlerce nüve bakımından örneklendiği düşünülürse, kabir hayatının bu kimseler tarafından anlaşılamadığı düşünülmektedir.
kubur ashabı olarak adlandırılan bu grubun mutlak anlamda cehıym denen ateşten kurtarılacağı düşünülmekte ve hayat tabakası olarak nebatat tabakasında bulunan bu zihniyet başta kuran-ı hakimce ve bir kısım insanlarca zikredilmektedir.yaşanılan hayat zahiren azapken esası bir nebatın yetiştirilmesi safahatıdır. bizce azap çeken yakılan kimse levh-i mahfuza göre taptığı ilahına yani güneş gibi bir nara yaklaştırılmaktadır.
ALLAH teala yarattığına hakimdir ve ona azap etmemektedir.
nebatat niteliğindeki canlılara dua etmek HZ.BEDİÜZZAMANIN radıyallahu teala anh dua uygulamasında mevcuttur.büyük cevşenlerin sonunda bu konuda mevcut ve mezkur dualar da bulunmakta.bu açılardan risale mantığının esasen bu felsefenin sahiplerine kurtuluş yolunu gösterdiği de anlaşılmaktadır.zaten HZ.BEDİÜZZAMAN radıyallahu teala anh risalelerin neredeyse tamamını tefekkür denen bir nebatın insan olma düşlerinin görüntülerine ayırmıştı.diğer kısım hayatında ise artık şiddetli misafirlerle sohbet etmekteydi de denilebilir.eline aldığı çekiçlerle bize göre hayal ama HZ.AZRAİL aleyhisselatu vesselamın sizin canınızın alındığı tabaka denilen yerde küfrün kafasını eziyordu.HZ.BEDİÜZZAMANIN aleyhisselatu vesselam devrimize gelen efendimiz aleyhisselatu vesselamın görüntülerinden bir görüntü olması muhteldir.
kendi gerçek tabakatında küfrü savunan kimseleri bizim hayalimiz olarak addedilecek yerlerde mevt ettiren bir kimliği de sahiptir.
ateizden kurtulmak esasında nebatın ins olma hayalinden kurtulmasıdır ve buna yardım eden zat bu büyük kaos(savaşlar açlıklar) ta ALLAH tealanın isteseydim kendi katımda bir oyun edinirdim dediği oyunu oynama ihtimaline bakmaktadır. hayatın en aslı olan levh-i mahfuzu okumak işi ise milyonlar tarafından bilinmemektedir.
kubur ashabı olmak halinde ateist felsefenin taptığı değerle olan anlaşması mevsimsel döngülerle açıklanmış ve güneşin en fazla enerji ürettiği dönemler bu kimseler bakımından hareket zamanı olarak tayin edimişti.
asker mantığında kış tatbikatları esasen ateist felsefenin tersine duruşu göstermesi bakımından anlamlıdır. kışın da hareket tarzı belirlenerek durum ve pozisyon belirlenir.
yaz zamanında artan günaha tevessül kışın bu tür durumların azalması gibi hadiseler ateist felsefeyi aynı zamanda güneşe olan imanı gereği, HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselamla olan diyaloğunu göstermesi bakımından da anlamlıdır.
zira güneş ve yaz otların büyüdüğü bir dönemken ziraai olarak bu canlılar için rızık olarak tekraradan dirilme imkanı olarak verilmişken ateist felsefe de güneşe olan bir öykünmeyle bu mevsimde yine özünü değiştirmeden harekete geçer. kendi aslını unutur ve insan gibi davranır ve dünyadaki gerçek insanların haklarına mütecaviz bir tutum sergiler.
HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselamın ateist felsefeyle ilgilendiğini düşünmek hal gereğidir. zira kendisinin tabiat olaylarını kontrol ettiği bilinmekte.
vahiysel olarak HZ.CEBRAİL aleyhisselatu vesselamın nebat sınıfında değerlendirdiği şey HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselamca da yaz ayında değere tabi tutulmakta ve insani sonuç üretmeyen bu felsefenin ürünleri necis olarak yorumlanarak kitaba tekrar yazılmakta veya kitabullah tasdik edilmektedir.zira bu kimseler hakkında bu melekler kanaat belirtirken insanların bu türden varlıklarla birlikte olması halinde netice olarak hep necis bir ifrazata sebebiyet vereceklerini görmektedir.
demek ki kişi ameliyle kitabı tasdik etmek yerine mevcut ayeti değiştirme gayretine girerse ALLAH teala ile mevcut kitabın üstündeki levh-i mahfuz ile konuşmaya başlayacaktır.
zira insan kılığındaki nebatat ALLAH tealanın yetiştirdiği şey olarak bir derstir. ben teala ottan insan yapıyorum siz ise ateist neticeler diyorsunuz demektedir. bu bakımdan kitapların anası ile muhabbet bunun ottan bir insanın halki olduğunu anlayacak ve insan HZ.ADEM aleyhisselatu vesselam gibi tarımla uğraşan kişi sıfatını haiz olacaktır.demek ki her kişi ilk insan olma vasfını haiz bir kainat da yaşamaktadır da denebilir. ALLAH teala öyle bir alem yaratmıştır ki benden gayrisi şunu yaptı beni niye sorguluyorsun dahi diyemeyecektir.
HZ.BEDİÜZZAMANIN radıyallahu teala anh ısrarla belirttiği iki asker aynı zaman ve mekanda bir mutlu diğeri meyusken ifadesindeki anlam bakımından biri levhi okuyor diğeri ise kuran ahkamında yaşamaya çalışıyordu şeklinde düşünülmelidir.buna göre kuran ahkamı mutsuzlukken levhin okunması ise hakimiyettir.
ALLAH tealanın mülkiyet anlayışında insana bir zarar yoktur ancak bu durum 4 kitabın ve suhufların da bulunduğu ve ayrıca ALLAH tealanın direkt yaratması denen büyük ayetlerinin bulunduğu levhin içindedir.
esasen ateist felsefe ottan adam yapmayı anlatırken rahatsızlık duymamak mümkün değilse, bu duruma şahit kişi güneşin ilahlık sıfatını değerlendiren HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselamın kuran tilavetini anlamamış demektir.
yaz ayındaki ahlaksız tutum denen şeyden etkilenmemek için güneşi ilah eden bu kavme verilecek levh dersinde bu kişilerin inse dönüşmesi için namaz ve rızıkta kısıtsız olarak dinin yayılması çabası olmalıdır.
ALLAH teala belhum adel derken hayvandan aşağı yani yenen bir şey olan nebattan bahsetmekte(ateistlerin iddiası gibi hakaret etmemekte) ve kendisi teala varken zulmü anlamayan kesime de çok açık olarak aslında ölenler ins değildi diyerek kendisinin mülkündeki en büyük ayetlerden bir kısmını anlatmaktadır.
ateistin değişime tabi olmadığı düşünülen şeklinin acı çekmemesi hali esasen kaynağa yaklaştıkça meyve veren yapısıyla anlamlıdır. HZ.MİKAİL aleyhisselatu vesselam güneşi meyve veren yapıya kavuşturduğu vakit ALLAH tealaya yakınlaştırdığı bu alemdeki ot nevinden insanların isimlerini bizlerden öğrenmektedir de denebilir.
insin bir takım isimleri öğrenip melekuta anlatacağı ve onları bilgilendireceği malumdur. bu ayetlerle tespit edilmişti.
meleklerin esasen nefisten ari olması insan için kahir bir azaptır. zira insan en dağdağlı şeyi görür mutazzır olur ancak namazlı ve oruçlu olan bu meleği yerinden kaldıramaz. zira onun meleklerin anlayışında sorun yoktur ALLAH teala HAKİM tealadır ve sorun varsa nedenini anlatalım mantığı vardır. ağlamazlar ve üzülmezler ve sorunu söyle ben kitapların aslını okuyan olarak kuran dersiyle olayı anlatayım demektedirler.
melekler nazarımızda bu kimseler azap tatbik edilenlerdir diyebilmektedirler.
bir çocuğun içler acısı hali bizce zulumken onlarca biz onun kitabının tamamını biliriz ve ALLAH teala asla zulmetmez deriz demektedirler.
kısaca bir meleğin teşrifi ve ona mevcudun isimleri öğretilmesi konusunda meleklerin harekete geçmelerini sağlama işi insana verilmiş bir vazifedir. melekler zaten iş ve amel işlerler ve bir kısım insanı def-u ref ederken yani ateşe aterken bizlerin onlara bunu şu açıdan ateşe atma zira bu ALLAH tealanın yarattığı nebattır ve yaratılmanın bu safahatındadır dememiz ve onun değişimine katkı sağla dememiz gerekmekte.
bu melekler de onlardaki eksik hususları tamamlayarak kendilerine uygun rızıkları yazdıkları beraat gecesindeki hallerden biridir. biz bu nebatı ins yap deriz eğer mümkün olmazsa kendi anlayacağı bir tabakada tekrara yaratılmasını sağla diye ALLAH tealaya niyazda bulunuruz.
meleklerin özelde mukarrab olan 4 meleğin aleyhisselatu vesselam levh-i mahfuzu okuyup ahvali direkt anında değiştirdiği düşünülmekte. yani meleğe şunu şu açıdan şu gerekçeyle değiştirmek ALLAH tealayı daha fazla tesbihtir der ve ikna ederseniz onlar da levhin aslındaki dualarla aynen bir yaratma faailiyetine girişeceklerdir.
insin isim öğrenmesi denen şeyin aslında yatan gaye de budur. eğer ki o melekler bir dönem sonra bu işte vekil olarak, değiştirici olan, ıslahçı olan, zirai olarak HZ.ADEM aleyhisselatu vesselama benzeyen bu insanları taktir ederlerse HZ.CEBRAİL aleyhisselatu vesselamın izniyle kuran-ı hakimin de içinde bulunduğu levh-i mahfuzu okumaya gönderip kudretin ne olduğunu anlatacakları ehl-i keşif tarafından sabittir.efendimiz aleyhisselatu vesselamın miracı da bu yöndedir denebilir.
levh-i mahfuz daki okuma gereği ALLAH tealanın tek emri kun olarak okunmakta ve bu mukarreb melekler sadece tek lahzada bütün zaman ve mekanlara gidebilmekte kabir ashabı ve cennet cehennem ehli ile görüşebilmektedir.
toplam olarak kabir hayatı denen halde güneşin ilah olma vasfını kabul etmiş insanların nebatat boyutu bizce ALLAH tealanın kudretini itham iken ,zira yaz ayları günah ayları olarak addedilir, meleklere öğretilecek isimler sayesinde levh-i mahfuzun okumasına dönüşebilir.
böylece ALLAH teala bizim nazarımızdaki bir zulmun nasıl yaratıldığını da bize izah edecektir. ateizmin kabir safahatından halen ot olarak kaldırılması ise bize tanınan bu ayrıcalığın başka bir ümmete verilmesine neden olabilir. ALLAH teala halifesinden bu okumayı öğrenip meleklerini bilgilendirmesini insana emr etmişti. eğer biz bu vazifeyi yapamazsak bugünkü iseviler gibi başka bir kavim hem teknolojik olarak hem de maddi ve mennevi gücü elinde bulundurarak bu işi yapacaktır.zira ALLAH teala gerekirse onların yerine başka kavim getiririm diyecekti.
ALLAH teala bizlerden razı olsun.