Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Ateist siyonizm neyi hedefler? (1 Kullanıcı)

leyla34

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2007
Mesajlar
7
Tepki puanı
0
Puanları
0
ATEİST SİYONİZM NEYİ HEDEFLER?


On dokuzuncu yüzyılın sonlarında Avusturyalı Yahudi gazeteci Theodor Herzl tarafından dünya gündemine getirilen ateist Siyonizm, pek çok kaynakta Yahudiler için bağımsız bir devlet kurmayı amaçlayan meşru bir ulus-devlet ideolojisi olarak nitelendirilmektedir. Ancak gerek bugüne kadar yapılan uygulamalar, gerekse ateist Siyonist liderlerin kendi açıklamaları ateist Siyonizmin pek çok Yahudi için bunun ötesinde bir anlam ifade ettiğini göstermektedir.

Theodor Herzl ve beraberindekiler çoğunlukla Allah'a ve dine iman etmeyen kişilerdi. Onlar Yahudiliği bir inanç olarak değil, sadece bir ırk olarak görüyorlardı. Onlara göre Yahudiler, diğer Avrupa ırklarından farklı bir ırktılar, bu nedenle de onlardan ayrılmalı ve kendilerine ait topraklarda yaşamalıydılar. Yahudiler için aradıkları toprakların neresi olacağını düşünürken de, Yahudilerin kutsal değerlerini göz önünde bulundurmamışlardı. Hatta ateist Siyonizmin kurucusu olan Theodor Herzl'in "Uganda Planı" adıyla tanınan projesine göre, Herzl ilk önceleri Uganda'yı ideal vatan olarak düşünmüştü. Filistin'e ise daha sonra karar vermişti. Filistin'in seçilmesindeki temel neden ise kutsal değerler değil, bu toprakların Yahudilerin tarihi toprakları olduğu düşüncesiydi.

Ateist Siyonistler diğer Yahudilerin de, kendilerinin din ahlakına uygun olmayan görüşlerini benimsemeleri için çalışmalar başlattı. Dünya ateist Siyonist Örgütü, Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı pek çok ülkede "Yahudilerin diğer milletlerle birarada huzur içinde yaşamasının mümkün olmadığının", "Yahudilerin ayrı bir ırk olduklarının", "dolayısıyla kendilerine ait bir vatana göç etmeleri gerektiğinin" propagandasını yapıyordu. Pek çok Yahudi topluluğu bu çağrıları dinlemedi.

İsrailli devlet adamı Amnon Rubinstein'ın da ifade ettiği gibi; "Siyonizm, Yahudilerin kutsal topraklarına ve sinagoga karşı başlatılmış bir başkaldırı idi."15 Ateist Siyonist ideolojiyi kınayan ve eleştiren pek çok Yahudi vardı. Dönemin önde gelen din adamlarından Haham Hirsch ise ateist Siyonizmin gerçek planını şöyle ifade ediyordu:

"Siyonizm Yahudileri yalnızca bir millet olarak tanımlamak istiyor... bu bir sapkınlıktır."16

Ünlü Fransız düşünür Roger Garaudy ise konuyla ilgili olarak şunları söylüyordu:

Dindar Yahudilerin en önemli düşmanlarından biri, 19. yüzyılın ırkçı ve sömürgeci Avrupası'nda ortaya çıkan aşırı milliyetçi, ırkçı ve sömürgeci bir ideoloji olan Sİyonizmdi. Batı'daki sömürgeci hareketleri ve milletlerin bir diğeriyle savaşmasını teşvik eden bu mantık, bir intihar mantığıdır. İsrail her üç İlahi dinin temeli olan Hz. İbrahim'in inancına dönmediği müddetçe, gerçek bir Ortadoğu barışının gerçekleşmesi veya İsrail'in geleceğinin güvence altına alınması mümkün değildir. (Samizdat, June 1996)

Görüldüğü gibi ateist Siyonizm dünya siyaset sahnesine ırkçı ve Yahudilerin diğer milletlerle birarada yaşayamayacağı yanılgısını savunan bir ideoloji olarak çıktı. Bu çarpık bakış açısı önce diasporada yaşayan Yahudiler için büyük sorunlara neden oldu. Daha sonra da Ortadoğu'da yaşayan Müslümanlara -İsrail'in işgalci ve baskıcı politikaları nedeniyle- kan, ölüm, terör ve yokluğu getirdi.

Kısaca, ateist Siyonizm aslında dini değerlerden değil seküler felsefelerden kaynak bulan bir ideolojidir. Ne var ki diğer bazı aşırı milliyetçi hareketlerde görüldüğü gibi, ateist Siyonizm de bazı dini değerleri kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmaya kalkışmıştır.

Tevrat'ın Ateist Siyonistler Tarafından Yanlış Yorumlanması

"Gerçek şu ki, Biz Tevrat'ı, içinde bir hidayet ve nur olarak indirdik.." (Maide Suresi, 44) ayetiyle bildirildiği gibi. Tevrat, Allah'ın Hz. Musa'ya vahyetmiş olduğu kutsal kitaptır. Ancak Kuran'da Tevrat'ın sonradan tahrif edilmiş olduğu da bildirilmektedir. Dolayısıyla bugün mevcut olan Tevrat, "Muharref Tevrat"tır.

Ne var ki, Tevrat detaylı olarak incelendiğinde içerisinde hak dine ait bazı hükümlerin korunmuş olduğu da açıkça görülecektir. Allah'ın varlığına ve birliğine iman, tevekkül, şükür, Allah korkusu, Allah sevgisi, adalet, sabır, merhamet, zulme ve haksızlığa karşı olmak gibi gerçek din ahlakına dair inanç ve erdemler Tevrat'ta da korunmuştur. Bununla birlikte, tarih içinde yaşanan bazı savaşlar ve bu savaşlarla ilgili bilgiler de Tevrat'ta yer almaktadır. Eğer bir kimse -gerçekleri saptırarak- yaptığı zulüm, katliam ve işlediği cinayetler için kendince meşruiyet oluşturmak istiyorsa, kolaylıkla Tevrat'ta yer alan bu tarihi bilgileri kullanabilir. İşte ateist Siyonizm de faşist terörünü sözde meşrulaştırmak için bu yönteme başvurmaktadır ve bunda da oldukça başarılı olmaktadır. Filistinli masum halka karşı yürütülen katliamları kendilerince açıklamak için Sİyonistler bugün de hala Tevrat'ta yer alan bu pasajları öne sürmektedirler. Şüphesiz bu son derece samimiyetsiz bir tavırdır.

Ateist Siyonizmin temel dayanak noktalarından birisi de Allah'ın Yahudilere bir dönem vermiş olduğu "seçilmiş"lik vasfıyla ilgili ayetleri art niyetli yorumlamalarıdır. Bu konuyla ilgili ayetlerde şöyle buyrulur:

Ey İsrailoğulları, size bağışladığım nimetimi ve sizi (bir dönem) alemlere üstün kıldığımı hatırlayın. (Bakara Suresi, 47)

Andolsun, Biz İsrailoğullarına Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik, onları temiz ve güzel şeylerle rızıklandırdık ve onları alemlere üstün kıldık. (Casiye Suresi, 16)

Ayetlerde, Allah'ın bir dönem Yahudilere nimetler verdiği ve yine bir dönem onları diğer milletlere hakim kıldığı anlatılmaktadır. Ancak bu ayetlerde radikal Yahudilerin anladığı anlamda bir 'seçilmişlik' ifade edilmemektedir. Birçok peygamberin bu soydan gelmiş olmasına ve Yahudilerin bir dönem geniş topraklarda hakimiyet kurmuş olmalarına işaret edilmektedir. Ayetlerde yönetimde olmaları nedeniyle 'bir dönem alemlere üstün kılınmaları' anlatılmaktadır. Daha sonra Yahudilerin bu özellikleri sona ermiştir.

Seçilmişlik, Kuran'da peygamberler ve kendilerine hidayet verilen kullar için kullanılmaktadır. Ayetlerde elçilerin seçildikleri, doğru yola iletildikleri ve Allah'ın onlara nimet verdiği ifade edilmektedir. Bu konuyla ilgili bazı ayetler şu şekildedir:

Kendi nefsini aşağılık kılandan başka, İbrahim'in dininden kim yüz çevirirı Andolsun, Biz onu dünyada seçtik, gerçekten ahirette de O salihlerdendir. (Bakara Suresi, 130)

Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden, kimini (bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip-ilettik. Bu, Allah'ın hidayetidir; kullarından dilediğini bununla hidayete erdirir. Onlar da şirk koşsalardı, elbette bütün yapıp-ettikleri 'onlar adına' boşa çıkmış olurdu. Bunlar, kendilerine kitap, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizdir. Eğer bunları tanımayıp-küfre sapıyorlarsa, andolsun, Biz buna (karşı) inkara sapmayan bir topluluğu vekil kılmışızdır. (En'am Suresi, 87-89)

İşte bunlar; kendilerine Allah'ın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahman (olan Allah')ın ayetleri okunduğunda, ağlayarak secdeye kapanırlar. (Meryem Suresi, 58)

Ancak radikal Yahudiler, Muharref Tevrat'ta bulunan bazı sapkın açıklamalar nedeniyle seçilmişliği bir ırk özelliği gibi görmüşlerdir. Bunun sonucunda da, her Yahudi'nin doğuştan bir üstünlük sahibi olduğuna ve İsrailoğullarının tüm diğer kavimlerden ebediyen üstün sayıldıklarına dair çarpık bir anlayış geliştirmişlerdir.

Bu bakış açısının ikinci büyük çarpıklığı ise, söz konusu üstünlük iddiasını 'diğer milletlere vahşet uygulama emri' gibi göstermesidir. Ateist Siyonistler bunun için Talmud'da (Yahudilerin Tevrat tefsiri olarak kabul ettikleri kutsal metinleri) yer alan bazı açıklamaları kaynak olarak kullanmaktadırlar. Buna göre Yahudilerin diğer milletlerden ve dinden insanları aldatmaları, mallarını ve mülklerini yağmalamaları ve hatta gerektiğinde kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere onları katletmeleri olağandır. Oysa tüm bunlar gerçek dine aykırı zulümlerdir. Allah insanlara adaleti, dürüstlüğü, mazlumun hakkını korumayı, barışı ve sevgiyi emretmiştir.

Üstelik ateist Siyonistlerin kendilerine rehber edindikleri bu açıklamalar, yine Muharref Tevrat'ta yer alan diğer açıklamalarla da çelişmektedir. Muharref Tevrat'ta şiddetin ve zulmün kınandığına dair açıklamalar da vardır. Ancak ırkçı bir ideoloji olan ateist Siyonizm bunların hepsini göz ardı ederek kin ve öfkeye dayalı bir inanış oluşturmuştur. Samimi olarak Allah'a iman eden Yahudilerin de ateist Siyonist ideolojinin etkisi altında kalmak yerine, kitaplarında yer alan bu açıklamalara uymaları daha doğru olacaktır. Muharref Tevrat'da barışın, sevginin, merhametin ve güzel ahlakın övüldüğü açıklamalardan bazıları şu şekildedir:

Hükümde haksızlık etmeyeceksiniz; fakirin hatırını sayacaksın, ve kudretlinin hatırına itibar etmeyeceksin; ve komşuna adaletle hükmedeceksin. Kavminin arasında çekiştiricilik edip gezmeyeceksin; komşunun kanına karşı ayağa kalkmayacaksın; ben RAB'IM... Öç almayacaksın, ve kavminin oğullarına kin tutmayacaksın; ve komşunu kendin gibi seveceksin; Ben RAB'IM. (Levililer, Bab 19, 15-17)

Ey adam, iyi olanı sana bildirdi; ve hak olanı yapmak, ve merhameti sevmek, ve Allah'la alçak gönüllü olarak yürümekten başka Rab senden ne isterı (Mika, Bab 6, 8)

Katletmeyeceksin. Zina etmeyeceksin. Çalmayacaksın. Komşuna karşı yalan şehadet etmeyeceksin. Komşunun evine tamah etmeyeceksin; (Çıkış, Bab 20, 13-17)

Kuran'a göre de savaş temelde savunma amacına yöneliktir. Bir topluma karşı savaş açılmış olsa da, bu savaş sırasında masumların hayatı ve hukuku mutlaka korunmalıdır. Kadınların, çocukların ve yaşlıların katledilmelerine yönelik bir emir dine ait olamaz, ancak din adına uydurulmuş hurafelere ait olabilir. Allah Kuran'da hem bu gibi bozgunculukları lanetlemiş hem de bütün insanların Allah Katında eşit olduklarını, üstünlüğün ırka, soya veya herhangi bir dünyevi değere göre değil, Allah'a yakınlık ve sevgiye yani takvaya göre olduğunu belirtmiştir:

Ey insanlar gerçekten Biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabileler (şeklinde) kıldık. Şüphesiz Allah Katında sizin en üstün (kerim) olanınız, (ırk, yada soyca değil) takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, haber alandır. (Hucurat Suresi, 13)

Ateist Siyonizmin barbar ve acımasız bir ideoloji olmasının ikinci bir nedeni ise, 19. yüzyıl Avrupası'na hakim 'sömürgecilik' ideolojisine bağlı olmasıdır. Sömürgecilik, sadece siyasi ve ekonomik bir sistem değil, aynı zamanda bir ideolojidir. Batı'nın sanayileşmiş milletlerinin, bu alanda geride kalmış olan milletleri sömürme, onların topraklarını işgal etme hakkını taşıdıklarına, bunun sözde 'milletler arası yaşam mücadelesi'nin doğal bir sonucu olduğuna inanan söz konusu ideoloji, Sosyal Darwinizm'in bir ürünüdür. Bu ideoloji çerçevesinde, İngiltere, Hindistan, Güney Afrika ve Mısır'ı sömürgeleştirmiş; Fransa, Hindiçini'ni, Kuzey Afrika'yı ve Guayana'yı kolonileştirmiştir. Ateist Siyonistler ise bu örneklerden esinlenerek Filistin'i Yahudiler adına sömürgeleştirmeye karar vermişlerdir.

Ancak ateist Siyonist sömürgecilik, İngiliz veya Fransız sömürgeciliğinden daha kötüdür. Çünkü İngiliz ve Fransızlar, kolonileştirdikleri ülkelerin halklarına (kendilerine boyun eğmek şartıyla) yaşam hakkı tanımışlar, hatta bu ülkelere eğitim, adli yönetim, alt yapı alanlarında bazı katkılarda dahi bulunmuşlardır. Ama ileride de göreceğimiz gibi, ateist Siyonizm Filistin halkına yaşam hakkı tanımamış, onlara karşı "etnik temizlik" uygulamış, kendi idaresi altında yaşattığı Filistinlilere en ufak bir katkı sağlamamış, uygun deyimle topraklarına "tek bir tuğla" dahi dikmemiştir.

Ateist Siyonist İddiayı Yalanlayan Yahudiler

Sömürgeci, Sosyal Darwinist ve ırkçı bir ideoloji olan ateist Siyonizmin bir diğer özelliği, gerçek dışı propaganda temalarına dayanmasıdır. Bu temaların belki de en önemlisi, 'topraksız bir halk için halksız bir toprak' sloganıdır. Bunun anlamı, 'topraksız bir halk' olarak tanımlanan Yahudilere, 'halksız bir toprak' olarak tanımlanan Filistin'in verilmesi gerektiğidir. Bu slogan, Dünya ateist Siyonist Örgütü tarafından 20. yüzyılın ilk yirmi yılında ısrarla kullanılmıştır. Amaç, başta İngiltere olmak üzere Batılı devletleri ve bu devletlerin kamuoyunu, Filistin'in ateist Siyonizme sunulmasına ikna etmektir. Nitekim bu ikna kampanyası sonucunda İngiltere 1917 yılında ünlü Balfour Deklarasyonu'yla "Majestelerinin Hükümeti'nin Filistin'de bir Yahudi vatanı kurulması fikrinden yana olduğunu" ilan etmiştir.

Oysa 'topraksız bir halk için halksız bir toprak' sloganı gerçek dışıdır: ateist Siyonizm doğduğu dönemde ne Yahudiler "topraksız"dır, ne de Filistin 'halksız'...

Yahudiler topraksız değillerdi, çünkü büyük bölümü dünyanın farklı ülkelerinde güvenlikli ve huzurlu bir yaşam sürüyordu. Özellikle sanayileşmiş Batı ülkelerindeki Yahudi cemaatlerinin hayatlarından hiçbir şikayetleri yoktu. Çoğunun, yaşadıkları ülkeyi terk edip Filistin topraklarına göç etmek akıllarına bile gelmiyordu. Niketim bu gerçek ateist Siyonistlerin "Filistin'e göç" çağrılarının büyük ölçüde cevapsız kalmasıyla ortaya çıkacaktı. İlerleyen yıllarda söz konusu anti-Siyonist Yahudiler, kurdukları çeşitli dernekler yoluyla ateist Siyonizme karşı aktif bir direniş başlatacaklardı.

Çeşitli siyasi manevra ve girişimlerle Filistin topraklarının önce İngiltere'nin denetimine bırakılmasını ve bölgeye Yahudi göçünü serbestleştirmeyi sağlayan, daha sonra Balfour Deklarasyonu ile mücadelelerine resmi destek alan ateist Siyonistler, Yahudilerin göçe isteksiz olmaları karşısında oldukça zor durumda kalmışlardır. Chaim Weizmann'ın şu sözleri ateist Siyonistlerin içinde bulundukları durumu ifade etmesi açısından oldukça çarpıcıdır:
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt