Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

....astronomide Islam Mührü (1 Kullanıcı)

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
EL BATTANİ

El-Battânî, Harran’ın1 Battân kasabasında doğdu (859–929). Asıl adı Muhammet bin Cabir bin Sinan er-Rakki el-Harranî’dir. Ebu Abdullah künyesi ve Battânî ismiyle meşhur olmuştur. Dünyanın gelmiş geçmiş en meşhur 20 astronomundan biri kabul edilir.
Battânî, ilimdeki gâyesini şu esas üzerine bina eder: “İnsan, Allah’ın (cc) varlığını, birliğini, kudretini ve eserlerinin mükemmelliğini başta astronomi olmak üzere, ilimler sayesinde öğrenebilir. Meselâ şu görünen yıldızlar, üstünde yaşadığımız bu dünya ve dünyanın hareketleri Allah’ın (cc) varlık ve birliğinin açık bir delilidir.”

Güneş sistemini tespiti
Battânî’nin çalışmalarının tamamı astronomiyle ilgilidir. Battânî bugünkü Halep’in 160 km doğusunda Fırat nehri kıyısındaki Rakka şehrinde bir rasathane (gözlem evi) yapmış; Güneş ve Ay’ın görünür çaplarında yıl boyunca meydana gelen değişiklikleri ölçmede, önceki ilim adamlarının yaptığı çalışmalara katkılarda bulunmuş; Güneş, Ay ve gezegenlerin hareketlerini, yörüngelerini daha doğru bir şekilde belirlemeye çalışmıştır. Güneş’in Dünya’dan en uzak bulunduğu noktadaki hareketini keşfetmiş, Dünya’nınkine göre Güneş’in yörünge eğimini ve Dünya’nın dönüş eksenindeki değişme değerlerini bulmuştur. Kendisinden beş asır sonra gelen Kopernik’in 23° 35ı olarak bulduğu Dünya’nın ekliptik eğimini o, 23° olarak hesaplamış, bugün bilinen açı değerini yaklaşık yarım dakikalık bir farkla bulmayı başarmıştır.

Güneş ve Ay tutulmaları
Battânî, kendi geliştirdiği güneş saati zâtü’l-halak,2 duvara tespit edilmiş büyük kadran3 ve daha sonraları triguetum (zâtü’ş-şubeteyn) adı verilecek âlet ile, Rakka’da, bazı fezâ hâdiselerinin yanı sıra, Güneş ve Ay tutulmalarını rasat etmiş ve elde ettiği bilgilerle Ay ve gezegen hareketleri hakkındaki bilgileri düzeltmiş, yeni Ay’ın görülme şartlarını tayine yarayan bir usûl geliştirmiştir. Yaptığı gözlemlerle tam 489 yıldızı sınıflamayı başarmıştır. Battânî, yaptığı bu son derece hassas rasatlar neticesi güneş yılını (tropik seneyi) ilk defa 365 gün 5 saat 46 dakika 32 saniye olarak gerçek değere çok yakın hesaplamıştır. Çağımızdaki son derece gelişmiş teleskoplar ve ilmî hesaplamalar neticesi ise bu değer, 365 gün 5 saat 48 dakika 46 saniye olarak hesaplanmıştır.

Kıble tayini konusundaki çalışmaları
Battânî, Müslümanlar için büyük ehemmiyet arz eden kıble yönünün farklı coğrafyalarda hesaplanabilmesine yönelik çalışmalar yapmıştır. Kıble doğrultusu belirlenecek yerin ve Mekke’nin boylam ve enlemini tespit etmiş, bu ikisinin farkını alıp kıble doğrultusunu bulmuştur. Hazırlanan cizlere, usturlablara ve rubu tahtalarına kıble cetvellerini eklemiştir.

Matematik, trigonometri ve diğer çalışmaları
Trigonometrinin gerçek mucidi olarak da kabul edilen Battânî, astronomi çalışmaları sırasında matematik ve trigonometriden faydalanmış (bu konuda “ilk” kabul edilir), küre ve düzlem trigonometrisi üzerinde araştırmalar yapmıştır. Bilhassa astronomik cetvel (zic) hazırlarken trigonometriyi çok iyi kullanmıştır.
Battânî’nin keşif ve başarılarından bazıları şöyledir:
1- Matematik alanında Yunan kirişi yerine sinüsleri kullanan ilk ilim adamıdır.
2- İlk defa kotanjant kavramını geliştirmiş ve dereceli bir tablo oluşturmuştur.
3- Ay’ın boylamda ortalama hareketini tespit etmiştir
4- Güneş ve Ay’ın görünür çaplarını ölçmüştür.
5- Güneş’te bir yıl, Ay’da ise bir ay zarfında gözlenen değişiklikleri hesaplamıştır.
6- Ay’ın tutulma derecesinin hesabı için çok sağlam bir metot geliştirmiştir.
7- Küre trigonometrisinin ba–zı problemlerini ortografik projeksiyon yardımıyla incelemiştir.
8- Dik üçgenleri inceleyerek geometrideki temel kavramlardan sinüs, kosinüs, tanjant, kotanjant, sekant ve kosekantın tariflerini yapan ve bunları gerçek mânâda ilk defa kullanan kişidir.
9- Gerçek astronomik cetveli (zic, yıllık) hazırlayan ilk ilim adamıdır.
10- Sıfırdan 90 dereceye kadar açıların trigonometrik değerlerini hesaplamıştır.
11- Cebir çözüm metotlarını trigonometrik denklemlere uygulamıştır.
12- Yukarıda bahsi geçen bütün matematik ve trigonometri teknikleri Batı Avrupa’da 15. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar Kopernik, Kepler, Tycho Brahe ve Galile gibi ilim adamları tarafından da kullanılmıştır.

Eserleri
Orta Çağ Batı dünyasında eserleri ilk defa Lâtinceye çevrilen Müslüman ilim adamı olan Battânî, yaşadığı devrin en önemli astronomu ve matematikçisidir. Batı, Battânî’nin astronomideki hizmetlerinin değerini ortaya koymak adına Ay’a onun ismini vermiştir. Ay, Ay haritalarında Albategnus (el-Battânî) olarak kaydedildiğinden, Battânî Batı’da ‘Albategnus’ olarak şöhret bulmuştur.
1)Kitabe’l-Zic: Bir astronomi cetvelleri kitabı olan bu eser 57 bahisten müteşekkildir. Battânî bunu yazma sebebini, diğer ziclerde gördüğü yanlışlık ve farklılıklardan yola çıkarak gök cisimlerinin hareketleri konusundaki teorileri iyileştirme ve neticeleri yeni gözlemlere dayanarak geliştirme olarak açıklar. Bu eser Battânî’nin en hacimli, en fazla bilinen ve günümüze kadar ulaşan tek kitabıdır. Özellikle hesap ve rasatların neticelerini içine alan bir almanak özelliğindeki bu eser yalnız İslâm dünyasında değil, Orta Çağ Avrupa’sında ve Rönesans’ın ilk devirlerinde küre trigonometrisi sahasında önemli bir kaynak olmuştur. Bu eserde, tespit edilmiş her yıldızın uzaydaki yeri, yörüngesi ve hareketleri hesaplanmıştır.
Astronomi ve küre trigonometrisinin gelişmesinde belirleyici tesiri olan bu kitap, yazılışından üç asır sonra Batı’da anlaşılmış, 12. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar tercüme ve şerhleri önce Lâtinceye, sonra da İspanyolcaya çevrilmiştir.
Tycho Brahe’nin ve G.B. Ricioli’nin eserlerinde Kitabe’l-Zic’den ne kadar çok iktibas yaptıkları, Kepler ve Galile’nin de Battânî’nin tespitleriyle yakından ilgilendikleri bilinmektedir. Kitabın, 20. yüzyılın başlarında Arapça aslıyla birlikte yeniden baskısı yapılmıştır.
2) Kitâb ü Mârifeti’l-Metâlii’l-Bürûc fî mâ Beyne Erbaati’l-Felek: Astronomiye dâir bu eserde, 12 burcun gök küresinin dörtte birindeki doğuş noktalarından, Ay ve yıldızların doğuş yerlerinden ve Ay’ın tutulmasından bahsedilir. Battânî’nin, boylamları 0°’den 36°’ye tekabül eden yıldızların doğuş yerlerini gösteren cetveline benzer cetveller bugün modern astronomide kullanılmaktadır.
3) Risâletü’n fi Tahkik-i Akdari’l-İttisalat: Yıdızların yan yana gelme ölçülerinin araştırılmasıyla alâkalı olan bu eserde yıldızların ışıklarını göndermeleri, enlemlerden ve küre trigonometrisinden faydalanılarak izâh edilmektedir.
Battânî’nin astronomiyle alâkalı diğer eserleri şunlardır:
4) Risâletü’n fi Ameliyyati’t-Tercimi’d-Dakika
5) Kitab u Ta’dili’l-Kevakib
6) İlmü’n-Nücûm
7) Kitabü’n fi İlmi’l-Felek
8) Kitabün an Daireti’l-Bürüc ve’l-Kubbeti’ş- Şemsiyye
9) Muhtasarun Ii Kütübi Batlemyüsi’l-Felekiyye
10) Risâletü’n fi Mikdari’l İttisalati’l-Felekiyye
Kimler, hakkında ne dedi?
Battânî, Sâbiî Cetvelleri adıyla şöhret bulan yıldız kataloglarını hazırlarken Avrupalılar astronomi cetvellerini hesaplamak bir yana, Müslümanlarınkine eş rasatları bile henüz yapamamışlardı. Battânî’nin buluşlarını, Batılılar asırlarca sonra kullanabilmiş ve sahip çıkmıştır. Eserlerinden Batı’da çok faydalanılan ve bir deha olarak kabul edilen Battânî, yazdığı eserlerin Lâtinceye tercümelerinde Albategni veya Albategnus adıyla isimlendirilmiştir.
Battânî’den ve çalışmalarından haleflerinden Birûnî takdirle söz etmekte, Sa’îde’l-Endülüsî ise, Tabakâtü’l-Ümem adlı eserinde, Battânî’yi İslâm bilim tarihinde, yıldız ve gezegenlerin hareketlerini doğru gözlemleyebilen bir âlim olarak gördüğünü ifade etmiştir.
Batı dünyasında Gibbs ve Kremers gibi ünlü oryantalistler, Battânî’de müthiş bir zekâ bulunduğunu, onun, İslâm dünyasındaki her çeşit kültürü içine alan bir ansiklopedi gibi olduğunu belirtmişlerdir.
Onsekizinci asrın Fransız astronomu Laland Battânî’yi gelmiş geçmiş en büyük 20 astronom arasında sayarken, bilim tarihçisi G. Sarton, onu çağının en büyük Müslüman astronomi âlimi olarak kabul etmiş, bir başka bilim tarihçisi Erich Bell ise, trigonometriye cebir ilmini uygulayan ilk bilim adamının Battânî olduğunu kaydetmiştir.
Paris İslâm Enstitüsü profesörlerinden Jacques Risler, yeni trigonometrinin mucidinin ve trigonometrik bağıntıları bugün kullanılan şekliyle formülleştirenin Battânî olduğunu, Batı dünyasına trigonometriyi onun öğrettiğini büyük bir cesaretle ifade etmiştir.
Prof. Philip K. Hitti ise, Batı’da matematik bilginlerinin tanjant hakkında Battânî’den ancak beş asır sonra bilgi sahibi olabildiğini söylemiştir.
M. Charles ise, Battânî’den söz ederken, onun sinüs ve kosinüs tabirlerini ilk kullanan kişi olduğunu, bunları güneş saati hesaplamasında geliştirdiğini, ona uzayan gölge adını verdiğini, buna da modern geometride tanjant dendiğini belirtmiştir.
Görüldüğü gibi, bizim dünyamızın el-Battânî gibi parlak insanları kendilerine bahşedilmiş zekâ ve kabiliyetleri, insanlığın ortak mirası olan bilimin gelişmesi istikametinde kullanmışlar ve bu sahada asırlarca eskimeyen keşif ve icatlara vesile olmuşlardır. Köklerimizin ilim ve araştırmayla yoğrulduğu dikkate alındığında, bu maziden ilham alan günümüz genç nesillerinin de yakın bir gelecekte ilim dünyasına tekrar önemli katkılarda bulunacağına, olimpiyatlarda gösterilen başarıların da bunun müjdecisi olduğuna inanıyoruz.

Dipnotlar
1. Urfa bölgesi binlerce yıllık tarihinde pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış ve özellikle İslâmiyet’in bu bölgede hâkim olmasından sonra, birçok bilim adamı ve filozofun yetiştiği, dünyanın ilk üniversitesinin de kurulduğu bir coğrafyadır.
2. Zatü’l-halak (çemberli küre) iç içe geçmiş çeşitli halkalardan meydana gelen bir gözlem âletidir.
3. Kadran: Dörtte bir daire şeklinde olup gözlem yapmak için kullanılmış olan en eski âletlerden biridir. Rasathanelerin duvarına tespit edilerek kullanılan büyük şekli İslâm astronomları tarafından libne olarak adlandırılmıştır. Daha küçük boyutlardaki taşınabilir şekline el-rub veya ruba tahtası adı verilmiştir

ALINTIDIR
 

aliye_aliye

Altın Üye
Katılım
25 Eki 2006
Mesajlar
16,828
Tepki puanı
4
Puanları
38
Konum
~* پایتخت آن بهشت *~
Web Sitesi
www.fizikist.com
Selamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü değerli abimiz.
Emeğinize sağlık.. Hayırlı bir çalışmaydı.. Rabbimiz c.c razı olsun, ecrinizi baki mükafatları ile lütfetsin.. El- Battani biyografilerinin günümüzde de çoğalmasını Rabbimiz c.c nasip etsin, kainatı ''oku''mayı, imzasını sergilediği her bir eserini, Kur'ani düstur ile keşfetmeyi, kudretini idraka vesile aramayı bizlere nasip etsin..
Kainatı okumak ve bu yolda gayretler sarf etmek, şüphesiz kendisine ''Oku!'' emrolunan mü'minlere yakışır en çok..
Mevla c.c'ye emanet olunuz, Cum'anız hayırlı olsun.
Selam ve Dua ile inşallah..
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
Allahcc razı olsun...BESMELE...SELAM...DUA...
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
Selamün Aleyküm ve Rahmetullahi ve Berekatühü değerli abimiz.

Emeğinize sağlık.. Hayırlı bir çalışmaydı.. Rabbimiz c.c razı olsun, ecrinizi baki mükafatları ile lütfetsin.. El- Battani biyografilerinin günümüzde de çoğalmasını Rabbimiz c.c nasip etsin, kainatı ''oku''mayı, imzasını sergilediği her bir eserini, Kur'ani düstur ile keşfetmeyi, kudretini idraka vesile aramayı bizlere nasip etsin..
Kainatı okumak ve bu yolda gayretler sarf etmek, şüphesiz kendisine ''Oku!'' emrolunan mü'minlere yakışır en çok..
Mevla c.c'ye emanet olunuz, Cum'anız hayırlı olsun.
Selam ve Dua ile inşallah..







Aleyküm Selam Mücahide Kardeşim.
Amin Ecmain Cümlemize İnşaallah.
Dua ve Temennilerine içtenlikle amin diyorum.
ALLAH'a Emanet, Emanete Sahip Olunuz.
Selam ve dua ile...
 

havva362

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Kas 2006
Mesajlar
280
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
54
Konum
samsun
Web Sitesi
www.samsundayasamak.tr.gg
çok güzel bir çalışma... tebrikler... allah razı olsun.. emeklerine sağlık...fakat bir dahaki yazılarınızı biraz daha büyük puntolarla yazın ... okuyamıyorum ... lütfen
 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
53
İSLÂMI GÖKLER YÜKSELTTİ HRİSTİYANLIĞI İSE GÖKLER BATIRDI

Kazım GÖKBAYRAK
Altın çağında İslâm, bütün ilimlerde zirvede iken, fen ilimînin temeli sayılan matematik sayesinde de astronomi-gökbilimde büyük âlimler yetiştirmiştir. İslâmın yükselişi ile gökbilimin yükselişi paralellik arz etmiştir diyebiliriz. Matematik, astronomi, tıp, tabiat ilimleri, fizik, kimya ve benzerlerinde en ileri idiler. O zamanlar ilimlerin ayrılmazlığı vardı. Öyle ki, şair olan Fuzulî, din sahasında kitap yazdığı gibi, astronomi ve matematik sahasında da kitap sahibidir. Keza, Şair Ömer Hayyam keşifleri olan matematikçi ve astronomdur. Bir çok şair veya din alimi, fennî ilimlerde de ileri gitmiştir, bütün ilimlerden pay sahibi olmuştur.
Ortaçağ karanlığındaki Hristiyanlık âlemi, ilim adamlarını engizisyonlarda yargılayıp diri diri yakarken; İslâm dünyasında ise, din ile ilim birlikte ilahî hikmet ve hakikatlerin avcılığına çıkmıştı. Ve öyle güzel meyveler devşirmişti ki, Batı rönesansını bunlara borçlu.
“Rabbim! İlmimi artır” diye dua etmesini Resûlünden isteyen Allah’ın buyruğunu yerine getiren Müslümanlar, zaman ve mekanlarına da hakim olmuşlardır. Batı’ya da öncü olan bu Müslümanlardan bazıları:
Harezmî: cebir ve astronomi.
Ferganî, Cezerî, Nasıriddin-i Tusu ve Ali Kuşcu: Astronomi…
Bîrunî: Astronomi, Coğrafya ve Tıp. Dünyanın yuvarlaklığını ortaya koymuştur. dünyanın hem kendi ekseni hem de güneş etrafında döndüğünü açıklamıştır.
İbn Heysem: Fizik, Obtik alanı vs.
Cabir b. Hayan ve Razi: Kimya.
İbn Nefis: Tıp
Cahız: Biyoloji
Vakıaların hendesî ihtar ve icabını anlayan Müslümanlar altın çağlarını yaşamış, eşya ve hadiseleri zapt ve teshir görevini tavsattığı zaman ise, Kanunî’den beri olduğu gibi, kaybetmiştir.
Allah Kur’an’ında “Kara ve denizin karanlıklarında kendileriyle yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratan O’dur” diye buyurur ve Kur’an’a sarılan Müslümanlar o zamanlar bunun icaplarını yaparken, Hıristiyanlık ise, akıl ve bilimi aforoz etmekle meşgul idi. Şimdi ise işler tersine döndü.
Hıristiyanlığın bu bağnazlığı onun sonunu getirdi. Hristiyanlığa en büyük darbeyi vuran Rönesans diye nitelenen akımın öncüleri matematikçi ve astronomlardır. Kopernıck, Galileo ve Kepler gibilerdir.
Dünyanın sabit ve güneşin, dünyanın etrafında döndüğünde ısrar ve inat eden Hristiyanlık, kendi matematikçi ve astronomlarının ölümcül darbeleriyle yıkıldı.
Yükselen İslâm göklerle tanışır ve halleşirken, göklerden gelen haberler (mecazî değil hakiki mânâda) Hristiyanlığın sonunu getirdi.
Bugün bizdeki ilim ve kültür seviyesi, dünkü Hristiyanlıktan farklı olmadığı gibi, Batıdaki ilim ve kültür seviyesi dünkü İslâm çağından farklı değildir. Bizim bıraktıklarımızı onlar almıştır, onların bıraktıklarını biz; eşyanın kanunu böyle demek. Allah çalışana, çile çekene veriyor demek, kim olursa olsun.
Vakıaların hendesî ihtar ve icabına uymayanları vakıalar dışına atarak cezalandırır. “Göklerden ne olacak, madde dediğin gelir geçer” diyen rehavet halindeki Müslümanların, İslâm hamle ruhuna zıt hâli bizi bugünlere getirdi. Şu ân ise, istenen seviyede olmasa da üzerindeki ölü toprağını atmaya çalışan, kıpırdayan ve kaynayan bir İslâm âlemi var. Bunun fikirde ve aksiyonda yenilenen İslâma Muhatap Anlayışı olarak, BD-İBDA sistemi ve hareketi var.
***

baran120m.png

Bir Batılının modern hayat tarzını eleştiren sözü: “Yeryüzünün telaşesinden, göklerin azametini unuttuk.”
İmam-ı Gazalî Hazretleri buyuruyor: “Astronomi bilmeyen kimse, Allah’ı tanıma hususunda noksan kalır.”
2009 Astronomi Yılı ilan edildi. Bu vesileyle gökbilim kültürümüzü gözden geçirelim.
Göklerden yeryüzünü öğreniyoruz. Bundan bahsettik.
Uçsuz bucaksız gökler Allahın azametinden nişâne, kulun aczini hatırlatan vesile.
Öyle ki, uçsuz bucaksız kainatta Samanyolu galaksisi bir kum tanesi kadar, Güneş sistemi ise Samanyolu galaksisinde bir kum tanesi kadar, Dünya ise Güneş sisteminde bir kum tanesi kadar ve biz Dünyada bir kum tanesi kadarız. Fakat içimizde maveraya yükselmeye bir iştiyak var, dünyaya sığmayan bir düşünce ufkumuz var.
Gökada veya Galaksi olarak da isimlendirdiğimiz Samanyolu, eski Türkler’de Saman Uğrusu, Osmanlılarda Hacılar Yolu olarak da isimlendirilmiş. Samanyolu gerçekte, devasa yıldızlar (Gökada) sisteminin içindeki bir noktadır. Samanyolu uzunluğu 100 bin ışık yılında.
Çıplak gözle 5-6 bin yıldız görülebilir. Şehir ışıklarında bu sayı düşer. Rahat görülebilen 130 parlak yıldız var. Aslında güneş büyüklüğünde 300 milyar yıldızımız var.
Gözlerimizi 5 dakika kadar karanlığa alıştırmak gerek. Gökyüzünün öğrenilmesi, bir miktar alıştırma ve biraz da sabır gerektirir.
Kolunuzu ileriye uzattığınızda, yumruğunuzun genişliği yaklaşık 1o derecedir. Bu kavramlar, yıldızları gözlerken oldukça kullanışlıdır. Mesela: Kase gibi görünümü ile göze kolayca çarpan bir grup yıldız, Büyük Kepçe (ya da ait olduğu takım yıldızı nedeniyle Büyük Ayı) olarak isimlendirilir ve gökyüzünde yumruğumuz büyüklüğünde bir yer kaplar. Yumruğumuzun biri diğerinin üzerine gelecek şekilde, ufuktan itibaren üst üste yukarıya doğru koymaya devam edersek, dokuz yumruk sonra Başucu Noktası’na ulaşırız. Yani, ufuktan itibaren başucuna kadar olan açı 90 derecedir.
Gezegen ile yıldız farkı: Yıldız göz kırpar, titreşir, gezegen ise titreşmez. Gezegenler yıldızlar gibi ışık kaynağı olmamasına rağmen (Güneşin ışınını yansıtırlar) yakınlıklarından dolayı parlak gözükürler. Görebileceğimiz gezegen sayısı 4-5 dir, fakat çok sık yer değiştirirler.
En parlak gezegen Venüs (Zühre), en parlak yıldız Sirüs (Akyıldız) dan 10 kat daha parlak gözükür.
Taş gezegenlerde en büyük biziz, sulu ve yaşam olan gezegenlerde. Maviyiz sudan dolayı.
Venüs’e, yanlışlıkla Sabah Yıldızı, Akşam Yıldızı veya Çoban Yıldızı da denmiştir. Çok yer değiştirdiği için olsa gerek. Fakat Venüs gezegendir, en parlak gezegendir. Gün batımından hemen sonra veya güneşin doğuşundan önce (Batı veya Güney tarafından) izlenen en parlak cisimdir. Konumu, ufka yakındır.
Gecenin ilerleyen saatlerinde (Venüs batmışsa) en parlak cisim, Jüpiter (Müşteri) gezegenidir.
Mars (Merih) ise kızılımtrak rengiyle kolayca görülebilir. Satürn de görülebilir, Merkür zor görünür.
Gelelim yıldızlara:
Gözle görülebilen yıldız sayısı 6000 civarındadır. Bu yıldızların yarısı güney yarım kürede, yarısı da bizim de bulunduğumuz kuzey yarım kürededir.
Dev teleskopla 500 milyar yıldız görülebileceği tahmin ediliyor. Görebildiğimiz mesafe 13.5 milyar ışık yılı.
Eldeki verilerle kainatın simülasyonu, beyin hücre yapısına benziyor. Görebildiğimiz galaksi kümelerinin kümelerinin kümeleri. Beyin cerrahları bu görüntüye çok şaşmış.
Yıldızların çoğunun adı Arapça. Sonra Batılılar kodlamış.
En parlak yıldız Sirüs dedik, tabiî güneşten sonra. Akşam güney tarafında gözleniyor genellikle, daha sonra Batıya doğru batıyor. Tabiî mevsimlere göre yönleri değişiyor. Yıldızlar yavaş yavaş batıdan batar, Avcı takım yıldızı, belindeki inci dizisi üç yıldız ve açılmış kolları ve ayaklarını sembolize eden yıldızlarla kolayca bulunur. Ve onun hemen üstünde Boğa takım yıldızı ve boğanın sırtındaki Ülker. Ülker’in diğer adı Süreyya ve diğer adı da Yedi Kız Kardeş; insanı heyecanlandıracak bir dizi-grup halindeki yedi yıldızlar. Göklerin derinlikleri, Yedi Kız kardeşlerin güzellikleri bizi, yeryüzünün hazlarından daha fazla heyecanlandırmıyorsa kusur bizdedir, zevkini ve heyecanını yitirmiş gözlerimizdedir, aklımızdadır, yüreğimizdedir. Yedi Kız Kardeşleri çıplak gözle görebilenler daha mutludur bence. www.skyand te les co pe.com sitesinden gökyüzüyle ilgili birçok bilgiye ulaşabilirsiniz. Günlük gökyüzü haritalarını o sitede ve diğer yerlerde bulabilirsiniz. Meraklı olan arar bulur. Hem zevke hem kültüre hitap eden yönü olduğu gibi, boş zaman aktivitesi için faydalıdır.
Kış Üçgeni denen üç yıldız: Procyon-Betelcegöz-Kapella
Yaz Üçgeni denen üç yıldız: Vega- Denep-Altair
Tam tepededir bu yıldızlar.
Bir nokta olan bizlerin yani dergimizin, çok uzaklardan gelecekler için
tam adresimizi vererek, uzay serüvenimize şimdilik son vermek istiyoruz.
Kainat. Başak Süper Kümes (Virgo. 110 Gökada içerir). Yerel Küme. Samanyolu Gök Adası. Güneş Sistemi. Dünya. Türkiye. İstanbul. Şişhane / Beyoğlu. Emekyemez Mah. Gümüşgerdan Sok. No: 6/ 4

BARAN Dergisi Sayı: 120
 

Resul Aydın

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eyl 2006
Mesajlar
4,770
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
61
Konum
DÜNYANIN BAŞKENTİNDEN
İSLÂMI GÖKLER YÜKSELTTİ HRİSTİYANLIĞI İSE GÖKLER BATIRDI


Kazım GÖKBAYRAK
Altın çağında İslâm, bütün ilimlerde zirvede iken, fen ilimînin temeli sayılan matematik sayesinde de astronomi-gökbilimde büyük âlimler yetiştirmiştir. İslâmın yükselişi ile gökbilimin yükselişi paralellik arz etmiştir diyebiliriz. Matematik, astronomi, tıp, tabiat ilimleri, fizik, kimya ve benzerlerinde en ileri idiler. O zamanlar ilimlerin ayrılmazlığı vardı. Öyle ki, şair olan Fuzulî, din sahasında kitap yazdığı gibi, astronomi ve matematik sahasında da kitap sahibidir. Keza, Şair Ömer Hayyam keşifleri olan matematikçi ve astronomdur. Bir çok şair veya din alimi, fennî ilimlerde de ileri gitmiştir, bütün ilimlerden pay sahibi olmuştur.
Ortaçağ karanlığındaki Hristiyanlık âlemi, ilim adamlarını engizisyonlarda yargılayıp diri diri yakarken; İslâm dünyasında ise, din ile ilim birlikte ilahî hikmet ve hakikatlerin avcılığına çıkmıştı. Ve öyle güzel meyveler devşirmişti ki, Batı rönesansını bunlara borçlu.
“Rabbim! İlmimi artır” diye dua etmesini Resûlünden isteyen Allah’ın buyruğunu yerine getiren Müslümanlar, zaman ve mekanlarına da hakim olmuşlardır. Batı’ya da öncü olan bu Müslümanlardan bazıları:
Harezmî: cebir ve astronomi.
Ferganî, Cezerî, Nasıriddin-i Tusu ve Ali Kuşcu: Astronomi…
Bîrunî: Astronomi, Coğrafya ve Tıp. Dünyanın yuvarlaklığını ortaya koymuştur. dünyanın hem kendi ekseni hem de güneş etrafında döndüğünü açıklamıştır.
İbn Heysem: Fizik, Obtik alanı vs.
Cabir b. Hayan ve Razi: Kimya.
İbn Nefis: Tıp
Cahız: Biyoloji
Vakıaların hendesî ihtar ve icabını anlayan Müslümanlar altın çağlarını yaşamış, eşya ve hadiseleri zapt ve teshir görevini tavsattığı zaman ise, Kanunî’den beri olduğu gibi, kaybetmiştir.
Allah Kur’an’ında “Kara ve denizin karanlıklarında kendileriyle yol bulasınız diye sizin için yıldızları yaratan O’dur” diye buyurur ve Kur’an’a sarılan Müslümanlar o zamanlar bunun icaplarını yaparken, Hıristiyanlık ise, akıl ve bilimi aforoz etmekle meşgul idi. Şimdi ise işler tersine döndü.
Hıristiyanlığın bu bağnazlığı onun sonunu getirdi. Hristiyanlığa en büyük darbeyi vuran Rönesans diye nitelenen akımın öncüleri matematikçi ve astronomlardır. Kopernıck, Galileo ve Kepler gibilerdir.
Dünyanın sabit ve güneşin, dünyanın etrafında döndüğünde ısrar ve inat eden Hristiyanlık, kendi matematikçi ve astronomlarının ölümcül darbeleriyle yıkıldı.
Yükselen İslâm göklerle tanışır ve halleşirken, göklerden gelen haberler (mecazî değil hakiki mânâda) Hristiyanlığın sonunu getirdi.
Bugün bizdeki ilim ve kültür seviyesi, dünkü Hristiyanlıktan farklı olmadığı gibi, Batıdaki ilim ve kültür seviyesi dünkü İslâm çağından farklı değildir. Bizim bıraktıklarımızı onlar almıştır, onların bıraktıklarını biz; eşyanın kanunu böyle demek. Allah çalışana, çile çekene veriyor demek, kim olursa olsun.
Vakıaların hendesî ihtar ve icabına uymayanları vakıalar dışına atarak cezalandırır. “Göklerden ne olacak, madde dediğin gelir geçer” diyen rehavet halindeki Müslümanların, İslâm hamle ruhuna zıt hâli bizi bugünlere getirdi. Şu ân ise, istenen seviyede olmasa da üzerindeki ölü toprağını atmaya çalışan, kıpırdayan ve kaynayan bir İslâm âlemi var. Bunun fikirde ve aksiyonda yenilenen İslâma Muhatap Anlayışı olarak, BD-İBDA sistemi ve hareketi var.
***

baran120m.png

Bir Batılının modern hayat tarzını eleştiren sözü: “Yeryüzünün telaşesinden, göklerin azametini unuttuk.”
İmam-ı Gazalî Hazretleri buyuruyor: “Astronomi bilmeyen kimse, Allah’ı tanıma hususunda noksan kalır.”
2009 Astronomi Yılı ilan edildi. Bu vesileyle gökbilim kültürümüzü gözden geçirelim.
Göklerden yeryüzünü öğreniyoruz. Bundan bahsettik.
Uçsuz bucaksız gökler Allahın azametinden nişâne, kulun aczini hatırlatan vesile.
Öyle ki, uçsuz bucaksız kainatta Samanyolu galaksisi bir kum tanesi kadar, Güneş sistemi ise Samanyolu galaksisinde bir kum tanesi kadar, Dünya ise Güneş sisteminde bir kum tanesi kadar ve biz Dünyada bir kum tanesi kadarız. Fakat içimizde maveraya yükselmeye bir iştiyak var, dünyaya sığmayan bir düşünce ufkumuz var.
Gökada veya Galaksi olarak da isimlendirdiğimiz Samanyolu, eski Türkler’de Saman Uğrusu, Osmanlılarda Hacılar Yolu olarak da isimlendirilmiş. Samanyolu gerçekte, devasa yıldızlar (Gökada) sisteminin içindeki bir noktadır. Samanyolu uzunluğu 100 bin ışık yılında.
Çıplak gözle 5-6 bin yıldız görülebilir. Şehir ışıklarında bu sayı düşer. Rahat görülebilen 130 parlak yıldız var. Aslında güneş büyüklüğünde 300 milyar yıldızımız var.
Gözlerimizi 5 dakika kadar karanlığa alıştırmak gerek. Gökyüzünün öğrenilmesi, bir miktar alıştırma ve biraz da sabır gerektirir.
Kolunuzu ileriye uzattığınızda, yumruğunuzun genişliği yaklaşık 1o derecedir. Bu kavramlar, yıldızları gözlerken oldukça kullanışlıdır. Mesela: Kase gibi görünümü ile göze kolayca çarpan bir grup yıldız, Büyük Kepçe (ya da ait olduğu takım yıldızı nedeniyle Büyük Ayı) olarak isimlendirilir ve gökyüzünde yumruğumuz büyüklüğünde bir yer kaplar. Yumruğumuzun biri diğerinin üzerine gelecek şekilde, ufuktan itibaren üst üste yukarıya doğru koymaya devam edersek, dokuz yumruk sonra Başucu Noktası’na ulaşırız. Yani, ufuktan itibaren başucuna kadar olan açı 90 derecedir.
Gezegen ile yıldız farkı: Yıldız göz kırpar, titreşir, gezegen ise titreşmez. Gezegenler yıldızlar gibi ışık kaynağı olmamasına rağmen (Güneşin ışınını yansıtırlar) yakınlıklarından dolayı parlak gözükürler. Görebileceğimiz gezegen sayısı 4-5 dir, fakat çok sık yer değiştirirler.
En parlak gezegen Venüs (Zühre), en parlak yıldız Sirüs (Akyıldız) dan 10 kat daha parlak gözükür.
Taş gezegenlerde en büyük biziz, sulu ve yaşam olan gezegenlerde. Maviyiz sudan dolayı.
Venüs’e, yanlışlıkla Sabah Yıldızı, Akşam Yıldızı veya Çoban Yıldızı da denmiştir. Çok yer değiştirdiği için olsa gerek. Fakat Venüs gezegendir, en parlak gezegendir. Gün batımından hemen sonra veya güneşin doğuşundan önce (Batı veya Güney tarafından) izlenen en parlak cisimdir. Konumu, ufka yakındır.
Gecenin ilerleyen saatlerinde (Venüs batmışsa) en parlak cisim, Jüpiter (Müşteri) gezegenidir.
Mars (Merih) ise kızılımtrak rengiyle kolayca görülebilir. Satürn de görülebilir, Merkür zor görünür.
Gelelim yıldızlara:
Gözle görülebilen yıldız sayısı 6000 civarındadır. Bu yıldızların yarısı güney yarım kürede, yarısı da bizim de bulunduğumuz kuzey yarım kürededir.
Dev teleskopla 500 milyar yıldız görülebileceği tahmin ediliyor. Görebildiğimiz mesafe 13.5 milyar ışık yılı.
Eldeki verilerle kainatın simülasyonu, beyin hücre yapısına benziyor. Görebildiğimiz galaksi kümelerinin kümelerinin kümeleri. Beyin cerrahları bu görüntüye çok şaşmış.
Yıldızların çoğunun adı Arapça. Sonra Batılılar kodlamış.
En parlak yıldız Sirüs dedik, tabiî güneşten sonra. Akşam güney tarafında gözleniyor genellikle, daha sonra Batıya doğru batıyor. Tabiî mevsimlere göre yönleri değişiyor. Yıldızlar yavaş yavaş batıdan batar, Avcı takım yıldızı, belindeki inci dizisi üç yıldız ve açılmış kolları ve ayaklarını sembolize eden yıldızlarla kolayca bulunur. Ve onun hemen üstünde Boğa takım yıldızı ve boğanın sırtındaki Ülker. Ülker’in diğer adı Süreyya ve diğer adı da Yedi Kız Kardeş; insanı heyecanlandıracak bir dizi-grup halindeki yedi yıldızlar. Göklerin derinlikleri, Yedi Kız kardeşlerin güzellikleri bizi, yeryüzünün hazlarından daha fazla heyecanlandırmıyorsa kusur bizdedir, zevkini ve heyecanını yitirmiş gözlerimizdedir, aklımızdadır, yüreğimizdedir. Yedi Kız Kardeşleri çıplak gözle görebilenler daha mutludur bence. www.skyand te les co pe.com sitesinden gökyüzüyle ilgili birçok bilgiyeulaşabilirsiniz. Günlük gökyüzü haritalarını o sitede ve diğer yerlerde bulabilirsiniz. Meraklı olan arar bulur. Hem zevke hem kültüre hitap eden yönü olduğu gibi, boş zaman aktivitesi için faydalıdır.
Kış Üçgeni denen üç yıldız: Procyon-Betelcegöz-Kapella
Yaz Üçgeni denen üç yıldız: Vega- Denep-Altair
Tam tepededir bu yıldızlar.
Bir nokta olan bizlerin yani dergimizin, çok uzaklardan gelecekler için
tam adresimizi vererek, uzay serüvenimize şimdilik son vermek istiyoruz.
Kainat. Başak Süper Kümes (Virgo. 110 Gökada içerir). Yerel Küme. Samanyolu Gök Adası. Güneş Sistemi. Dünya. Türkiye. İstanbul. Şişhane / Beyoğlu. Emekyemez Mah. Gümüşgerdan Sok. No: 6/ 4


BARAN Dergisi Sayı: 120








B)...........B)
 

hayal_8100

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2006
Mesajlar
440
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
43
çok güzel bir yazı emeğine sağlık.Allah razı olsun..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt