Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Aşka Düşen Bazı Gençler.. (1 Kullanıcı)

gul_sevgiliye

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
23 Kas 2006
Mesajlar
129
Tepki puanı
0
Puanları
0
ALINTIDIR.

Aşka düşen bazı gençlerden yardım mesajları alıyorum. Lisede, üniversitede, tuzağa zamansız yakalanıyorlar. Evliliğe hazır değiller; ama, tutuluyorlar ve kalplerine söz dinletemiyorlar. Karşı cinse eğilim insan doğasında vardır; hele çağımızda çok körüklenmiştir. Mutluluk bu eğilimin zamanında ve meş­ru yollarla karşılanmasında yatar; yoksa aksi, toplumlar için hep felâket olmuştur.

Üniversitemizin servis otosundan inmiş, bekar evimize yürüyordum. Zihnim derin tefekkürlere dalmış; içime tutunan yalnızlık virüsünden ve paylaşma arzusundan nasıl kurtulabileceği­mi düşünüyordum.

Etkileyici bir kadın sesinin Anadolu ezgileriyle yoğrularak caddede yankılandığını fark ettim. Sanatçının sesinin süslediği şarkıyla sürüklenirken, sanki ruhuma hançerler saplanıyordu. Kangrenli yaralarım doğranıyordu; zayıf damarımdan yakalanmıştım; acıma tuz biber ekilmişti.

“Günlerdir yalnızlığıma üzülüyorum, artık kurtulayım.” Duasıyla patladım ve yanımdaki duvara kapanarak sarsıntımı geçirmeye çalıştım. Utan be koca adam. Ne yalnızı, ne kimsesizi… İşte doğa, işte muhteşem canlılar dünyası… İşte ideallerin, işte çalışmak ve işte huzurunda bulunduğun Rabbin… O dirençsiz halimde, “Ey merhametli Hâkim, lütfen bana ve bu gençlere acı, bize nefsimizden bir kurtuluş bağışla!” dedim. Sakinleştim ve kalbimdeki sohbeti dinledim:

“Delikanlı, dur hele… Sen hamuru çamurdan yoğrulan o kandan irinden cesedi istemiyorsun. Sen, Yaratıcının o vücut hamuruna sunduğu suretin arkasındaki ruha aşıksın. Dinle ki Mevlânâ, ‘Seni toprakla karışmış bir yudumcuk güzellik şarabı böyle deli divane ediyor; artık onun safı ne yapmaz?’[5] diyor. Senin Yaratıcın, topraktan cesede nurdan şekiller giydirdi. Toprak cisim yurduna dönünce, suret de hayal evrenine gidecek.

“Yemek istediğin meyvesini izinsiz çalıp Yaratıcını karşına alma. O çok cömerttir; sabırla iste de, zamanı gelince sana ne helal bağışlarda bulunacağını gör. Bütün kadınlara ilâhî güzel­likten bir zerre serpen Yaratıcın, tüm güzellikleri tek bir kadında hücre hücre dokuyup sana sunabilecek kudrettedir. Dünyanın güzelliklerinden binler kat fazlasını bedenlerinde barındıran huriler seni bekliyor. Gelecekteki sonsuz temiz ve iffetli güzelliklere, kirlettiğin bir gençlikle kavuşamazsın. Madem Allah’tan başkasını da sevmeye muhtaçsın, seni bekleyen can tatlısı cennetlerini sev. Bunca yıl direnen, biraz daha sabredebilir.”

Sustum… Aradığım ihtişam, yüzümü kapadığım duvarın hemen arkasındaydı ve hayalim ötelere dokunur gibiydi. Başımı kaldırıp mutluluktan gülümseyerek yoluma devam ederken, kasetçiden yayılan o şarkıyı duymuyordum.

Önermeye çalıştığım, bu kıyamet asrında “Ruhunu çıkar at, kolunu bacağını kes.” demek gibi zor gelebilir. Ama, gençliğimiz, “ilâhî ölçülere göre yasak olan” bir ilişkiyle lekelenirse, sa­dık bir eş bulma şansımız azalacaktır.

Sonrasındaysa, bayanlar cennetin hurilerinden güzel sultanları olma şansını; erkekler de huri güzelliğindeki kadınla sonsuza dek mutlu kalma fırsatını yitirme tehlikesindedirler. Allah temizleri kirlilere mahkum etmez. İçten ve gözyaşlarıyla yoğrulmuş bir tövbeyi başaranlar hariç.

Sonsuzluk yolcusu, sadece şimdi tadacağı ota saplanan kurbanlık koyuna benzemez. Uyanık insan zehirli balı yemez; yemin arkasındaki oltayı görür; bugünkü tercihinin gelecekteki sonuçlarını düşünür. Gelecekteki eşine yakıştırmadığını, bugün kendisi için de çirkin görür. Yanlış bir iş yapar da, içten bir tövbeyi başaramazsa, kaderin ona acılı bir evlilikle bedel ödeteceğini unutmaz.


Dolayısıyla, gözlerimizi tahrikçi görüntü­lerden, zihnimizi benzeri hayallerden arındırmalı; duaya ve tövbeye sarılmalı; aile onurunu inciten TV yapımlarından sakınmalıyız. Yaratıcıya yakınlığımız, ideallerimiz uğrundaki çalışkanlığımız, cinsel ihtiyaçlarımızı gölgeleyip unutturacaktır. Evlenme imkanımız varsa da, bekletmemeli, o sığınağa çabucak girmeliyiz.

Evliliği öldüren manevî hastalıklardan arınmalıyız: Allah’ın evlilik lütfuna şükretmemek, parayı tanrılaştırmak, vücudun görünümünü kalbin içtenliğinden üstün tutmak, keyfe/eğlenceye düşkünlük, zorluğu eşit paylaşmak yerine ihmal ve tembellik, küçümseme, takdir etmeme, saygısızlık, bilgisizlik, çocukların eğitimlerine duyarsızlık, birbirinin sırrını ve onurunu korumamak, TV’ye saplantı, iletimsizlik, birbirlerinin ilgilerine duyarsızlık, sarhoşluk, kumar, ahlâksızlık gibi manevî hastalıkların olduğu evlerde evlilikler yaşamaz. Evlilikler ancak erdemle, fedakarlıkla ve paylaşmayla beslenebilir.

Eşiyle geçinemeyen, toplumla geçinemez; ailesini yönetemeyen kimseyi yönetemez. İnsanın iyiliği sokaktaki şirinliğinden değil, evindeki erdemliliğinden anlaşılır. Eşiyle geçinemeyen kendisinde sorun aramalıdır. Tek taraflı kusurdan kaynaklanan boşanma, parmakla sayılacak kadar azdır. Eğer gerektiği gibi iyiyseniz, eninde sonunda eşinizi kazanırsınız. Kazanamazsanız da, Allah sizi karanlık kalpli ve ısrarlı nankörden kurtarır; size canınızı ısıtacak başka bir evlilik bağışlar.

Bir türlü hayırlı bir evlilik nasip olmayanlar, telaşlanmasınlar. İki günlük dünyanın zevklerine değil, sonsuzluğa talibiz. İnsanlık derdine düşenin cinsellik derdi kalmaz. Bunaltıcı bir evliliktense, bekarlığa razı olmak pekala çok onurlucadır.

ALINTIDIR
 

yesil_03

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Şub 2007
Mesajlar
143
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Aşka Düşen Bazı Gençler..

insanın hakikati olan kalbin huzuru, yüce Allah iledir.
 

anamaya

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
26 Eyl 2006
Mesajlar
332
Tepki puanı
0
Puanları
0
RE: Aşka Düşen Bazı Gençler..

EMEĞİNE SAĞLIK KARDEŞİM
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt