gecekondu
Kayıtlı Kullanıcı
{AŞK}
beni yaratanım yarattı suyundan nasip etti çok şükürler ederim
dayandır beni yuyanıma mani değil muradım
adına yoluna gönül verdim allaha
aşkından bana da verdi
allahımın yarattığı dünyada yaşattığı yüzden yüze baktığı
her kuluna nurundan kattığı görülür
ince hesabına akıl takılır
aşk öyle başlar
başlar kulu haşlar
haşlanan kul yanmaz dünya malına dönmez
duman gönüle koymaz
ne yücedir allahım yol incedir allahım
allah aşkı allaha olan hasret
yakmaz kulu yolda bırakmaz
ben de allahımın aciz bir kulu idim ona vardım ulu dendim
varmak için ne yaptın derseniz
allahıma aşık oldum olay bu
aşk yalnız allahıma değil verdiği nuruna
erdirdiği cümle yaratıkları içindir
yarattığı canlıdan yarattığı cansızdan çirkin görmedim
yolunu çevirene kötüsün demedim demem
çünkü yarattığında kötülük yok dönüklük var
dönüğü çevirmek gerek allahımı bildirmek gerek
korku allahıma olan aşk aşkı olmayan korku bilmez
aşkıma cevap gelmez diye korkar
bilesin senin aşkın az gelir allahımın sevgisi yanında
düşün ki neler verdi kuluna kul ne verir allahına
karınca kararınca bir damlacık gönlünce
olmuşum evvel günde allahımı andığım anda olmuşu bilmişim
dünyayı silmişim tadına ermişim sonsuz sevgiye düşmüşüm
allahımın büyüklüğünü yarattıklarında gördüm
aşkımın sırrını böylece çözdüm
evliya olmak için fakirlik değil aşk gereklidir
allahımın aşkı yakmaz üstü kül tutmaz
yanmaya başlayan sönmez
müsait yunuldum günümde anıldım
saadeti allahıma olan aşkımda buldum
allahıma olan aşkınız sizin de malumunuz
günden güne artttığını farketmez misiniz
her olaya allahımdan deyip katlanmaz mısınız
bundan olgun delil mi olur
sevginin ölçüsü yoktur
aşk dediğin kulda aradığın günlük olaydır
sonsuz aşk allahadır
bulana değil arayanadır sönene değil yananadır
sevmeyi deyim aşkı anlatayım
aşk allaha götürür sevgi verdiğini bildirir
allahımın verdiğini seversin
varlığına inandığın gün aşkını anlarsın
vermek dedim açayım
neyin var kime veresin
vereceğin allahına
kuldan kula ne geçer
bağımsızlık değil zincirleme gider
olmasını dilediğin verdiğin müddet içinde oluşu görülür
canım senin allahım aşkım benim onu da sana verdim
vereceğin budur
gençlik farklı değildir aşk için
aşkın mevsimi olmaz
aşk yolunu sen ara o seni bulur
saadet kulun kendi güzel duygusudur
dünya aşkı allah aşkının küçük bir misalidir
gün geçer dünyanın masalı olur
amma allah aşkı asla masal olmaz
yerle bir olsam bile yaratılanım allahımdan gelenim
aşkı ile yandım aşkına vardım da kandım
dünyada aşkımı ilan ettim
mesneviyi verdim vardım geldim size ateş verdim
aşkımın ateşi nedir sönmezse demeyin
ne bende ne sende cümlede sönmez
kainat bizlere verdikçe
aşk umulduğu zaman değil alındığı zaman senin olur
ben yerden değil yüceden geldim yücenin verdiği yerden doydum
doyduğum yulaf buğday değil onun verdiği aşk idi
dünya beden için aşk bedenden ötesi için
allahımın yarattığına aşkım müsade etmez kızmaya
aşkım o kadar yüce ki gücüm yetmez yere sermeye
aşık olana aşk denizde yıkanmaya benzer
aşık olan aşık olduğunu ancak ona kavuştuğu zaman bilir
sevincin hududunu çizmek düzü görmek demektir
düzü gören kendini aşka verendir
allah aşkına söz edene kimse yanaşmaz
yeter ki sen allahım de sığın allah aşkına söz et
allahım adının anıldığı gönüle konulduğu yerdedir
adını ananın gönüle koyanın yardımcısıdır
allahımın adına ticaret yapmaya çalışana allahım yardımcı mı olur
şarabı aşkımızı kırbaçlasın diye içeriz
aşk yok ise versin diye değil
aşıkım canana canımdan ötürü
aşıkım canana aymayı bildiğimden beri
aşıkım canana cümleden ötürü
aşk daima yüksekte duran sıcak havaya benzer
unutulmasın soba mevsimi geçende her yerde sıcaklık aynı mıdır
aşk da kulun mevsimine göredir
gençlikte bir sobalık aşk yaşlılıkta kainat aşkı
unutma ki hava ısındımı sobanın sıcağı lüzumsuz görülür
güzellik ne tahtta ne de taçta güzellik gönüle konan aşkta
aşk da gönüle konmaz doğar büyür
bedene ölüm gelir gönüle asla
aşk şarabından içen bir daha ayılmaz
aşk diye yandım deryaya vardım varmayı dileyenlere nehir oldum
geldiniz ağacımıza yaprak oldunuz yanan kullara gölge verdiniz
aşk ile aşkın tadını bulursun
aşık olan aşıkı tanır aşık olan aşıkı bulur
nerden geldin denilmez zengin fakir bilinmez
güzel çirkin ayrılmaz yumak düğümlü de olsa şikayet edilmez
cemal dendiği zaman güzellik zannedilir
güzel yüz çirkin yüz aramayın
aşkın adını arayan mecnun olup yola koyulan
yolda aramasın gönüle baksın
aşk dünyayı silmeye değil güzelliği görmeye yarar
aşık dünyayı görmeye değil aşıkına varmaya çalışır
aşkımı deseydim dışarı vursaydım
kainat ateş alırdı bedenim kavrulurdu
aşkın ölçüsü mideden geçmez gönülün katkısı kainata sığmaz
yumuşak yol üstündeyiz allahımın emrindeyiz
kuran yolumuza aşkımız gönlümüze nur verir
allahım ateşini yakmaz ateşin senin malın
ateşini yakan ulundur ulunu bulduran yolundur
yolunu bulduran gönlündür gönlünü yoluna bağlayan aşkındır
hepsi zincir olur aynı daire içinde döner durur
güzellik aşkına vesile değil aşkın güzelliğe vesiledir
güzel olduğu için aşık olunmaz aşık olduğu için güzel görülür
mürşidin verdiğini yumağına sardıkça değil sevgin arttıkça bulursun
mürşid yolunu gösterir yürümeyi öğretir
aşkını gönlün yaratır
ahiret her dileyenin yolunu bilenin gidelim diyenindir
yaratana varmak ona aşık olanındır
ona yakın gönüller yola yakın bakan gözler bakmayı dileyenler
elele versinler cümlemiz gidelim desinler ki allahımı bulsunlar
aşıkı aşıka sorarsan gül kokusu alırsın
ahiret için yol gerekli ise de varmaya aşk gereklidir
aşkı gönülde buldu isen sorma nerdendir
belki çiçekten belki arıdandır
her kulun aşkını ateşleyen yaratandır
ne var ki dilersen allahım der adını anarsan
diledik andık aşkına yandık
yandık sanma ki kül olduk kulu olduk
sevmek başka aşk başka
sevmek gönlün alabildikçedir
aşk canın verebildikçe
dede anlar çünkü aşkı bildi aşk ile yandı
aşk ne küçüklükte ne büyüklüktedir
aşk kainatı gönüle koyabilmektedir
sahip olduğumuz aşkımız semaya serdik
yumuşak yol bilenle ona varalım diyenle aşkımızı sergiledik
oluşun değeri onda aşkın değeri kulda
yolumuz aşk yoludur aşka sohbet ile dalınır
güğüm dünyaya gönül yara
yar yumuşak yol alana onu gönülden anana dönüktür
beni yaratanım yarattı suyundan nasip etti çok şükürler ederim
dayandır beni yuyanıma mani değil muradım
adına yoluna gönül verdim allaha
aşkından bana da verdi
allahımın yarattığı dünyada yaşattığı yüzden yüze baktığı
her kuluna nurundan kattığı görülür
ince hesabına akıl takılır
aşk öyle başlar
başlar kulu haşlar
haşlanan kul yanmaz dünya malına dönmez
duman gönüle koymaz
ne yücedir allahım yol incedir allahım
allah aşkı allaha olan hasret
yakmaz kulu yolda bırakmaz
ben de allahımın aciz bir kulu idim ona vardım ulu dendim
varmak için ne yaptın derseniz
allahıma aşık oldum olay bu
aşk yalnız allahıma değil verdiği nuruna
erdirdiği cümle yaratıkları içindir
yarattığı canlıdan yarattığı cansızdan çirkin görmedim
yolunu çevirene kötüsün demedim demem
çünkü yarattığında kötülük yok dönüklük var
dönüğü çevirmek gerek allahımı bildirmek gerek
korku allahıma olan aşk aşkı olmayan korku bilmez
aşkıma cevap gelmez diye korkar
bilesin senin aşkın az gelir allahımın sevgisi yanında
düşün ki neler verdi kuluna kul ne verir allahına
karınca kararınca bir damlacık gönlünce
olmuşum evvel günde allahımı andığım anda olmuşu bilmişim
dünyayı silmişim tadına ermişim sonsuz sevgiye düşmüşüm
allahımın büyüklüğünü yarattıklarında gördüm
aşkımın sırrını böylece çözdüm
evliya olmak için fakirlik değil aşk gereklidir
allahımın aşkı yakmaz üstü kül tutmaz
yanmaya başlayan sönmez
müsait yunuldum günümde anıldım
saadeti allahıma olan aşkımda buldum
allahıma olan aşkınız sizin de malumunuz
günden güne artttığını farketmez misiniz
her olaya allahımdan deyip katlanmaz mısınız
bundan olgun delil mi olur
sevginin ölçüsü yoktur
aşk dediğin kulda aradığın günlük olaydır
sonsuz aşk allahadır
bulana değil arayanadır sönene değil yananadır
sevmeyi deyim aşkı anlatayım
aşk allaha götürür sevgi verdiğini bildirir
allahımın verdiğini seversin
varlığına inandığın gün aşkını anlarsın
vermek dedim açayım
neyin var kime veresin
vereceğin allahına
kuldan kula ne geçer
bağımsızlık değil zincirleme gider
olmasını dilediğin verdiğin müddet içinde oluşu görülür
canım senin allahım aşkım benim onu da sana verdim
vereceğin budur
gençlik farklı değildir aşk için
aşkın mevsimi olmaz
aşk yolunu sen ara o seni bulur
saadet kulun kendi güzel duygusudur
dünya aşkı allah aşkının küçük bir misalidir
gün geçer dünyanın masalı olur
amma allah aşkı asla masal olmaz
yerle bir olsam bile yaratılanım allahımdan gelenim
aşkı ile yandım aşkına vardım da kandım
dünyada aşkımı ilan ettim
mesneviyi verdim vardım geldim size ateş verdim
aşkımın ateşi nedir sönmezse demeyin
ne bende ne sende cümlede sönmez
kainat bizlere verdikçe
aşk umulduğu zaman değil alındığı zaman senin olur
ben yerden değil yüceden geldim yücenin verdiği yerden doydum
doyduğum yulaf buğday değil onun verdiği aşk idi
dünya beden için aşk bedenden ötesi için
allahımın yarattığına aşkım müsade etmez kızmaya
aşkım o kadar yüce ki gücüm yetmez yere sermeye
aşık olana aşk denizde yıkanmaya benzer
aşık olan aşık olduğunu ancak ona kavuştuğu zaman bilir
sevincin hududunu çizmek düzü görmek demektir
düzü gören kendini aşka verendir
allah aşkına söz edene kimse yanaşmaz
yeter ki sen allahım de sığın allah aşkına söz et
allahım adının anıldığı gönüle konulduğu yerdedir
adını ananın gönüle koyanın yardımcısıdır
allahımın adına ticaret yapmaya çalışana allahım yardımcı mı olur
şarabı aşkımızı kırbaçlasın diye içeriz
aşk yok ise versin diye değil
aşıkım canana canımdan ötürü
aşıkım canana aymayı bildiğimden beri
aşıkım canana cümleden ötürü
aşk daima yüksekte duran sıcak havaya benzer
unutulmasın soba mevsimi geçende her yerde sıcaklık aynı mıdır
aşk da kulun mevsimine göredir
gençlikte bir sobalık aşk yaşlılıkta kainat aşkı
unutma ki hava ısındımı sobanın sıcağı lüzumsuz görülür
güzellik ne tahtta ne de taçta güzellik gönüle konan aşkta
aşk da gönüle konmaz doğar büyür
bedene ölüm gelir gönüle asla
aşk şarabından içen bir daha ayılmaz
aşk diye yandım deryaya vardım varmayı dileyenlere nehir oldum
geldiniz ağacımıza yaprak oldunuz yanan kullara gölge verdiniz
aşk ile aşkın tadını bulursun
aşık olan aşıkı tanır aşık olan aşıkı bulur
nerden geldin denilmez zengin fakir bilinmez
güzel çirkin ayrılmaz yumak düğümlü de olsa şikayet edilmez
cemal dendiği zaman güzellik zannedilir
güzel yüz çirkin yüz aramayın
aşkın adını arayan mecnun olup yola koyulan
yolda aramasın gönüle baksın
aşk dünyayı silmeye değil güzelliği görmeye yarar
aşık dünyayı görmeye değil aşıkına varmaya çalışır
aşkımı deseydim dışarı vursaydım
kainat ateş alırdı bedenim kavrulurdu
aşkın ölçüsü mideden geçmez gönülün katkısı kainata sığmaz
yumuşak yol üstündeyiz allahımın emrindeyiz
kuran yolumuza aşkımız gönlümüze nur verir
allahım ateşini yakmaz ateşin senin malın
ateşini yakan ulundur ulunu bulduran yolundur
yolunu bulduran gönlündür gönlünü yoluna bağlayan aşkındır
hepsi zincir olur aynı daire içinde döner durur
güzellik aşkına vesile değil aşkın güzelliğe vesiledir
güzel olduğu için aşık olunmaz aşık olduğu için güzel görülür
mürşidin verdiğini yumağına sardıkça değil sevgin arttıkça bulursun
mürşid yolunu gösterir yürümeyi öğretir
aşkını gönlün yaratır
ahiret her dileyenin yolunu bilenin gidelim diyenindir
yaratana varmak ona aşık olanındır
ona yakın gönüller yola yakın bakan gözler bakmayı dileyenler
elele versinler cümlemiz gidelim desinler ki allahımı bulsunlar
aşıkı aşıka sorarsan gül kokusu alırsın
ahiret için yol gerekli ise de varmaya aşk gereklidir
aşkı gönülde buldu isen sorma nerdendir
belki çiçekten belki arıdandır
her kulun aşkını ateşleyen yaratandır
ne var ki dilersen allahım der adını anarsan
diledik andık aşkına yandık
yandık sanma ki kül olduk kulu olduk
sevmek başka aşk başka
sevmek gönlün alabildikçedir
aşk canın verebildikçe
dede anlar çünkü aşkı bildi aşk ile yandı
aşk ne küçüklükte ne büyüklüktedir
aşk kainatı gönüle koyabilmektedir
sahip olduğumuz aşkımız semaya serdik
yumuşak yol bilenle ona varalım diyenle aşkımızı sergiledik
oluşun değeri onda aşkın değeri kulda
yolumuz aşk yoludur aşka sohbet ile dalınır
güğüm dünyaya gönül yara
yar yumuşak yol alana onu gönülden anana dönüktür