ALLAH İÇİİN SEVMEK... ALLAH İÇİN SEVİLMEK
Sevgiler vardır Faniden bakiye. Sevgiler vardır bakiden faniye götürür.
Mecnun Leyla’yı sevdi ne oldu bakiden faniye geçti dediler. Leyla, Leyla diye çöllere düştün al sana Leyla karşında duruyor. Ne dedi.
Ben buldum Mevla’yı neyleyim Leyla’yı
Biz İslam yetersizliğimizden Allah’ın kanununu gerektiği gibi yaşayamadığımızdan dünyanın süsüne nefsimizin hevasına uyduğumuzdan her güzel gördüğümüz şeye bütün benliğimizle bağlanıp her düşüncemizi ona odaklıyoruz.
Halbuki insan şöyle bir düşünce o güzelinde bir yaratıcısı olduğunu ve o güzelden daha güzel olduğunu düşünce çünkü güzeli yaratan güzelden daha daha güzeldir. Bu güzelliği görse o zaman o güzelin güzeline alemlerin Rabbine aşık olmaz mıydı?
Alemlerin rabbi nasıl sevilir? Sevdasına nasıl ulaşılır? İşte bu konuda yaşanmış bir olayı ibretle okuyalım.
Mevsim kış… Bir akşam, gencin biri evine dönerken daha önceden aralarında gönül meselesi olan bir genç kızla camdan bakışırlar. Hanım kız perdesini çeker ve bir daha açmaz. Fakat genç bir kez daha görmek ümidiyle pencere altında dolaşır durur. Fırtına, kar ve soğukla boğuşarak sabahlar. Sabah ezanlarıyla uyanan genç kız merak eder. Perdeyi aralar. Bakar ki, genç orada dolaşıyor. Üzerine karlar yağmış, hayret eder. Pencereyi tıklatır. Gel, diye işaret eder.
Genç biraz utanarak yaklaşır. Genç kız sorar.
- sabaha kadar, bu çileye ve soğuğa katlanmana sebep ne?
- Sana olan sevgim
- Benim gibi bir faniye bu derece sevgin neden ileri geliyor?
- Senin kaşların şöyle, gözlerin böyle… gibi malum kelimeleri sıralar. Ama asıl kelamında kız söyler ve şöyle söze başlar.
Ey Allah’ın kulu! Eğer benim kaşım, benim gözüm , benim yüzüm bu kadar güzelse,
benim gibi milyarlarca güzeli yaratmış ve yaratacak olan yüce Allah (c.c.) daha da güzel değil mi?
Benim gibi acizin sevgisi bu kış gecesinde bu soğukta bu kadar çileye değerse, güzeller güzeli ezel ebed sultanı Cenab-ı Hakk’ıın sevgisi, sevdası bütün hayatını uğrunda geçirmeye değmez mi?
Bak ezanlar okunuyor. Ezan Allah-u Ekber diyor. En büyük, en güzel, en çok sevilmeye layık o’dur diyor. Eşhedü Enla ilahe illallah, diyor. Ben gözümle gördüğüm şeylerden daha çok inanırım ki, Allah’tan başka ibadete layık, rızası kazanılmaya layık, yaratan, yaşatan hiçbir ilah yoktur, diyor. Eşhedü enne Muhammeden Rasulullah, diyor. Ben gözümle görmüş gibi şahitlik ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz Allah’ın Resulüdür. Dünya ve ahirette insan ve cinin tek saadet kılavuzu O’dur diyor.
Haydi aşı, haydi işi ve eşi bırakın namaza koşun diyor.
Ezan hayyalel felah diyor.
Hayyin felaha, haydin kurtuluşa, haydi İslam’a diyor. Kurtuluş ne Doğu’da ne de Batı’da. Sadece İslam’da diyor.
Esselatü Hayrun minen nevm. Ey gözleri ve benim gibi gönlü uyuyanlar! Uyanın namaz Allah-u Ekber, Allah-u Ekber.
Dikkat edin, tekrar ediyorum. En büyük Allah’tır. En güzel Allah’tır. En çok sevilmeye layık olan sadece Allah’tır.
La ilah illallah. Allah’tan başka Baki yoktur. Her şey fanidir. Allah’tan başka gaye yoktur. Emrinde ömür tüketmeye değer hiçbir şey yoktur. Allah’tan başkan insan için hayat sistemi koyacak bir güç yoktur.
Bu sözler büyük bir mahcubiyet içinde dinleyen genç, başını öne eğer, caminin yolunu tutar. Şadırvandakilere bakar, abdest alır. Camidekilere bakar, namaz kılar. O gidiş gider. Hakkın divanına durur. Güzeller güzeline vurulur. Bir daha dönmemek üzere bütün günahlarına tövbe eder. Kainatın sahibine söz verir. Son nefese kadar emrinden çıkmayacağım Allah’ım der.
Şu dünya önümden geçen bir film
Fani güzellere vurgun değilim
Bu gönül Allah’a Resule aşık
Ondan başkaları kirli bulaşık
Gönüle gayriden ışık olur mu?
Bülbül viranede huzur bulur mu?
Bülbül gülşen ister, altın nesine
Bağlamış gönlünü Kuran sesine
Bu Kuran ruhlara canan ilidir
Hakkın üflediği seher yelidir
Bu seher yeli ki ebedi ferman
Tek budur insanın derdine derman
Mutluluk arayan gökteki kuşlar
Bu yelin dışında baş çırpınışlar
Gel uçma nafile! Gitme uzağa
Sakın düşme güle benzer tuzağa
İSLAM’IN DIŞINDA DÜNYA TUZAKTIR
ONA YAKIN OLAN HAK’TAN UZAKTIR
Ya Rab! Şu gönlüme nakşet aşkını
Huzurundan geri kovma şaşkını
Aşkın işlesin ki öyle kalbime
Söyleyin! Şu dünya yar oldu kime?
Kudretli Hakan’lar toprak değil mi?
Bu ilahi emir mutlak değil mi?
Öyle ise nefsim nereye doğru
Gel! Dönelim buradan yakmadan bağrı
Terlere boğarken mahşer denizi
Resul hürmetine bağışla bizi
Cennet’te HABİBE komşu eyle bizi
“Selamün Aleyküm” diye söyle ki
gülsün rahmeti uman yüzümüz
“Elhamdülillah” olsun sözümüz
YA RAB! AŞKIN İLE YANAN KULUNU
RIZANDAN AYIRMA ......
Sevgiler vardır Faniden bakiye. Sevgiler vardır bakiden faniye götürür.
Mecnun Leyla’yı sevdi ne oldu bakiden faniye geçti dediler. Leyla, Leyla diye çöllere düştün al sana Leyla karşında duruyor. Ne dedi.
Ben buldum Mevla’yı neyleyim Leyla’yı
Biz İslam yetersizliğimizden Allah’ın kanununu gerektiği gibi yaşayamadığımızdan dünyanın süsüne nefsimizin hevasına uyduğumuzdan her güzel gördüğümüz şeye bütün benliğimizle bağlanıp her düşüncemizi ona odaklıyoruz.
Halbuki insan şöyle bir düşünce o güzelinde bir yaratıcısı olduğunu ve o güzelden daha güzel olduğunu düşünce çünkü güzeli yaratan güzelden daha daha güzeldir. Bu güzelliği görse o zaman o güzelin güzeline alemlerin Rabbine aşık olmaz mıydı?
Alemlerin rabbi nasıl sevilir? Sevdasına nasıl ulaşılır? İşte bu konuda yaşanmış bir olayı ibretle okuyalım.
Mevsim kış… Bir akşam, gencin biri evine dönerken daha önceden aralarında gönül meselesi olan bir genç kızla camdan bakışırlar. Hanım kız perdesini çeker ve bir daha açmaz. Fakat genç bir kez daha görmek ümidiyle pencere altında dolaşır durur. Fırtına, kar ve soğukla boğuşarak sabahlar. Sabah ezanlarıyla uyanan genç kız merak eder. Perdeyi aralar. Bakar ki, genç orada dolaşıyor. Üzerine karlar yağmış, hayret eder. Pencereyi tıklatır. Gel, diye işaret eder.
Genç biraz utanarak yaklaşır. Genç kız sorar.
- sabaha kadar, bu çileye ve soğuğa katlanmana sebep ne?
- Sana olan sevgim
- Benim gibi bir faniye bu derece sevgin neden ileri geliyor?
- Senin kaşların şöyle, gözlerin böyle… gibi malum kelimeleri sıralar. Ama asıl kelamında kız söyler ve şöyle söze başlar.
Ey Allah’ın kulu! Eğer benim kaşım, benim gözüm , benim yüzüm bu kadar güzelse,
benim gibi milyarlarca güzeli yaratmış ve yaratacak olan yüce Allah (c.c.) daha da güzel değil mi?
Benim gibi acizin sevgisi bu kış gecesinde bu soğukta bu kadar çileye değerse, güzeller güzeli ezel ebed sultanı Cenab-ı Hakk’ıın sevgisi, sevdası bütün hayatını uğrunda geçirmeye değmez mi?
Bak ezanlar okunuyor. Ezan Allah-u Ekber diyor. En büyük, en güzel, en çok sevilmeye layık o’dur diyor. Eşhedü Enla ilahe illallah, diyor. Ben gözümle gördüğüm şeylerden daha çok inanırım ki, Allah’tan başka ibadete layık, rızası kazanılmaya layık, yaratan, yaşatan hiçbir ilah yoktur, diyor. Eşhedü enne Muhammeden Rasulullah, diyor. Ben gözümle görmüş gibi şahitlik ederim ki Hz. Muhammed (s.a.v.) Efendimiz Allah’ın Resulüdür. Dünya ve ahirette insan ve cinin tek saadet kılavuzu O’dur diyor.
Haydi aşı, haydi işi ve eşi bırakın namaza koşun diyor.
Ezan hayyalel felah diyor.
Hayyin felaha, haydin kurtuluşa, haydi İslam’a diyor. Kurtuluş ne Doğu’da ne de Batı’da. Sadece İslam’da diyor.
Esselatü Hayrun minen nevm. Ey gözleri ve benim gibi gönlü uyuyanlar! Uyanın namaz Allah-u Ekber, Allah-u Ekber.
Dikkat edin, tekrar ediyorum. En büyük Allah’tır. En güzel Allah’tır. En çok sevilmeye layık olan sadece Allah’tır.
La ilah illallah. Allah’tan başka Baki yoktur. Her şey fanidir. Allah’tan başka gaye yoktur. Emrinde ömür tüketmeye değer hiçbir şey yoktur. Allah’tan başkan insan için hayat sistemi koyacak bir güç yoktur.
Bu sözler büyük bir mahcubiyet içinde dinleyen genç, başını öne eğer, caminin yolunu tutar. Şadırvandakilere bakar, abdest alır. Camidekilere bakar, namaz kılar. O gidiş gider. Hakkın divanına durur. Güzeller güzeline vurulur. Bir daha dönmemek üzere bütün günahlarına tövbe eder. Kainatın sahibine söz verir. Son nefese kadar emrinden çıkmayacağım Allah’ım der.
Şu dünya önümden geçen bir film
Fani güzellere vurgun değilim
Bu gönül Allah’a Resule aşık
Ondan başkaları kirli bulaşık
Gönüle gayriden ışık olur mu?
Bülbül viranede huzur bulur mu?
Bülbül gülşen ister, altın nesine
Bağlamış gönlünü Kuran sesine
Bu Kuran ruhlara canan ilidir
Hakkın üflediği seher yelidir
Bu seher yeli ki ebedi ferman
Tek budur insanın derdine derman
Mutluluk arayan gökteki kuşlar
Bu yelin dışında baş çırpınışlar
Gel uçma nafile! Gitme uzağa
Sakın düşme güle benzer tuzağa
İSLAM’IN DIŞINDA DÜNYA TUZAKTIR
ONA YAKIN OLAN HAK’TAN UZAKTIR
Ya Rab! Şu gönlüme nakşet aşkını
Huzurundan geri kovma şaşkını
Aşkın işlesin ki öyle kalbime
Söyleyin! Şu dünya yar oldu kime?
Kudretli Hakan’lar toprak değil mi?
Bu ilahi emir mutlak değil mi?
Öyle ise nefsim nereye doğru
Gel! Dönelim buradan yakmadan bağrı
Terlere boğarken mahşer denizi
Resul hürmetine bağışla bizi
Cennet’te HABİBE komşu eyle bizi
“Selamün Aleyküm” diye söyle ki
gülsün rahmeti uman yüzümüz
“Elhamdülillah” olsun sözümüz
YA RAB! AŞKIN İLE YANAN KULUNU
RIZANDAN AYIRMA ......