İlişkilerinizde maske kullanmayın. Bazı toplumsal öğrenmişlikler sizi yönlendirebilir: erkekler güçlü olur, kızlar naz yapar, peşinden koşturmalısın vb. Unutmayın ki roller sizi belli bir yere kadar taşır. Kendinizi gerçekçi olmayan bir şekilde kabul edilebilir kılmaktansa sizi olduğunuz gibi kabul edecek insanları hayatınıza alın. Bu arada sahip olduğunuz özelliklerin normalliğini de hesaba katmayı unutmayın.
Psikolog ve Çift Terapisti Ayala Malach Pines Aşık Olmak* adlı kitabında, aşık olmada/romantik ilişkilerde etkili olan gözlemlenebilir ve gözlemlenemez değişkenler/dinamikler üzerinde durarak aşık olma sürecine sosyal psikoloji ve klinik psikoloji perspektifinden bakıyor. Pines kitabında aynı zamanda aşkı/sevgiyi arayanlara bazı önerilerde bulunuyor. Bu yazıda, Pines’in söz konusu tavsiyelerini ele alacağız.
Bir romantik ilişkinin ön koşulu, bir tanışmanın olmasıdır. Her ne kadar platonik aşk; telefonla, elektronik posta yoluyla, telefonla aşk günlük hayatta karşılaştığımız yaşantılar olsa da bir arada bulunmak bir ilişkinin başlamasındaki en önemli etkendir. Vakaların sadece %11’nde ilk görüşte aşktan bahsedilmesi, görüşmelerin sürekliliğinin önemini bize gösteriyor. Uzun süreli sosyal ilişkiler kurmak, bir romantik ilişki yaşama olasılığını artırmaktadır. Bunun için düzenli sosyal faaliyetlere katılmak, arkadaş gezilerine katılmak, derneklere üyelik vb. işlevsel olabilir.
Yüksek fiziksel ve duygusal uyarı yaratan durumlar(dans, tenis, doğa yürüyüşü, konser vb.)ın içinde yer almak işinize yarayabilir. Vücudumuzdaki adrenalin seviyesinin arttığı durumlarda aşka daha açık hale geliriz. Katılacağımız etkinliklerin gerçekten zevk aldığımız etkinlikler olması kendimizi kandırmamamız açısından önemlidir. Romantik eş adaylarıyla tanışmadan önce ruhsal durumunuzu iyileştirmek(tempolu müzik dinlemek, eğlenceli kitap okumak, keyif verici film seyretmek gibi yollarla olabilir) işinize yarayabilir. İyi bir ruh haliyle etrafa vereceğiniz mesajlar daha kabul edici olacaktır.
Çekicilik düzeyi size denk arkadaşlar edinmeniz doyurucu ilişki yaşama olasılığınızı artırıyor. İlk buluşmanızda mümkün mertebe iyi görünmeye gayret edin. Çünkü dış görünüş, insanların değerlendirmelerinde ilk kriterler arasında yer almaktadır. Karşı taraf, kişiliğinizi, hayata bakışınızı ilk görünüşünüzden sonra değerlendirmeye alır. Seçeceğiniz karakter çok öznel olmasına rağmen sıcak, duyarlı, düşünceli ve mizah duygusuna sahip partner sizi daha mutlu edebilir.
Romantik eş adaylarınıza olmalarını istediğiniz kişilermiş gibi(eğlenceli, anlayışlı vb.) davranın. Karşı tarafı değiştirme gücünüz olmasa da etkileme gücünüz vardır. Ovidius’un önerisini hatırlayın: “Sevilmek için, sevilebilir olun.”
Beyaz atlı prensi ya da sizi bekleyen prensesi aramayın. Geçmişi, dış görünüşü, zeka seviyesi, tutumları, ilgi alanları vb. size yakın birisiyle uzun soluklu bir ilişki yaşama ihtimaliniz daha yüksek. Böyle birsini uzakta aramak yerine etrafınızdakiler(komşu, iş arkadaşı, eğitim arkadaşı vb.)e bakabilirsiniz.
Romantik ilişkilerde hem vermenin hem de almanın önemini hesaba katın. Öncelikli ihtiyaçlarınızı belirleyin: korunmak, sevilmek, onaylanmak, dinlenmek, zorlanmak, uyarılmak vb. Eş adaylarınızı bu ihtiyaçlarınızı karşılayabilecekler arasından seçin. Size çekici gelse bile ihtiyaçlarınızı karşılamayacağını düşündüklerinize karşı dikkatli olun. Eş adaylarınıza karşı dürüst, açık, anlayışlı, şefkatli olun. Vericiliğinizde de sınır koymaya çalışın. Aşırı fedakarlığın da bencillik gibi ilişkiyi olumsuz etkilediğini unutmayın.
İlişkilerinizde maske kullanmayın. Bazı toplumsal öğrenmişlikler sizi yönlendirebilir: erkekler güçlü olur, kızlar naz yapar, peşinden koşturmalısın vb. Unutmayın ki roller sizi belli bir yere kadar taşır. Kendinizi gerçekçi olmayan bir şekilde kabul edilebilir kılmaktansa sizi olduğunuz gibi kabul edecek insanları hayatınıza alın. Bu arada sahip olduğunuz özelliklerin normalliğini de hesaba katmayı unutmayın.
Sevebilir ve sevilebilir olma kabiliyetinize dikkat edin. Unutmayın ki eş seçimlerimiz bilinçli olduğu kadar bilinçdışı faktörler tarafından da etkilenir. Şayet bağlanma açısından sorun yaşıyorsanız(bağlanamama, aşırı bağlanma, kaygılı bağlanma) profesyonel bir yardım alabilirsiniz.
Duygusal romantik ilişkilerinizde hep aynı hataları yapıyor ya da aynı sorunları yaşıyorsanız, sorun bilinçdışı süreçlerinizle ilgili olabilir. Bu yüzden ilişkinizdeki sorunlarda öncelikle kendinize, duygu, düşünce ve davranışlarınıza odaklanın. Şayet gene de sorunun karşı tarafta olduğunu düşünüyorsanız, neden “sorunlu” bir kişiye aşık olduğunuzu ya da neden onca insan dururken “onu” hayatınıza aldığınızı kendinize sorun. Bu durumda çocukluk döneminizde hayatınızdaki en önemli figürleri(anne, baba, bakıcı, kardeş, öğretmen vb.) düşünün. Onlarla şu anki eşiniz/partnerinizin ortak özelliklere sahip olduğunu görme ihtimaliniz yüksek olabilir. Bu durumda size olumsuz/sorunlu(duygusal olarak uzak, otoriter, bağımlı, sizi kullanan vb.) olanlar çekici gelse bile siz sağlıklı/sorunsuz insanlarla yakınlık kurmaya çalışın.
Bilinçdışı tutumlarınızla ilgili farkındalık sağlamaya çalışın. Bunun için kitap okuyabilir, kadın erkek ilişkileriyle ilgili atölye çalışmalarına katılabilirsiniz.
Günümüzde ilişkilerle ilgili en önemli farkındalık, erken çocukluk yaşantılarımızın bu günkü ilişkilerimiz üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğu yönündedir. Bu bakış halk arasında kızların babalarına benzeyen erkeklere, erkeklerin annelerine benzeyen kadınlara aşık olduğuna dair bir inançla kendini gösteriyor. Belki burda anne ve babanın yerine “hayatımızdaki en önemli insanlar”ı koymak daha doğru bir bakış olacaktır.
Unutmayın! Aşık olma ve aşkınızı yaşama şekliniz kişiliğinize dönük çok önemli ipuçları taşımaktadır. Bu yüzden aşk yaşantınız kendinizi tanımak için size müthiş imkanlar sunabilir. İlişkilerinizde fedakar olan hep siz misiniz? Çok kıskanç mısınız? Terkedilme korkusu ilişkinizi beter hale mi getiriyor? İnsanlara güvenmekte zorluk çekiyor musunuz? İlişkilerinizde kararları hep karşı tarafa bırakıyorsunuz ya da hep siz mi alıyorsunuz? İlişkilerinizde kendinizi hep bağımlı gibi mi hissediyorsunuz? Genelde partnerlerinizi sizden üstün ya da altta olarak mı algılarsınız? Bu ve benzeri sorular sadece ilişkinizi anlamanızda değil kendinizi tanımanızda da size ipucu sunacaktır.
İlişkilerinizde empatik olun. Kendi ihtiyaçlarınız kadar karşı tarafın ihtiyaçlarını da hesaba katın. Partnerinizin de sizin ihtiyaçlarınızı önemseyip önemsemediğine dikkat edin.
Yukarıda dile getirilen öneriler elbette artırılabilir; ancak bu önerilerin şimdilik, ilişkilerinize dönük farkındalık için iyi bir girizgah olabileceğini düşünüyorum. Muhabbetle…