Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Aşıklar defterinden silindin (1 Kullanıcı)

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
Semnun Muhib rahmetullahi aleyh, yaşı ilerlemiş, ömür merdiveninin son basamağına yaklaşmıştı. Bu yaşına kadar başından evlilik geçmemişti. Ömrünün bu son anlarında, sadece sünnete tâbi olmak ve efendimizin sünnetini yerine getirmek için evlenmek istedi. Bu talep üzerine yakınları ona evleneceği bir kız bulurlar.

Evlendikten sonra aradan geçen zaman içinde Semnun Muhib Hazretleri’nin, hanımı olan kıza karşı bir ilgisi meydana geldi. İlginin meydana geldiği günün gecesinde bir rüya gördü. Rüyasında kıyamet kopmuştu. Mahşer toplanıyor, her bir kavme ait olmak üzere sancaklar dikiliyordu. Bir sancak gördü ki, büyüklüğü, güzelliği, nuru anlatılamayacak kadar muhteşemdi. Sordu:
–Bu sancak hangi kavim için dikildi?
–Allah onları sever, onlar da Allah’ı sever…” (Maide, 54) âyet–i kerimesine muhatap olanlar için dikildi.Semnun Muhib bu kavmin arasına girdi. Orada bulunan görevlilerden biri Semnun Muhib’in yanına gelerek, bu topluluğun arasından çıkmasını söyledi ve Semnun Muhib’i oradan çıkardı.

Semnun feryadı bastı:
–Beni bu topluluğun dışına niçin çıkardın?
–Bu sancak âşıkların sancağıdır, sen onlardan olmadığın için çıkarıldın.
–Ben Mevlâ’ya olan aşkımdan dolayı dünya hayatında Muhib diye çağrılırdım. Hak Teâlâ Hazretleri benim kalbimi biliyor.
Bu konuşmanın ardından gaipten bir nida işitilir:
“Ey Semnun! Sen muhiblerden idin; ancak gönlün o küçük kıza meyledince, ismini muhibler defterinden sildik.Semnun Muhib, büyük sıkıntıya duçar olmuştu, kan ter içinde uyandı. Uyanır uyanmaz:
–Ya Rabbi! Bu kız beni sana ulaştıracak yolun önünde bir engel ise, onu yolumun üzerinden kaldır.

Bir zaman sonra dışarıda bir bağırtı, bir gürültü duyuldu. Gürültünün geldiği yere vardıklarında, Semnun Muhib Hazretleri’nin hanımı genç kız, damdan düşmüş ve vefat etmişti.
 

KatrePare

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
12 Tem 2011
Mesajlar
4,014
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
28
Allah razi olsun kardesim.. Ne kadar ilginc bir sey ve ne kadar dogru..

Beni Rabbime olan sevgimle arama girecek insanlardan sakindir Allahim" amin..
 

melek4545

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
18 Ağu 2009
Mesajlar
3,460
Tepki puanı
1
Puanları
36
Yaş
32
Konum
İstanbul
Allah razı olsun kardeşim gerçekten çok ilginç ve bi o kadar da güzel bir hikaye
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
Evliyânın büyüklerinden. Künyesi Ebü'l-Kâsım, Ebü'l-Hasan ve Ebû Bekr olup, babasının ismi Abdullah'dır. Allahü teâlâya âşık olması ve aşkına dâir sözleri ve yaşayışının dilden dile dolaşması, kendisine "Muhib" (âşık) denilmesine sebeb oldu. Aslen Basralı olduğu için Basrî, Bağdât'a yerleştiği için Bağdâdî nisbet edildi. O ise, gerçek âşık olmadığını söyleyerek, kendisine"Kezzâb (yalancı)" dedirtmeye gayret ederdi. Cüneyd-i Bağdâdî hazretlerinin devrinde yaşadı. Ondan sonra 932 (H.320) yılında vefât etti.
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Eline sağlık kardeşim güzel bir yazı paylaşmışsın.. Fakat bu yazıyı çok iyi anlamamız gerekir ve olaya sadece tek açıdan bakmamak gerekir..
Evet bir insan, bu dünyada herşeyden çok Rabb'ini sevmelidir.. Peygamber Efendimiz bu hususta şöyle buyurmuşlardır:

"Allâhım! Sen'den sevgini, Sen'i sevenlerin sevgisini ve Sen'in sevgine ulaştıracak ameli talep ediyorum. Allâhım! Sen'in sevgini bana nefsimden, âilemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl!" (Tirmizî, Deavât, 72)

Fakat Allah sevgisini, kalbimizde duyabilmek için, O'nun yarattıklarını, bilhassa eşref-i mahlukât olan insanı sevmek gerekir. Peygamber Efendimiz bu hususta da şöyle buyurmuşlardır:

"Îmân etmedikçe cennete giremezsininiz, birbirinizi sevmedikçe de îmân etmiş olamazsınız " (Müslim, Îmân, 93)

Bu 2 hadis-i şeriften çıkarmamız gereken sonuç, sadece Allah'ı sevmemiz emredilmiyor, fakat Allah'ı bu fani dünyadaki herşeyden çok sevmemiz emrediliyor.. Rabb'im yüreğimizdeki Allah sevgisini daim ve en sevgili kılsın inşAllah.. Amin..
 

smyyes

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Eyl 2009
Mesajlar
3,791
Tepki puanı
5
Puanları
0
Yaş
31
onlar alim.yani onların Allah a olan sevgisi bizimkinden çok farklı.onlar dünyayı boşvermiş.biz peşinde koşturuyoruz.
onlar Allah dan gayrısının sevgisini kalbinde barındırmamış,bizim dünyaya olan sevgimizden Allah sevgisine ne kadar yer kalmış..
tabi ki de doğru söylüyorsunuz kardeşim.yani burada anlatılandan sizin düşüncelerinizden farklı değil zaten.ama dinde sadece bir olayA bir söze bakarak dini yorumlarsak dini yanlış anlayabiliriz.
mesela birbiri ile çok zıt görünen hadisler var ama onları anlamak için alimlerin açıklamalarına bakmak gerekiyo.
sağolun siz de açıklamanız için.
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Evet, ince ve anlaşılması zor bir konu, bende hep yanlış anlarım, kalbimde kimler olmalı diye, hepsini atarım ve de çok korkarım birini sevmekten...
Burda anlatılmak istenen ne?Kalpte dünya ya ait sevgi olmamalı mı?
Eğer öyle olsa, Peygamber (s.a v) Hz Aişe 'ye olan sevgisi malum
''Dünyanızdan üç şey sevdirildi, koku, kadın ve namaz'' diyen de o, peki burda anlatılmak istenen ne?
Ölçü ne??? O da belirtildi, Hz Ali'ye sorduğu soru, Tam hadisi bulup ekliyeyim, yarım yamalak olmasın
Nefis sever, oysa iman hakkı ister, hey ilham nerdesin? Garip kendi başına yol gider, Öylemi?
Bağışla Rabbim bu konuyu anladım derim, birini sevmeye gelince geri geri giderim, ya yanlış sevgi olursa
Kalbinde olmasın O'ndan başka sevgi derin...Olur mu? olmasın derim..
Biraz düşüneyim... hala anlamış değilim..
Birçok buna benzer, menkibe okudum , peki kadınların suçu ne???
İnce konu sanırım...

Hadisi ararken bu yazıyı buldum sanırım, ölçüyü güzel anlatıyor, benimde ihtiyacım var (peki ilham niye ses vermez oldu??? yine bir hata yaptım galiba...)
Kur'an-ı Kerim'de inananların sevgisinin ölçüsü şöyle belirtilir: ''İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise onlarınkinden çok daha fazladır.'' (Bakara, 165) Bu âyet-i kerimede ''Allah için sevmek''le, ''Allah'ı sever gibi sevmek'' arasındaki fark çok açık olarak ortaya konmuştur. Allah'ı sevenler, Allah yolunda giden sevgili kulları da severler. Fakat Allah'ı sever gibi değil. Zira Yahudi ve Hıristiyanların, Hz. Üzeyr ile Hz. İsa'ya ilahlık derecesinde sevgi besledikleri ve helak oldukları bilinmektedir. Allah'ın sevgili kulları olan peygamberlere, şehidlere, velilere veya samimi dostlara muhabbet duyarken ölçülü ve dengeli olmamız gerekir. Bunların sevgileri Allah'ın sevgisi derecesine çıkarılmamalıdır. Çünkü sevginin kaynağı Allah'ın rahmetinin yeryüzündeki tezahürüdür. Böylece insanları severken dünyevî menfaatten dolayı değil, Allah için sevebilmeliyiz. Bununla birlikte insanların arasındaki sevginin bir sınırı olması gerekir. Sevgi sınırı aşılırsa zulüm meydana gelir, yani Allah'ın hududu ihlal edilmiş olur. Dolayısıyla insanlar belli bir gayeden dolayı çok sevdiği kimseyi (sanatçı, sporcu, vs.) tarif ederken ''gençlerin ilâhı'' gibi sözlerden sakınmalıdır.
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Evet, ince ve anlaşılması zor bir konu, bende hep yanlış anlarım, kalbimde kimler olmalı diye, hepsini atarım ve de çok korkarım birini sevmekten...
Burda anlatılmak istenen ne?Kalpte dünya ya ait sevgi olmamalı mı?
Eğer öyle olsa, Peygamber (s.a v) Hz Aişe 'ye olan sevgisi malum
''Dünyanızdan üç şey sevdirildi, koku, kadın ve namaz'' diyen de o, peki burda anlatılmak istenen ne?
Ölçü ne??? O da belirtildi, Hz Ali'ye sorduğu soru, Tam hadisi bulup ekliyeyim, yarım yamalak olmasın
Nefis sever, oysa iman hakkı ister, hey ilham nerdesin? Garip kendi başına yol gider, Öylemi?
Bağışla Rabbim bu konuyu anladım derim, birini sevmeye gelince geri geri giderim, ya yanlış sevgi olursa
Kalbinde olmasın O'ndan başka sevgi derin...Olur mu? olmasın derim..
Biraz düşüneyim... hala anlamış değilim..
Birçok buna benzer, menkibe okudum , peki kadınların suçu ne???
İnce konu sanırım...

Hadisi ararken bu yazıyı buldum sanırım, ölçüyü güzel anlatıyor, benimde ihtiyacım var (peki ilham niye ses vermez oldu??? yine bir hata yaptım galiba...)
Kur'an-ı Kerim'de inananların sevgisinin ölçüsü şöyle belirtilir: ''İnsanlardan bazıları Allah'tan başkasını Allah'a denk tanrılar edinir de onları Allah'ı sever gibi severler. İman edenlerin Allah'a olan sevgileri ise onlarınkinden çok daha fazladır.'' (Bakara, 165) Bu âyet-i kerimede ''Allah için sevmek''le, ''Allah'ı sever gibi sevmek'' arasındaki fark çok açık olarak ortaya konmuştur. Allah'ı sevenler, Allah yolunda giden sevgili kulları da severler. Fakat Allah'ı sever gibi değil. Zira Yahudi ve Hıristiyanların, Hz. Üzeyr ile Hz. İsa'ya ilahlık derecesinde sevgi besledikleri ve helak oldukları bilinmektedir. Allah'ın sevgili kulları olan peygamberlere, şehidlere, velilere veya samimi dostlara muhabbet duyarken ölçülü ve dengeli olmamız gerekir. Bunların sevgileri Allah'ın sevgisi derecesine çıkarılmamalıdır. Çünkü sevginin kaynağı Allah'ın rahmetinin yeryüzündeki tezahürüdür. Böylece insanları severken dünyevî menfaatten dolayı değil, Allah için sevebilmeliyiz. Bununla birlikte insanların arasındaki sevginin bir sınırı olması gerekir. Sevgi sınırı aşılırsa zulüm meydana gelir, yani Allah'ın hududu ihlal edilmiş olur. Dolayısıyla insanlar belli bir gayeden dolayı çok sevdiği kimseyi (sanatçı, sporcu, vs.) tarif ederken ''gençlerin ilâhı'' gibi sözlerden sakınmalıdır.

Çok güzel açıklamışsınız, Allah razı olsun sizden.. Aslında benim de anlatmak istediğim bu koyuyla işaratlediğim yerde anlattığınızın aynısıydı.. Dünyadaki tek gerçek aşk, Allah aşkıdır; diğerlerinin hepsi mecazi aşktır, fakat adı üstünde onlar da bir nevi aşktır.. Tabi mecazi aşklar içinde de en kıymetli olanı, sevdiğini Allah için sevmektir.. Fakat sizin de dediğiniz gibi, Allah'ı sever gibi değil, sadece onun için sevmeli..
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
onlar alim.yani onların Allah a olan sevgisi bizimkinden çok farklı.onlar dünyayı boşvermiş.biz peşinde koşturuyoruz.
onlar Allah dan gayrısının sevgisini kalbinde barındırmamış,bizim dünyaya olan sevgimizden Allah sevgisine ne kadar yer kalmış..
tabi ki de doğru söylüyorsunuz kardeşim.yani burada anlatılandan sizin düşüncelerinizden farklı değil zaten.ama dinde sadece bir olayA bir söze bakarak dini yorumlarsak dini yanlış anlayabiliriz.
mesela birbiri ile çok zıt görünen hadisler var ama onları anlamak için alimlerin açıklamalarına bakmak gerekiyo.
sağolun siz de açıklamanız için.

Siz sağolun kardeşim açıklamanızdan ve paylaşımınızdan ötürü..
 

ahmet_99

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
25 Ağu 2007
Mesajlar
1,767
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
onlar alim.yani onların Allah a olan sevgisi bizimkinden çok farklı.onlar dünyayı boşvermiş.biz peşinde koşturuyoruz.
onlar Allah dan gayrısının sevgisini kalbinde barındırmamış,bizim dünyaya olan sevgimizden Allah sevgisine ne kadar yer kalmış..
tabi ki de doğru söylüyorsunuz kardeşim.yani burada anlatılandan sizin düşüncelerinizden farklı değil zaten.ama dinde sadece bir olayA bir söze bakarak dini yorumlarsak dini yanlış anlayabiliriz.
mesela birbiri ile çok zıt görünen hadisler var ama onları anlamak için alimlerin açıklamalarına bakmak gerekiyo.
sağolun siz de açıklamanız için.

Bu arada kardeşim aklıma gelmişken, Peygamberimizin ağzından dökülen o mükemmel sözcükleri de paylaşmak istiyorum..

Hz.Aişe, Peygamberimizle yeni evlenmişti. Eşinin kendisini sevip sevmedigini merak etmekteydi, ya da kendisini ne kadar ve nasil sevdigini…
Hz.Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle konuşmadan edemedi.

“Ey Allah’ın Resulü, beni seviyor musun?”
“Evet, Ya Aişe.. Tabi seviyorum!”.

Aişe dahasını da merak ediyordu, acaba nasil seviyordu?
Hemen sordu:

“Beni nasil seviyorsun?”

Peygamberimiz sevgi şeklini tanımladı eşine:
kördüğüm gibi..”


Bu cevap Hz. Aişe’yi çok sevindirdi, çünkü kördüğüm açılamazdı.. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti..
Alacağı cevap onu çok mutlu ettigi için, Hz. Aişe sık sık sorardi:
“Ey Allah’in Resulü, kördüğüm ne alemde?”

Peygamberimiz, Hz.Aişe’yi memnun eden cevabı verdi her defasinda:
ilk günkü gibi…

Tabi bu cümleleri kuran da Peygamber Efendimiz, "Allâhım! Sen'in sevgini bana nefsimden, âilemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl!" diyen de.. İşte buradan da Peygamberimizin Hz. Aişe'yi sevmesiyle, günümüzdeki sevgiler arasındaki fark beliriyor.. Resulullah ki Aişe'yi kördüğüm gibi seven, onu Allah için kördüğüm seven.. Fakat Rabb'ini o kördüğümle kıyaslanamayacak şekilde ve bambaşka bir şekilde seven.. inşAllah biz kullarına da Peygamber Efendimizi gibi sevebilmeyi nasip eylesin Rabb'im..
 

melissa26

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
29 Ara 2011
Mesajlar
1,857
Tepki puanı
18
Puanları
36
Yaş
51
Allah razı olsun, Ahmet_99 kardeşim, umarım anlamışımdır..
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt