Sahâbilerden bir karı koca inanmış samimi bir çift
Küçük ve ondan biraz büyük evladları var.
Sahabi Allah resulüne gelip şöyle diyor;
Anam babam sana feda olsun yaresulallah
Acaba bugün sizi evimize davet etsek akşamleyin.
Yemekle ikramda bulunsak
GELİRMİSİNİZ
Bize kabul eder buyurur musunuz
Kainatın efendisinin defterinde, aleminde hayır yokki
Allahın resulu, inşallah geliriz diyor
Ve o sahabi hemen koşup, müjdeyi hanımına veriyor
Ey Hanım !!!
Allahın resülü evimizi şereflendirecek
Hemen yemek hazırlamalıyız diyor.
Bir tane küçük keçileri var
bir küçük keçileri
ara sıra süt veren, zayıf bir küçük keçi
Sahabi diyor ki;
Bundan başka bir şeyimiz yok ama Allahın resülü evimizi şereflendirecek, bundan daha büyük ne olabilir ki
Birkaç avuç belki unları var
Hanım sen bunlarla ekmek yap
Bende inşAllah şu keçimizi keseyim,
bütün varımız yoğumuz bu ama
Allahın resulünü evimizde ağırlamaktan büyük ne olabilir ki ,
Allah için hemen hazırlayalım.
Ben keçiyi keseyim sende ekmek yap,
Allahın resülüne hemen ikram yapalım diyor.
Diyor ki
Beyyy!!!
Bu sahâbilerle Allahın resülüne yeter mi ?
Sahabi diyor ki
Allah dilerse yeter…
Hanım sahâbi hemen koştu, unu aldı ,
suyu aldı
ve başladı hemen hamuru yoğurmaya
Dışarıdaki kocası ise hemen yatırdı küçük keçilerini
kesme hazırlıklarına başladı.
Ve bu sahabilerin küçük bir oğlu vardı.
Küçük evladı geldi ve babasını seyretmeye başladı.
Sahabi
bismillahu Allahu ekber dedi ve küçük keçiyi kesti.
Kestikten sonra etlerini parçalamaya ayırdı
tasların içine koydu.
Sonra hanımına yöneldi
Ya Hanım !!!
Ben dağa gideyim
Odun çalı çırpı toplayayım.
Bunu güzel bir kebab yapalım dedi.
Hanımı tamam koş bey acele et hemen yetiş dedi.
Sahabi hızla dağa doğru başladı koşmaya
İşte bu sırada evin meraklı oğlu geldi.
O küçükten birkaç yaş daha büyük.
Ve meraklı sorularla sordu kardeşine
Hey !!!
Burada ne oldu yerde kan var
O dedi ki
bugün Allahın resülü evimize gelecek abi,
onun için babam keçimizi kesti.
Nasıl kesti dedi büyük oğlan
Dediki işte babam buraya yatırdı bıçağı böyle dayadı ve kesti
Hadi bana göster oynayalım senle,
ben o keçi olayım
Sende beni o bıçakla babamın kestiği gibi göster nasıl kesiyor
Ve o sırada küçük küçük oyunlar yapıyorlardı.
Eğlenmeye çalışıyorlardı.
Bee bee beee diye bağırmaya başladı
keçi sesleri çıkarmaya başladı
ve yattı kardeşi diyor
işte böyle yaptı,
nasıl yaptı derken
birden uzatıyor bıçağı
ALLAHU EKBER !!!
Evde telaşın içinde bıçak çocuğun boğazına girdi
ve kesti , çocuk orada ruhunu teslim etti
O sırada küçük çocuk paniğe kapıldı
Eyvah !!! ben ne yaptım.
Kardeşimi kestim
Ufaklık pek fazla bir şey anlamamıştı ama korkmuştu.
O sırada annesi kapıdan çıktı bir şey alacaktı.
Baktı ki oğlu yerde kanlar içerisinde yatıyor.
Allahu ekber diye bağırdı.
Allahım yardım et.
Yarabbi Allahın resülü evimize gelecek,
oğlum kesilmiş
hemen koştu yanına
ama oğlu cansız bir şekilde yerde yatıyordu.
Küçük çocuk ellerini açtı.
Allahım bana yardım et.
Allahın resülü evimize geliyor Yarabbiiii
Ağlıyordu minik sahabi
Annesi nasıl böyle bir şey yaparsın dedi
Çocuk kaçtı annesi peşinden kovalamaya başladı.
O sırada çocuk damdan geçerken oda damdan aşağı düştü.
Allahu ekber diye bağırdı anne
Allahım yardım et
hızla damdan aşağı inmeye başladı
ve birde baktıki
küçük yavrucakta yerde cansız yatıyor.
Allahım bu ne büyük bir imtihan.
Kainatın efendisi gelecek ashab ile beraber.
Hayatımızda belki ilk defa böyle büyük bir hizmetin içerisinde olacağız.
Ama bir yandan büyük evladım
diğer yandan küçük evladım ellerimde cansız yatıyor.
Kadın düşündü, kendini toparladı.
Yarabbi dayanma gücü ver bana.
Yavrularını kucağına aldı.
Annelik iç güdüsüyle bağrına bastı ve yavrularını kokladı.
Dedi ki
Yavrularım !!!
Ben sizi arka tarafdaki ambara koyayım
siz orada yatın.
Çünki Allahın resülü evimize gelecek.
Ve cansız iki bedenli küçük yavrularını,
az evvel koşup atlayan yavrularını
Dip odaya arkada taraftaki ambar gibi odaya koydu,
perdeleri çekti kapıları kapadı
ve geldi hamurunu yine ovmaya başladı.
Ekmek yapmaya başladı o sahabi.
Yarabbi bu ne büyük bir imtihan.
Hamurun mayasına göz yaşlarını katıyordu.
Ama kalplerinde tek şey vardı.
Yarabbi !!!
Allahın resülünü mutlu edebilecek hizmette kusur ettirme.
Hâla anne buralarda
ve sinesine gömdü yavrularının acısını.
Ve baba geldi
Telaştan çocuklar akıllarına bile gelmediki
Adamcağız hemen altını yaktı
ve kebabları yapmaya başladı
her şey hazırlandı evde telaş vardı.
Bir mutluluk yoktu ama üzüntü vardı.
Mutluluk tek sevdikleri,
inandıkları,
güvendikleri
ve bildikleri tek şey vardı.
Allahu teala gafur ve rahimdir.
Anne dertlerini ve sıkıntılarını dışarı vermek istemiyordu.
Çünkü kocasına durumu aktarsa ,
kocası belki üzülecek belki ağlayacak ,
sıkıntı içersisinde olacak
ve Allahın resülüne istediği gibi bir hizmet edemeyecek
Anne bunun düşüncesindeydi.
Allahın resülüne hizmet ederken bir sıkıntı olmasın istiyordu
Ve bekledikleri an geldi.
Sofrayı kurdular.
Allahın resülü nur gibi ışıklar saça saça geldi.
Yanında mümin sahabiler ve eşşiz insanlar.
O sahabinin evini şereflendirdiler.
Allahın resülü oturdu,
ve o sahabilerde yanlarına oturdular.
Ve kainatın efendisi ,
iki cihanın sultanı,
ilim irfan meşâlesi şöyle dedi.
Senin iki tane oğlun yokmuydu.
Haydi onlarıda çağırda,
onlarla beraber yiyelim.
Baba
peki yaresulallah dedi
Anneye gitti
Hanım çocukları Allahın resülü istiyor
sofrada onlarıda görmek istiyor.
Hadi onlar neredeyse söyle
Kadın ağladı.
Allahın resülünü
onlar rahatsız ederler.
Onlar şimdi içeride yatıyorlar.
Kainatın efendisi yemeklerini rahat rahat yiyip buyursunlar
Ben onları içeri yatırdım dedi
Sahabi koştu.
Yaresulallah dedi
Hanımın çocukları yatırmış,
içeride uyuyorlarmış,
Sizin rahatsız olmamanız için erkenden yatırmış .
Siz yemeğinizi yiyiniz.
Kainatın efendisi pırıl pırıl gülümsedi.
Gözlerinde bir ışık vardı Allah resülünün.
Hayır çağır onlarda gelsin hep beraber yiyelim bu yemeği
Sahabi tabiî ki elhamdülillah dedi ve koştu
Allahın resülünün bilmediği şeymi vardı.
Allahu tealanın bildirdiği her şeyden haberdardır.
Sahabi hanımına dedi ki
Ya Hanım !!!
Allahın resülü böyle diyor.
Hanım getir artık onları uyandır.
Kainatın efendisi ikinci sefer böyle buyurdu.
Hanım sahabi ağlayarak
Evladlarımızı ikisinide sahibi aldı.
Nasıl olur dediğinde
Hanım sahabi ağlayarak anlattı.
Ve o sahabi öyle bir ağladıki
evladlarının ikiside gitmişti.
Sahabi ağlayarak fahri kainat efendimizin önüne geldi
Ağlamaktan konuşamıyor,
dizleri üstüne çöktü ,
iki büklüm hüngür hüngür ağlıyordu.
Yaresulallah
yavrularum bu sebebten ötürü yanımızda bulunamıyor dediklerinde
O Güzin sahabiler hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladılar.
Sahabi olan biteni anlatıyor
sahabilerin hıçkırığı ise sanki bir şiirin fonu gibi adama eşlik ediyordu.
Hz. Ebubekir ağlıyordu,
Ömer ağlıyordu,
Osman ağlıyordu,
ali ağlıyordu ve diğer ashabda
Ve Allahın resülü dediki getirin onları
Ve anne , baba canları ciğer parelerini kucaklarına aldılar
kainatın efendisinin önüne getirdiler.
İki cansız yatan yavrucuğu
kainatın efendinin ayaklarının yanına koydular.
Sonra Allahu tealaya açtı ellerini
ve kalbinden dua etti kainatın efendisi.
Ve ondan sonra duasını bitirdi
Allah resulü dediki,
Sizler bizleri ağırlayabilmek için ,
Allahu tealanın rızasını kazanmak için ,
kalbinize gömdüğünüz evladların acısını
ve bu samimiyetle davranmanızdan ötürü
Allahu teala iki çocuğunuzun canını yine bağışladı,
ve Allahu teala kadının yaptığı bu hayırdan ötürü onu cennetiyle müjdeledi
sonra o sahabiyi hanımına olduğu gibi onuda cennetiyle müjdeledi,
ve Allahu teala bu iki yavruya tekrar can verdi
iki yavru birden ayağa kalkıyor
Yarabbi bu ne muazzam bir görüntü
Yaresulallah
sen Allahu tealaya ellerini açar dua edersinde
yaradanın sana vermekten gerimi kalır
sahabiler birbirlerine sarıldılar
gözyaşları artık sevinç gözyaşlarına dönüştü.
Ve sonra iki yavrucak oturdular
Allah rasulü ile birlikte aynı yemeği yemeye başladılar.
Onlar asırlardan beri süre gelen
kıyamete kadar anlatılacak dillere destan samimiyet numuneleri ile
gönüllerimizde taht kuracaklar,
Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki
“ Benim ashabım gökteki yıldızlar gibidir hangisini tutarsanız kurtuluşa erersiniz”
Ben onlara yerden gökteki yıldızlara bakan bir insan gibi bakarım
ve onların ayaklarının başımın üstünde olmasının hazzıyla yaşarım,
Senin zamanındaki samimiyet artık bu zamanda yok efendim
Şahsım adına konuşuyorum
Kendi nefsime söylüyorum din kardeşim,
ben onları ölçü almaya gayret gösteriyorum kendime
ama hala sayfaların arasında bir toz gibi yerden yere vuruluyorum.
Okuduğum halde hayatıma geçirmeye uzak kalıyorum.
Kendime Nefsime söylüyorum dostlar ,
sizde inşallah içinden doyabileceğiniz miktarda tabağınıza koyunuz.
Yanlış yapmaktan Allaha sığınırım.
Biz burada bir konu koyup tablo çiziyoruz.
Ortaya bir şeyler koyup ikram ediyoruz.
Kendi nefsine aç olan varsa manevi noktada kendine aktarsın.
Küçük ve ondan biraz büyük evladları var.
Sahabi Allah resulüne gelip şöyle diyor;
Anam babam sana feda olsun yaresulallah
Acaba bugün sizi evimize davet etsek akşamleyin.
Yemekle ikramda bulunsak
GELİRMİSİNİZ
Bize kabul eder buyurur musunuz
Kainatın efendisinin defterinde, aleminde hayır yokki
Allahın resulu, inşallah geliriz diyor
Ve o sahabi hemen koşup, müjdeyi hanımına veriyor
Ey Hanım !!!
Allahın resülü evimizi şereflendirecek
Hemen yemek hazırlamalıyız diyor.
Bir tane küçük keçileri var
bir küçük keçileri
ara sıra süt veren, zayıf bir küçük keçi
Sahabi diyor ki;
Bundan başka bir şeyimiz yok ama Allahın resülü evimizi şereflendirecek, bundan daha büyük ne olabilir ki
Birkaç avuç belki unları var
Hanım sen bunlarla ekmek yap
Bende inşAllah şu keçimizi keseyim,
bütün varımız yoğumuz bu ama
Allahın resulünü evimizde ağırlamaktan büyük ne olabilir ki ,
Allah için hemen hazırlayalım.
Ben keçiyi keseyim sende ekmek yap,
Allahın resülüne hemen ikram yapalım diyor.
Diyor ki
Beyyy!!!
Bu sahâbilerle Allahın resülüne yeter mi ?
Sahabi diyor ki
Allah dilerse yeter…
Hanım sahâbi hemen koştu, unu aldı ,
suyu aldı
ve başladı hemen hamuru yoğurmaya
Dışarıdaki kocası ise hemen yatırdı küçük keçilerini
kesme hazırlıklarına başladı.
Ve bu sahabilerin küçük bir oğlu vardı.
Küçük evladı geldi ve babasını seyretmeye başladı.
Sahabi
bismillahu Allahu ekber dedi ve küçük keçiyi kesti.
Kestikten sonra etlerini parçalamaya ayırdı
tasların içine koydu.
Sonra hanımına yöneldi
Ya Hanım !!!
Ben dağa gideyim
Odun çalı çırpı toplayayım.
Bunu güzel bir kebab yapalım dedi.
Hanımı tamam koş bey acele et hemen yetiş dedi.
Sahabi hızla dağa doğru başladı koşmaya
İşte bu sırada evin meraklı oğlu geldi.
O küçükten birkaç yaş daha büyük.
Ve meraklı sorularla sordu kardeşine
Hey !!!
Burada ne oldu yerde kan var
O dedi ki
bugün Allahın resülü evimize gelecek abi,
onun için babam keçimizi kesti.
Nasıl kesti dedi büyük oğlan
Dediki işte babam buraya yatırdı bıçağı böyle dayadı ve kesti
Hadi bana göster oynayalım senle,
ben o keçi olayım
Sende beni o bıçakla babamın kestiği gibi göster nasıl kesiyor
Ve o sırada küçük küçük oyunlar yapıyorlardı.
Eğlenmeye çalışıyorlardı.
Bee bee beee diye bağırmaya başladı
keçi sesleri çıkarmaya başladı
ve yattı kardeşi diyor
işte böyle yaptı,
nasıl yaptı derken
birden uzatıyor bıçağı
ALLAHU EKBER !!!
Evde telaşın içinde bıçak çocuğun boğazına girdi
ve kesti , çocuk orada ruhunu teslim etti
O sırada küçük çocuk paniğe kapıldı
Eyvah !!! ben ne yaptım.
Kardeşimi kestim
Ufaklık pek fazla bir şey anlamamıştı ama korkmuştu.
O sırada annesi kapıdan çıktı bir şey alacaktı.
Baktı ki oğlu yerde kanlar içerisinde yatıyor.
Allahu ekber diye bağırdı.
Allahım yardım et.
Yarabbi Allahın resülü evimize gelecek,
oğlum kesilmiş
hemen koştu yanına
ama oğlu cansız bir şekilde yerde yatıyordu.
Küçük çocuk ellerini açtı.
Allahım bana yardım et.
Allahın resülü evimize geliyor Yarabbiiii
Ağlıyordu minik sahabi
Annesi nasıl böyle bir şey yaparsın dedi
Çocuk kaçtı annesi peşinden kovalamaya başladı.
O sırada çocuk damdan geçerken oda damdan aşağı düştü.
Allahu ekber diye bağırdı anne
Allahım yardım et
hızla damdan aşağı inmeye başladı
ve birde baktıki
küçük yavrucakta yerde cansız yatıyor.
Allahım bu ne büyük bir imtihan.
Kainatın efendisi gelecek ashab ile beraber.
Hayatımızda belki ilk defa böyle büyük bir hizmetin içerisinde olacağız.
Ama bir yandan büyük evladım
diğer yandan küçük evladım ellerimde cansız yatıyor.
Kadın düşündü, kendini toparladı.
Yarabbi dayanma gücü ver bana.
Yavrularını kucağına aldı.
Annelik iç güdüsüyle bağrına bastı ve yavrularını kokladı.
Dedi ki
Yavrularım !!!
Ben sizi arka tarafdaki ambara koyayım
siz orada yatın.
Çünki Allahın resülü evimize gelecek.
Ve cansız iki bedenli küçük yavrularını,
az evvel koşup atlayan yavrularını
Dip odaya arkada taraftaki ambar gibi odaya koydu,
perdeleri çekti kapıları kapadı
ve geldi hamurunu yine ovmaya başladı.
Ekmek yapmaya başladı o sahabi.
Yarabbi bu ne büyük bir imtihan.
Hamurun mayasına göz yaşlarını katıyordu.
Ama kalplerinde tek şey vardı.
Yarabbi !!!
Allahın resülünü mutlu edebilecek hizmette kusur ettirme.
Hâla anne buralarda
ve sinesine gömdü yavrularının acısını.
Ve baba geldi
Telaştan çocuklar akıllarına bile gelmediki
Adamcağız hemen altını yaktı
ve kebabları yapmaya başladı
her şey hazırlandı evde telaş vardı.
Bir mutluluk yoktu ama üzüntü vardı.
Mutluluk tek sevdikleri,
inandıkları,
güvendikleri
ve bildikleri tek şey vardı.
Allahu teala gafur ve rahimdir.
Anne dertlerini ve sıkıntılarını dışarı vermek istemiyordu.
Çünkü kocasına durumu aktarsa ,
kocası belki üzülecek belki ağlayacak ,
sıkıntı içersisinde olacak
ve Allahın resülüne istediği gibi bir hizmet edemeyecek
Anne bunun düşüncesindeydi.
Allahın resülüne hizmet ederken bir sıkıntı olmasın istiyordu
Ve bekledikleri an geldi.
Sofrayı kurdular.
Allahın resülü nur gibi ışıklar saça saça geldi.
Yanında mümin sahabiler ve eşşiz insanlar.
O sahabinin evini şereflendirdiler.
Allahın resülü oturdu,
ve o sahabilerde yanlarına oturdular.
Ve kainatın efendisi ,
iki cihanın sultanı,
ilim irfan meşâlesi şöyle dedi.
Senin iki tane oğlun yokmuydu.
Haydi onlarıda çağırda,
onlarla beraber yiyelim.
Baba
peki yaresulallah dedi
Anneye gitti
Hanım çocukları Allahın resülü istiyor
sofrada onlarıda görmek istiyor.
Hadi onlar neredeyse söyle
Kadın ağladı.
Allahın resülünü
onlar rahatsız ederler.
Onlar şimdi içeride yatıyorlar.
Kainatın efendisi yemeklerini rahat rahat yiyip buyursunlar
Ben onları içeri yatırdım dedi
Sahabi koştu.
Yaresulallah dedi
Hanımın çocukları yatırmış,
içeride uyuyorlarmış,
Sizin rahatsız olmamanız için erkenden yatırmış .
Siz yemeğinizi yiyiniz.
Kainatın efendisi pırıl pırıl gülümsedi.
Gözlerinde bir ışık vardı Allah resülünün.
Hayır çağır onlarda gelsin hep beraber yiyelim bu yemeği
Sahabi tabiî ki elhamdülillah dedi ve koştu
Allahın resülünün bilmediği şeymi vardı.
Allahu tealanın bildirdiği her şeyden haberdardır.
Sahabi hanımına dedi ki
Ya Hanım !!!
Allahın resülü böyle diyor.
Hanım getir artık onları uyandır.
Kainatın efendisi ikinci sefer böyle buyurdu.
Hanım sahabi ağlayarak
Evladlarımızı ikisinide sahibi aldı.
Nasıl olur dediğinde
Hanım sahabi ağlayarak anlattı.
Ve o sahabi öyle bir ağladıki
evladlarının ikiside gitmişti.
Sahabi ağlayarak fahri kainat efendimizin önüne geldi
Ağlamaktan konuşamıyor,
dizleri üstüne çöktü ,
iki büklüm hüngür hüngür ağlıyordu.
Yaresulallah
yavrularum bu sebebten ötürü yanımızda bulunamıyor dediklerinde
O Güzin sahabiler hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladılar.
Sahabi olan biteni anlatıyor
sahabilerin hıçkırığı ise sanki bir şiirin fonu gibi adama eşlik ediyordu.
Hz. Ebubekir ağlıyordu,
Ömer ağlıyordu,
Osman ağlıyordu,
ali ağlıyordu ve diğer ashabda
Ve Allahın resülü dediki getirin onları
Ve anne , baba canları ciğer parelerini kucaklarına aldılar
kainatın efendisinin önüne getirdiler.
İki cansız yatan yavrucuğu
kainatın efendinin ayaklarının yanına koydular.
Sonra Allahu tealaya açtı ellerini
ve kalbinden dua etti kainatın efendisi.
Ve ondan sonra duasını bitirdi
Allah resulü dediki,
Sizler bizleri ağırlayabilmek için ,
Allahu tealanın rızasını kazanmak için ,
kalbinize gömdüğünüz evladların acısını
ve bu samimiyetle davranmanızdan ötürü
Allahu teala iki çocuğunuzun canını yine bağışladı,
ve Allahu teala kadının yaptığı bu hayırdan ötürü onu cennetiyle müjdeledi
sonra o sahabiyi hanımına olduğu gibi onuda cennetiyle müjdeledi,
ve Allahu teala bu iki yavruya tekrar can verdi
iki yavru birden ayağa kalkıyor
Yarabbi bu ne muazzam bir görüntü
Yaresulallah
sen Allahu tealaya ellerini açar dua edersinde
yaradanın sana vermekten gerimi kalır
sahabiler birbirlerine sarıldılar
gözyaşları artık sevinç gözyaşlarına dönüştü.
Ve sonra iki yavrucak oturdular
Allah rasulü ile birlikte aynı yemeği yemeye başladılar.
Onlar asırlardan beri süre gelen
kıyamete kadar anlatılacak dillere destan samimiyet numuneleri ile
gönüllerimizde taht kuracaklar,
Peygamber efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki
“ Benim ashabım gökteki yıldızlar gibidir hangisini tutarsanız kurtuluşa erersiniz”
Ben onlara yerden gökteki yıldızlara bakan bir insan gibi bakarım
ve onların ayaklarının başımın üstünde olmasının hazzıyla yaşarım,
Senin zamanındaki samimiyet artık bu zamanda yok efendim
Şahsım adına konuşuyorum
Kendi nefsime söylüyorum din kardeşim,
ben onları ölçü almaya gayret gösteriyorum kendime
ama hala sayfaların arasında bir toz gibi yerden yere vuruluyorum.
Okuduğum halde hayatıma geçirmeye uzak kalıyorum.
Kendime Nefsime söylüyorum dostlar ,
sizde inşallah içinden doyabileceğiniz miktarda tabağınıza koyunuz.
Yanlış yapmaktan Allaha sığınırım.
Biz burada bir konu koyup tablo çiziyoruz.
Ortaya bir şeyler koyup ikram ediyoruz.
Kendi nefsine aç olan varsa manevi noktada kendine aktarsın.