Nevin_1982
Kayıtlı Kullanıcı
-Yılbaşı neyimiz olur? diye soruyorum.
-29 Ekim'imiz midir 30 Ağustos'umuz mudur Ramazan Bayramı'mız mı Kandilimiz mi Kurban Bayramı'mız mı? diye sual açmak da yersiz olmazdı.
Biz muharremlerle martlarla başlayan yıllar da biliriz . ki hiçbiri böyle şımarıklıkla böyle ayyaşlıkla böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı.
Memleketimize herhalde Beyoğlu'ndan giren Haliç'i atlayarak Fatih'lere Aksaray'lara sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak önce Kadıköy'lere Moda'lara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan Anadolu'ya geçen bu bunak neyimiz olur: Babamız mı dedemiz mi amcamız mı yoksa Avrupalılıktan pirimiz mi?
İstanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen her yere uğrayan bu moruk kimdir necidir?
Bir resmine bakarsanız Havarilere öteki resmine bakarsanız Rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı aramızda nenin nesidir . bunu hiç merak ettiniz mi?
Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu: O Haçlı Seferlerinden kalma bir kılınç artığıdır. O zaman silahla giremediği yerlere şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor.
O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir . Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor.
O adıyla sanıyla bir misyonerdir ki şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra kılığını değiştirmiş . ve bizi avlamaya kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; çocuklarımızdan başlamıştır.
Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz fedakârlığının sebebini düşünmediniz mi?
Bırakın onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını çekince gördünüz . sakalı elimde kaldı ve altından Lüsifer çıktı.
Bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya böyle değiştirirler.
Bu mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin yahut bırakın: Haç'ında çarmıha gereyim onu.
Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak bir şeyimizi çalmıştır..
Arif Nihat ASYA
-29 Ekim'imiz midir 30 Ağustos'umuz mudur Ramazan Bayramı'mız mı Kandilimiz mi Kurban Bayramı'mız mı? diye sual açmak da yersiz olmazdı.
Biz muharremlerle martlarla başlayan yıllar da biliriz . ki hiçbiri böyle şımarıklıkla böyle ayyaşlıkla böyle kumarbazlıkla açılmazdı. Hepsi efendi yıllardı.
Memleketimize herhalde Beyoğlu'ndan giren Haliç'i atlayarak Fatih'lere Aksaray'lara sonra Rumeli'ye ve Boğaz'ı aşarak önce Kadıköy'lere Moda'lara ve sonra Üsküdar'lara ve oradan Anadolu'ya geçen bu bunak neyimiz olur: Babamız mı dedemiz mi amcamız mı yoksa Avrupalılıktan pirimiz mi?
İstanbul'un Tepebaşı'ndan Adana'nın Tepebağı'na kadar her yeri bilen her yere uğrayan bu moruk kimdir necidir?
Bir resmine bakarsanız Havarilere öteki resmine bakarsanız Rasputin'e benzeyen bu iskambil papazı aramızda nenin nesidir . bunu hiç merak ettiniz mi?
Siz bırakın da ben söyleyeyim onun kim olduğunu: O Haçlı Seferlerinden kalma bir kılınç artığıdır. O zaman silahla giremediği yerlere şimdi beyaz sakalıyla saygılar ve sevgiler toplayarak girebiliyor.
O evimize girerken eşeğini kapımızın halkasına bağlayan bir Piyer Lermit'tir . Kardeşlerini Mukaddes savaşa hazırlamaktan geliyor.
O adıyla sanıyla bir misyonerdir ki şu memlekette ocağına incir dikildikten sonra kılığını değiştirmiş . ve bizi avlamaya kucağında getirdiği oyuncaklarla en can alıcı noktamızdan; çocuklarımızdan başlamıştır.
Bu cömertliğinin karşılığını istemeyecek mi sanıyorsunuz fedakârlığının sebebini düşünmediniz mi?
Bırakın onun hakkından ben gelirim: İşte sakalını çekince gördünüz . sakalı elimde kaldı ve altından Lüsifer çıktı.
Bilirsiniz ki casuslar da kıyafetlerini ekseriya böyle değiştirirler.
Bu mezar beğenmeyen hortlağa ya mezarını gösterin yahut bırakın: Haç'ında çarmıha gereyim onu.
Tehlikeyi sezer de kendiliğinden gitmeye kalkarsa çıkarken ceplerini yoklamayı unutmayınız: Muhakkak bir şeyimizi çalmıştır..
Arif Nihat ASYA