cerennurum
Kayıtlı Kullanıcı
- Katılım
- 27 Ara 2007
- Mesajlar
- 1,298
- Tepki puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 48
ANNE ŞEFKATİ
"Bebeğimi görebilir miyim?" dedi yeni anne
Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne
bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtığında
şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu. Anne ve bebeğini
seyreden doktor hızla arkasını dönerek camdan
bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu!
Muayenelerde bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği,
sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.
Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı.
Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini
annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu.. Bu onun
yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı, ağlayarak,
"Büyük bir çocuk bana ucube dedi.."
Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları
tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir
öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların
arasına karışmış olsaydı. Annesi ona her zaman
"Genç insanların arasına karışmalısın"
diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir
acıma ve şevkat hissediyordu.
Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu
hakkında bir kez daha görüşerek,
"Hiçbir şey yapılamaz mı?" diye sordu.
Doktor,
"Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir"
dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarını feda
edecek biri aranmaya başlandı.
Aradan iki yıl geçti. En nihayet kulaklarını bağışlayacak
birisi bulundu. Operasyon çok başarılı geçti. Yeni
görünümüyle pisikolojisi de düzelen genç, okulda
ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti.
Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Aradan
yıllar geçti birgün babasına sordu;
"Bilmek zorundayım, bana bu kadar biyük bir
iyiliği kim yaptı? Oysa ben o insan için hiçbir
şey yapamadım.
"Birşey yapabileceğini sanmıyorum" dedi babası.
Bu derin sır yıllar boyu gizlendi genç adamdan. Ancak
birgün, hayatının en karanlık günlerinden birinde,
annesinin cenazesi başında babası ile beklerken
babası yavaşça annesinin başına elini uzattı.
kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti,
annesinin kulakları yoktu.
"Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda
kalmadığı için çok mutlu oldu" diye fısıldadı babası.
"..ve hiç kimse annenin daha az güzel olduğunu
düşünmedi değil mi?"
"Bebeğimi görebilir miyim?" dedi yeni anne
Kucağına yumuşak bir bohça verildi ve mutlu anne
bebeğinin minik yüzünü görmek için kundağı açtığında
şaşkınlıktan adeta nutku tutuldu. Anne ve bebeğini
seyreden doktor hızla arkasını dönerek camdan
bakmaya başladı. Bebeğin kulakları yoktu!
Muayenelerde bebeğin duyma yetisinin etkilenmediği,
sadece görünüşü bozan bir kulak yoksunluğu olduğu anlaşıldı.
Aradan yıllar geçti, çocuk büyüdü ve okula başladı.
Bir gün okul dönüşü eve koşarak geldi ve kendisini
annesinin kollarına attı. Hıçkırıyordu.. Bu onun
yaşadığı ilk büyük hayal kırıklığıydı, ağlayarak,
"Büyük bir çocuk bana ucube dedi.."
Küçük çocuk bu kadersizliğiyle büyüdü. Arkadaşları
tarafından seviliyordu ve oldukça da başarılı bir
öğrenciydi. Sınıf başkanı bile olabilirdi; eğer insanların
arasına karışmış olsaydı. Annesi ona her zaman
"Genç insanların arasına karışmalısın"
diyordu, ancak aynı zamanda yüreğinde derin bir
acıma ve şevkat hissediyordu.
Delikanlının babası, aile doktoru ile oğlunun sorunu
hakkında bir kez daha görüşerek,
"Hiçbir şey yapılamaz mı?" diye sordu.
Doktor,
"Eğer bir çift kulak bulunabilirse, organ nakli yapılabilir"
dedi. Böylece genç bir adam için kulaklarını feda
edecek biri aranmaya başlandı.
Aradan iki yıl geçti. En nihayet kulaklarını bağışlayacak
birisi bulundu. Operasyon çok başarılı geçti. Yeni
görünümüyle pisikolojisi de düzelen genç, okulda
ve sosyal hayatında büyük başarılar elde etti.
Daha sonra evlendi ve diplomat oldu. Aradan
yıllar geçti birgün babasına sordu;
"Bilmek zorundayım, bana bu kadar biyük bir
iyiliği kim yaptı? Oysa ben o insan için hiçbir
şey yapamadım.
"Birşey yapabileceğini sanmıyorum" dedi babası.
Bu derin sır yıllar boyu gizlendi genç adamdan. Ancak
birgün, hayatının en karanlık günlerinden birinde,
annesinin cenazesi başında babası ile beklerken
babası yavaşça annesinin başına elini uzattı.
kızıl kahverengi saçlarını eliyle geriye doğru itti,
annesinin kulakları yoktu.
"Annen hiçbir zaman saçını kestirmek zorunda
kalmadığı için çok mutlu oldu" diye fısıldadı babası.
"..ve hiç kimse annenin daha az güzel olduğunu
düşünmedi değil mi?"