Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Anne benim babam nerede?! (1 Kullanıcı)

Gülüşü Yaralı

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Şub 2008
Mesajlar
5,741
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
40
Konum
ha bura :)
Web Sitesi
www.facebook.com


4162.jpg

ANNE BENİM BABAM NEREDE?!


Gazze’de haftalardır süregelen terörist saldırılar her Müslüman gibi, her anne gibi, her insan gibi benim de ciğerime kor düşürdü…

Bu tarz musibetler insanların başına geldiğinde, insan birebir muhattab olmasa bile, sanıyorum ki biraz kendine dönüyor, biraz çaresiz hissediyor ve belki de hayatına nakşolmuş birçok hatırayı bu musibetlerin şokuyla beyninde tekrar yaşıyor…

İşte ben de, ne zaman “savaş” kelimesi zikredilse, ne zaman televizyonlardan evlerimize çaresiz, kimsesiz bir çocuk görüntüsü yansısa, ne zaman savaşlarda acımasızca katledilmiş insanların o şehadetle şereflenmiş görüntülerine şahit olsam, beynimde geçmişten çok acı bir anı tekrar tekrar can buluyor… Ve her bir defasında içimi çok daha derinden, çok daha kanatarak acıtıyor….

Sanıyorum 93 ya da 94 yılıydı… Ben o zamanlar çocuk denecek yaştaydım… İlkokul öğrencisi, hayatı sadece çarpım tablosu ve “Ali bak, Ali ata bak…” fişlerinden ibaret küçük masum bir çocuktum anlayacağınız…

O yıllarda tüm dünyaya, bugün Filistin’de yaşananların yüreklere kor düşürdüğü kadar acıtan başka bir zulmün gölgesi düşmüştü… Bosna-Hersek…

Balkanların kalbi, her gün katledilen Müslümanların kanıyla sulanırken, Dünya’nın dört bir yanından Müslümanlar, oradaki kardeşlerine yardım için gidiyor ve birçoğu da ne yazık ki geri gelmiyordu…

Bosna-Hersek savaşının herkesin yüreğine kor düşürdüğü o yıllarda, benim de çocuk kalbim her an oradaki çocuklar için dua ediyor, hatta çocuk aklımla arkadaşlarımla sokaklarda oynamak yerine, yoldan geçenlerden para topluyor, o zaman için çok küçük, benim dünyamda çok büyük o paraları annem ve babamla yardım kuruluşlarına veriyordum…

Yıllar süren bu zulmü, benim beynime nakşeden olay ise, güneşli bir Pazar günü ailemin beni götürdüğü mülteci kampında yaşanıyordu… Bosna-Hersek’teki o dehşetli savaştan kaçarak, ülkemize sığınanları barındıran bir kamptı bu… Yaşlılar, çocuklar, kadınlar… Yani kısacası bu zalim savaştan nasibini almış genç-yaşlı birçok insan vardı bu kampta…

Kampa ilk vardığımızda, yanımızdaki tercümanın yardımıyla oradaki kardeşlerimizle selamlaşıp, onlar için yanımızda götürdüğümüz yiyecek, giyecek gibi ufak tefek hediyelerimizi paylaştık onlarla… Onları az da olsa sevindirmek istemiştik sanıyorum… Yalnız değilsiniz demek istemiştik belki de hal diliyle…

Onca acıya, yaşadıkları onca felakete rağmen o kadar sıcak, o kadar içtenlerdi ki… Yaşadıkları acı olayları bir bir paylaştılar bizimle… Acılarını, korkularını, çaresizliklerini… Her bir kelimeleri adeta bir ok gibi acıtıyordu içimizi ama korkmayın diyorduk Allah bizimle… Ümit olmaya çalışıyorduk korkudan tir tir titreyen acılı yüreklerine…

Biz bu çaresizliğe biraz da olsun derman olmaya çalışırken, yanıma benim yaşlarımda bir kız çocuğu sokuldu… Yarım yamalak öğrendiği birkaç Türkçe kelimeden birini fısıldadı kulağıma…

"Merhaba kardeşim…"

“Merhaba” dedim hemen ben de…

O kadar zayıf, o kadar ürkekti ki… Bugün bile hala hatırlıyorum gözlerindeki korkuyu…

“Adım Ayda” dedi… Tanıştık, sohbet ettik biraz… Yanımızdaki tercümanın da yardımıyla bana yaşadıklarından bahsetti…

“Annemle geldik buraya” dedi, “babam orada savaşıyor”… “Ülkemizi kurtarmak için savaşıyor…”

Babasının kamyon şoförü olduğunu söyledi…

“Biliyorum” dedi titrek kelimelerle, “Babam ülkemizi kurtaracak ve gelecek… Biliyorum…”

“Eminim” dedim, “sen içini ferah tut… Eminim baban gelecek ve sizleri tekrar savaşın sona erdiği yurdunuza götürecek…”

Gülümsedi…

Tam o sırada uzaktan kampa doğru yaklaşan bir kamyon sesi duyuldu… Ayda:

“Babam geldi…” diye sevinç çığlıkları atarak gelen kamyona yöneldi…

Ayda’nın kamyona doğru koşmasıyla yanımızda duran annesinin gözlerinden kanlı yaşlar sicim gibi akmaya başladı… Ne olduğunu anlayamadık önce… Acılı annenin dudaklarından dökülen cümlelerse bugün bile içimi acıtıyor…

“Babası öldü” dedi, “ Ona henüz söyleyemedik….”

Bir şeyden çok eminim ki, dün Bosna’da, bugün Filistin’de, her gelen kamyona “babam” diyerek koşan o masum çocukların ahı asla yerde kalmayacak! Baba katillerinin hesabı, "en hak ettikleri şekilde" günü gelecek verilecek…

Peki, biz ??? Bizler ne yapabiliriz? Dualarımızı gönderdiğimiz, bu acıyla örülü yurtlar için elimizden başka ne gelir?

Orada yetim kalmış, ailesini bu zalim soykırıma feda etmiş çocuklara gönüllü aileler olabiliriz… Onların elinden tutup, YALNIZ DEĞİLSİNİZ
diyebiliriz… Ne dersiniz? Ailenize bir çocuk daha eklemek ister misiniz?



Eğer cevabınız "EVET" se, bu linke tıklayınız.... Elini tutmazsan ADI YETİM KALIR - Sponsor olmak için




Hatice Kübra Tongar
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt