Bakma ana yaşıyoruz işte
Sayılı günler, bir iki.
Derken kaybettik duada bereketi
Aşkta sadakati.
Kimi insan gibi sevdirmedin bize
Parayı ihtirası şöhreti
Farklı şeyleri sevmeyi öğrettin sen
Feragati, paylaşmayı, inayeti
Dağda hoyrat çiçeği
Toprakta kokuyu
Bayramda sevinci
Sokakta yoksul, savaşta masum çocuğu
Bazen içimizi burkan evimizi dolduran matemi.
Ben bu toprakta kurtuluş uğruna elleri nasır tutmuş
Alnından buram buram terler akan
Anaları gördüm
Saçını belki de gönlünce gelinken taramış
Fildişi taraklarla
Ama hep saçlarını ve ağıtlarını
Ölüme saklamış.
Ana, zaman zaman seni ararken
Burada sensizlik yüreğime iniyor
Her sözcüğümün boynuna bir yafta asılıp
Değil rüyalarım hayallerim kuşatılıyor.
Kimilerine göre haklı
Kimilerine göre doğuştan suçluyum
Sokakta eli böğründe insanların yürüyüşü
İçimde buruk bir sancı var
Ana senin de nefes alıp vermekten öte neyin
Vizon kürkün, yumuşak ellerin
Siyah gözlüğün
Pırlantaların mı var?
Haberini aldım
Misk kokulu saçlarından.
Besmeleyle başlamışsın söze
Hani beni okula gönderirken
Askere uğurlarken
Hep unutma diye öğütlediğin, kutsadığın sözle
Birkaç sevimli kelâm
Bir top menekşe resmi
Ve yine bir hayır dua.
Ana sen ne iyisin
Bana güç veriyor
Yollar kısalıyor ana
Uzakta da olsa sıcak nefesin.
Ana ben yaşadım gurbette
Acının demlenip içime nasıl aktığını
Tarla sınırlarında
Dağların yumuşak eteklerinde
İğde kokularıyla yemlik toplarken
Mayıs ayında belki bir kiraz şenliğinde
Bazen içli söylerken yanık gurbet türkülerini
Bilirim acı haber
Nasıl da yakar ananın yüreğini
Alınca
Bizce erken sayılan bir ölüm haberini.
Her ananın bir öyküsü vardır
Bizimki biraz masum
Biraz kırık
Ama hep yanık.
Bakma ana
Yaşıyoruz işte
Sayılı günler, bir iki.
Derken
Kaybettik duada bereketi
Aşkta sadakati.
Sayılı günler, bir iki.
Derken kaybettik duada bereketi
Aşkta sadakati.
Kimi insan gibi sevdirmedin bize
Parayı ihtirası şöhreti
Farklı şeyleri sevmeyi öğrettin sen
Feragati, paylaşmayı, inayeti
Dağda hoyrat çiçeği
Toprakta kokuyu
Bayramda sevinci
Sokakta yoksul, savaşta masum çocuğu
Bazen içimizi burkan evimizi dolduran matemi.
Ben bu toprakta kurtuluş uğruna elleri nasır tutmuş
Alnından buram buram terler akan
Anaları gördüm
Saçını belki de gönlünce gelinken taramış
Fildişi taraklarla
Ama hep saçlarını ve ağıtlarını
Ölüme saklamış.
Ana, zaman zaman seni ararken
Burada sensizlik yüreğime iniyor
Her sözcüğümün boynuna bir yafta asılıp
Değil rüyalarım hayallerim kuşatılıyor.
Kimilerine göre haklı
Kimilerine göre doğuştan suçluyum
Sokakta eli böğründe insanların yürüyüşü
İçimde buruk bir sancı var
Ana senin de nefes alıp vermekten öte neyin
Vizon kürkün, yumuşak ellerin
Siyah gözlüğün
Pırlantaların mı var?
Haberini aldım
Misk kokulu saçlarından.
Besmeleyle başlamışsın söze
Hani beni okula gönderirken
Askere uğurlarken
Hep unutma diye öğütlediğin, kutsadığın sözle
Birkaç sevimli kelâm
Bir top menekşe resmi
Ve yine bir hayır dua.
Ana sen ne iyisin
Bana güç veriyor
Yollar kısalıyor ana
Uzakta da olsa sıcak nefesin.
Ana ben yaşadım gurbette
Acının demlenip içime nasıl aktığını
Tarla sınırlarında
Dağların yumuşak eteklerinde
İğde kokularıyla yemlik toplarken
Mayıs ayında belki bir kiraz şenliğinde
Bazen içli söylerken yanık gurbet türkülerini
Bilirim acı haber
Nasıl da yakar ananın yüreğini
Alınca
Bizce erken sayılan bir ölüm haberini.
Her ananın bir öyküsü vardır
Bizimki biraz masum
Biraz kırık
Ama hep yanık.
Bakma ana
Yaşıyoruz işte
Sayılı günler, bir iki.
Derken
Kaybettik duada bereketi
Aşkta sadakati.