Analık nedir Annem?" derdim de anacığıma; "Ben ol da bil" derdi Mevlânaca..
Ben ol da bil!
"Sen" oldum annem bak!..
"Sen" oldum ve bildim neymiş bu işin yürekcesi..
Hani "Köpekler bile "ana" olmasın" derdin ya hep, o ızdıraplı yüreğinle, o engin şefkatinle..
Anlamazdık o zaman biz zamâneler..
"Zor kızım, çok zor analık" derdin ardından derin bir iç çekişle..
Zormuş anam..
Ana olmak "Hiç" ken "Hep" olmakmış meğer..Çoğalmakmış durmadan..
Dünyaya meydan okumak, mazi ve istikbâli sırtlamak, pervâsız bir gözü karalıkmış..
Zormuş Annem..Olduk, gördük, bildik bak..
Ana olmak meğer; Kor ateşlerde üşümesi, kara kışlarda buz kesmesiymiş yüreğin..
Hep; "Ben!" derken,
Artık; "O", "İllâ O!" demesiymiş..
Hiç varmayacağı kapıları çalması, hiç ederek ömrünü, adanmasıymış..
Hiç kızmaması yüreğin, almayı hiç düşünmeden hep vermesiymiş..
Hep sarıp-sarmalaması, hiç hesap sormadan, hep dost hep yâr olmasıymış..
Zormuş Anam..
Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık..
Olduk, gördük, bildik bak..
-----------
Gözlemleyin kadınları; Değişirler hep "Anne" olunca..
Bir metamorfoz belki analık; Tırtılken kelebek olmak
Artık gözleri, elleri-ayakları, akıl ve yüreği tüm âzâları ve dahî hayalleri, tüm vakitleri ve hayata dâir hesapları O'na ait değildir.. Karşılıksız-hesapsız ve de gönüllü olarak bağışlar yavrusuna tüm varlığını Anne..
Ve dikkat edin, her kadın bir başka güzelleşir "Anne" olunca..
Ezelden biçilen bir kostüm gibi, "Analık" yakışır her kadına..
O, artık "Anne gibi" güler, "Anne gibi" bakar, "Anne gibi" kokar..
Ve hayatta hiç kimse ne "Anne gibi" kokar ne "Anne gibi" bakar ne de onun gibi yanar..
Ve böylelikle tüm anneler, Yaratan'dan kokular, esintiler taşırlar dünyamıza..
Her Anne Yaratıcı'ya âyinedir..
En çok Hâlık ve Vedud ismi yansır onlarda..
Ve hayat boyu, binbir esmâyı seyrederiz o kocaman yüreklerde..
İşte bu yüzden, kaç yaşında olursak olalım, bizler için hep,
Hiç eskimeyen bir ihtiram, coşkun bir muhabbet, hep meylettiren bir çekim alanıdırlar..
İşte bu tutkunluk, hesapsız adanışlarının karşılığıdır onlara, Yaradan'dan..
Ve bir gün bizden gittiklerinde..İçimizin bir yanı, ömür boyu hep titreşir onlar için..
Hiç sönmeyen bir yangın, zaman zaman yakar alevlenir, asla dolmaz boşlukları..
Alıp gitmişlerdir çünkü canlarımızın bir parçasını..
Öyledir, her Anne giderken, yüreğini emanet bırakır yavrusuna ve bir parça yavrusundan alır da öyle gider çünkü..
Ve bu yürek aktarımı, annenin sesi, nefesi, gözleri, sözleri ve o kocaman yüreği, ezelî bir miras gibi devredilir nesilden nesile..
İşte dünyayı îmar eden, ayakta tutan bu Ana Yürekleridir!
Nasıl emânetse yavrular annelerine bir vakit,
Öylece emânettir her anne de yavrusuna..
"Of!" bile demeden, sakın ha incitmeden,
Sahip çıksın herkes emânetlerine aman!
Yavrularına iki dünya bağışlayan ANAlara
Ve cennetlerini kazanan canlara müjdeler olsun..
Alıntı...
Ben ol da bil!
"Sen" oldum annem bak!..
"Sen" oldum ve bildim neymiş bu işin yürekcesi..
Hani "Köpekler bile "ana" olmasın" derdin ya hep, o ızdıraplı yüreğinle, o engin şefkatinle..
Anlamazdık o zaman biz zamâneler..
"Zor kızım, çok zor analık" derdin ardından derin bir iç çekişle..
Zormuş anam..
Ana olmak "Hiç" ken "Hep" olmakmış meğer..Çoğalmakmış durmadan..
Dünyaya meydan okumak, mazi ve istikbâli sırtlamak, pervâsız bir gözü karalıkmış..
Zormuş Annem..Olduk, gördük, bildik bak..
Ana olmak meğer; Kor ateşlerde üşümesi, kara kışlarda buz kesmesiymiş yüreğin..
Hep; "Ben!" derken,
Artık; "O", "İllâ O!" demesiymiş..
Hiç varmayacağı kapıları çalması, hiç ederek ömrünü, adanmasıymış..
Hiç kızmaması yüreğin, almayı hiç düşünmeden hep vermesiymiş..
Hep sarıp-sarmalaması, hiç hesap sormadan, hep dost hep yâr olmasıymış..
Zormuş Anam..
Meğer ölümüne bir kara sevdaymış analık..
Olduk, gördük, bildik bak..
-----------
Gözlemleyin kadınları; Değişirler hep "Anne" olunca..
Bir metamorfoz belki analık; Tırtılken kelebek olmak
Artık gözleri, elleri-ayakları, akıl ve yüreği tüm âzâları ve dahî hayalleri, tüm vakitleri ve hayata dâir hesapları O'na ait değildir.. Karşılıksız-hesapsız ve de gönüllü olarak bağışlar yavrusuna tüm varlığını Anne..
Ve dikkat edin, her kadın bir başka güzelleşir "Anne" olunca..
Ezelden biçilen bir kostüm gibi, "Analık" yakışır her kadına..
O, artık "Anne gibi" güler, "Anne gibi" bakar, "Anne gibi" kokar..
Ve hayatta hiç kimse ne "Anne gibi" kokar ne "Anne gibi" bakar ne de onun gibi yanar..
Ve böylelikle tüm anneler, Yaratan'dan kokular, esintiler taşırlar dünyamıza..
Her Anne Yaratıcı'ya âyinedir..
En çok Hâlık ve Vedud ismi yansır onlarda..
Ve hayat boyu, binbir esmâyı seyrederiz o kocaman yüreklerde..
İşte bu yüzden, kaç yaşında olursak olalım, bizler için hep,
Hiç eskimeyen bir ihtiram, coşkun bir muhabbet, hep meylettiren bir çekim alanıdırlar..
İşte bu tutkunluk, hesapsız adanışlarının karşılığıdır onlara, Yaradan'dan..
Ve bir gün bizden gittiklerinde..İçimizin bir yanı, ömür boyu hep titreşir onlar için..
Hiç sönmeyen bir yangın, zaman zaman yakar alevlenir, asla dolmaz boşlukları..
Alıp gitmişlerdir çünkü canlarımızın bir parçasını..
Öyledir, her Anne giderken, yüreğini emanet bırakır yavrusuna ve bir parça yavrusundan alır da öyle gider çünkü..
Ve bu yürek aktarımı, annenin sesi, nefesi, gözleri, sözleri ve o kocaman yüreği, ezelî bir miras gibi devredilir nesilden nesile..
İşte dünyayı îmar eden, ayakta tutan bu Ana Yürekleridir!
Nasıl emânetse yavrular annelerine bir vakit,
Öylece emânettir her anne de yavrusuna..
"Of!" bile demeden, sakın ha incitmeden,
Sahip çıksın herkes emânetlerine aman!
Yavrularına iki dünya bağışlayan ANAlara
Ve cennetlerini kazanan canlara müjdeler olsun..
Alıntı...