ANA... YORGUNUM...
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Soluksuz bir hengameyle atıyorum kendimi sokağa. Sokak.. her nefes aralığında kurtuluş alanı gördüğüm sokak.. içimin şerha yarıklarını sığdırdığım sokak.. çocukken elimde yarım somun, arasına serdiğim canım bahçe domatesiyle, nasıl da fırlardım o özgürlüğün adı sokağa, annemden çaldığım ufak bir gülümsemeyle…[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Anne ya anne. Hayatımın en kırık en zayıf en tutunulmaz en uzak en yaşlı en ağlar gözlü saf meleği. Anne ya anne, annesi olmayanlara inat olmayan anne.Çocukluğumdan geriye hep yaşlı yüzün, hep iyi dileklerin kaldı. Anne, çocukluğum sendemi kaldı, ya da ben hep çocukluğum diye senin yaşlı gözlerinde mi? Ağıtlar dolusu bu yorgun hayatın adını senden öğrendim.Hep yaşlandım, hep kanadım. Her şeyimizi eskitene inat,[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]sen beni pencerede, ben seni sarı yazmanın gözyaşıyla ıslanmış uzaklığında bekledim.[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Bir gün asker olan bir arkadaşın sırf bana yazdığı satırlar arasında, ana diye başlayan bir şiir yaz bana dediği için değil,beni kemiren kurtları sana anlatamadığım için değil,kıran döken ayaz gibi yüzleriyle bana her günümü zehir edenler için değil, bir türlü sana telli duvaklı gelin getiremediğim ve kahrettiğim için değil, her gece odama çekilip hıçkırıklarımı duymaman için kendimi parçalayıp yorgan altında inlediğim için değil, değil ana değil. Senin kadar yaşlı ve senin kadar yorgun olduğum içim yazıyorum bunları.Ana diyen her çocuğun, büyüdüğünde, kevser gibi içtiği göğsü unuttuğu gibi, unuttum nerde olduğumu. Sen dereler boyu çağlardın oğul deyi, turnalar geçse göğünden hıçkırarak; ''selam söylen yavruma''diye ağladığın yavruların için, inan ben de ama, inan ben de senin kadar ağlardım.[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Ana, yarama kurşun değdi yine sanki, ah ne olaydı hayat önce sana sonra bana güleydi.[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Ana ah! Ana ne olaydı ağlamaktan yiten gözlerime merhem olaydı zaman, ben bir yanımda zemheri beyazı taşırken bir yanımda güller dermek istedim. Ana, ağıt mı olurmuş her nefes, ayrılık mı olurmuş yanındayken bile yalnızlık? Saymadım yediğim ayazın mevsimini, yazmadım intihar ettiğim şiirlerin adını ama, şimdi ana, şimdi, ana diye yüreğimi yasladığım bu ana kadar acı hayatımın, 30'ncu merdiveninde senden daha yaşlı içimin yangını…[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Sonbaharın bu hazin otuzuncu kasımında yanıyorum ana yanıyorum ana yanıyorum! Gözlerinde kuşları incitmeyen edalarıyla kızların, evine ilk maaşıyla tatlı alıp, namusu ve işinden başka bir şey bilmeyen delikanlıların, kimseye söyleyemedikleri sır dolu kem talihleri kadar giz doldu içim. [/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Ana of ana! Tutsak edildim kendime, uzakların çağrısı deldi içimi. Uzaklaşamadım kaçamadım gidemedim bu azap yağdıran benliğimden. Ne uzak kaldı, o benim bahar dediğim çocukluğum. Ne sen dönebilirsin hayatının erik döken genç kızlığına ne ben silebilirim ömrüme kazınan o cenabet resmi silmeye. Ana, nerde bulurum kendimi seninle hayatla dostlarla birlikte.. Mezar mı vuslata adrestir, yoksa bir aralık alır mı içine vuslat mezarlığı hayat nedir bilmeyenleri. [/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Soluksuz bir hengameyle atıyorum kendimi sokağa. Sokak.. her nefes aralığında kurtuluş alanı gördüğüm sokak.. içimin şerha yarıklarını sığdırdığım sokak.. çocukken elimde yarım somun, arasına serdiğim canım bahçe domatesiyle, nasıl da fırlardım o özgürlüğün adı sokağa, annemden çaldığım ufak bir gülümsemeyle…[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Anne ya anne. Hayatımın en kırık en zayıf en tutunulmaz en uzak en yaşlı en ağlar gözlü saf meleği. Anne ya anne, annesi olmayanlara inat olmayan anne.Çocukluğumdan geriye hep yaşlı yüzün, hep iyi dileklerin kaldı. Anne, çocukluğum sendemi kaldı, ya da ben hep çocukluğum diye senin yaşlı gözlerinde mi? Ağıtlar dolusu bu yorgun hayatın adını senden öğrendim.Hep yaşlandım, hep kanadım. Her şeyimizi eskitene inat,[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]sen beni pencerede, ben seni sarı yazmanın gözyaşıyla ıslanmış uzaklığında bekledim.[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Bir gün asker olan bir arkadaşın sırf bana yazdığı satırlar arasında, ana diye başlayan bir şiir yaz bana dediği için değil,beni kemiren kurtları sana anlatamadığım için değil,kıran döken ayaz gibi yüzleriyle bana her günümü zehir edenler için değil, bir türlü sana telli duvaklı gelin getiremediğim ve kahrettiğim için değil, her gece odama çekilip hıçkırıklarımı duymaman için kendimi parçalayıp yorgan altında inlediğim için değil, değil ana değil. Senin kadar yaşlı ve senin kadar yorgun olduğum içim yazıyorum bunları.Ana diyen her çocuğun, büyüdüğünde, kevser gibi içtiği göğsü unuttuğu gibi, unuttum nerde olduğumu. Sen dereler boyu çağlardın oğul deyi, turnalar geçse göğünden hıçkırarak; ''selam söylen yavruma''diye ağladığın yavruların için, inan ben de ama, inan ben de senin kadar ağlardım.[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Ana, yarama kurşun değdi yine sanki, ah ne olaydı hayat önce sana sonra bana güleydi.[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Ana ah! Ana ne olaydı ağlamaktan yiten gözlerime merhem olaydı zaman, ben bir yanımda zemheri beyazı taşırken bir yanımda güller dermek istedim. Ana, ağıt mı olurmuş her nefes, ayrılık mı olurmuş yanındayken bile yalnızlık? Saymadım yediğim ayazın mevsimini, yazmadım intihar ettiğim şiirlerin adını ama, şimdi ana, şimdi, ana diye yüreğimi yasladığım bu ana kadar acı hayatımın, 30'ncu merdiveninde senden daha yaşlı içimin yangını…[/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Sonbaharın bu hazin otuzuncu kasımında yanıyorum ana yanıyorum ana yanıyorum! Gözlerinde kuşları incitmeyen edalarıyla kızların, evine ilk maaşıyla tatlı alıp, namusu ve işinden başka bir şey bilmeyen delikanlıların, kimseye söyleyemedikleri sır dolu kem talihleri kadar giz doldu içim. [/FONT]
[FONT=Georgia, Arial, Helvetica, sans-serif]Ana of ana! Tutsak edildim kendime, uzakların çağrısı deldi içimi. Uzaklaşamadım kaçamadım gidemedim bu azap yağdıran benliğimden. Ne uzak kaldı, o benim bahar dediğim çocukluğum. Ne sen dönebilirsin hayatının erik döken genç kızlığına ne ben silebilirim ömrüme kazınan o cenabet resmi silmeye. Ana, nerde bulurum kendimi seninle hayatla dostlarla birlikte.. Mezar mı vuslata adrestir, yoksa bir aralık alır mı içine vuslat mezarlığı hayat nedir bilmeyenleri. [/FONT]