Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Amsterdam'dan Mektup (1 Kullanıcı)

Muhtazaf

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
30 Mar 2008
Mesajlar
9,595
Tepki puanı
961
Puanları
113
Yaş
66
Web Sitesi
www.aydin-aydin.com
Amsterdam'dan Mektup

Tesettürlü bir bayan görüldüğü zaman insanlar o kişinin temizliğine, nâmusuna inanır; ona karşı bir saygı duyarlardı, değil mi?
Bir kaç yıl öncesine kadar, böyle olduğunu zannederdim.
Ama son zamanlar, maâlesef, sadece bir başörtüsünün, yani tesettürlü olmanın insanlar için bir şey ifade etmediğini görüyorum.
Özellikle de Avrupa'da.
Hollanda'da öğrenci yıllarımda çok şeylerle karşılaştım.
Yeni örtündüğüm zamanlar birçok suallerle karşılaşacağımı biliyordum.
Kendimi buna hazırlamış ve yaptığım şeyden emindim.
Tesettürün bana değer kattığına inanıyordum. Beklediğim sorular vardı kafamda.
"Neden örtündün?",
"Buna neden gerek duydun?",
"Dinin neden örtünmenizi emretti?" vesâire... Bunlara karşı hazırlıklıydım.
Beklediğim gibi de oldu. Karşılaştığım ilk sualler bunlardı.
Ben de elimden geldiği kadar anlatmaya çalışıyordum, örnekler vererek...
Tesettürün bir hanıma değer kattığını ve İslam'da kadını anlatıyordum.
Sonra ne olduysa sorular değişti.
"-Bizler çok örtülü görüyoruz, ama onlar İslam'a göre yaşamıyorlar, makyaj yapıyorlar, dar giyiniyorlar, erkeklerle çıkıyorlar, o zaman bunlar neden kapanıyor?
Hiç örtünmesinler daha iyi değil mi?"
İlk duyduğumda bu sualler beni şaşkına çevirdi.
Bir defasında da bizim hakkımızda:
"-Şu örtülüler var ya, neler neler yapıyor!..
Asıl onlardan uzak durmak lazım!" denildiğini duydum.
Bu sualler beni kalbimden yaralıyor, adetâ bir ok olup yüreğime saplanıyordu.
Her ne kadar bu sözleri söyleyenlerin niyetleri belli ise de, "Acaba bizler de yaptıklarımızla bu ve benzeri sözleri hak etmiyor muyuz?" diye içimden geçirdim.
Sonra bu gibi olayların sebeplerini düşünmeye başladım.
Gençlerimizin çoğu anne-babaları istediği için veya onlardan gördükleri kadarıyla örtünmekteydiler.
Kendileri araştırıp, öğrenmiş ve bu şekilde örtünmüş çok az kimse vardı.
Dolayısıyla başlarındaki örtünün değerini anlayamıyor ve o tesettürün hakkını veremiyorlardı.
Nitekim zaman zaman çevremdeki bazı arkadaşlarıma "niye örtündüğünü" sorduğumda da, sorularım cevapsız kalıyordu.
Onlar için başörtüsü bir süs veya ailenin bir zoru idi.
Bir de dışarıdaki çevre de çok etkiliyordu arkadaşlarımızı.
Okullarda, iş yerlerinde edindiğimiz arkadaşların çoğu dinsiz, açık, veya bilinçsiz bir şekilde kapalı...
Bazı genç kızlar da:
"-Biz de beğenilmek, ilgi çekmek istiyoruz!" diyorlar.
Halbuki tesettür demek, insanın kendi mahremiyetini koruması değil mi?
Bir hanımın güzelliği, sadece kendi beyi için değil mi? O hanım, yabancıların zevk ve heves oyuncağı olamayacak kadar yüce bir şahsiyet değil midir?
Eminim ki, gençlerimiz tesettürün gerçek mânâsını doğru bir şekilde bilseler böyle davranmazlardı.
Allâh'ın emrinin küçümsenmesine ve Müslümanların kişiliğine söz söylenmesine fırsat vermezlerdi.
Sizleri ALLAH'a emanet ederek, sözlerime son veriyorum.
Fatma Aydemir
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Uzun beyaz elbisemle ve iki-üç santim uzunluğundaki siyah saçlarımla bir öğle sonrası sokakta yürüyordum ve kamyon şoforleri ıslık ve bağırmalarıyla beni rahatsız etmişlerdi. Kendimi yenilmiş hissettim. Kuaför salonundan daha şimdi çıkmıştım. Saçlarımı bir erkek gibi kestirmiştim. Kuaför kestiği her tutamdan sonra kendimi nasıl hissettiğimi soruyordu. Korkmamıştım, ama bir organımın kesiliyor olduğu hissine kapılmıştım.

Hayır; bu, herhangi bir saç kesimi değildi. Saç kestirmekten çok daha fazla şey ifade ediyordu. Saçımı kestirerek, erkeksi bir şekilde görülmeye çalışmıştım. Dişiliğimi imha etmek istemiştim. Yine de, bu, bazı erkeklerin bana bir cinsel meta olarak davranmasını engellememişti. Yanılmıştım. Problem, benim dişiliğim değildi. Problem, cinselliğim, daha doğrusu, bazı erkeklerin genetiğimden yola çıkarak bana yakıştırdıkları bir cinsellikti. Bana karşı, benim gerçekten kim olduğuma göre davranmıyor; kendilerinin beni gördükleri üzere davranıyorlardı.

Peki, ben kim olduğumu bildikten sonra, onların beni nasıl gördüklerinin önemi var mıydı? Evet, vardı. Kadınları sadece cinsel meta olarak gören erkeklerin genellikle onlara karşı saldırgan bir tavır sergilediğine, meselâ tecavüze yeltendiklerine veya dövdüklerine inanıyordum. Cinsel taciz ve saldırı, sadece korkum da değildi; aynı zamanda başıma gelmiş şeylerdi bunlar. Bir keresinde tecavüze uğramıştım. Bana saldıran erkekler yüzünden yaşadıklarım, bende öfke ve hayal kırıklığına sebep olmuştu. Bana yönelik bu şiddeti nasıl durdurabilirdim? Erkeklerin beni bir kadın olarak değil de, bir cinsel meta olarak görmelerini nasıl engelleyebilirdim? Bu ikisini eşit görmelerini nasıl durdurabilirdim? Başıma gelenlerden sonra hayata nasıl devam edebilirdim?

Yaşadıklarım, beni kimliğimle ilgili sorularla başbaşa bırakmıştı. Sadece Çin kökenli Amerikalı kadınlardan bir başkası mıydım ben? Önceleri kimliğim konusunda bir karara varmam gerektiğini düşünürdüm. Şimdi ise, kimliğimin sürekli değiştiğini farkediyordum.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Bu noktada özellikle eğitici olan bir tecrübem, bir gazete projesinin bir parçası olarak Crenshaw Bulvarında üç Müslüman erkekle birlikle bir Müslüman kadın olarak ‘giyinerek’ dolaştığım zaman gerçekleşti. Beyaz, uzun kollu pamuklu bir gömlek, kot, spor ayakkabısı ve Müslüman bir bayandan ödünç aldığım çiçekli ipek bir başörtüsü giyinmiştim. Kendimi sadece Müslüman kadın görünümünde görmüyor, öyle de hissediyordum. Tabiî ki, gerçekte hep mesture olmanın neler hissettirdiğini bilemezdim, çünkü İslâmî bir eğitim almamıştım.

Yine de, insanlar beni Müslüman kadın olarak algıladılar ve bir cinsel obje olarak görüp bana karşı sarkıntılıkta bulunmaya yeltenmediler. Erkeklerin bakışlarını, daha önceden olduğu gibi, üzerimde hissetmedim. Tamamen örtünmüş vaziyetteydim; yalnızca yüzüm görünüyordu. İçeride kibar bir zenci Müslüman bana ‘kardeş’ diye hitap etti ve nereden geldiğimi sordu. Ona aslen Çinli olduğumu söyledim. Hangi milletten olduğumun onlar için pek önemli olmadığını farkettim. Aramızda bir tür yakınlık vardı, çünkü beni bir Müslüman olarak görmüştü. Ona gerçeği nasıl söyleyeceğimi bilemedim, çünkü gerçekte öyle olup olmadığımdan emin değildim.

Aynı kıyafetle Afrika mücevherleri ve mobilyaları satan bir mağazaya girdim. Orada bir başka beyefendi bana Müslüman olup olmadığımı sordu. Nasıl cevap vereceğimi bilemediğimden, sadece bakıp gülümsedim. Karşılık vermemeyi tercih ettim.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Mağazanın dışında, birlikte olduğumuz Müslümanlardan birine, “Ben Müslüman mıyım?” diye sordum. Bana, aslında nefes alan ve teslim olan herşeyin öyle olduğunu izah etti. Müslüman olmuş olabileceğime, ama bunu bilmediğime hükmettim. Kendimi o şekilde isimlendirmemiştim henüz. İslâm hakkında, Müslüman olduğumu söyleyecek kadar bilgim yoktu. Günde beş vakit namaz kılıyor değildim, camiye gidiyor, oruç tutuyor değildim, sürekli başımı örtüyor değildim. Yine de, bütün bunlar, Müslüman olmadığım anlamına gelmezdi. Bunlar, içeride olanın dışarıya doğal yansımaları idiler.

Gördüm ki, kendi içimde nasıl olduğum, örtülü veya örtüsüz olmamla değişmiyor. Ama, örtülü olmam, başkalarının benim hakkımdaki algılamalarını değiştiriyor. Diğerleriyle olan ilişkilerinizde kendi imajınızın oluşmasını sağlıyor.
 

Hatice-tül Kübra

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Eyl 2006
Mesajlar
7,329
Tepki puanı
9
Puanları
0
Yaş
34
Konum
.........
Ben, erkeklerden saygı aradığım için, örtünmeyi bilinçli olarak seçtim. Önceleri, Kadın Araştırmaları bölümünde okuyan ve de düşünen bir kadın olarak, örtünmenin bir zulüm olduğunu savunan Batılı görüş açısını benimsemiştim. Yaşadığım bu tesettür tecrübesinden ve tesettür üzerinde daha da düşündükten sonra, bu görüşün uydurma, kasıtlı, ard niyetli bir bakış olduğu sonucuna vardım. Kadın kendisi ikna olarak ve anlayışla tesettüre yöneltildikten sonra, tesettür hiç de zulüm filan değildi.

O gün kendi tercihimle örtünmüştüm; ve, hayatımda kendimi en ziyade özgür hissettiğim tecrübe oydu. Şimdi, kadın olmanın alternatiflerini görüyorum. Giyim tarzımın, başkalarının bana karşı tavırlarını belirlediğini keşfettim. Realitenin bu olması beni üzüyor. Bu, kabul ettiğim bir realite; fethedilmektense, fethetmeyi tercih ettim. Gördüm ki, tesettür ile örttüğüm kadınlığım değil, cinselliğim idi. Cinselliğimin örtülmesi, diğerinin özgürlüğüne imkân tanıyordu.

(Bu yazı, Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesi’nin (UCLA) Müslüman Öğrenciler Derneğinin haber dergisi Al-Talib’de Ekim 1994’te yayınlandı. O tarihte Kathy Chin, üniversitenin Psikobiyoloji ve Kadın Araştırmaları bölümünün son sınıf öğrencisiydi.)

KATH CHİN
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt