Kaan Erdem
Yönetici
- Katılım
- 9 Ara 2006
- Mesajlar
- 11,197
- Tepki puanı
- 230
- Puanları
- 63
Son yıllarda televizyon kanallarının çoğunda yayınlanmış veya yayınlanmaya hala devam eden ibret verici öykülerin olduğu çeşitli programlara hemen hemen herkes rastlamıştır. Bu tarz programlarda işlenen konu genelde kötülük yapan insanların yaptıkları yanlışların karşılığını bir gün mutlaka görecekleridir. Özellikle masum birinin hakkını gaspeden veya ona kötü davranan bireyler ilerde üzerlerinde kalan hak sebebiyle zor duruma düşecek; hakkı yenen bireyler ise refaha kavuşacaktır. Kurgularının çoğunu halk arasındaki öykülerden esinlenen programlar ister istemez izleyicilerin düşünce tarzında önemli etkilere sahip olabilmektedir.
Allah’ın, asıl yargılama, cezalandırma ve ödüllendirme yerinin ölüm sonrası hayat olduğunu Kuran’da ve diğer bütün kutsal kitaplarında defalarca dile getirmiş olmasına rağmen insanların çoğunun bütün düşünce yapılandırmalarını kısıtlı bir süreye sahip dünya hayatıyla meydana getirmeleri, karşılığın da yaşamda bir şekilde elde edilmesi gerektiği fikrini doğurmaktadır. Asıl değinilmesi gereken trajikomik durum ise bu tarz hikayelerin inançlı insanlar arasında daha çok olması ve değindiğimiz programların inananların kurduğu kanallarda daha sık yayınlanmasıdır. Ahıret inancına sahip her birey dünyada yaptığı iyiliklerin karşılığını hayatı içinde beklememeli; kötülükleri yapmamasının sebebi ise yaşamda cezasını görebilme ihtimali olmamalıdır.
Televizyonlarda çıkan bu tür programlar birçok insanın beklenti içine girmesi ve gerçekleşmeyen beklentiler durumunda ise ortaya çıkan durumu Allah’ın adaletsizliğine yorup isyan edebilmesine neden olabilecek bir ortam hazırlamaktadır. Tabiki Allah’ın adaletinin dünya hayatıyla sınırlandırılamıyacağını bilen bilinçli inananların dışında kalacağı belirttiğimiz grup çok fazla olmamakla beraber, iyi niyetle yapılan fakat genel açıdan bakıldığında pek de yararlı olmayan bu programlarla beraber her geçen gün artma riskini içinde barındırmaktadır.
Allah’ın, asıl yargılama, cezalandırma ve ödüllendirme yerinin ölüm sonrası hayat olduğunu Kuran’da ve diğer bütün kutsal kitaplarında defalarca dile getirmiş olmasına rağmen insanların çoğunun bütün düşünce yapılandırmalarını kısıtlı bir süreye sahip dünya hayatıyla meydana getirmeleri, karşılığın da yaşamda bir şekilde elde edilmesi gerektiği fikrini doğurmaktadır. Asıl değinilmesi gereken trajikomik durum ise bu tarz hikayelerin inançlı insanlar arasında daha çok olması ve değindiğimiz programların inananların kurduğu kanallarda daha sık yayınlanmasıdır. Ahıret inancına sahip her birey dünyada yaptığı iyiliklerin karşılığını hayatı içinde beklememeli; kötülükleri yapmamasının sebebi ise yaşamda cezasını görebilme ihtimali olmamalıdır.
Televizyonlarda çıkan bu tür programlar birçok insanın beklenti içine girmesi ve gerçekleşmeyen beklentiler durumunda ise ortaya çıkan durumu Allah’ın adaletsizliğine yorup isyan edebilmesine neden olabilecek bir ortam hazırlamaktadır. Tabiki Allah’ın adaletinin dünya hayatıyla sınırlandırılamıyacağını bilen bilinçli inananların dışında kalacağı belirttiğimiz grup çok fazla olmamakla beraber, iyi niyetle yapılan fakat genel açıdan bakıldığında pek de yararlı olmayan bu programlarla beraber her geçen gün artma riskini içinde barındırmaktadır.