Danıştay Cinayeti Davası’nda, hakkında “iki kere müebbet hapis cezası” verilen Alparslan Arslan’ın Babası İdris Arslan İlk Kez BARAN’a konuştu...
Baba Arslan, basında geçen yalan ve iftiralara cevap verdi!..
Baba Arslan, basında geçen yalan ve iftiralara cevap verdi!..
İdris ARSALAN:
İslâmcı Basın Samimi Değil!
İslâmcı Basın Samimi Değil!
Röpotaj: A. Metin TORSUN, Cumali DALKILIÇ
![idrisarslan.jpg](http://www.barandergisi.com/images/raporresim/idrisarslan.jpg)
İdris Bey, oğlunuz Alparslan Aslan’ın yargılanmakta olduğu mahkeme süreci geçtiğimiz gün hakkında iki kere müebbet ve 68 sene cezayla noktalandı. Ancak TC hukukunda görülebilecek bir hükümle karara bağlandı. Arslan ailesinin reisi olarak Alparslan Arslan’ın tutuklanmasından bugüne yaşadıklarınızı kısaca anlatır mısınız?
İlk anda hangi sebeple, niçin yapıldığını bilemediğim için, medya mensuplarına bazı açıklamalarda bulundum. Daha sonra Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombaları, o bombaları yayınlanan başörtülü domuz karikatüründen dolayı atıldığını anlayınca, fark edince, bende mücadele azmi daha da belirgin bir hâle geldi. Ve tabii ortada bir hakaret vardı. Daha sonraki günlerde dedim ki, “Milletin değerlerine!..” milletin değerleri ki, daha sonra beni aradılar, “Değerleriyle neyi kast ediyorsunuz?” ben de dedim ki; “Değerlerle ben Kur’an-ı Kerim’i kast ediyorum, İslâm’ı kast ediyorum, bayrağı kast ediyorum, ezanı kast ediyorum ve başörtüsünü kast ediyorum.Burada başörtüsünün değer olmadığını iddia eden mankurtlar varsa… “mankurt”u bilirsiniz, Cengiz Aytmatov’un romanında geçer... “Başörtüsünün değer olmadığını iddia edenler varsa Çanakkale şehitlerine sorsunlar, onlara inanmıyorlarsa Sütçü İmam’a sorsunlar, ona da inanmıyorlarsa millete sorsunlar” dedim. Madem millet-demokrasi diyorlar, gitsin millete sorsunlar bakalım. Milletin yüzde 80’i başörtüsünün değer olduğunu, hem de uğrunda şehit olunması gereken bir değer olduğunu söylüyor. Mehmet Akif diyor ya “Asımın nesli diyordun ya, nesilmiş gerçek... İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.” Tabii ki mankurtlar bundan anlayamazlar. Benim duygularımı da anlayamadılar. Hele Alparslan’ı hiç anlayamadılar. Belki bunlar Alparslan’ı değerlendirirken deli gözüyle bakabilirler. Mesela bugün Batılılar, Hıristiyanlar, Müslümanların zekât verme müesseselerini anlayamıyorlar. Nasıl oluyor da insan karşılıksız verebiliyor? Nasıl olur da sizin bir menfaatiniz, bir çıkarınız yoksa birine karşılıksız bir şey verebiliyorsunuz? Karşılığında bir şey almayacaksınız niye bunu veriyorsunuz? Bunu anlayamıyorlar. Çünkü kendi yaşantısında, kendi kültüründe, kendi hayatında bu yok.
Yok, öyle bir şey yok. Anlamakta güçlük çekiyor. Bunun için kendi dünya görüşünde bu tür şeyi olmayanlar anlayamazlar. Çünkü aklı, fikri, dünya görüşü, kişiliği buna müsait değil. Bunu anlayabilecek, algılayabilecek seviyede ve kapasitede değil. Bizdeki şehitlik müessesesi… Şehit oluyor adam güle oynaya. “Gül bahçesine girer gibi” diyor ya. Değil mi?
Allah’ın kendisine vereceği makam ki Peygamberlik makamından sonra en büyük makam şehitlere verilmiştir. Tabii ki bu iki yıllık zaman zarfında çok şey yaşadık. Çok sevinçler de yaşadık, çok acılar da yaşadık. Rabbime şükrediyorum, Elhamdülillah diyorum. Oğlum kötü bir yolda değil, kötü bir amaç uğruna gitmediğine inanıyorum. Dolayısıyla gururluyum. Ben daha önce AYLIK Dergisi’ne verdiğim röportajda da söylemiştim; karşılaştığım birçok insan, binlerce, on binlerce insan tebrik etti. Böyle bir evladı nasıl yetiştirdiğimi sordular. Alparslan için “O bizim gururumuz” diyenler oldu. “O yüzyılın kahramanı” diyenler oldu, “O yüzyılın lideri” diyenler oldu. “Kim ki ‘Alparslan iyi etmemiş’ derse günaha girer” diyenler oldu.
Tabii ki, bu bir iman sınaması aynı zamanda.
Bu şekilde diyenler oldu. Yani ne kadar çok insanla karşılaştıysam, o kadar farklı, olumlu değerlendirmeler aldım, görüşler aldım. Efendim, “Gün gelecek Alparslan tıpkı Recep Tayip Erdoğan gibi o da bir gün Türkiye’nin başına lider olacak” diyenler oldu. Yani bu meyanda bir çok şey dinledim.
Şimdi müslümanlar başörtüsü hakkında, tam da başörtüsü meselesinin ülkeyi sardığı bu siyasi ortamda, verilen bu kararın ardından söyleyeceklerinizi merak edeceklerdir?
Şimdi... Başörtüsü tartışması hâlâ yoğun şekilde devam ediyor. 411 tane milletvekilinin oyuna rağmen hâlâ buna kaos diyenler var. Buna tahammül edemeyenler var. “Yüzde 95’le gelseniz bile yapamazsınız” diyenler var. Ben geçen gün duruşma çıkışı adliyenin önünde söyledim; zafer milletin olacaktır. Hiçbir güç milletin önünde duramaz. Bu milletin millî ve manevî değerlerine düşman olanların Çanakkale’yi geçmek isteyenlerden farkları yoktur. Dün nasıl biz Çanakkale’yi geçilmez kıldıysak, bugün de Çanakkale’yi geçilmez kılıyoruz ve kılacağız Allah’ın izniyle. Dün biz nasıl bu ülkeyi elimizden almak isteyen emperyalist güçleri denize döktüysek, bu ülkeye düşman olanların, bu milletin milli ve manevi değerlerine düşman olanların da bunu bilerek hareket etmelerinde fayda var diye düşünüyorum. Onun için, herkesin bir hesabı varsa Allah’ın da bir hesabı var.
Allah’ın hesabı bütün hesapların üstündedir. Millet bunlara papuç bırakmaz. Ben bu tartışmaları zaman zaman televizyonlarda izliyorum, hala görüyoruz bazı gazeteler başlık atıyor.
Azınlığın azgınlığı!.. Hâlâ azgın şekilde hareket ediyorlar. Bilemem onlar bu cesareti, bu gücü nereden alıyorlar. Ben bunları gördükçe, bunları dinledikçe… Tabii bu yeni olan bir şey değil, 150-200 yıldır bunu millet olarak yaşıyoruz. Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren başlayan bir tartışma bu yabancılaşma, bu batıcılaşma, bu Batı hayranlığı. Sonuçta zafer bizim olacaktır.
Zafer bizim olacaktır, zafer inananların olacaktır. Bunun önüne geçemezler. Bugün Alparslan çıktıysa, yarın Fatih çıkar, Yavuz çıkar, hem de binlerce çıkar. Ben gençlik yıllarımda hep bu milletin tarih içerisindeki seyrini düşünmüşümdür. Hep isterdim, benim çok iyi yetişmiş evlatlarım olsun, bu milleti, bu ülkeyi ayağa kaldıracak, eski hâline getirecek evlatlara sahip olmak isterdim. Hep öyle hayal ederdim. Şimdi bakıyorum da bir noktada amacıma yetiştim diyebilirim. Elhamdülillah.
AKP’nin politikasını nasıl buluyorsunuz? 6 yıldır yaşananlardan sonra hâlâ mağdur pozlarındalar. Çankaya başta olmak üzere Anayasa Mahkemesi, YÖK vs. bunlar AKP kadrolarının nüfuzu altında bugün. Mesela Tayip Erdoğan dün “Bir insan hem laik hem Müslüman olamaz” diyordu. Bugün, “Sadece başı açıklar mı laik olur?” diyor. Tabloyu nasıl görüyorsunuz?
Milletin, halkın 22 Temmuz’da AKP’ye verdiği yetkiyi ben AKP’nin yeterince kullanmadığına inanıyorum. Yüzde 47 oranında bir oy ile AKP’yi ezici bir çoğunlukla iktidar yaptı. AKP bu iktidar gücünü yeterince kullanmıyor. İktidar ama muktedir değil diye düşünüyorum. Milletin ihtiyaçları, inançları ortada.
Benim zaman zaman dile getirdiğim, meslek hayatımda da bazen vurguladığım bir şey; şimdi, plânlamanın temel ilkeleri var. Bir şeyi plânlarken göz önünde Bulundurmanız gereken temel ilkeler var. Bu bir anayasa olabilir, aile olabilir, bu bir devlet olabilir, bunu her şekilde düşünebilirsiniz. Bu planlamanın temel ilkelerinin başında toplumun ihtiyaçları gelir. Plânlama yaparken, bir program yaparken, bir iş yaparken toplumun ihtiyaçlarını dikkate alacaksınız. Daha sonra toplumun inançlarını, ideallerini, ülkülerini, değerlerini dikkate alacaksınız ve en son da çağdaş psikoloji ilkelerini dikkate alacaksınız. Bunları dikkate almadan atacağınız hiçbir adım, yapacağınız hiçbir plânlama, yapacağınız hiçbir program hedefine ulaşamaz. Kuracağınız devlet de devlet gibi olmaz. Onun için o yapacağın işin, kuracağın devletin, hitap ettiğiniz milletin değerleriyle barışık olması lazım. Bunu ben söylemiyorum, bunu bilim adamları söylüyor. Değerleriyle barışık olması lazım. Eğer devlet, milletin değerleriyle barışık olmazsa, milletin değerleriyle çatışık hâlde olursa, devletle millet arasında çatışma doğar.
Bugün devletimizin çok önemli noktalarına Truva atıyla yerleşmiş olan sünnetsiz insanlar var. Bunu açık ve net söylüyorum. Nasıl ki dağda PKK içinde sünnetsizler varsa, bugün devletimizi idare edenlerin arasında da sünnetsizler var. Adları Mehmet, Ahmet, kendilerini bu şekilde kamufle etmişler. Amaçları ve niyetleri farklı.
Tarihi “şark meselesi”ni bilirsiniz. Bunlar bizi Anadolu’dan söküp atmak istiyorlar. Bizi Anadolu’dan söküp atmanın plânlarını, programlarını yıllar öncesinden yapmışlar.
İşte bu başörtüsüzleştirme de Müslüman Türk milletini, Müslümanları Hıristiyanlaştırma projesidir. Milletin gözü açıldıkça, millet şuurlandıkça, millet bilinçlendikçe kendi haklarına sahip çıkacaktır. Bugün mahkemelerimiz karar verirken “Türk Milleti Adına” diye başlık atarlar biliyorsunuz. 11. Ağır Ceza Mahkemesi Alparslan ve arkadaşlarını yargılarken “Türk Milleti Adına” karar verdiğini iddia ediyor. Türk milletinin yüzde 80’i başörtüsünün yasaklanmasının karşısında!..
Ve Türk milletinin yüzde 80’i Alparslan’ın haklı olduğunu söylüyor. Peki nerde “Türk Milleti Adına” karar vermek? Bu kararı Türk milletine bırakırsan, Türk milleti bu şekilde karar vermezdi. Gelecekte Türk-İslâm tarihine ben inanıyorum ki Alparslan kahraman olarak geçecektir. Bunların bugün ağır bir şekilde cezalandırdıkları Alparslan... Yani kısaca ben AKP’nin bu noktada yeterli tavrı ortaya koyduğuna, yeterli mücadeleyi verdiğine ben inanmıyorum. İşte çene altından bağlanacakmış, bilmem neymiş, böyle abuk sabuk şeyler doğru değil diye düşünüyorum. Serbestse serbest bırak; o genç kızlar nasıl bağlaması gerektiğini bizden iyi biliyorlar. Eğer hâlâ 18-20 yaşına gelmiş bir kıza başörtüsünü nasıl bağlaması gerektiğini söyleyecek noktadaysanız ülke olarak gelişemezsiniz.
Bir de şöyle bir şey var. Anayasada yer alacak bir kanunla, “18 yaşından sonra üniversitede serbestken, üniversiteyi başörtüyle okuyup bitirene devlet kamu kurum ve kuruluşlarına girme izni yok”. Bu da başörtüsüne sahip çıkma adına yapılıyor?
Evet... Geçen mahkeme çıkışı ben medya mensuplarına söyledim. Başörtüsü Allah’ın emri. Kur’an-ı Kerim’de Cenabı Allah buyuruyor. Millet Müslüman bir millet, yüzde 90, 95 neyse, hangi orandaysa. Şimdi millet Allah’ın emrine mi uyacak, yanlış bir uygulamaya mı uyacak? Allah’ın emri başörtüsünün takılmasını gerektiriyor.
Akıl baliğ olduktan sonra…
Tabii… Nerede takacak bunu? Her yerde. Okulda, çarşıda, sokakta, her yerde. Hayatın her alanında başörtüsünü takmak farz. Çıkardığın zaman günahkâr oluyorsun, farzı terk ediyorsun. Onun için, efendim okulda takabilir, sözde “kamusal alan” dedikleri yerde takamaz diye hizmet alanlar, verenler şeklinde bir ikilem de yer alıyor. Böyle bir şey olamaz. Ben inanıyorum ki bunlar zamanla oturur. Hâlâ anlamak istemeyenler var. Millet bunlardan söke söke alır. 40’lı yıllarda, 50’li yıllarda bu ülkede “Bismillah” demek suç iken, o günlerden bu günlere gelinmişse, bu günlerden de yarınlara rahat ulaşılacaktır inşallah. Okudukça tarihte geçiyor, “Bismillah” deyip de kurdelayı kesen bakanın bakanlıktan olduğunu biliyoruz. “Köpekler serbest taşlar bağlı”. Bu hâlâ devam ediyor. Hâlâ taşlar bağlı, hâlâ köpekler saldırıyor.
“İslâmcı” denen basının tutumunu, tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
(İdris Bey’in yüzünde bir iğrenme alâmeti...) Ben gençliğimden beri hep medyayı takip ettim. İslâm’a yakın gördüğümüz dergileri, gazeteleri mümkün mertebe satın aldık, okuduk. Sahip çıkmaya çalıştık. İşte neydi bunlar bir zamanlar, Tercüman’dı, Türkiye’ydi, Yeni Şafak’tı, oradan geldik Vakit Gazetesi’ydi, böyle aşama aşama geldik. Hergün Gazetesiydi, bir zamanlar Vatan vardı, ben size hangi birini söyleyeyim, Yeni Düşünce mi dersin? Efendim Nizam-ı Alem Dergisi vardı. Bunların birçoğu hâlâ arşivimde duruyor. Okuduk, tabii ki faydalandığımız çok şeyler oldu. Kendimizi geliştirdik, ufkumuz açıldı. Fakat gelinen şu noktada şimdi daha net değerlendirme yapma imkânına sahibim. Bazı noktalarda net hareket edilmiyor.
Samimiyet?
Samimi değiller işte onu diyorum. Bir Zaman Gazetesi’ni görüyorum. Ben Zaman Gazetesi’ne yıllarca aboneydim. Arkadaşlarımı abone ettim. Şimdi ben Zaman Gazetesi’nin bu olay karşısındaki tavrını görüyorum, kaypakça hareket ediliyor. Bir STV’yi izliyorum… Ben kendilerini aradım, yetkililerini aradım, “Yanlış yapıyorsunuz, yanlış yorumlar yapıyorsunuz. Haberi çarpıtıyorsunuz. Bu şekilde değil!.. Alparslan’ı en iyi Allah bilir. Sonra Alparslan kendisini bilir. Alparslan’dan sonra Alparslan’ı en iyi ben bilirim. Bunun için bu noktada yanlış yapıyorsunuz. Bir yerlere yaranmaya çalışıyorsunuz. Yanlış mesajlar veriyorsunuz, böyle yapmayın” dedim. Bir Vakit Gazetesi…