Almadan Vermek... Ermek
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Veren el alan elden üstündür, denir. Denir de vermeyi pek içimize sindiremeyiz galiba. Zordur gerçekten. Özellikle menfaatsiz vermek… Er kişinin harcı olsa gerek! [/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Her dönem olduğu gibi günümüzde de su-i istimal edilme kaygısı var bu konunun. Vermenin karşı tarafta tembelliğe, hazırcılığa ..vs. alışkanlık yapacağı tehlikesi söz konusu aynı zamanda. Verenin de saf ya da halk tabiri ile enayi diye nitelendirilmesi… [/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]İslam ahlakına baktığımızda ise vermenin belki en güzide örneklerini görüyoruz. Peygamberimiz (sav) "Dilenci at sırtında da gelse ona veriniz" buyuruyor. Keza münafıklar hazret-i Ali (ra)'yi sınamak maksadıyla aralarından birini üç defa iftar vakti evine gönderirler. Hazret-i Ali (ra) her seferinde de olayın iç yüzünü bildiği halde kendi yiyeceğini o münafığa verir. Tek Allahın rızasını gözeterek…[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Geçenlerde bir dostumuza cami çıkışında bir adam el açmış. Baktım diyor, pek namazla niyazla alakası olmayan, belki de benden alacağı parayı içkiye, sigaraya verecek bir tip. Verip vermemek konusunda tereddüt ettim bir an. Sonra düşündüm; "Ben sanki dosdoğru bir insan mıyım? Rabbimize kulluğumu tam yapabiliyor muyum? Her yanımdan günah dökülmüyor mu? Ne yazık ki bu soruların cevabı hep benim aleyhimde idi… Eğer bir gün ben de hak katına çıkıp günahlarımın afvedilmesi isteğimin reddiyle karşılaşırsam sonum ne olur? Belki Allah katında ben de bu adam gibiyim. Son kapı olarak Allahın evi denilen camiye sığınmışım, pürkusur halimle el açmışım, yardım bekliyorum. Sahiden benim bu adamdan ne farkım var ki Rabbimin katında? Eğer ki bana bu dünyada her şeye rağmen nimetlerini veriyorsa ve şayet ben her şeye rağmen hesap günü Ondan mağfiret dileneceksem ve eli boş dönmek tüm günahıma karşın beni üzecekse… Bu adamın da benden farkı yok" dedim ve verdim verebildiğim kadar. Bari hesap günü Rabbimiz beni elim boş gönderirse sığınağım bu olur. Hani derim, bir gün kullarından bir kul bana el açmıştı, benim gibi böyle bedbaht, böyle mücrim, böyle mahcup… Onu Senin rızan için boş çevirmedim, lütfet Sen de beni boş çevirme! Ki Sen benden de merhametlisin; çünkü Sen Merhametlilerin en Merhametlisisin!"[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Dostumuz kendini o halde görmüş fakat tek o değil galiba o durumda bulunan. Hepimiz biraz bilgisiz, biraz isyan dolu, biraz günahkâr Hakkın kapısında el açıp durmuşuz habire istiyoruz ve istemeye de devam edeceğiz. İstediklerimizi alınca da hayra mı şerre mi kullanacağız, o da meçhul! Yapacağımız amel önce bizi bağlar. Ötesi karşı tarafa aittir. Yani kötü bir niyeti varsa, şerre kullanacaksa o onun sorumluluğundadır. Bizi sadece bizim salih niyetimiz ve amelimiz ilgilendirir. Ama bunu derken elbette kullanılmaya açık olalım demiyoruz. Aradaki dengeyi sağlamak akıl ile mümkündür.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Ebu Hureyre'nin (r.a.) haber verdiğine göre Hz. Peygamber (sav): "Yüce Allah: Ey Adem oğlu! İnfak et ki ben de sana infak edeyim" İbn Nümeyr'in rivayetinde de: "Allah kerem sahibidir. O, son derece cömerttir. Onu gece gündüz hiçbir şey eksiltmez" buyurmuştur. Bu doğrultuda verirken yalnız Allah rızası gözetilmeli, uygun ve ihtiyaç sahipleri aranıp bulunmalıdır. Fakat size el açan birisi hadiste de geçtiği üzere velev ki at üstünde bile olsa -ki o zamanın şartlarında at bugün için normalin üstünde bir otomobili ifade eder Allahüalem- vermekten geri durmayın. Sizi aldatan bir defa aldatır. Lakin gerçekten ihtiyaç sahibi ise ve vermediğiniz için bu sıkıntısı çok büyük yaralar açacaksa bu durumdan sizin de payınız olacaktır, onun hakkı size geçecektir.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Allahü Teala "Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın (zekât ve sadaka verin)" Bakara,267; "Mallarını gizli ve açık olarak gece ve gündüz harcayan kimseler var ya, iste onların, Rableri katında ecirleri vardır. Onlara hiçbir kortu yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır" Bakara,274; "Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli, her başağı yüz daneli yedi başak bitiren bir tohumun hâli gibidir. Allah dilediği kimseye daha kat kat verir, Allah'ın ihsanı çok geniştir. Her şeyi hakkıyle bilendir" Bakara, 261 buyurmakla kendi yolunda rızası için vermenin önemini belirtmektedir.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Vermekle malımızın eksilmeyeceği; Yunus Emre (rha)'nin de "Mal sahibi mülk sahibi…" dizesinin devamında ifade ettiği gibi zaten gerçek mal sahibinin Allah (cc) olduğu bilinciyle Vehhab, Rezzak, Basît; Latif, Kerim ve Varîs olan Rabbimize emanet kalasınız.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Veren el alan elden üstündür, denir. Denir de vermeyi pek içimize sindiremeyiz galiba. Zordur gerçekten. Özellikle menfaatsiz vermek… Er kişinin harcı olsa gerek! [/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Her dönem olduğu gibi günümüzde de su-i istimal edilme kaygısı var bu konunun. Vermenin karşı tarafta tembelliğe, hazırcılığa ..vs. alışkanlık yapacağı tehlikesi söz konusu aynı zamanda. Verenin de saf ya da halk tabiri ile enayi diye nitelendirilmesi… [/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]İslam ahlakına baktığımızda ise vermenin belki en güzide örneklerini görüyoruz. Peygamberimiz (sav) "Dilenci at sırtında da gelse ona veriniz" buyuruyor. Keza münafıklar hazret-i Ali (ra)'yi sınamak maksadıyla aralarından birini üç defa iftar vakti evine gönderirler. Hazret-i Ali (ra) her seferinde de olayın iç yüzünü bildiği halde kendi yiyeceğini o münafığa verir. Tek Allahın rızasını gözeterek…[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Geçenlerde bir dostumuza cami çıkışında bir adam el açmış. Baktım diyor, pek namazla niyazla alakası olmayan, belki de benden alacağı parayı içkiye, sigaraya verecek bir tip. Verip vermemek konusunda tereddüt ettim bir an. Sonra düşündüm; "Ben sanki dosdoğru bir insan mıyım? Rabbimize kulluğumu tam yapabiliyor muyum? Her yanımdan günah dökülmüyor mu? Ne yazık ki bu soruların cevabı hep benim aleyhimde idi… Eğer bir gün ben de hak katına çıkıp günahlarımın afvedilmesi isteğimin reddiyle karşılaşırsam sonum ne olur? Belki Allah katında ben de bu adam gibiyim. Son kapı olarak Allahın evi denilen camiye sığınmışım, pürkusur halimle el açmışım, yardım bekliyorum. Sahiden benim bu adamdan ne farkım var ki Rabbimin katında? Eğer ki bana bu dünyada her şeye rağmen nimetlerini veriyorsa ve şayet ben her şeye rağmen hesap günü Ondan mağfiret dileneceksem ve eli boş dönmek tüm günahıma karşın beni üzecekse… Bu adamın da benden farkı yok" dedim ve verdim verebildiğim kadar. Bari hesap günü Rabbimiz beni elim boş gönderirse sığınağım bu olur. Hani derim, bir gün kullarından bir kul bana el açmıştı, benim gibi böyle bedbaht, böyle mücrim, böyle mahcup… Onu Senin rızan için boş çevirmedim, lütfet Sen de beni boş çevirme! Ki Sen benden de merhametlisin; çünkü Sen Merhametlilerin en Merhametlisisin!"[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Dostumuz kendini o halde görmüş fakat tek o değil galiba o durumda bulunan. Hepimiz biraz bilgisiz, biraz isyan dolu, biraz günahkâr Hakkın kapısında el açıp durmuşuz habire istiyoruz ve istemeye de devam edeceğiz. İstediklerimizi alınca da hayra mı şerre mi kullanacağız, o da meçhul! Yapacağımız amel önce bizi bağlar. Ötesi karşı tarafa aittir. Yani kötü bir niyeti varsa, şerre kullanacaksa o onun sorumluluğundadır. Bizi sadece bizim salih niyetimiz ve amelimiz ilgilendirir. Ama bunu derken elbette kullanılmaya açık olalım demiyoruz. Aradaki dengeyi sağlamak akıl ile mümkündür.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Ebu Hureyre'nin (r.a.) haber verdiğine göre Hz. Peygamber (sav): "Yüce Allah: Ey Adem oğlu! İnfak et ki ben de sana infak edeyim" İbn Nümeyr'in rivayetinde de: "Allah kerem sahibidir. O, son derece cömerttir. Onu gece gündüz hiçbir şey eksiltmez" buyurmuştur. Bu doğrultuda verirken yalnız Allah rızası gözetilmeli, uygun ve ihtiyaç sahipleri aranıp bulunmalıdır. Fakat size el açan birisi hadiste de geçtiği üzere velev ki at üstünde bile olsa -ki o zamanın şartlarında at bugün için normalin üstünde bir otomobili ifade eder Allahüalem- vermekten geri durmayın. Sizi aldatan bir defa aldatır. Lakin gerçekten ihtiyaç sahibi ise ve vermediğiniz için bu sıkıntısı çok büyük yaralar açacaksa bu durumdan sizin de payınız olacaktır, onun hakkı size geçecektir.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Allahü Teala "Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın (zekât ve sadaka verin)" Bakara,267; "Mallarını gizli ve açık olarak gece ve gündüz harcayan kimseler var ya, iste onların, Rableri katında ecirleri vardır. Onlara hiçbir kortu yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır" Bakara,274; "Mallarını Allah yolunda harcayanların hâli, her başağı yüz daneli yedi başak bitiren bir tohumun hâli gibidir. Allah dilediği kimseye daha kat kat verir, Allah'ın ihsanı çok geniştir. Her şeyi hakkıyle bilendir" Bakara, 261 buyurmakla kendi yolunda rızası için vermenin önemini belirtmektedir.[/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif][/FONT]
[FONT=Times New Roman, Times, serif]Vermekle malımızın eksilmeyeceği; Yunus Emre (rha)'nin de "Mal sahibi mülk sahibi…" dizesinin devamında ifade ettiği gibi zaten gerçek mal sahibinin Allah (cc) olduğu bilinciyle Vehhab, Rezzak, Basît; Latif, Kerim ve Varîs olan Rabbimize emanet kalasınız.[/FONT]