_YUSUF_
Yönetici
- Katılım
- 26 Haz 2008
- Mesajlar
- 4,070
- Tepki puanı
- 1,043
- Puanları
- 113
- Yaş
- 43
Tesbih; Allah’ı, Allah’ın haber verdiği sıfatlarıyla muttasıf bilmektir. Allah kendisini Bakara’da, Al-i İmran’da, Nisâ’da nasıl anlatmışsa, hangi sıfatlarla muttasıf olarak bildirmişse, işte öylece Allah’a inanmak tesbihtir.
Öyle bir Allah’a inanacağız ki, O mükemmeldir. O’nda zaaf yoktur, O’nda unutma yoktur, O’nda hata yoktur, O’nda cehalet yoktur. İşte Allah’a böylece Allah’ın istediği biçimde iman tesbih demektir. O’nu mükemmel tanırken, tüm noksan sıfatlardan da tenzih edeceğiz. Onu bu şekildeki sıfatlarıyla tanıdıkça da sübhanallah diyeceğiz.
Allah kitabını nasıl tanıtmışsa, Allah peygamberini nasıl tanıtmışsa, Allah hukukunu nasıl tanıtmışsa, Allah ekonomiyi nasıl tanıtmışsa, Allah’ın tanıttığı gibi Allah’ı ve Allah’ın tanıttığı gibi tanıttıklarını bileceğiz, sonra da bunları bildikçe sübhanallah diyeceğiz. Sübhanallah! Ya Rabbi sen ne büyüksün! Sübhanallah! Ya Rabbi sen ne mükerremsin diyeceğiz.
Yoksa bunları tanımadan sübhanallah demenin bir kıymeti yoktur. Meselâ bakın, rızık konusunda Allah’a tümüyle güvenmeyip de ikinci üçüncü derecedeki rezzaklarının korkusundan ötürü bir kısım görevlerini yapmaktan çekinen kişinin günde yüz bin defa da ya Rezzâk demesinin hiçbir kıymeti yoktur. Veya ilimde Allah’a tam olarak güvenmeyip, yerde onun eksikliğini tamamlamak üzere birtakım gayb biliciler aramaya kalkışan bir adamın, milyon kere ya Alîm demesinin bir kıymeti yoktur.
Rubûbiyette Allah’a güvenmeyip, yerde Allah’ın bu eksiğini tamamlamak üzere bir kısım kanun koyucular arayan, bir kısım program yapıcılar arayan ve bunların kanunlarını da kanun bilen bir insan, günde milyon kere de ya Rab diye zikretse boştur bu. Şifa konusunda Allah’a güvenmeyip, Allah’ı şafi bilmeyip, yerde bir kısım şifa dağıtıcılar arayan kişinin ya Şafi diye Allah’ı zikretmesi boştur. Öldürmede, diriltmede, ruh vermede Allah’a güvenmeyen birinin ya Muhyî, ya Mü-mît diyerek zikretmesi boştur.
Veya Allah’ı Azîz bilmeyip, izzeti Allah’ta değil de malda, mülkte, makamda, mansıpta arayan birinin ya Azîz demesi boştur.
Mağfirette, afta, tevbede Allah’ı ikinci plana atarak bir kısım aracılara sığınmaya çalışan birinin ya Tevvab demesi boştur. Veya kendi kendisini kontrol etmede murakabe etmede Allah’ı ikinci plana atarak bir kısım aracıları etkin ve yetkin bilen birisinin ya Hafız deme-si, ya Müheymin demesi boştur.
Öyleyse Allah’ı, Allah’ın kendisini tanıttığı şekilde tanıyacak ve sonra da sübhanallah diyeceğiz.
Öyle bir Allah’a inanacağız ki, O mükemmeldir. O’nda zaaf yoktur, O’nda unutma yoktur, O’nda hata yoktur, O’nda cehalet yoktur. İşte Allah’a böylece Allah’ın istediği biçimde iman tesbih demektir. O’nu mükemmel tanırken, tüm noksan sıfatlardan da tenzih edeceğiz. Onu bu şekildeki sıfatlarıyla tanıdıkça da sübhanallah diyeceğiz.
Allah kitabını nasıl tanıtmışsa, Allah peygamberini nasıl tanıtmışsa, Allah hukukunu nasıl tanıtmışsa, Allah ekonomiyi nasıl tanıtmışsa, Allah’ın tanıttığı gibi Allah’ı ve Allah’ın tanıttığı gibi tanıttıklarını bileceğiz, sonra da bunları bildikçe sübhanallah diyeceğiz. Sübhanallah! Ya Rabbi sen ne büyüksün! Sübhanallah! Ya Rabbi sen ne mükerremsin diyeceğiz.
Yoksa bunları tanımadan sübhanallah demenin bir kıymeti yoktur. Meselâ bakın, rızık konusunda Allah’a tümüyle güvenmeyip de ikinci üçüncü derecedeki rezzaklarının korkusundan ötürü bir kısım görevlerini yapmaktan çekinen kişinin günde yüz bin defa da ya Rezzâk demesinin hiçbir kıymeti yoktur. Veya ilimde Allah’a tam olarak güvenmeyip, yerde onun eksikliğini tamamlamak üzere birtakım gayb biliciler aramaya kalkışan bir adamın, milyon kere ya Alîm demesinin bir kıymeti yoktur.
Rubûbiyette Allah’a güvenmeyip, yerde Allah’ın bu eksiğini tamamlamak üzere bir kısım kanun koyucular arayan, bir kısım program yapıcılar arayan ve bunların kanunlarını da kanun bilen bir insan, günde milyon kere de ya Rab diye zikretse boştur bu. Şifa konusunda Allah’a güvenmeyip, Allah’ı şafi bilmeyip, yerde bir kısım şifa dağıtıcılar arayan kişinin ya Şafi diye Allah’ı zikretmesi boştur. Öldürmede, diriltmede, ruh vermede Allah’a güvenmeyen birinin ya Muhyî, ya Mü-mît diyerek zikretmesi boştur.
Veya Allah’ı Azîz bilmeyip, izzeti Allah’ta değil de malda, mülkte, makamda, mansıpta arayan birinin ya Azîz demesi boştur.
Mağfirette, afta, tevbede Allah’ı ikinci plana atarak bir kısım aracılara sığınmaya çalışan birinin ya Tevvab demesi boştur. Veya kendi kendisini kontrol etmede murakabe etmede Allah’ı ikinci plana atarak bir kısım aracıları etkin ve yetkin bilen birisinin ya Hafız deme-si, ya Müheymin demesi boştur.
Öyleyse Allah’ı, Allah’ın kendisini tanıttığı şekilde tanıyacak ve sonra da sübhanallah diyeceğiz.