Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

Allah'tan Korkan Gençler (1 Kullanıcı)

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Allah'tan Korkan Gençler

Yüce Peygamberimiz (a.s.m.) bir hadîs-i şeriflerinde, "Şayet Allah'tan korkan gençleriniz, ciğeri yaş hayvanlarınız, beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasaydı belâlar üzerinize sel gibi yağacaktı" (Keşfü'l-Hafâ, 2: 163) buyuruyor.

Bu hadiste hem şiddetli bir îkaz, hem de sevindirici bir müjde vardır. Buna göre, hadiste anılan üç şey, belâların def'ine sebeptir. Allah'tan korkup günah işlemekten kaçınan gençler, her halleriyle Allah'ın irâdesine boyun eğmiş masum ve mütevekkil hayvanlar ve âdetâ bir çocuk gibi âcizleşmiş beli bükük ihtiyarlar, Allah'ın şefkat ve merhametini celbetmektedirler. Böylece, başka insanların küfür ve isyanlarından, hatâ ve günahlarından dolayı sel gibi belâ ve musibet gelecekken, rahmet ve inâyet tecelli etmektedir.

Başka rivâyetlerden anladığımıza göre, sadaka vermek ve İslâma hizmet etmek de belâ ve musibetlerin gelmesini engellemektedir. İşte gençlerin Allah'tan korkup günahlardan çekinmesi, sevaplara yönelmesi, nefis ve duygularını gemleyip ibâdet etmesi, sadaka vermek gibi güzel ve etkili bir davranıştır.

Burada denilebilir ki: Zaten bir gencin günahtan kaçınması ve ibâdetlere yönelmesi gerekir. Bunların sadaka gibi etkili olmasının hikmeti nedir?

Bir kimsenin haramlardan kaçıp farzlara yönelmesi, belirli bir sevap kazandırır. Ama aynı fiilleri genç yaparsa, hem haramdan kaçıp farzları işleme sevabı kazanır, hem de sanki nafile bir iş yapmış gibi fazladan bir hayır elde eder. Daha doğrusu, gençlerin yaptıkları hayırlara kat kat sevap verilir. Çünkü onlar, nefis ve duygularının, hevâ ve heveslerinin kötülüğe teşvik etmesine rağmen Allah korkusundan dolayı günahtan kaçınmakta ve ibâdete yönelmektedir.

Bir gencin kötülükten kaçınmasının başka güzel neticeleri de vardır. Nitekim Yüce Peygamberimiz (a.s.m.), "Allah kötülüğe iltifat etmeyen genci, emsallerine üstün tutar" (Feyzu-l Kadir, c.2, s. 263, no: 1799) buyurarak, gençlerimize mühim bir müjde vermiştir.

Bugün gençlerimiz, emsalleriyle yarış hâlindedirler. Kolejlerden tutun üniversite imtihanlarına kadar, hattâ aynı sınıfta veya okulda öğrenim gören arkadaşları arasında bile sürekli bir yarış hâlindedirler. Hayatın her safhasında bir okula veya işe girmek için imtihan olunmakta, tüm gençler başarılı olmak, emsallerini geçmek için çırpınmaktadır. Genç bir öğrenci okul birincisi olmak istemekte, genç bir iş adamı daha fazla kazanmayı arzulamakta, genç bir sporcu müsabakaya katılanları geride bırakmaya çalışmaktadır.

İşte hayatta karşılaştığımız tüm yarışlarda, emsallerimizden üstün olmayı istediğimiz her yerde, bizim imdâdımıza yetişecek olan Allah'ın inâyetidir. O inâyetin üzerimizde gerçekleşmesi ise, "kötülüğe iltifat etmemeye" bağlıdır. Hangi genç kötülüğe bulaşmıyor, günahlardan kaçıyor, ibâdetlerine sarılıyorsa, o genç emsallerini geride bırakır.

Yoksa Müslüman bir genç, sadece "Bende îman kuvveti var" demekle başarılı olamaz. Elbette sözde değil, özde ve güçlü bir îman, başarının ilk ve önemli bir şartıdır. Ancak bununla birlikte kötülükten kaçınmak, iyi işleri yapmak ve yarıştığımız alanda çok çalışmak gerekmektedir ki, başarılı olunsun.


Cemil Tokpınar


mumsema.gif


Ayeti Kerimeler ve Hadisi Şerifler Işığında GENÇLİK ve ÖNEMİ

Gençlik, insan ömrünün en verimli çağıdır. İnsan bu devrede azami kapasitesini kullanabilir. Gençlik, insan hayatının en kritik anıdır. Bu dönemde insan hayırda da, şerde de büyük mesafeler alabilir.

Gençlik, duygu ve kabiliyetlerin, enerjinin doruk noktaya ulaştığı bir zamandır. Bunları dizginlemek, kanalize etmek, tam kapasiteyle çalışmak insana çok şeyler kazandırır.
Bu iş çok zordur. Ama çocukluğundan itibaren kendini bu yola koyabilmiş, nefsini hayra yöneltmiş, alıştırmış bir genç, Allah’n rızası yolundadır. Birçok gencin hislerine mağlup olup cüretkar akıllarıyla bataklıklara düştüğü bir zamanda ayet ve hadislerde belirtilen ve güzel örnek olarak verilen gençlerin değeri daha iyi anlaşılmış olur. Çünkü bu örnekteki gençler ve onlar gibi olanlar, Allah’ın ve Resulullah’ın sevdiği kimselerdir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz gençliğe ve gençlerin yetişmesine çok büyük önem vermiştir. Çünkü peygamberliğinin ilk yıllarından itibaren yanında gençleri bulmuş, birçok yaşlılar İslam’a şiddetle karşı çıkarlarken, gençler Müslüman olmuş ve İslam’a destek vermiş, bu gençlerin çoğu, zengin ve itibarlı ailelerini terk ederek büyük çileler pahasına Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanında yer almışlardır.
Daha genç yaşlarındayken, Hz. İbrahim (a.s.), puta tapan kavmiyle tek başına mücadele etmiş, Hz. Yusuf (a.s.) bütün olumsuz şartlara rağmen nefsine “dur” diyebilmiş, Hz. Musa (a.s.) iffet ve namus timsali olmuş, Hz. Yahya (a.s.) birçok yönüyle çocuklara ve gençlere örnek gösterilmiş, Ashab-ı Kehf olarak adlandırılan gençler, inandıkları gibi yaşayabilme uğruna her şeylerini ve diyarlarını terk etmiş, İsa (a.s.) devrinin azgınlarına karşı “Hakk’ın mücadelesini vermiş,” Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de son derece temiz ve kararlı bir gençlik geçirmiştir. Hz. Meryem de öyle...
Kur’an’ı Kerim bu hususları “hisse alalım” diye kıssa etmiştir. Şimdi biz Kur’an’dan bu hususlarla ilgili bir kısım ayetler görelim:
“Onun bulunduğu evdeki kadın, (Züheyla) nefsinden murad almak istedi. Kapıları sımsıkı kapadı ve “(ben) sana söylüyorum, çabuk yanıma gel” dedi. O (Yusuf) ise, Allah’a sığınırım, doğrusu o (senin zevcin) benim efendimdir. O bana güzel mevki vermiştir. (Buna karşılık ona hıyanet edemem). Gerçekten (zina ile nefislerine) zulmedenler asla felâh bulamaz” dedi.
“… (Yusuf onu iteklemeye ve kendinden uzaklaştırmaya başladı.) işte biz fuhşu ve fenalığı ondan giderelim diye böyle (burhan gösterdik). Çünkü O, (bizim taatimiz için) halis (ve muhlis) kılınmış kullarımızdandır. (Yusuf Suresi. 23–24)
“Hani o zaman o delikanlılar bir mağaraya sığınmış(lar)dı da; “Ey Rabbimiz, bize tarafından bir rahmet (rızık, mağfiret, düşmanlarımızdan kurtuluş) ve işimizde bir muvaffakiyet ver” demişlerdi. Bunun üzerine biz de nice yıllar mağarada kulaklarına (perde) vurduk. (Yıllarca sakin sakin uyuttuk). (Kehf Suresi. 10–11)
Ve katımızdan O’na (merhamet, mürüvvet ve ) kalp inceliği ve (doğuştan ona) temizlik (verdik). O, (tam bir) takva sahibi idi. Ve o ana-babasına (karşı) itaat (ve ihsan) ile davranıp (onlara ve Allah’u Teala’ya karşı) isyankâr ve mütekebbir olmadı.
Ve O, doğdu günde(n gamz-ı şeytandan), vefatı gününde (kabir azabından) ve diri olarak kaldırılacağı günde O’na selam olsun. (korkudan uzak kalmıştır).
Kitap (Kur’an) da Meryem (kıssasın)ı da zikret. Hani o, kendi ehlinden (ailesinden) doğudaki bir yere çekilmiştir. (O, daima Beyt-i Mukaddes’te olup özürlendiği halde bile teyzesinin evine giderdi).
(Meryem) dedi ki, “Benim nasıl oğlum olabilir? Bana (henüz) hiçbir adam dokunmamıştır. Ve ben zaniye (ve facire) de değilim”. (tertemizim). (Meryem Suresi- 12–16–20)
İbrahim (as) dedi ki: “Acaba Allah’u Teala’dan başka size fayda ve zarar veremeyen şeylere ibadet eder misiniz?
(Nemrudiler) O’na bir tuzak kurmak istediler. Biz ise (onların gayretlerini boşa çıkararak İbrahim’in hak üzere olduğunu açığa çıkartarak) onları daha çok zarara uğrayanlardan kıldık.(İbrahim Suresi 66–70)
(Şuayb (as)’ın kızlarının)ikisinden biri dedi ki; “Babacığım onu ücretle (çobanlığa) tut. Çünkü senin ücretle tuttuğunun hayırlısı, kudretli ve emindir. (Musa’nın su çekmekteki kudretini ve eminliğini tarif etmiş idi.) (Kasas Suresi, 26)
Sonra, andolsun (dünyada iken kendileriyle böbürlendiğiniz gençlik dâhil, her türlü) nimetlerden o günde elbette (hesaba çekilip) sorulacaksınız. (Tekasür, 8)
Şimdi de Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in gençlik ve gençlerle ilgili olarak buyurdukları birkaç Hadis-i şerifi görelim:
İbni Abbas (ra) Peygamberimiz (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor. “Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil. Ölüm gelmeden önce hayatının, hastalık gelmeden önce sağlığının, meşguliyet gelmeden önce boş vaktinin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğinin, fakirlik gelmeden önce zenginliğinin”.
Ukbe ibn Âmir (ra) rivayet ediyor: “Allah(c.c.) kötülüğe iltifat etmeyen genci emsallerine üstün tutar” (Müsned)
Talha ibn Ubeydullah (r.a.) rivayet ediyor: Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki; “Allah ibadete düşkün gençle, meleklere karşı iftihar ederek şöyle buyurur.” “Kuluma bakın, benim rızam için nefsani isteklerini terk etmiştir”. (Müsnedül Firdevs, Deylemi)
Ukbe ibn Âmir (ra)’dan rivayetle Resulullah (s.a.v.) buyurdular; “Gençlik bir çeşit deliliktir”. (İbni Asâkir, Beyheki Delâil)
İbni Ömer (r.a.)’den “Allah (c.c.) gençliğini Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever”. (Ebu Nuaym- Hilye)
İbn Mesud (r.a.)’dan rivayetle: “Gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlar gibi ölümü düşünen, gençlik hevesatına mağlup olmayıp, gaflette boğulmayandır. İhtiyarlarınızın en kötüsü ise gaflet ve nefsin isteklerine uymada gençlere benzemek isteyen, çocukçasına nefsin isteklerine uyandır. (Taberâni, Kebir)
Enes (r.a.)’den rivayetle: “Cennet ehlinin gençleri, şu beş kişidir. Hasan, Hüseyin, İbn Ömer, Sad İbn Muaz, Ubeyd ibn Ka’b”. (Deylemi, a.g.e.)
Hz. Ali (r.a.)’dan rivayetle: “Adalet güzeldir, fakat idarecilerde olursa daha güzeldir. Cömertlik güzeldir, fakat zengilerde olursa daha da güzeldir. Dinde titiz olmak güzeldir, fakat âlimlerde olursa daha da güzeldir. Sabır güzeldir fakat fakirlerde olursa daha da güzeldir. Tevbe güzeldir fakat, gençlerde olursa daha da güzeldir, hayâ güzeldir fakat kadınlarda olursa daha güzeldir.”(Deylemi-Müsnedü’l Firdevs)
Enes (ra)’den rivayetle: “Bir genç bir yaşlıya yaşlılığından dolayı saygı gösterirse, Allah’ta yaşlandığında kendisine saygı gösterenleri yaratır.”(Tirmizi)
Enes (ra) rivayet ediyor: Küçüklüğünden beri Allah’a, çokça kulluk eden gencin, yaşı ilerledikten sonra çokça kulluk etmeye başlayan ihtiyara üstünlüğü, peygamberlerin diğer insanlara olan üstünlüğü gibidir.”(Deylemi-Müsnedü’l Firdevs)
Enes (ra)’dan : “Allahu teala tevbekar genci sever.” (Ebu’ş-Şeyhiden)
Ebu Hureyre (ra) Hz.Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “yedi kişi vardır ki Allah sadece bunları kendi arşının gölgesinin bulunduğu günde gölgelendirir. Adaletli devlet başkanı, Rabbine kulluk üzere yetiştirilmiş bir genç, kalbi mescidlere bağlı kimse, Allah için birbirini seven, Allah için birleşen ve ayrılan iki kişi, güzel ve mevki sahibi bir kadının kendisini (zinaya) çağırıp da: “Ben Allah’tan korkarım” diyen kimse. Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği gizli sadaka veren kimse, yalnız başına tenhada Allah’ı zikredip hatırlayan ve bu nedenle gözleri dolan kimse.” (Buhari, Tirmizi, Müslim)
İbn Mesud (ra)’dan: Peygamber (sav) buyurdu: “insanoğlu kıyamet gününde Rabbinin yanında şu beş şeyden sorulmadıkça olduğu yerden ayrılamaz: “Ömrünü nerde geçirdiğinden, gençliğini nerede ve nasıl harcadığından, malını nereden kazanıp nereye sarfettiğinden, bildiği ile amel edip etmediğinden, bedenini nerede yıprattığından.” (Sünen-i Tirmizi)
Ayetlerde, hadislerde ve hususi numunede arz edilen beyanlarda da görüleceği üzere; günümüz gençliğinin ve gençlerinin, imanı koruma ve ibadetlere devam etme sorumlulukları yanında, kişilik sorunları, sağlık sorunları, ailevi sorunları, arkadaş ve çevre sorunları, okul vs. ile ilgili birçok sorunları vardır. İşsizlik ve ondan kaynaklanan sorunların yanında sigara, alkol, uyuşturucular, kumar ve şans oyunları ve fuhuş (zina ve livata) gibi kötü alışkanlıklar da gençlerimizi çevrelemiş durumdadır. Bunlara ek olarak son zamanlarda ortaya çıkan misyonerlik, satanizm ve diğer kötü-sapık akımlar gibi zararlı akım ve alışkanlıkların tuzağına düşme durumları da vardır.
Gençlerimizin imanlı, ibadetli, bilgili, eğitimli, terbiyeli, güzel ahlaklı, bilinçli, nefsine hâkim, günahlardan korunan ve saygılı kimseler olmaları elzemdir. Çünkü gençliğimiz geleceğimizdir.

İmran KILIÇ
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
İşte hayatta karşılaştığımız tüm yarışlarda, emsallerimizden üstün olmayı istediğimiz her yerde, bizim imdâdımıza yetişecek olan Allah'ın inâyetidir. O inâyetin üzerimizde gerçekleşmesi ise, "kötülüğe iltifat etmemeye" bağlıdır. Hangi genç kötülüğe bulaşmıyor, günahlardan kaçıyor, ibâdetlerine sarılıyorsa, o genç emsallerini geride bırakır.

Selemu alaykum,hayırlı bir paylaşımdı,emeğinize yüreğinize sağlık,Allah c.c sizden ve yazarından razı olsun,yaptığınız ve yapacağınız hayırlarınızı dergah izzetinde kabul ve makbul eylesin amin...
İnsanoğlunun yaşamına baktığımız da genel itibariyle kanın en fazla kaynadığı, yerinde duramadığı,cahilce hareketlerin görüldüğü dönem gençlik dönemidir.Her dönemde ve özellikle bu dönem de anne,baba ve eğitimcilere büyük görev düşmektedir.Verilemeyen veyahut eksik kalan iyi ahlak,çevrelerce kötü ahlakla doldurulmaktadır.Bunun sonucunda da sevgiden,sorumluluktan ve de niçin yaşadığından habersiz olan insan tipi ortaya çıkmaktadır Allah muhafaza.
Allah c.c emanet olun,hayırlı günler...



 

policdemo

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
2 Mar 2008
Mesajlar
972
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
33
s.a gerçekten gençleri ilgilendiren bi konu ALLAH bizi doğru yoldan ayırmasın emeğine sağlık çok güzel olmuş selametle
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
İşte hayatta karşılaştığımız tüm yarışlarda, emsallerimizden üstün olmayı istediğimiz her yerde, bizim imdâdımıza yetişecek olan Allah'ın inâyetidir. O inâyetin üzerimizde gerçekleşmesi ise, "kötülüğe iltifat etmemeye" bağlıdır. Hangi genç kötülüğe bulaşmıyor, günahlardan kaçıyor, ibâdetlerine sarılıyorsa, o genç emsallerini geride bırakır.

Selemu alaykum,hayırlı bir paylaşımdı,emeğinize yüreğinize sağlık,Allah c.c sizden ve yazarından razı olsun,yaptığınız ve yapacağınız hayırlarınızı dergah izzetinde kabul ve makbul eylesin amin...
İnsanoğlunun yaşamına baktığımız da genel itibariyle kanın en fazla kaynadığı, yerinde duramadığı,cahilce hareketlerin görüldüğü dönem gençlik dönemidir.Her dönemde ve özellikle bu dönem de anne,baba ve eğitimcilere büyük görev düşmektedir.Verilemeyen veyahut eksik kalan iyi ahlak,çevrelerce kötü ahlakla doldurulmaktadır.Bunun sonucunda da sevgiden,sorumluluktan ve de niçin yaşadığından habersiz olan insan tipi ortaya çıkmaktadır Allah muhafaza.
Allah c.c emanet olun,hayırlı günler...

aleykum selam kardeşim gözlerinize saglık amin inşallah rabbim sizden de razı olsun cumanız mübarek olsun hayırlı bereketli günler inşallah
rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
s.a gerçekten gençleri ilgilendiren bi konu ALLAH bizi doğru yoldan ayırmasın emeğine sağlık çok güzel olmuş selametle


aleykum selam kardeşim emin inşallah gözlerinize saglık
rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

belmurat

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
14 Ocak 2008
Mesajlar
107
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
40
Web Sitesi
www.beslermobilya.com
Allahümmesalli ala seyyidinavenebiyyina muhammed

Allahümmesalli ala seyyidinavenebiyyina muhammed

a.selam kardeşim ellerine sağlık cok güzel bi konuya değinmişsin; rabbim cümlemizi efendimizin şefaatine nail eylesin....selam ve dua ile.. rabbime emanetsiniz....
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
a.selam kardeşim ellerine sağlık cok güzel bi konuya değinmişsin; rabbim cümlemizi efendimizin şefaatine nail eylesin....selam ve dua ile.. rabbime emanetsiniz....

aleykum selam kardeşim gözlerine saglık amin inşallah
rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
mumsema.gif


Ayeti Kerimeler ve Hadisi Şerifler Işığında GENÇLİK ve ÖNEMİ

Gençlik, insan ömrünün en verimli çağıdır. İnsan bu devrede azami kapasitesini kullanabilir. Gençlik, insan hayatının en kritik anıdır. Bu dönemde insan hayırda da, şerde de büyük mesafeler alabilir.

Gençlik, duygu ve kabiliyetlerin, enerjinin doruk noktaya ulaştığı bir zamandır. Bunları dizginlemek, kanalize etmek, tam kapasiteyle çalışmak insana çok şeyler kazandırır.
Bu iş çok zordur. Ama çocukluğundan itibaren kendini bu yola koyabilmiş, nefsini hayra yöneltmiş, alıştırmış bir genç, Allah’n rızası yolundadır. Birçok gencin hislerine mağlup olup cüretkar akıllarıyla bataklıklara düştüğü bir zamanda ayet ve hadislerde belirtilen ve güzel örnek olarak verilen gençlerin değeri daha iyi anlaşılmış olur. Çünkü bu örnekteki gençler ve onlar gibi olanlar, Allah’ın ve Resulullah’ın sevdiği kimselerdir.
Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz gençliğe ve gençlerin yetişmesine çok büyük önem vermiştir. Çünkü peygamberliğinin ilk yıllarından itibaren yanında gençleri bulmuş, birçok yaşlılar İslam’a şiddetle karşı çıkarlarken, gençler Müslüman olmuş ve İslam’a destek vermiş, bu gençlerin çoğu, zengin ve itibarlı ailelerini terk ederek büyük çileler pahasına Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yanında yer almışlardır.
Daha genç yaşlarındayken, Hz. İbrahim (a.s.), puta tapan kavmiyle tek başına mücadele etmiş, Hz. Yusuf (a.s.) bütün olumsuz şartlara rağmen nefsine “dur” diyebilmiş, Hz. Musa (a.s.) iffet ve namus timsali olmuş, Hz. Yahya (a.s.) birçok yönüyle çocuklara ve gençlere örnek gösterilmiş, Ashab-ı Kehf olarak adlandırılan gençler, inandıkları gibi yaşayabilme uğruna her şeylerini ve diyarlarını terk etmiş, İsa (a.s.) devrinin azgınlarına karşı “Hakk’ın mücadelesini vermiş,” Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz de son derece temiz ve kararlı bir gençlik geçirmiştir. Hz. Meryem de öyle...
Kur’an’ı Kerim bu hususları “hisse alalım” diye kıssa etmiştir. Şimdi biz Kur’an’dan bu hususlarla ilgili bir kısım ayetler görelim:
“Onun bulunduğu evdeki kadın, (Züheyla) nefsinden murad almak istedi. Kapıları sımsıkı kapadı ve “(ben) sana söylüyorum, çabuk yanıma gel” dedi. O (Yusuf) ise, Allah’a sığınırım, doğrusu o (senin zevcin) benim efendimdir. O bana güzel mevki vermiştir. (Buna karşılık ona hıyanet edemem). Gerçekten (zina ile nefislerine) zulmedenler asla felâh bulamaz” dedi.
“… (Yusuf onu iteklemeye ve kendinden uzaklaştırmaya başladı.) işte biz fuhşu ve fenalığı ondan giderelim diye böyle (burhan gösterdik). Çünkü O, (bizim taatimiz için) halis (ve muhlis) kılınmış kullarımızdandır. (Yusuf Suresi. 23–24)
“Hani o zaman o delikanlılar bir mağaraya sığınmış(lar)dı da; “Ey Rabbimiz, bize tarafından bir rahmet (rızık, mağfiret, düşmanlarımızdan kurtuluş) ve işimizde bir muvaffakiyet ver” demişlerdi. Bunun üzerine biz de nice yıllar mağarada kulaklarına (perde) vurduk. (Yıllarca sakin sakin uyuttuk). (Kehf Suresi. 10–11)
Ve katımızdan O’na (merhamet, mürüvvet ve ) kalp inceliği ve (doğuştan ona) temizlik (verdik). O, (tam bir) takva sahibi idi. Ve o ana-babasına (karşı) itaat (ve ihsan) ile davranıp (onlara ve Allah’u Teala’ya karşı) isyankâr ve mütekebbir olmadı.
Ve O, doğdu günde(n gamz-ı şeytandan), vefatı gününde (kabir azabından) ve diri olarak kaldırılacağı günde O’na selam olsun. (korkudan uzak kalmıştır).
Kitap (Kur’an) da Meryem (kıssasın)ı da zikret. Hani o, kendi ehlinden (ailesinden) doğudaki bir yere çekilmiştir. (O, daima Beyt-i Mukaddes’te olup özürlendiği halde bile teyzesinin evine giderdi).
(Meryem) dedi ki, “Benim nasıl oğlum olabilir? Bana (henüz) hiçbir adam dokunmamıştır. Ve ben zaniye (ve facire) de değilim”. (tertemizim). (Meryem Suresi- 12–16–20)
İbrahim (as) dedi ki: “Acaba Allah’u Teala’dan başka size fayda ve zarar veremeyen şeylere ibadet eder misiniz?
(Nemrudiler) O’na bir tuzak kurmak istediler. Biz ise (onların gayretlerini boşa çıkararak İbrahim’in hak üzere olduğunu açığa çıkartarak) onları daha çok zarara uğrayanlardan kıldık.(İbrahim Suresi 66–70)
(Şuayb (as)’ın kızlarının)ikisinden biri dedi ki; “Babacığım onu ücretle (çobanlığa) tut. Çünkü senin ücretle tuttuğunun hayırlısı, kudretli ve emindir. (Musa’nın su çekmekteki kudretini ve eminliğini tarif etmiş idi.) (Kasas Suresi, 26)
Sonra, andolsun (dünyada iken kendileriyle böbürlendiğiniz gençlik dâhil, her türlü) nimetlerden o günde elbette (hesaba çekilip) sorulacaksınız. (Tekasür, 8)
Şimdi de Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in gençlik ve gençlerle ilgili olarak buyurdukları birkaç Hadis-i şerifi görelim:
İbni Abbas (ra) Peygamberimiz (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor. “Beş şey gelmeden evvel beş şeyi fırsat bil. Ölüm gelmeden önce hayatının, hastalık gelmeden önce sağlığının, meşguliyet gelmeden önce boş vaktinin, ihtiyarlık gelmeden önce gençliğinin, fakirlik gelmeden önce zenginliğinin”.
Ukbe ibn Âmir (ra) rivayet ediyor: “Allah(c.c.) kötülüğe iltifat etmeyen genci emsallerine üstün tutar” (Müsned)
Talha ibn Ubeydullah (r.a.) rivayet ediyor: Resulullah (s.a.v.) buyurdular ki; “Allah ibadete düşkün gençle, meleklere karşı iftihar ederek şöyle buyurur.” “Kuluma bakın, benim rızam için nefsani isteklerini terk etmiştir”. (Müsnedül Firdevs, Deylemi)
Ukbe ibn Âmir (ra)’dan rivayetle Resulullah (s.a.v.) buyurdular; “Gençlik bir çeşit deliliktir”. (İbni Asâkir, Beyheki Delâil)
İbni Ömer (r.a.)’den “Allah (c.c.) gençliğini Allah’a itaat yolunda geçiren genci sever”. (Ebu Nuaym- Hilye)
İbn Mesud (r.a.)’dan rivayetle: “Gençlerinizin en hayırlısı, ihtiyarlar gibi ölümü düşünen, gençlik hevesatına mağlup olmayıp, gaflette boğulmayandır. İhtiyarlarınızın en kötüsü ise gaflet ve nefsin isteklerine uymada gençlere benzemek isteyen, çocukçasına nefsin isteklerine uyandır. (Taberâni, Kebir)
Enes (r.a.)’den rivayetle: “Cennet ehlinin gençleri, şu beş kişidir. Hasan, Hüseyin, İbn Ömer, Sad İbn Muaz, Ubeyd ibn Ka’b”. (Deylemi, a.g.e.)
Hz. Ali (r.a.)’dan rivayetle: “Adalet güzeldir, fakat idarecilerde olursa daha güzeldir. Cömertlik güzeldir, fakat zengilerde olursa daha da güzeldir. Dinde titiz olmak güzeldir, fakat âlimlerde olursa daha da güzeldir. Sabır güzeldir fakat fakirlerde olursa daha da güzeldir. Tevbe güzeldir fakat, gençlerde olursa daha da güzeldir, hayâ güzeldir fakat kadınlarda olursa daha güzeldir.”(Deylemi-Müsnedü’l Firdevs)
Enes (ra)’den rivayetle: “Bir genç bir yaşlıya yaşlılığından dolayı saygı gösterirse, Allah’ta yaşlandığında kendisine saygı gösterenleri yaratır.”(Tirmizi)
Enes (ra) rivayet ediyor: Küçüklüğünden beri Allah’a, çokça kulluk eden gencin, yaşı ilerledikten sonra çokça kulluk etmeye başlayan ihtiyara üstünlüğü, peygamberlerin diğer insanlara olan üstünlüğü gibidir.”(Deylemi-Müsnedü’l Firdevs)
Enes (ra)’dan : “Allahu teala tevbekar genci sever.” (Ebu’ş-Şeyhiden)
Ebu Hureyre (ra) Hz.Peygamberin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “yedi kişi vardır ki Allah sadece bunları kendi arşının gölgesinin bulunduğu günde gölgelendirir. Adaletli devlet başkanı, Rabbine kulluk üzere yetiştirilmiş bir genç, kalbi mescidlere bağlı kimse, Allah için birbirini seven, Allah için birleşen ve ayrılan iki kişi, güzel ve mevki sahibi bir kadının kendisini (zinaya) çağırıp da: “Ben Allah’tan korkarım” diyen kimse. Sağ elinin verdiğini sol elinin bilemeyeceği gizli sadaka veren kimse, yalnız başına tenhada Allah’ı zikredip hatırlayan ve bu nedenle gözleri dolan kimse.” (Buhari, Tirmizi, Müslim)
İbn Mesud (ra)’dan: Peygamber (sav) buyurdu: “insanoğlu kıyamet gününde Rabbinin yanında şu beş şeyden sorulmadıkça olduğu yerden ayrılamaz: “Ömrünü nerde geçirdiğinden, gençliğini nerede ve nasıl harcadığından, malını nereden kazanıp nereye sarfettiğinden, bildiği ile amel edip etmediğinden, bedenini nerede yıprattığından.” (Sünen-i Tirmizi)
Ayetlerde, hadislerde ve hususi numunede arz edilen beyanlarda da görüleceği üzere; günümüz gençliğinin ve gençlerinin, imanı koruma ve ibadetlere devam etme sorumlulukları yanında, kişilik sorunları, sağlık sorunları, ailevi sorunları, arkadaş ve çevre sorunları, okul vs. ile ilgili birçok sorunları vardır. İşsizlik ve ondan kaynaklanan sorunların yanında sigara, alkol, uyuşturucular, kumar ve şans oyunları ve fuhuş (zina ve livata) gibi kötü alışkanlıklar da gençlerimizi çevrelemiş durumdadır. Bunlara ek olarak son zamanlarda ortaya çıkan misyonerlik, satanizm ve diğer kötü-sapık akımlar gibi zararlı akım ve alışkanlıkların tuzağına düşme durumları da vardır.
Gençlerimizin imanlı, ibadetli, bilgili, eğitimli, terbiyeli, güzel ahlaklı, bilinçli, nefsine hâkim, günahlardan korunan ve saygılı kimseler olmaları elzemdir. Çünkü gençliğimiz geleceğimizdir.

İmran KILIÇ
 

istikbal

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
6 Ağu 2006
Mesajlar
1,236
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
39
Konum
Uzun ve düşünülmüş yoldan.
Allah c.c beğendiği gençler....
Yüce Peygamberimiz (a.s.m), "Allah, gayri meşru şehvet peşinde olmayan genci pek beğenir." (müsned, 4:151) buyurmaktadır.
Bu hadiste, hayatının en fırtınalı dönemlerini yaşayan gençler için çok büyük bir müjde vardır: Allah'ın beğenmesi.
Bu öyle bir müjdedir ki, insanın tüm sevdiklerinden, beğenisini kazanmak istediği bütün şahıslardan daha değerli, daha yücedir.
Çünkü Bediüzzaman Hazretlerinin dediği gibi, "Kim Allah'a yar ise her şey yardır, her şey yarar."
Meşhur Hikem-i Ataiyye, "Cenab-ı Hakkı bulan neyi kaybeder? ve onu kaybeden neyi kazanır?" demiştir. Yani "Onu bulan her şeyi bulur, Onu bulmayan hiçbir şey bulmaz. Bulsa da başına bela bulur."

Yine gençlerle ilgili hadislerde, "Allah'ın gayri meşru şehvetin terkeden genci meleklerin bazısı gibi gördüğü" belirtilmektedir.
O kadar ki, Cabir'den (r.a) rivayet edilen bir hadiste mealen, "Hangi delikanlı ki, genç yaşında evlenirse, onun şeytanı şöyle bağırır: 'Eyvah, dinini benden korudu.'"(Ramuzu-l Ehadis, c.1 s.179) buyrulmaktadır.
Yine Yüce Efendimiz (a.s.m) "En şerliniz, bekarlarınızdır" (Keşfü-l Hafa, 2:6) buyurarak, çok mühim olan bu konuya ayrıca dikkat çekmiştir.
Hemen şunu da belirtelim ki, son hadisteki hüküm genel değildir. Bu hadiste, bekar olup da iffetini koruyamayanlar kast edilmektedir. Yoksa ashab-ı suffadan çok bekar sahabi vardı. Birçok İslam kahramanı hiç evlenmemiştir.Bekar olup da iffetini ve namusunu koruyan, gayri meşru şehvet peşinde koşmayan kimseler elbette bu hadisteki hükmün dışındadırlar.Aksine onlar sırf İslama hizmete daha fazla zaman ayırmak için evlenmiyorlarsa, tebrik ve takdire layıktırlar.

Evet, nedir iffete bu kadar ehemmiyet vermenin, şehvetten bu kadar sakındırmanın sırrı?
Bir kere gayri meşru şehvet peşinde olmak zaten çirkin bir fiildir. Toplumun temeli olan aile yuvasını yıkmakta, nesilleri birbirine karıştırmaktadır.
Ayrıca gençliğin zamanını, sağlığını, parasını, mesaisini, işini,okulunu mahveder gayri meşru şehvet peşinde koşmak. Hatta insanları intihara kadar götürür.
Nice gençler var ki, sırf bu meseleden dolayı, kavga ve cinayetlere giriyor, ömrünü hastanede veya hapishanede geçiriyor Hatta öyleleri var ki, derdinden hastalanıyor ve kısa sürede ölüyor.
Şehvetin esiri olunduğunda bütün bir ömrün heba edileceği, oysa bu ömür ve kabiliyetlerin Allah'ı tanıyıp ibadet etmek için verildiği ısrarla belirtiliyor ki, gençler tuzaklar düşmesin.


alıntı
 

<DAMLA>

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2007
Mesajlar
6,461
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
istikbal abi ellerine yüreğine saglık rabbim razı olsun katkılarından dolayı inşallah birinci sayfaya alıcam
rabbimize emanetsin inşallah
selam ve dua ile
<<B)>>
 

Delete

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
11 Mar 2008
Mesajlar
6,076
Tepki puanı
15
Puanları
38

Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatüh.
Allah razı olsun kıymetli kardeşim,

Mümin, "... onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz" (Bakara Suresi, 150) ayetinin hükmü gereği, Allah'tan başka hiçbir kimse ya da topluluktan korkmaz ve çekinmez. Yarar ve zararın, hayır ve şerrin yalnızca Allah'tan gelebileceğinin, başına gelecek tüm olayların ancak Allah'ın dilemesi ve yaratması ile, Allah'ın belirlediği bir kader üzere gerçekleşebileceğinin bilincindedir.
Bu özellik, Allah'ın dinini tebliğ ederken çoğu zaman tüm kavimlerini karşılarına alan, buna rağmen vazifelerinden en ufak taviz vermeyen bütün elçilerde görülür. Allah elçilerini bir ayetinde şöyle örnek vermektedir:
Ki onlar (o peygamberler) Allah'ın risaletini tebliğ edenler, O'ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 39)
Allah'a iman eden insan da peygamberlerin bu üstün özelliğini kendine örnek alır ve yaşar.


Allah’a emanet olun,
Selam ve baki dua ile kalın.

deleterx2.gif

 

kimkimdir

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
9 Şub 2009
Mesajlar
6,610
Tepki puanı
2
Puanları
0
Yaş
54
Esselamun aleyküm ve rahmetullahi ve berekatüh.
Allah razı olsun kıymetli kardeşim,

Mümin, "... onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz" (Bakara Suresi, 150) ayetinin hükmü gereği, Allah'tan başka hiçbir kimse ya da topluluktan korkmaz ve çekinmez. Yarar ve zararın, hayır ve şerrin yalnızca Allah'tan gelebileceğinin, başına gelecek tüm olayların ancak Allah'ın dilemesi ve yaratması ile, Allah'ın belirlediği bir kader üzere gerçekleşebileceğinin bilincindedir.
Bu özellik, Allah'ın dinini tebliğ ederken çoğu zaman tüm kavimlerini karşılarına alan, buna rağmen vazifelerinden en ufak taviz vermeyen bütün elçilerde görülür. Allah elçilerini bir ayetinde şöyle örnek vermektedir:
Ki onlar (o peygamberler) Allah'ın risaletini tebliğ edenler, O'ndan içleri titreyerek-korkanlar ve Allah'ın dışında hiç kimseden korkmayanlardır. Hesap görücü olarak Allah yeter. (Ahzab Suresi, 39)
Allah'a iman eden insan da peygamberlerin bu üstün özelliğini kendine örnek alır ve yaşar.


Allah’a emanet olun,
Selam ve baki dua ile kalın
 

ramora

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
4 Tem 2008
Mesajlar
409
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
35
Rabbim sen o gençlerden olabilmeyi nasip et... Allah razı olsun. selametle
 

therisk

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
92
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
49
Ö N E M L İ :

ARKADAŞLAR ALLAH KORKUSU KONUSUNDA KONU AÇILMIŞ AMA KİM ALLAH'TAN NASIL KORKACAĞINI BİLEMİYOR NE YAZIK Kİ.. ÇÜNKÜ HERKES AYNI SEVGİYİ YAŞAYAMAYACAĞI GİBİ KORKUYUDA YAŞAYAMAZ..

AYET VE HADİSLERLE ANLATMIŞ OLDUĞUNUZ ALLAH KORKUSUNU GELİN BİRDE AYRINTILARIYLA GÖRÜN..

ALLAH'I TANIMAK VE KORKULARIN EN GÜZELİNİ YAŞAMAK İSTİYORSANIZ WWW SEREFCAKMAK COM İSİMLİ SİTEDEKİ GÜNLÜK DERSİ YAPMANIZI TAVSİYE EDİYORUM. GÖRECEKSİNİZ İDDİA EDİYORUM ALLAH'IN İZNİYLE GERÇEK KORKUNUN NE DEMEK OLDUĞUNU YAŞAYACAKSINIZ...





SORU 20: Allah korkusu nedir ?.. Allah korkusu kaç çeşittir ?..

CEVAP: Allah dostları, Allah korkusunu makamlardaki korkulara göre Altı bölüme ayırmıştır:

Birincisi: TAKLİT KORKUSU; Nefsi levvâme mertebesinin korkusudur… Bu mertebedeki insanlar her ne kadar Allah’tan korkarlarsa da, emniyetleri korkularından daha fazla olduğundan tevbelerinde durmazlar…

İkincisi: CEHENNEM KORKUSU; Nefsin mülhime mertebesinde olan zatların korkularıdır… Korkuları emniyetten fazla olduğundan, tevbelerinde dururlar… Lakin bu korkudan Allahü tealâ razı değildir… Çünkü bu korku Cehennem azabı ile Cennet arzusundan kaynaklandığından, bu gibi korkular Allah dostlarına yakışmaz…

Üçüncüsü: GÜNAH KORKUSU; Nefsin mutmainne mertebesinde bulunanların korkularıdır… Bu korkudan Allahü tealâ hoşnut değildir… Çünkü bu doğrudan doğruya Allah korkusu olmayıp, günahlardan olan korkudur… İlahi emri gereği gibi yerine getiremeyip, giydirilen velilik elbisesini lekelendirirsem diye korkup, günahtan sakınmaktır…

Dördüncüsü: RIZA KORKUSU; Nefsin raziye mertebesinde olan zatların korkularıdır… Allah’ın rızasını kazanamazsam halim nice olur, diye korkmalarına denir… Cenâb-ı Hak benden razı olmazsa ne yaparım korkusudur. Bu korku Allah korkusu değildir. Çünkü arkasında rızada kusur edersem endişesi vardır…

Beşincisi: HAVFULLAH (ALLAH KORKUSU); Nefsin marziyye mertebesinde olan zatların korkusudur… Dünyevi ve uhrevi maksatlarından, hiçbir maksatları olmayarak sebebsiz olarak korkmalarına denir… Bu makamlardakilerden Hak razıdır, onlarda O’ndan razıdır… Allah korkusundan başka endişeleri yoktur… Ama içlerinden daima hallerinin ilerlemesini isterler… Gerileme halinden çekinip tirtir titrerler… Onun için bu korku Allah’tandır ama olgun bir korku değildir…

Altıncısı: KEMAL (OLGUNLUK) KORKUSU; Nefsin safiye mertebesinde olan zatların korkusudur… Bu korku söz ile tarif edilemez… Kendisine sorulsa ki: Haktan neden bu kadar korkarsın diye: zahiren ve batınen sebebine cevap veremez. Bundan başka dört derece korku daha vardır ki, söz ile tarif edilmelerine izin yoktur. Ancak ehline malumdur.

Allah korkusunu, yaratık korkusuyla karıştırmayın… Zira yaratık korkusu, neticede buğza ve nefrete dönüşür… Korkulandan kaçmaya ve uzaklaşmaya götürür…

Allah korkusu ise böyle değildir… Allah’tan korkmaktan korkmayın… Zira bu korku ilmin ta kendisidir… Allah’tan korkan O’nu tanır, O’nun alimi olur… Neticede bu korku sevgiye dönüşerek ilahi aşkla buluşturur…

Güzel Mevla’mız “Allah’tan ancak, bilgi sahibi kulları korkar” buyurarak, Allah’tan korkanların bilgi sahibi olduğunu ve alimi bulunduğunu ilan etmiştir.
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt