Neler Yeni

Hoşgeldiniz İslami Forum Sayfası

Tüm özelliklerimize erişmek için şimdi bize katılın. Kaydolduktan ve oturum açtıktan sonra, konular oluşturabilir, mevcut konulara yanıtlar gönderebilir, diğer üyelerinize itibar kazandırabilir, kendi özel mesajınızı edinebilir ve çok daha fazlasını yapabilirsiniz. Ayrıca hızlı ve tamamen ücretsizdir, peki ne bekliyorsunuz?
Blue
Red
Green
Orange
Voilet
Slate
Dark

"Allahin sahidligi yetmez mi?" (1 Kullanıcı)

نعىمة

Yasaklı Kullanıcı
Katılım
2 Ara 2007
Mesajlar
2,969
Tepki puanı
3
Puanları
0
Yaş
41
Aynı manaya gelen, hatta aynı metinle başka ayetler de var Kur’an–ı Kerim’de.
Tevbe Suresi, 33. ayet ve Saf Suresi, 9. ayet.
Bu ayetlerden bir diğeri de Fetih Sûresi 28. ayet–i kerimesidir.

“O, peygamberini hidâyetle (İslam dini ile “Beyzavî–Medarîk”) ve hak din ile gönderendir. (Şunun için ki) onu (o hak dini, İslam’ı) diğer bütün din(ler)e galip kılmak için(dir). (Ey Muhammed Senin bu suretle gönderildiğine) tam şahid olarak da Allah yeter.”

Ayet–i kerime böyle.
Allah, Resulü Mühammed’i iki şey ile gönderiyor:
1–Hidayetle.
2–Hak din ile.
Yani Muhammed’siz hidayet arayan boşuna uğraşıyor. O (as) olmadan asla ve kat’a hidayet yoktur.
Ne demek “hidâyet?”
Hidâyet: İmanî doğruluk/istikamet. İslam olmak. Hakkı hak, batılı batıl olarak görüp hakka uymak. Dalaletten ve batıl yoldan uzaklaşmak.
Bütün bunlara ulaşmada tek rehber kimdir?
Hz. Muhammed (as).
Hz. Muhammed’in (as) gönderildiği ikinci şey, bir başka ifadeyle insanlığa getirdiği diğer hakikat nedir?
“Dini’l–Hak/hak din.” Yani İslam.
İkisini birleştirirsek;
Hidayet isteyen de hak din üzre olma isteyen de kime uyacak?
Hz. Muhammd’e (as).
Peki Allah, kulu ve Resulü Hz. Muhammed’i “hak din ile” niye gönderdi.
Bir başka ifadeyle.
Allah Resulü’nün geldiği hak dinin özelliği nedir?
Onu da Allah beyan ediyor:
“li yüzhirehû ale’d–dîni küllih.”
Ne demek bu?
Şu demek:
Hz. Muhammed’in getirdiği bu din, ondan başka ne kadar din, inanış, inanç...varsa hepsini geçersiz kılıyor, hepsinin batıl olduğunu bildiriyor, ilan ediyor.
Ayetten çok açık ve net olarak anlaşılan budur.
Tekrar edersek;
Yüce Allah, Resulü Muhammed’i öyle bir hak din ile gönderdi ki, onun dışında, din adında, inanış adında ne varsa hepsi batıldır, küfürdür.
Kimin beyanı bu? Allah’ın.
Müslim Karabacak’ın değil.
Bu zorlama bir tercüme değildir.
Birebir tercüme böyle.
Ayette geçen bir kelime var.
Bunun üzerinde de biraz duralım.
“Li–yüzhirehû” cümleciğindeki “izhar” kelimesi.
Yani İslam’ın bütün dinler üzerinde “izhar” edilmesi ne demek?
Nedir bir şeyi “izhar” etmek?
Aynı kökten gelen “zühr” kelimesi öğle anlamındadır Arapça’da.
Niye öğle vaktine “zuhr” denmiştir.
Karanlıktan eserin kalmadığı, aydınlığın ayan–beyan ortaya çıktığı, her şeyin berraklaştığı, gizli–kapaklı bir durum olmadığı için öğleye “zuhr” denmiştir.
Bir başka ifadeyle “karanlığı arkaya attığı” için.
Aynen bunun gibi Yüce Allah kulu ve Resulü Muhammed’e gönderdiği İslam dinini diğer bütün dinler karşısında “izhar” etti, gösterdi, açığa çıkardı, ilan etti, beyan etti...
Bütün bu ilahî hakikatlere rağmen, hala birileri başka bir şeyler söyleme kalkışırsa?
Muhammed’in yegane hidayet kaynağı olduğu ve tek hak din ile gönderildiği hakikatini çeşitli gerekçelerle inkar eden, yorumlayan çıkarsa.

“Dünya barışı”, “hoşgörü” gibi süslü yalanlara sarılıp bu gerçeğin aksini birileri iddia ederse, Allah onlara şu tokat gibi cevabı veriyor;

“(Ey bu konuda batıl iddialarda bulunanlar, ey Muhammed’siz (as) de kurtuluş olur, ille de Müslüman olmak şart değildir, Yahudiler ve Hıristiyanlar da, hatta Budist, Mecusî ve benzeri inanışlar bile kurtuluş için yeterlidir diyenler) bu ilahî hakikatlerin dosdoğru olduğunu ispat için; “ve kefâ billahî şehiden/şahid olarak Allah yeter.”

Bu kadar net.
Bu kadar açık.
Bu kadar ayan–beyan.
Bütün bunlara rağmen hâlâ birileri bunun aksini söylerse o zaman o meşhur hadisin son cümlesini okuruz:
“Kıyamet kopmazdan önce...bazı gruplar/cemaatler/topluluklar dinlerini azıcık bir dünya menfaati karşılığında satacaklardır” (Tirmizî, Fiten 30, –2196–).
Son bir not:
Bin dört yüz yıldır değişmeyen; “bir kişinin ben Yahudi’yim, veya Hıristiyan’ım demesi, o kişin küfürde, yani gayr–i Müslim olduğuna yeterli delildir” ölçüsünü kim ve ne adına değiştirdi?
Bu bin dört yüz yıllık dönemde “gayr–i Müslim/Müslim olmayan” cümlesi, yani vasfı kimler için kullanılmıştır?
Yahudi ve Hıristiyanlar için değil mi?
Ya da bu iki din mensubu da bu tarifin içinde değiller miydi?
Sahi, kimdi gayr–i Müslim?
Sonra ne oldu da bu tabirde bu iki dinin mensupları çıkartıldı?
Çıkartılmadıysa ve hala onlar gayr–i Müslim’se, onları hak üzre kimler ilan ediyor?
Bir insanı “ben Hıristiyan, ya da Yahudi’yim” beyanına rağmen Müslüman ilan eden o insanın dininden olmuyor mu?
Yani, bir Müslüman’a kafir deyen, o anda kendisi küfre girerken, bir kafire Müslüman deyenin durumu nedir?
“Hıristiyanlık dışında kalan bütün dinler heretik, yani sapıktır” açıklamasını yapan papayı ve aynı inancı paylaşan dindaşlarını “gizli Müslüman” ilan edenin durumu nedir?
Kaç asırlık bu ölçü nasıl değişti?
Kural mı değişti?
Din mi değişti?
Yeni bir vahiy mi geldi?
 

tevhiteri

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
17 Eki 2007
Mesajlar
364
Tepki puanı
0
Puanları
0
Yaş
65
Sa.onlara Vahiy Gelmez Sinema Perdesi Gibi Perde Acilir Ve O Perdede Yazilir.a.e.o
 

Bu konuyu görüntüleyen kişiler

Üst Alt